Neden ''mız'' ekini kullandığımı merak etmişsinizdir. Belki de toplumu ayrıştırıcı bir ek olarak da düşünmüş olabilirsiniz. Zira geçen gün bir belediyenin ''mız'' ve ''nız'' ekleri tam bir provokatörlük göstergesiydi. Abdurrahman Dilipak da bunu gündeme taşımıştı. Ama merak etmeyin benim kastettiğim mevzu bu değil. Biz ayrıştırıcı değil birleştirici olma taraftarıyız. Bu vesileyle mezkur meseleden dolayı o belediye yetkililerini de kınıyorum.
''cı'' ''cu'' lardan daha yeni kurtulmuşken, artık rahat bir şekilde nefes alabiliriz diyecekken şimdi de ''nız'', ''mız'' çıkardılar başımıza. Zaten tarihimize baktığımızda zıt kavramlarla bizleri nasıl birbirimize düşürdüklerini ve uzaklaşıp seyre daldıklarını bir bir üzülerek öğreniyoruz. Aklımız başımıza geliyor mu peki? Hayır...
Çevresel şartlara ve kalıtıma bağlı olarak; belirli bir süre taktik geliştirip kendini saldırıya uygun hale getiren virüsler gibi her seferinde taktik değiştiriyorlar. Yok efendim sağcı-solcu, Türk-Kürt, cemaatçi- ateist, laik-anti laik vs. gibi zıtlıklarla işi çözülmez hale getirip ikiliklerle toplumun huzur ve sükununu bozuyorlar.
Her neyse bu hamur çok su götürür. Değinmek istediğim asıl konu kısa ve öz. Kurban Bayramının özü ve özeti Hz İbrahim'in bir gün Hz İsmail'i kurban etmeye çalışırken Hz. Cebrailin bir kurbanla çıkagelmesi olayı değildir. Bize anlatılan da bunlar oldu hep.
Mesela Kurban bayramında kesilen kurbanların ihtiyaç sahiplerine dağıtılması konusunda ''Kurban BayramıMIZ'' kısmında takılıyoruz galiba. Genellikle bahane de hazır; aç açıkta ve ihtiyaç sahibi kimseyi bulamadım, cemaatler de malum mimlendi artık onlara da vermek olmaz. Komşularımız da nasıl olsa kesmişlerdir diye kurban etinin tamamını güzelce folyolayıp derin dondurucuda istiflemek daha cazip geliyor bu bahanelerden sonra.
Yani işin özeti şu: Kurban Bayramı; yeri gelince ''mız'' yeri gelince ''nız'' olacak bir bayram değildir. Milli ve manevi değerlerimizi yansıtan bütün bayramlarımızın birçok hikmeti vardır. Sadece olayı et dağıtmak ve paylaşmak olarak da sınırlandıramayız. Son dönemde herkes derin dondurucuyu ağzına kadar doldurup, kurban etini dağıtmamayı maharet sayıyor malesef. Bu durumu bir toplumsal sorun olarak gördüğüm için gündeme getirmek istedim.
Peygamber, (SAV) Medine'de kurban kesmişti. Kesilen kurban, Medine'nin fakirlerine dağıtıldı. Allah resulü sonucu merak edip sordu: “Ya Aişe (RA) kurbandan bize ne kaldı?”
“Bir kürek kemiği hariç hepsini dağıttık…” Bize bu kaldı dedi.
Hz Muhammed’in (SAV) şöyle dedi:
''Yok Aişe yok, bir kürek kemiği hariç hepsi bize kaldı…”
Bu vesileyle paylaşan, yardımlaşan, komşusunu gözeten müminlerden olmak dileğiyle. Kurban Bayramınız mübarek olsun.
Selçuk TÜTAK
Eğitimci Yazar