Libya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsünden BAE'ye sert tepki!

Libya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Kablavi, siyasi yollarla çözmek istediklerini ifade ederek, uluslararası hukukun BAE'den masum sivil halkı katletmesinin hesabını soracağını söyledi.

AA muhabirine röportaj veren Libya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Kablavi, Libya'daki son gelişmeleri değerlendirdi.

"Libyalılara karşı yasal ve ahlaki sorumluluklar göz önüne alındığında can kaybından kaçınmak için ülkede askeri değil siyasi bir çözüm istiyoruz. Ancak diğer tarafın (ülkenin doğusundaki gayrimeşru silahlı güçlerin lideri Halife Hafter) siyasi çözümü reddetmesi bize başka bir seçenek bırakmıyor." ifadelerini kullanan Kablavi, darbeci general Hafter'in Rusya'nın başkenti Moskova'daki ateşkes anlaşmasını imzalamayı ve Berlin Konferansı kararlarını kabul etmediğini hatırlattı. Kablavi, böyle bir ismin siyasi bir ortak olmadığını ve olmayacağını bildiklerini söyledi.

Bu durumun Hafter'in olaya askeri açıdan baktığının göstergesi olduğunu ifade eden Kablavi, askeri girişimlere de karşılık vermek zorunda olduklarının altını çizdi.

Libya'nın uluslararası tanınırlığa sahip temsilcisi Ulusal Mutabakat Hükümeti'nin (UMH) Türkiye ile mutabakat zaptı imzalayarak ve meşru hükümetle devleti korumak için birliklerini silahlandırarak askeri çözüme yönelik her açıdan hazırlıklarını yaptığını ifade eden Kablavi, şunları söyledi:

"Askeri çözüm için hazırlıklıyız, ön cephelerimizin tamamına gerekli ekipman ve silahı sağladık. (Hafter'in siyasi çözümü reddetmesi nedeniyle) Önümüzde sadece bu çözüm var. Askeri başarımızın ardından Libya birkaç yıl içinde tam anlamıyla sivil bir devlet olacak, dolayısıyla askeri anlamda bir kararlılık gerekiyor."

Libya'nın meşru temsilcisi olarak Moskova'daki ateşkes anlaşmasını imzaladıkları andan itibaren uluslararası topluma; Hafter'in ateşkesi imzalamamasının siyasi çözümü kabul etmemesi anlamına geldiğini bildirdiklerini ifade eden Kablavi, bu nedenle herkesten sorumluluklarını üstlenmesini ve bu askeri oluşuma başta Trablus'un güneyinden çekilmek olmak üzere ateşkes şartlarını yerine getirmesi için baskı yapmasını istediklerini ancak bunun hala kabul görmediğini belirtti.

"BAE'NİN LİBYA'DA YOL AÇTIĞI YIKIM VE MASUM SİVİLLERİ KATLETMESŞ ULUSLARARASI KANUNUN KAPSAMINDADIR"

Trablus'a Nisan 2019'da başlayan saldırılardan bu yana BAE ile UMH arasında gerçek bir iletişim olmadığını aktaran Kablavi, Abu Dabi ile ilişkilerin üçüncü ülkeler ve uluslararası toplantılar üzerinden sağlandığını kaydetti.

Abu Dabi'nin Hafter ve milislerine verdiği destek üzerinden Libya'ya girdiğini söyleyen Kablavi, "BAE'nin Libya'da yol açtığı yıkım ve masum sivilleri katletmesi uluslararası kanunun kapsamındadır. BAE gibi bir devletin, halkımıza bu trajedileri yaşatması nedeniyle uluslararası tazminat talep edeceğiz." diye konuştu.

Kablavi, Berlin Konferansı'nda Libya'daki savaştan zarar gören insanlar için bir fon oluşturulması ve bu fonun da sivillere yönelik ihlallerde bulunan ülkelerce desteklenmesi şeklinde bir öneride bulunduklarını aktardı. 

"ULUSLARARASI HUKUK, BAE'DEN SİVİLLERİ ÖLDÜRMESİNİN HESABINI SORACAKTIR"

BAE'nin Trablus'ta bir askeri okula düzenlediği ve 32 kişinin ölümüyle sonuçlanan saldırısı başta olmak üzere Libya'daki katliamlarını dosyalayan sivil bir yapı oluşturulduğu bilgisini veren Kablavi, "Uluslararası hukuk BAE'den sivilleri öldürmesinin hesabını soracaktır." dedi.

