ABD ve Kuzey Kore arasındaki füze restleşmesi devam ederken, Pyongyang yönetimi Guam'a orta menzilli füze saldırısını içeren plan için ilk kez tarih verdi.
Kuzey Kore haber ajansında yer alan açıklamaya göre, ağustos ayında ABD'ye bağlı özerk Guam açıklarına 4 adet orta menzilli füze fırlatma planı hazır olacak. Açıklamada Kuzey Kore lideri Kim Jong-un'un onayınının beklendiği belirtildi.
Kuzey Kore ordusundan gelen açıklamada, "Planımızı yapacağız ve Guam'ı vurmak için Başkomutanımızın emrini bekleyeceğiz" denildi. Kuzey Koreli yetkililer, ayrıca, Trump'ın tehditlerini "bir avuç saçmalıktan ibaret" olarak nitelendirdi.
Pasifik Okyanusu'nda bulunan ve Kuzey Kore'ye 3400 km uzaklıkta olan Guam'da Anderson Hava Üssü yer alıyor. Söz konusu üs, B-1 bombardıman uçakları tarafından Güney Kore hava sahasındaki uçuşlardan sonra yakıt ikmali için kullanılıyor.
Trump, Kuzey Kore'nin nükleer faaliyetlerine ve ABD'ye karşı hamlelere devam etmesi halinde, "Dünyanın şimdiye kadar görmediği bir hiddetle" yüzleşeceğini söyleyerek tehdit etmişti. (Sputnik)
Kuzey Kore’nin Son Nükleer Denemesi ve Olası Sonuçları
Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti (Kuzey Kore)’nin resmi televizyon kanalında “6 Ocak 2016 günü yerel saatle 10.00’da ilk hidrojen bombası denemesini başarıyla gerçekleştirdiğini” açıklamasının ardından Japonya, Çin ve ABD’deki jeolojik ölçüm merkezleri ve sismoloji birimleri Kuzey Kore’nin kuzeyinde 5.1 şiddetinde sarsıntı tespit ettiklerini kamuoyuyla paylaştılar. Güney Kore, Japonya ve ABD başta olmak üzere Türkiye, Çin Halk Cumhuriyeti, Rusya Federasyonu, İngiltere, Fransa dâhil birçok ülke ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) Kuzey Kore’yi kınadı.
Kuzey Kore ilk nükleer denemesini 9 Ekim 2006’da, ikincisini 25 Mayıs 2009’da, üçüncüsünü 21 Şubat 2013’te gerçekleştirmişti. 6 Ocak 2016’da yapılan son deneme ile Kuzey Kore’nin neredeyse her üç yılda bir nükleer silah denemesi yaptığı görülüyor. İlk denemenin yarattığı sarsıntının şiddeti 4.2 iken, diğer denemelerde ölçülen değerler sırasıyla 4.7, 5.1 ve 5.1 olarak kaydedilmişti.
Kuzey Kore’nin hidrojen bombası denemesine ilişkin dış basında yer alan değerlendirmelerin genel olarak dört konu üzerine odaklandığı görülüyor. Çoğunlukla denenen silahın gerçekten bir hidrojen bombası (termonükleer silah) olup olmadığı ile başarısı değerlendirilirken, Pyongyang yönetiminin sahip olduğu nükleer silah atma yeteneklerinin yanı sıra Kuzey Kore’yi caydırmak üzere alınacak önlemler tartışılıyor.
