CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan'ı ziyaret etti. Kılıçdaroğlu, Bolu Belediyesi'nin çalışmaları hakkında bilgi aldı.
CHP lideri Kılıçdaroğlu, İstanbul ziyaretlerinin ardından Ankara'ya döndüğü sırada Bolu'ya uğradı. Bolu Belediye Başkanı CHP'li Tanju Özcan'ı ziyaret eden Kılıçdaroğlu, çalışmalar hakkında bilgi aldı. Bolu Belediyesi'nde yarım saat süren toplantının ardından belediye binasından ayrılan Kılıçdaroğlu gazetecilere, "Bolululara selam söyleyin. Hepsini yürekten selamlıyorum, hepsini kucaklıyorum. Belediye başkanımız, Bolu'ya son derece güzel hizmetlerde bulunuyor. Kendisi yaptığı çalışmaları aktardı. Ben de hepinizin huzurunda belediye başkanına yaptığı çalışmalardan dolayı teşekkür ediyorum. Boluluları tekrar yürekten kucaklıyorum" dedi.
Ziyaretin kendisi için de sürpriz olduğunu ifade eden Tanju Özcan, "İstanbul'dan Ankara'ya dönerken aradılar beni. Ben de belediyedeyim, çalışıyorum deyince, o zaman bir bardak çayını içmeye geleyim dedi. Bayramlaşmak için geldi. Bizim çalışmalarımızla ilgili bilgi verdik kendisine. Tekrar Ankara'ya hareket etti" diye konuştu.
Belediye Teşkilatları ve Bolu Belediyesi Tarihi
Türkiye’de modern anlamda belediyecilik Tanzimat ile başlar. Özellikle Tanzimat’tan bu yana idari reform düşüncesi sürekli gündemde oldu. Ancak o dönemlerde batılı tarzda belediyeler oluşturma girişimlerinin yüzeysel kaldığı da bir gerçek.
Osmanlı Devleti’nde, 19. yüzyıl öncesinde şehirlerin sade görünümlü, köyden şehre göç eden vatandaşların bazen eski işlerini devam ettirip tarım ve hayvancılıkla uğraştığı, dolayısıyla bağı-bahçesi bol olan yerleşim birimleri olduğu biliniyor. Bunun yanında klasik bir Osmanlı şehri, cami, medrese, kütüphane, han, hamam, aşevi, kahve, çarşı-pazar gibi toplumun ihtiyaçlarına yönelik kurumlarla donatılmıştı. Şehirler, kasaba ve köylere göre daha kalabalık yerleşim birimleri olduğundan Osmanlı şehrinde mahalle kavramı ortaya çıkmış ve insanlar dinlerine, bazen mesleklerine göre farklı mahallelerde oturmuşlardı. Osmanlı’daki bu mahalle unsuru, belediyecilik kavramı açısından önemlidir. Toplumsal örgütlenmeleri kuvvetli olan Osmanlı mahallelerinin kendi kendine yetebilen yerleşim yerleri olmalarından dolayı, son dönemlere kadar idarî açıdan belediyelere ihtiyaç duyulmamıştır.
Mahalle unsurunun yanında, Türk-İslâm kültürünün ürünü olan vakıf unsurunun da bulunması, bununla birlikte Osmanlı şehirlerinin nüfusunun az olması, II. Mahmut döneminin reformlarına kadar belediyeye olan ihtiyacı gizlemiştir.
İlk Belediye teşkilatının ortaya çıkışı
19. Yüzyıl ortalarına gelindiğinde, şehirlerin nüfusunun hızla artmasıyla, devlette artık eski sistemin yeterli olmayacağını görüşü kuvvetlenip, yeni yapılanmalar üzerinde çalışılmaya başlanmıştır. Aynı tarihlerde Kırım Savaşı’ndan dolayı İstanbul’a gelen kalabalık sayıdaki İngiliz, Fransız ve İtalyan askerlerinin barındırılması ve buna yönelik alt yapı yetersizliğinin gündeme gelmesi çalışmaları hızlandırmış ve yeni beledî hizmetlere geçiş çabası 1854 yılında Şehremaneti’nin kurulmasıyla sonuçlanmıştır.
