Manisa'da, koronavirüse yakalanan İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Hizmetleri Başkan Yardımcısı Erhan İnce, yaşadıklarını anlattı. Ağır ve zor geçen hastalığını 20 günde yenen ve vatandaşları uyaran İnce, " "Bana bir şey olmaz. Ben bu hastalığı hafif geçiririm" diye düşünmesinler. Çünkü sizler hafif geçirseniz bile, belki sizden bulaşan virüsü kapan başka bir insan, bu hastalıktan dolayı hayatını kaybedecek. Bunun bilincinde ve sorumluluğunda olsunlar" dedi.
"SAĞLIK ÇALIŞANLARI SİZLER İÇİN SAHADA"
İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Hizmetleri Başkan Yardımcısı evli ve 1 çocuk babası Erhan İnce, 15 Temmuz gecesi yüksek ateş ve üşüme şikayetiyle Merkezefendi Devlet Hastanesi'ne gitti. İnce'nin burada yapılan koronavirüs testi, pozitif çıktı. İlk 7 günü hastanede geçiren İnce, sonrasında evde karantinaya alındı. İnce, 20 günlük mücadelenin ardından koronavirüsü yendi.
Yaşadıklarını anlatan, o süreçte telefonla konuşmaya dahi gücünün olmadığını dile getiren İnce, "Hastalığım yorucu ve ağır geçtiği için arayan arkadaşlarla dahi iletişim kuramadım. Çünkü telefonla konuşmaya dair gücüm yoktu. Benim için ağır ve zor bir süreç geçti. Bu hastalığın en büyük belirtisi insanlarda ağır komplikasyonların göstermesidir. Ben de bunları aşama aşama hissettim. Kas ağrıları, eklem ağrıları, baş ağrıları ve mide rahatsızlığı gibi birçok rahatsızlığı kendimde hissettim. Allah kimsenin başına vermesin. Zor ve ağır bir hastalık. Sağlık çalışanları olarak vatandaşlara göre hastalığa yakalanma riskimiz kat ve kat fazla. Ondan dolayı vatandaşlarımız tedbiri kesinlikle elden bırakmasın. Her zaman bunu söylüyorum. Tedbir bu işin en temel prensibi. Mutlaka maskemizi takalım, sosyal mesafemize uyalım ve kesinlikle hijyen kurallarına harfiyen uyalım. Bizler sağlık çalışanları olarak sahada sizler için varız. Bu hastalığın ilerlemesi adına ve vatandaşa temasını en aza indirgemek adına elimizden gelen çalışma ve faaliyetleri gösteriyoruz" diye konuştu.
"HASTALIKTAN YALNIZCA BİZ MESUL DEĞİLİZ"
Hastalık boyunca psikolojik çöküntü yaşadığını hatta ve hatta ölümü dahi düşündüğünü söyleyen İnce, şöyle konuştu:
"Hastalığın ilerleyişinde özelikle üçüncü gününde ağır fiziksel bulgular göstermeye başlamıştı. Tabi o süreçte diyabet rahatsızlığımdan dolayı da hastalığın ilerleyeceği kaygısı ve bunun sonrasında da medyada görüldüğü üzere birçok sağlık çalışanı arkadaşımızı kaybettik. Tabi bende de böyle kaygılar oluştu. Eşimin hamile olması, küçük bir çocuğumun bulunması nedeniyle bu kaygıyı hat safhada yaşadım. Çok şükür onlara bu hastalığı bulaştırmadan iyileştim. Tabi bu kaygı ve üzüntü hem kendimiz hem çevre hem de ailemiz için büyük sorumluluk. Çünkü hastalığın sadece bizi değil çevremizi de bağladığını kesinlikle unutmamalıyız. Çünkü hepimizin ailesi var. Annesi, babası, eşi, çocukları, kardeşleri var. Bu hastalıktan yalnızca bizler mesul değiliz. Bu hastalığı yayılım yapar, çevremize bulaştırır, onların bu hastalıktan zarar görmesine neden olursak, bunun vebal ve üzüntüsü kesinlikle tarif edilebilecek bir durum değil. "Bende bir şey olmaz. Bu hastalığı ben hafif geçiririm" diye düşünmesinler. Çünkü sizler hafif geçirseniz bile, belki sizden bulaşan başka bir insan bu hastalıktan dolayı hayatını kaybedecek. Bunun bilincinde ve sorumluluğunda olsunlar. Hastalığın artık hayatımızın her aşamasında yanımızda olacağını unutmasınlar. Keşke gözle görebilsek ondan kaçabilsek ama gözle görünmeyen bir düşmanla mücadele etmek zorundayız. Onun için herkes elinden gelen dikkati ve ehemmiyeti göstermeli."
"İNSANI YIPRATAN PSİKOLOJİK ÇÖKÜNTÜ"
Vatandaşlara uyarıda bulunmayı da ihmal etmeyen İnce, "İlk andan beri korku ve endişe mevcuttu. Diyabet rahatsızlığından dolayı hastalığımın ilerleyiş aşamasında yoğun bakım süreci olur mu, acaba bu süreçten nasıl çıkarım ya da çıkamam şeklinde kaygıların her an oldu. Zaten insanı yıpratan süreç, bu psikolojik çöküntü süreci. Vatandaşların en çok şuna dikkat etsin, hastalığa yakalanmamak için elinden geleni yapsın" diye konuştu.