Hidrojen bombası atom bombasından çok daha güçlü bir silah olduğundan çok daha yüksek güçte bir sarsıntıya neden olması beklenirken yukarıda da görüldüğü üzere son ölçülen sismik değer bir önceki atom bombası denemesinde ortaya çıkan sarsıntının şiddetinden farklı değil. Bu nedenle 6 Ocak’ta denenen silahın gerçekten bir hidrojen silahı olduğu konusunda ciddi şüpheler var.1
Nükleer denemelerin tespitinde sismik karakteristiklerin yanı sıra neden oldukları ışınetkin (radyoaktif) maddenin tespiti de hangi tür silahın denendiği konusunda ipuçları veriyor. Son denemenin gerçekten termonükleer silah denemesi olduğunu teyit etmek açısından biraz daha zaman ve ölçüme ihtiyaç duyulduğu açıklandı ama Kuzey Kore nükleer patlamayı Punggye-ri yeraltı tesislerinde gerçekleştirildiğinden ışınetkinliği (radyoaktivite) yer altında hapsolmuş durumda.2
Atom bombasının fisyon, hidrojen bombasının ise füzyon tepkimesi ile çalıştığı, hidrojen bombasının patlamayı tetiklemek için ayrıca bir atom bombasını da içermesi gerektiği, bu yüzden atom bombası onlarca kiloton TNT’ye eşdeğer güce sahipken hidrojen bombasının binlerce kiloton (megaton) güçte olduğu belirtiliyor. Gerçekleştirilen denemenin neden olduğu sarsıntının şiddeti Pyongyang yönetiminin hidrojen bombası geliştirdiğine yönelik iddiasını çürütüyor.
Ancak hidrojen silahlarının değişik türleri var ve bunlar ‘fisyon-füzyon-fisyon’, ‘güçlendirilmiş fisyon’, ‘fisyon-füzyon’, ‘takviye edilmiş harp’ başlıkları vs. olarak kategorize ediliyorlar. Kuzey Kore’nin son gerçekleştirdiği denemenin minyatür bir hidrojen tepkimesini (trityum izotopu) içeren güçlendirilmiş fisyon denemesi olduğu ve başarısızlıkla sonuçlandığı iddia ediliyor. 3,4
Diğer taraftan Kuzey Kore’nin geliştirdiği nükleer silahları atma vasıtalarına sahip olmadığı yönünde bilgiler var. Kuzey Kore’nin elinde Hwasong-5 (1000 kg harp başlığı, menzili 300 km.), Hwasong-6 (700 kg., 500 km.) ve Rodong-1 (700 kg., 1300 km.) kısa menzilli balistik füzeleri bulunuyor. 26 Mart 2014’te Kuzey Kore orta menzilli iki adet Rodong-1 balistik füzesini doğu kıyılarından Japonya yönünde fırlatmış,5 27 Mart 2014’te Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) Kuzey Kore’yi Birleşmiş Milletler (BM) kararlarına aykırı hareket etmekle suçlamıştı. Kuzey Kore’nin BM temsilcisi o dönemde yeni bir tür nükleer deneme yapılacağı müjdesini vermiş ama nasıl bir deneme olacağı sorusunu yanıtsız bırakmıştı.6 Şimdi kastedilen bu denemenin hidrojen bombası denemesi olduğu anlaşılıyor. Kuzey Kore’nin sadece askeri geçit törenlerinde görülen KN-08 model kıtalararası balistik füze projesi bulunmakla birlikte, henüz proje tamamlanmış değil. Hidrojen bombalarının atom bombalarından çok daha hafif oldukları biliniyor. Bu nedenle füze harp başlıklarında kullanılmaları daha kolay, eğer Kuzey Kore’de bu teknoloji varsa.
Tartışılan diğer bir konu Kuzey Kore’ye uygulanacak yaptırımlar. Bugüne kadar BMGK‘nın 14 Ekim 2006 tarihli 1718, 25 Mayıs 2009 tarihli 1874 ve 7 Mart 2013 tarihli 2087 sayılı yaptırım kararları Pyongyang Yönetimini nükleer programından caydırmada etkili olamadı. Bundan sonra uygulanacak yaptırım kararlarının da Kuzey Kore nükleer programını sonlandırmasında etkili olması beklenmiyor. Kuzey’in izolasyonunun bölgenin güvenliğine faydasından çok zararı olduğu bir gerçek.
Bütün tartışmalar bir yana, Pyongyang’ın son nükleer denemesi Kore Yarımadası’ndaki mevcut statüyü değiştirecek bir gelişme olarak görülmeyebilir, çünkü Pyongyang 2006’dan buyana nükleer silah denemeleri yapıyor. Ancak son nükleer silah denemesi Pyongyang’ın nükleer programında teknoloji ve tecrübe bakımından önemli bir seviyeye ulaştığını göstermesi bakımından önemli.