Bunun ardından İstanbul’daki Belediye teşkilâtı taşraya da teşmil edildi. Şehreminini hükümet tayin ediyordu. Belediye, topladığı vergileri maliyeye ödüyor; kendisine maliyeden tahsisat veriliyordu. Şehremânetinin meclisi; ayrıca maiyetinde mühendis ve kavaslar bulunurdu.
Bolu Belediyesi kuruluyor
1857’de Şehremâneti’ne bina ve kadastro işlerinde yardımcı olmak üzere Beyoğlu’nda Paris modeli Altıncı Daire-i Belediye kuruldu. Sonra 1868’de bu daire örnek alınarak, İstanbul 14 belediye dairesine ayrıldı. Ancak bu belediyeleden 4’ü kurulabildi.
İstanbul dışındaki yerleşim merkezlerine yönelik batı tarzı belediye teşkilatlanmalarının kuruluşu 1870 yılına kadar söz konusu olmamıştır. Bu konudaki ilk düzenleme 22 Ocak 1871 tarihli “İdare-i Umumiye-i Vilayat Nizamnamesi”dir. Bu nizamname ile taşradaki belediyelerin yasal temeli atılmış olmaktadır.
1877’de Vilâyât Belediye Kanunu çıkarılırken, belediyelerin taşraya da yaygınlaştırılması öngörülüyordu. Bolu’da da bu süreçte kurulan belediye teşkilatında belediye reisini, azaları halk tarafından tayin olunan belediye meclisi seçiyordu.
Kanun, belediyelere, imar işlerini tanzim ve kontrol, nafia (bayındırlık), tenvirat (aydınlatma), tanzifat (temizlik), belediye mallarının idaresi, emlâk tahriri (yazımı), nüfus sayımı, pazar ve esnaf kontrolü, hıfzıssıhha tedbirleri alma, mezbaha kurma, mektep açma, yangın söndürme, belediye vâridâtını tahsil etme vazifelerini yüklemişti.
Belediye teşkilâtı, cumhuriyet sonrasında da bu hâliyle faaliyetine devam ettiyse de zamanla bazı fonksiyonları değişti. Cumhuriyet ilan edildiğinde Türkiye’de 389 yerleşim yerinde belediye örgütü vardı.
Cumhuriyet Döneminde Belediye
Türkiye’de belediye örgütleri 1930-35 arasında çıkarılan yasalarla çağdaş bir anlayışa göre düzenlendi. 1963 yılına kadar belediye başkanları doğrudan seçim yolu yerine, belediye meclisi tarafından seçiliyor veya Bakanlar Kurulu’nca atanıyordu. 1984’e kadar belediye başkanı ve belediye meclisi üyeleri dört yıl için seçilirlerdi.
Bu yıldan başlayarak belediye seçimleri beş yılda bir yapılmaya başlandı. 1981’de belediye gelirlerini düzenleyen yasa ve 1984’te de il merkezlerinde birden çok ilçe bulunan kentlerde büyük şehir belediyelerinin kurulmasını sağlayan yasa gücünde kararname çıkarıldı.
Yeniden yapılanma ihtiyacı çerçevesinde Belediyelere yönelik 24 Aralık 2004 tarihinde 5727 sayılı Belediye Kanunu yürürlüğe girdi. Ancak Anayasa Mahkemesi tarafından şekil yönünden iptal edilen kanundaki esas ve ilkeler korunarak ve bir takım değişiklikler yapılarak bu kanun yerini 5393 sayılı Belediye Kanunu’na bıraktı.
Hüseyin Tunçay’ın kaleme aldığı “Son Çeyrek Yüzyılda İcraatlarıyla Bolu Belediyesi” titabından alınmıştır.
