İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ve Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) tarafından gerçekleştirilen 'İstanbul'un Afetlere Hazırlık Çalışmaları Çalıştayı' başladı. Çalıştayın açılışına AFAD Başkanı Mehmet Güllüoğlu ve Yıldız Teknik Üniversitesi Doğa Bilimleri Araştırma Başkanı jeolog Prof. Dr. Şükrü Ersoy da katıldı. Çalıştayın açılış konuşmasını yapan Prof. Dr. Şükrü Ersoy, "Ülkemiz ekonomik manada gelişmiş bir ülkedir. Yalnızca bilime dayanarak; depremle, tsunamiyle, sel ve heyelanlarla, küresel iklim değişikliği ile baş edebiliriz. Buna inanmalıyız. Ülkemiz için gerekli olan tek şey, sayın yöneticilerimizin desteğidir. Yapılanları övmek, elbette ki yapacaklarımız için önemli bir motivasyon kaynağıdır. Fakat bu çalıştayın gayesi yapılanları övmek değil. Geleceği tesis etmek için, daha iyiyi ortaya koymak için eksikleri bulmaktır" diye konuştu.
MİLLİ GÜVENLİK SORUNU GİBİ ELE ALINMALIDIR
Ersoy, olası İstanbul depremine dikkat çekerek, "Ülkemizde büyük deprem oluşturabilecek birçok fay kuşağı bulunmaktadır. Ancak nüfus, yapı ve finansal yoğunluk bakımından Marmara'yı daha fazla konuşmamız gerektiği de bir gerçektir. Bu yüzden, Marmara'daki deprem sorunu bir milli güvenlik sorunu gibi el alınmalıdır" dedi.
Ersoy, iklim değişikliğine ilişkin olarak ise, "Değişime bağlı olarak yaşanan aşırı kış ve yaz koşulları, şiddetli fırtına ve hortumlar, sel ve su baskınları, heyelan ve toprak kaymaları, artık şehirlerimizde sıkça yaşanan sıradan hadiseler haline gelmiştir. Bunlar doğal kaynaklı değil, insan kaynaklı şehir afetleridir. Son günlerde İstanbul'un kimi ilçelerinde yaşanan toprak kaymalarında tek suçlu olarak ilan edilen şiddetli yağışlar, kötü mühendislik örneği defolu inşaatları ifşa etmiştir" değerlendirmesinde bulundu.
TÜRKİYE VE İSTANBUL AFETLERE HAZIR MI?
Ersoy'un ardından söz alan AFAD Başkanı Mehmet Güllüoğlu, AFAD'ın tek başına çok fazla "Türkiye ve İstanbul afetlere hazır mı?" sorusuyla muhatap olduğunu dile getirerek, "Bu, tek başına AFAD'ın yanıtlayabileceği bir soru değil. Bu soru İstanbul'da yaşayan her bireyle, her bir kurumla, özel sektörle, hep birlikte cevaplandırmamız icap eden bir soru. AFAD olarak, müdahale konusundaki kapasitemizi 1999 yılına kıyasla çok ileriye taşıdık, çok iyi bir noktaya ulaştık. Fakat afet yönetimi dediğimiz şey yalnızca arama-kurtarmadan ibaret değil. Arama-kurtarma bundan 30-40 yıl önceki yapının önem verdiği bir kavram. Kentsel dönüşüm, şehirlerin dönüşümü, bireylerin eğitimi, ilk yardımın yaygınlaştırılması, ulaşımın sağlanması gibi konular tamam olduğunda, ancak o zaman tamamen hazırız diyebiliriz. Afet yönetimi, birlikte çalışmayı gerektirir. Biz bu çalışmayı bugünden, dantel gibi öreceğiz ki, en nihayetinde arzu ettiğimiz yere varabilelim. Afet yönetimi bitmeyen bir süreçtir. Afet yönetimi birbirini tekrarlayan stratejik planlar gibidir. Yaparsınız, ilerlersiniz, sonra tekrar kontrol eder bir daha baştan planlamaya koyulursunuz. İnsanoğlu tabiatla, yeryüzüyle beraber yaşamayı öğrenmek zorunda" şeklinde konuştu.