kurban keserken okunacak dua nedir? Kurban keserken hangi dualar edilir?

Kurban bayramında kurban ibadetini gerçekleştirecek olan Müslümanlar kurban keserken okunacak dua hakkında bilgi sahibi olmak istiyor. Peki kurban keserken okunacak dua nedir? Kurban keserken hangi dualar edilir? Detayları haberimizde bulabilirsiniz.

Koronavirüs salgının gölgesinde gerçekleşecek olan Kurban Bayramında, bayram namazının ardından vatandaşlar kurban kesme telaşı içine girecek. Kurban keserken hijyen tedbirlerine ve dinimizce yapılması gerekenlerin uygulanması önem arz ediyor. Kurban Bayramında kurban keserken dua okunması da gerekiyor. Bizlerde kurban keserken okunması gereken duaya haberimizde yer verdik. İşte detaylar ...

KURBAN BAYRAMI NE ZAMAN?

Din İşleri Yüksek Kurulu'nun açıkladığı Dini Günler Listesine göre Kurban Bayramının Arefe günü 30 Temmuz Perşembe. İşte Kurban Bayramının tarihleri

Kurban Bayramının birinci günü (31 Temmuz Cuma)

Kurban Bayramının ikinci günü (1 Ağustos Cumartesi)

Kurban Bayramının üçüncü günü (2 Ağustos Pazar)

Kurban Bayramının dördüncü günü (3 Ağustos Pazartesi)

KURBAN KESERKEN OKUNACAK DUA NEDİR?

Kurban kesilirken üç defa "Bismillahi Allahüekber" denilir ve şu ayetler okunur (Semerkandî, Tuhfetü‟l-Fukaha, Beyrut 1984, I, 127):

"De ki: Şüphesiz benim namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm hepsi âlemlerin Rabbi Allah içindir. O'nun ortağı yoktur. Bana sadece bu emrolundu ve ben Müslümanların ilkiyim." (En'am 6/162-163)

Ben, hakka yönelen birisi olarak yüzümü, gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Ben, Allah'a ortak koşanlardan değilim." (En'am, 6/79)

KURBAN KESERKEN NERELERE DİKKAT EDİLMELİDİR?

Kurban keserken aşağıdaki hususlara dikkat edilmelidir: 

- Usulüne göre bir kesim yapmış olmak için hayvanın yemek ve nefes borularıyla, iki atardamarından en az birinin kesilmesi gerekir. Bu şekilde yapılan bir kesim sırasında, hayvanın omuriliğinin kesilmesi mekruhtur. Bu konuda etlik kesim ile kurbanlık kesim arasında bir fark yoktur.

Hayvanın canı çıkmadan başının gövdesinden ayrılmamasına özen gösterilmelidir.

Allahümme hâzâ minke ve leke inne salâtî ve nüsükî ve mahyâye ve memâtî lillâhi rabbil âlemîn. Allahümme tekabbel min fülân bin fülân

KURBAN DUASI

Kurban kesilirken kıbleye çevrilir. Eziyet etmeden sol yanı üzerine yatırılır ve:

Allâhümme innî veccehtü vechiye lillezî fatara’s-semâvâti ve’l-erda hanîfen ve mâ ene mine’l-müşrikîn duası okunur. ve:

“Allâhü ekber Allâhü ekber lâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber, Allahü ekber Allahü ekber ve lillâhi’l hamd” diye 3 kere tekbir getirilir.

Tekbir bitince:

“Bismillahi Allahü ekber” diyerek bıçağı çeker ve kurbanı keser kurban kesilince kurban kesen Allah rızası için iki rekat namaz kılar.

Namazdan sonra:
“Allahümme inne salati ve nüsükî ve mahyâye ve memâtî lillahi rabbi’l-âlemîne lâ şerike leh” diye dua eder. Mevla’mız onun ibadetini inşallah kabul eder.

Bütün Müslümanlar, arefe günü sabah namazından itibaren farz namazlardan sonra bayramın dördüncü günü ikindi namazının sonuna kadar şöylece tekbir getirirler. Ve bu tekbirleri getirmek vâciptir.

''Allahü ekber Allahü ekber lâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber allâhü ekber ve lillâhi’l-hamd.”

Buna teşrik tekbiri denir.

KURBAN ETİ NASIL DEĞERLENDİRİLMELİDİR?