Bolu Genel Bilgiler
İL TRAFİK KODU : 14
Yüzölçümü : 8323 km ²
Nüfus : 299.896 (İl Geneli)
Coğrafya :
Bolu ili Yurdumuzun Batı Karadeniz Bölgesinde, 30º 32’ ve 32º 36’ doğu boylamları, 40º 06’ ve 41º 01’ kuzey enlemleri arasında yer almaktadır. İlimizin batısında; Sakarya ve Düzce, güneybatısında; Bilecik ve Eskişehir, güneyinde; Ankara, doğusunda; Çankırı ve Karabük, kuzeyinde; Zonguldak illeri vardır.
İlin merkez ilçe haricinde 8 İlçesi, 4 beldesi ve 511 köyü vardır.
Coğrafi Konumu
Bolu’nun doğusunda Çankırı, kuzeydoğusunda Karabük, kuzeyinde Zonguldak ve Karadeniz, batısında Düzce, güneyinde Ankara bulunmaktadır.
Dağlar: İl topraklarının % 56’ sını kaplamaktadır. lin güneybatı – kuzeydoğu istikametinde Bolu Dağları; en yüksek yeri 1980 m. ile Çele Doruğu, ve Abant Dağları (1748 m.), Gerede’nin kuzeyinde Arkot (1877 m.) ve Göl Dağları (1112 m.)dır. En güneyde ilk iki sıradan daha yüksek olan ve genel olarak Köroğlu Dağları (en yüksek yeri 2499 m.) adı verilen volkanik dağlar uzanır. Bolu’nun güneyindeki uzantısı Seben Dağları 1854 m. Mudurnu civarında Ardıç Dağları 1443 m. Güneydeki Çal Tepesi ise 1640 m. yüksekliğindedir.
Ovalar: İl Yüzölçümünün % 8’ini kaplayan ovalar genel olarak batı – doğu istikametinde uzanırlar. 725 m. yükseltideki Bolu Ovası ve 1300 m. yükseltideki Gerede Ovaları en genişleridir. Diğer ovalar ise Yeniçağa Ovası, Mudurnu Ovası ve Göynük ilçesinin güneyinde Himmetoğlu Ovasıdır.
Akarsular: Bolu’da en önemli akarsular Büyüksu, Mengen Çayı, Aladağ Çayı, Mudurnu Çayı , Göynük Suyu, Çatak Suyu ve Gerede Çayıdır.
Göller : Yörede morfolojik yapının karmaşıklığı, akarsu sayısının çokluğu, yükselti farklılıkları ve eğimin fazlalığı gibi faktörler çok sayıda gölün oluşmasına neden olmuştur. Havzaların ve çanakların yüzölçümlerinin küçüklüğü göllerin de küçük alanlı olması sonucunu doğurmuştur. Abant Gölü, Yeniçağa, Çubuk, Sünnet, Yedigöller, Karagöl, Sülüklügöl, Karamurat en önemli göllerdir.
İklim: Bolu genellikle Batı Karadeniz ve Karadeniz iklim tiplerinin içinde yer almaktadır. Bunun yanında güneybatı bölümlerinde Marmara ve İç Anadolu iklim tipleri de görülmektedir. Son 52 yıllık verilere göre ortalama günlük güneşlenme süresi 5 saat 49 dakika, yıllık yağış 536 mm. yıllık ortalama yağışlı gün sayısı ise 137 gündür.
Bitki Örtüsü: Bolu’da hakim bitki örtüsü ormanlardır. İl topraklarının %55’i ormanlarla kaplıdır. Karadere, Seben ve Aladağ Ormanları yurdumuzun en zengin ormanlarıdır. Hakim ağaç türleri kayın, gürgen, ıhlamur, dişbudak, meşe, kızılağaç, karaağaç, kavak, köknar ve sarıçamdır.
Ulaşım : Ankara–İstanbul karayolu üzerinde bulunan Bolu’ya sadece kara yolu ile ulaşım sağlanabilmektedir.