Kuzey Kore nükleer programını ABD müdahalesine karşı caydırıcılığı sağlamak üzere geliştirmektedir. Ayrıca nükleer program ve silahlarını ekonomik yardım veya karşılıklı ilişkilerin normalleştirilmesi için müzakere aracı olarak görmektedir. Ancak bu son tecrübe ile Pyongyang’ın nükleer programını müzakere etme seçeneğini kaybettiği söylenebilir. Çünkü Kuzey Kore’den kaynaklanan nükleer tehdidin sonlandırılmasında çözüm olarak rejim değişikliği de artık düşünülmeye başlanmıştır. Nükleer denemenin ve hidrojen bombası açıklamasının Kuzey Kore’nin genç lideri Kim Jong-un kendi iç kamuoyuna güçlü lider imajını vermek için de planlanmış olabilir.
Kuzey Kore’nin bölgede gerginliği artıran her hamlesi izolasyonunun daha da derinleşmesine, ABD’nin bölgedeki askeri varlığını güçlendirmesine neden olmaktadır. Yarımadada 2010’da yaşanan gerginlik ABD’nin Güney Kore’deki askeri mevcudiyetini artırmasına, 2012’de Güney Kore’ye devredilmesi planlanan askeri birliklerin harp zamanı kontrolünün bir süre daha ABD’de kalmasına, Jeju Adası’nda yeni bir deniz üssünün kurulmasına, ABD ile Güney Kore birlikleri arasında daha fazla birleşik askeri tatbikatlar icra edilmesine neden olmuştu.
Son gelişmelerin ardından Cumhuriyetçiler tarafından Kuzey Kore’yi ihmal etmek ve kifayetsiz kalmakla suçlanan Obama yönetiminde7 ve sonraki dönemde ABD’nin bölgedeki askeri varlığını ve bölgedeki müttefikleri ile askeri işbirliğini daha da güçlendirmesi, Güney Kore’de Yüksek İrtifa Bölge Savunma Sistemi tesis edilmesinin — Pekin’in karşı duruşuna rağmen — tekrar gündeme gelmesi beklenmektedir. Nitekim ABD, Kuzey Küre’nin nükleer denemesine bir cevap olarak Pazar günü (10 Ocak 2016) günü Kore yarımadası üzerinde nükleer silah taşıma ve atma kapasitesi de olan B-52 ağır bombardıman uçağı uçurmuştur. Ayrıca gelecek ay Kore yarımadasına ABD ile Güney Kore’nin müşterek yapacağı deniz tatbikatlarına da katılmak üzere bir uçak gemisi muharebe grubu göndereceği de basına yansımıştır.
Kore yarımadasında barış ve istikrarın tesisi Çin’in yararına olduğundan Pekin karşılıklı görüşmelerle çözümden yanadır. Çin devlet başkanı Xi Jinping 2014 başlarında Altılı Görüşmelerin tekrar başlatılması için Pyongyang ve Seul’de temaslarda bulunmuş, Çin Dışişleri Bakanı da Eylül 2015’te Altılı Görüşmelerin diğer katılımcılarına (Kuzey Kore, Güney Kore, Japonya, ABD ve Rusya Federasyonu) çağrıda bulunmuştu; ama sonuç alınamadı. Altılı Görüşmelerin detayını aşağıda ayrı bir bölüm olarak sunulan “Kuzey Kore’nin Nükleer Programına İlişkin Kronolojik Bilgi” içerisinde bulabilirsiniz.
Bu arada Kim Jong-un yönetimindeki Kuzey Kore’nin Çin Halk Cumhuriyeti ile ilişkilerinin soğuduğu ve başka müttefik arayışına girdiği, son dönemde Rusya Federasyonu ile iyi ilişkiler geliştirdiği gözlenmektedir. Ağustos 2015’te Pekin’in Zafer Günü kutlamaları davetine Kim Jong-un’un icabet etmemesi iki ülke arasında soğuyan ilişkilerin işareti olarak görülmüştür. Ancak yine de İki ülke arasındaki ideolojik akrabalık, ticari bağlar (Kuzey Kore gıda ve yakıt ihtiyacının % 70’den fazlasını Çin’den temin etmektedir), karşılıklı antlaşma ve çıkarlar nedeniyle Kore Yarımadasının nükleer silahlardan arındırılmasının Çin olmaksızın başarılması mümkün görülmemektedir.