Hz. Peygamber (s.a.s.) kurban etinin üçe taksim edilip, bir bölümünün kurban kesemeyen yoksullara dağıtılmasını, bir bölümünün akraba, tanıdık ve komşularla paylaşılmasını, bir kısmının da evde 6 yenmesini tavsiye etmiştir (Ebû Dâvûd, Dahâyâ, 10). Ailenin fakir olması durumunda etin tamamı da evde bırakılabilir (Tahâvî, Şerhu Meâni‟l-Âsâr, Beyrut 1399, IV, 185). Ancak, durumu iyi olan Müslümanların, toplumda muhtaçların arttığı bir dönemde kurban etlerinin çoğunluğunu hatta tamamını dağıtmaları uygun olur.

KURBAN KESİM VAKTİ NE ZAMAN BAŞLAR VE NE ZAMAN BİTER?

Kurban kesim vakti, bayram namazı kılınan yerlerde bayram namazı kılındıktan sonra; bayram namazı kılınmayan yerlerde ise, fecirden (sabah namazı vakti girdikten ) sonra başlar. Hanefîlere göre bayramın 3. günü akşamına kadar devam eder (Merğinânî, el-Hidâye, IV, 72). Şâfiîlere göre ise 4. günü de kurban kesilebilir (Mâverdî, el-Hâvî‟l-Kebîr, Dâru‟l-Fikr, Beyrut, ts. , XV, 284; İbn Rüşd, Bidâyetü‟l-Müctehid, Mısır, 1975, I, 436).

Kurban bu süre içinde gece ve gündüz kurban kesilebilir. Ancak kurbanların gündüzleri kesilmesi uygundur. Bayramın birinci günü kesmek daha faziletlidir.

TEŞRİK TEKBİRİ NASIL OKUNUR?

İster cemaatle, ister yalnız başına namaz kılan, kurban kesen veya kesmeyen yolcu olan veya olmayan kadın-erkeğin; farz olan her namazın peşinde Teşrik tekbirlerini getirmesi gerekir. Teşrik tekbiri getirmek için illa kurban kesmek gerekmiyor. Kurban kesmeyenler de tekbir getirmekle yükümlü.

Teşrik Tekbîri:
“ALLAHÜ EKBER, ALLAHÜ EKBER. LÂ İLÂHE İLLALLAHÜ VALLAHÜ EKBER. ALLAHÜ EKBER VE LİLLÂHİLHAMD”.

Teşrik tekbirinin anlamı: "Allah herşeyden yücedir, Allah herşeyden yücedir. Allah'tan başka ilâh yoktur. O Allah herşeyden yücedir, Allah herşeyden yücedir. Hamd Allah'a mahsustur".

Fakihler ilgili âyet ve hadisler ile sahâbe görüş ve uygulamalarını dikkate alarak teşrîk tekbirlerinin lafzını, hükmünü, başlangıç ve bitiş vakitlerini belirlemeye çalışmışlardır.

Hanefî, Hanbelî, Zâhirî ve Zeydî mezheplerine göre teşrîk tekbirleri “Allāhüekber Allāhüekber lâ ilâhe illallāhü vallāhü ekber Allāhüekber ve lillâhi’l-hamd” şeklindedir. Bazı kaynaklarda bu lafızlar Hz. İbrâhim’e nisbet edilmiştir (İbn Âbidîn, II, 178-180; ayrıca bk. es-Sâffât 37/100-110).

Mâlik ve Şâfiî teşrîk tekbirlerinin üç defa “Allāhüekber” denilerek yerine getirileceğini söylerken sonraki dönem Şâfiî ve Mâlikî fakihleri diğer mezheplerce belirlenen tekbir ibaresinin okunmasını da uygun görmüştür.

Şâfiîler ayrıca buna, “Lâ ilâhe illallāhü vallahü ekber Allāhüekber ve lillâhi’l-hamd; Allāhüekber kebîren ve’l-hamdü lillâhi kesîren ve sübhânellāhi bükraten ve asîlâ” lafızlarının eklenmesinin uygun olacağını, ardından, “Lâ ilâhe illallāhü ve lâ na‘büdü illâ iyyâhü muhlisîne lehü’d-dîne ve lev kerihe’l-kâfirûn; Lâ ilâhe illallāhü vahdeh sadaka va‘deh ve nasara abdeh ve hezeme’l-ahzâbe vahdeh; Lâ ilâhe illallāhü vallāhü ekber” ibarelerinin katılmasının müstehap olduğunu söylemişlerdir (Şirbînî, I, 315).