Tarihçe :M.Ö. 1200’lü yıllarda bütün Hitit toprakları gibi Bolu da Friglerin elindeydi. M.Ö. 6. asırda Persler bölgeye hakim oldular. M.Ö. 336’da Büyük İskender Persleri yenerek Anadolu’nun bir çok yeri gibi Bolu’yu da ele geçirdi. Büyük İskender’in ölümü üzerine Makedonya yıkılınca Bolu bölgesinde Bitinya Krallığı kuruldu. Yazılı belgeler, o dönemlerden kalan arkeolojik eserler ve tarih kaynaklarına göre, Trak göçleri sonunda Sakarya ve Filyos Nehrinin yayı içine yerleşen halk “Bithyn” ismi ile anılıyordu. Bu yüzden Bolu’nun da içinde bulunduğu Kuzeybatı Anadolu’ya “Bithynia” denilmiştir. Bithynler tarafından Salonia Campus denilen Bolu Ovası ve çevresinin adı Romalılar tarafından “Claudio Polis” olarak değiştirilmiştir. Bolu isminin de “Polis”ten geldiği sanılmaktadır. Üç tepe üzerinde kurulmuş olan şehir içte ve dışta surlara sahipti. Şehrin kuzeyinde Halı Hisarı bölgesinde bu surların kalıntıları görülebilmektedir. 1071 Malazgirt zaferinden sonra batıya yayılan Türkmenler 3 yıl sonra Bolu’ya yerleştiler. Selçuklu Devleti’nin komutanları Artuk, Tutuk, Danişmend, Karateki ve Saltuk Beyler Süleyman Şah’ın emrinde İstanbul sınırına dayandılar. Bu akınlar sırasında Bolu, Horasanlı Aslahaddin tarafından fethedilmiştir.
Bolu Yöresine Osmanlı akını ilk kez Osman Gazi tarafından başlatılmıştır. Bolu yöresinin tümüyle fethedilmesi ise Orhan Gazi döneminin ilk yıllarına (1324 – 1326) rastlar. Bir başka rivayete göre Osmanlılar zamanında bölgede, bol olarak Uluğ – Alim olması nedeniyle önceleri “Bol Uluğ”, zamanla yöre “BOLU” olarak isimlendirilmiştir. Yıldırım Beyazid’in ölümü ile başlayan şehzadeler savaşına Bolu, birçok kez sahne oldu. Bolu, Ankara Savaşı sonrası Timur’un talan ettiği bölgelerin dışında kaldığı gibi, bu tehlike bitinceye kadar, Osmanlı Devleti’nin 2. kurucusu sayılan Çelebi Mehmet’i de Kızık Yaylasında barındıran belde olmuştur. Çelebi Mehmet’in Osmanlı Devleti’nin birliğini sağlamasından sonra ise Bolu, düzenli bir yönetime kavuştu.
1324 – 1692 yılları arasında Bolu, 36 kazası olan bir sancak beyliği idi. XVI. Yüzyılda Bolu, ikinci derece Şehzade sancaklarından biri oldu. 2. Bayezit döneminde Şehzade Süleyman (Kanuni) buraya atandı. 1683-1792 yılları arasında Bolu, Voyvodalıkla yönetildi. II. Mahmut zamanında ise Mutasarrıflığa dönüştürüldü. (1811) Tanzimat sonrası Bolu; Kastamonu eyaletine bağlandı (1864). 1909 yılında ise tekrar Mutasarrıflığa dönüştürüldü.
Mondros Mütarekesi’nin yürürlüğe girmesi ve İzmir’in işgal edilmesinin ardından Bolu yöresinde ilk Müdafa-i Hukuk Cemiyeti Gerede’de örgütlendi. Bolu 1. Dünya Savaşı’nda ve sonrasında düşman işgaline uğramadı fakat maddi zarar gördü. Mustafa Kemal Paşa önderliğinde yapılan milli mücadele dönemlerinin sonunda Bolu, 10 Ekim 1923’de Mutasarrıflık devrini tamamladı ve vilayet haline getirildi.