Osmanlı bestekârı Buhârîzâde Mustafa Itrî Efendi’nin teşrîk tekbiri için yaptığı segâh makamındaki beste İslâm âleminde geniş kabul görmüştür. Teşrîk tekbirleri Hanefîler’e göre vâcip, Hanbelîler, Şâfiîler ve Zeydîler ile bazı Hanefî âlimlerine göre sünnet, Zâhirîler ve Mâlikîler’e göre mendup, Ca‘ferîler’e göre müstehaptır. Fakihler, arefe gününden önce ve bayramın dördüncü gününden sonra tekbir alınmayacağı ve cemaatle kılınan farz namazların arkasından tekbir alınması gerektiği hususunda ittifak etmiştir.

TEŞRİK TEKBİRİ NE ZAMANDAN SONRA ALINMAZ?

Fakihler, arefe gününden önce ve bayramın dördüncü gününden sonra tekbir alınmayacağı ve cemaatle kılınan farz namazların arkasından tekbir alınması gerektiği hususunda ittifak etmiştir.

Teşrîk tekbirlerinin başlangıç ve bitiş vakitleri hususunda Hanefî mezhebinde tercih edilen ve günümüze kadar uygulanan Ebû Yûsuf ile İmam Muhammed’in görüşlerine göre arefe günü sabah namazı ile bayramın dördüncü günü ikindi namazı arasında yirmi üç vakit farz namazdan sonra, Ebû Hanîfe’ye göre ise sadece arefe günü sabah namazı ile bayramın birinci günü ikindi namazı arasında sekiz vakit farz namazın ardından tekbir alınır

Hz. Peygamberin (s.a.s.), kurban bayramının arefe günü sabah namazından başlayarak bayramın dördüncü günü ikindi namazına kadar, ikindi namazı da dâhil olmak üzere farzlardan sonra teşrik tekbirleri getirdiğine dair rivayetler vardır (Beyhakî, es-Sünenü’l-kübrâ, III, 315; Dârekutnî, es-Sünen, III, 439, 440).

Buna göre Hanefîlerde tercih edilen görüşe göre arefe günü sabah namazından bayramın dördüncü günü ikindi namazına kadar 23 vakit, her farzın ardından teşrik tekbiri getirmek, kadın erkek her Müslümana vaciptir. Teşrik günlerinde kazaya kalan namaz aynı günlerde kaza edilirken teşrik tekbirleri de getirilir. Teşrik günleri çıktıktan sonra kaza edilmeleri hâlinde ise tekbir getirilmez. Namaz kaza edilmedikçe tekbirler kaza edilmez (Serahsî, el-Mebsût, II, 43-44; İbnü’l-Hümâm, Feth, II, 82). Şâfiî mezhebine göre ise teşrik tekbirleri sünnettir (Mâverdî, el-Hâvî, II, 500-501).

TEŞRİK TEKBİRİ FARZ MIDIR? KURBAN TEKBİRİ KAÇ ADET OKUNUR?

Buna göre Hanefîlerde tercih edilen görüşe göre arefe günü sabah namazından bayramın dördüncü günü ikindi namazına kadar 23 vakit, her farzın ardından teşrik tekbiri getirmek, kadın erkek her Müslümana vaciptir. Teşrik günlerinde kazaya kalan namaz aynı günlerde kaza edilirken teşrik tekbirleri de getirilir. Teşrik günleri çıktıktan sonra kaza edilmeleri hâlinde ise tekbir getirilmez. Namaz kaza edilmedikçe tekbirler kaza edilmez (Serahsî, el-Mebsût, II, 43-44; İbnü’l-Hümâm, Feth, II, 82). Şâfiî mezhebine göre ise teşrik tekbirleri sünnettir (Mâverdî, el-Hâvî, II, 500-501).

TEŞRİK TEKBİRİNİN HÜKMÜ NEDİR?

Diyanet İşleri Başkanlığı'nın yayımladığı bilgilere göre;

“Teşrik” Arap dilinde etleri doğrayıp kurutmak demektir. Vaktiyle bayramın birinci günü Mina'da kesilen kurbanların etleri, bayramın 2., 3. ve 4. günlerinde güneşte kurumaya bırakılırdı. Bu sebeple bu üç güne et kurutma günleri anlamında “eyyam-ı teşrik / teşrik günleri” denilmiştir. “Tekbir” ise Allah'ı ululamak, yüceltmek demektir. Kurban bayramının arefe günü (9 zilhicce) sabah namazından başlayarak bayramın 4. gününe ikindi namazına kadar (13 zilhicce) ikindi namazı dahil farz namazlardan sonra toplam 23 defa “Allâhü ekber Allâhü ekber lâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber Allâhü ekber ve lillâhi'l-hamd” cümlesini söylemeye “teşrik tekbiri” denir. İmam Ebû Yusuf ve İmam Muhammed'e göre bu tekbirlerin söylenmesi kadın-erkek her Müslümana vaciptir. Ebû Hanîfe'ye göre bu tekbirin; arefe günü sabah namazından itibaren bayramın birinci günü ikindi namazına kadar sekiz vakit, cemaatle kılınan farz namazlardan sonra söylenmesi vaciptir. Bu tekbirleri söylemek, Şâfiî ve Hanbelî mezheplerine göre sünnet, Mâlikî mezhebine göre müstehaptır. (İ.K.)

AREFE GÜNÜ YAPILMASI GEREKENLER NELERDİR?

1- Arefe gününün sabah namazının farzından sonra teşrik tekbirleri getirilmeye başlanmalıdır.

2- Arefe günü oruç tutulmalıdır.

3- Arefe gününe hürmet edilmeli, günaha girmemeye dikkat edilmelidir.

4- Arefe günü çok dua ve istiğfar edilmelidir.

5- Arefe günü 1000 âdet İhlas-ı şerif okunmalıdır.

Arefe gününe saygılı olmalı, o gün hacılar Arafat'ta vakfe yapıp dua ederken, manen onların yanında olduğumuzu hissederek dualarına iştirak edilmelidir. Böyle bir günde bizi günaha sokabilecek her şeyden uzak kalmak gerekmektedir.Günümüzde arefe, bayramın bir önceki günü olduğu için dünyalık telaşların en yoğun olduğu bir gün olarak yaşanmaktadır. Oysa ki arefe insana verilen en kıymetli vakitlerden biridir. Bugünler ibadet ve affedilme günleridir. Hacıların Arafat'ta "Lebbeyk (Buyur Rabbim)" diyerek dil, ırk, ten ayırımı yapılmaksızın bir araya geldiği mahşer gününü hatırlatan, kulluğun Allah Teâlâ'ya dualarla, telbiyelerle arz edildiği en kıymetli zaman dilimidir. Resulullah (asm) şöyle buyurmuştur:

"Duanın faziletlisi, arefe günü yapılanıdır." (Beyheki)

"Allah Teâlâ, arefe günü kullarına nazar eder. Zerre kadar imanı olanı affeder."

KURBAN BAYRAMININ ÖNEMİ NEDİR?

özlükte "yaklaşmak, Allah'a yakınlık sağlamaya vesile olan şey" anlamına gelen kurban, dinî bir terim olarak, "ibadet maksadıyla belirli bir vakitte belirli şartları taşıyan hayvanı usulünce boğazlamak, ya da bu şekilde boğazlanan hayvan" demektir. Arapça'da bu şekilde kesilen hayvana udhiyye denilir. İnsanlık tarihi boyunca hemen bütün dinlerde kurban uygulaması mevcut olmakla birlikte şekil ve amaç yönüyle aralarında farklılıklar bulunur. Kur'an'da Hz. Âdem'in iki oğlunun Allah'a kurban takdim ettiklerinden söz edilir; bir başka âyette de ilâhî dinlerin hepsinde kurban hükmünün konulduğuna işaret edilir. Ancak Yahudilik ve Hıristiyanlık'ta kurban telakkisi bir hayli değişikliğe uğramıştır. Hıristiyanlık'ta İsâ'nın çarmıha gerildiği ve bunun insanoğlunun aslî günahına karşı Baba'nın oğlu İsâ'yı feda etmesi olduğu inanışıyla kurban telakkisi özel bir anlam kazanmıştır.

İnsanlık tarihi boyunca hemen bütün dinlerde kurban uygulaması mevcut olmakla birlikte şekil ve amaç yönüyle aralarında farklılıklar bulunur. Kur'an'da Hz. Âdem'in iki oğlunun Allah'a kurban takdim ettiklerinden söz edilir; bir başka âyette de ilâhî dinlerin hepsinde kurban hükmünün konulduğuna işaret edilir. Ancak Yahudilik ve Hıristiyanlık'ta kurban telakkisi bir hayli değişikliğe uğramıştır. Hıristiyanlık'ta İsâ'nın çarmıha gerildiği ve bunun insanoğlunun aslî günahına karşı Baba'nın oğlu İsâ'yı feda etmesi olduğu inanışıyla kurban telakkisi özel bir anlam kazanmıştır. İslâm'da kurbanın dinî hükmüyle ilgili olarak Kur'an'da, Hz. Peygamber'in sünnetinde önemli açıklamalar yer almış, bu çerçevede oluşan fıkıh kültüründe de konu hakkında ayrıntılı bilgi ve hükümler derlenmiştir.

Din Haberleri