"BAE, BÖLGEDE BAŞARILI SİVİL DEMOKRATİK DEVLETLER İSTEMİYOR"

BAE'nin Hafter milislerini silahlandırma amacına ilişkin ise Kablavi, "Abu Dabi yönetimi, karşıt devrimleri desteklemek ve Libya'daki sivil-demokratik süreci akamete uğratmak istiyor. Çünkü bölge halklarının özgür olmasını istemiyor. Bu durum ilk Mısır'da başladı. BAE bölgede diğer halkları da özendirecek şekilde başarılı sivil demokratik devletler istemiyor." ifadelerini kullandı.

Uzmanlara göre Libya'nın, sahip olduğu limanları etkin bir şekilde işletmesi durumunda Afrika'daki stratejik konumu hasebiyle ihracat ve transit ticarette ilk sırada yer alacağına dikkati çeken Kablavi, bu durumun farkında olan BAE'nin de Libya'daki limanları ele geçirmek istediğini kaydetti. 

KABLAVİ, CENEVRE GÖRÜŞMELERİ KONUSUNDA İYİMSER OLDUĞUNU BELİRTTİ

Kablavi, Cenevre'de düzenlenmesi planlanan diyalog görüşmelerinin BM Libya Özel Temsilcisi Gassan Selame'nin 40 temsilcinin katılımıyla yürütülecek siyasi süreci öngören planıyla ilgili olduğunu ifade etti.

Söz konusu plana göre Birleşmiş Milletler Libya Destek Misyonu (UNSMIL) tarafından belirlenecek bağımsız 14 kişi arasında Muammer Kaddafi yanlılarının da olması ihtimaline ilişkin ise Kablavi, şunları söyledi:

"Bizim için bu bir sorun teşkil etmiyor. UMH'de Kaddafi yanlısı isimler bulunuyor. Hükümet içinde ülkedeki tüm akımların temsil edilmesi gerektiği konusunda fikir birliği var. Libya'da yeniden istikrarı sağlamak için uzlaşı önemli."

Kablavi, karşı tarafın alınan kararlara uyması şartıyla Cenevre görüşmeleri konusunda iyimser olduğunu, aksi takdirde bu görüşmelerin de önceki girişimlerin akıbetine uğrayabileceğini sözlerine ekledi.

"KARDEŞ ÜLKELERDEN ARAMIZDAKİ TARİHİ VE COĞRAFİ BAĞLARI GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURMALARINI BEKLİYORUZ"

Mağrib ülkelerinin pozisyonuna da değinen Kablavi, "Kardeş ülkelerden aramızdaki tarihi ve coğrafi bağları göz önünde bulundurmalarını bekliyoruz. Bu çerçevede biz de Berlin Konferansı başta olmak üzere Cezayir ile Tunus'u bu denklem içine dahil etme konusunda istekli davrandık. Ve her iki ülkeyi de konferansa davet etmesi için Almanya'yı ikna etmeyi başardık." diye konuştu.

Tunus ve Cezayir'den saldırıları durduracak daha büyük adımlar atmalarını beklediklerini ifade eden Kablavi, bu ülkelerle aralarında "sivil devlet olma" gibi ortak bir ortak payda bulunduğunu, sınırlarında askeri bir devlet bulunma ihtimalinin her iki devlet için de tehlike arz edeceğini vurguladı.

Kablavi ayrıca, Cezayir Dışişleri Bakanlığına, atılacak herhangi bir adımın Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararları ve Suheyrat Anlaşması ile uyumlu olması gerektiği mesajını ilettiklerini aktardı.

Libya Dışişleri Bakanı Muhammed Taha Seyyale'nin de Arap Mağrip Birliği'ni canlandırmak için yoğun çaba sarf ettiğine işaret eden Kablavi, Seyyale'nin bu kapsamda Fas, Cezayir, Tunus ve Moritanya ile iletişime geçtiği bilgisini verdi.

Kablavi, Suheyrat Anlaşması'nın Fas'ta yapıldığını hatırlatarak Tunus ile Cezayir'in yanı sıra Fas'ın da konuya dahil edilmesinin Libya meselesine Mağrib ülkeleri ve halklarının ortak çıkarları açısından çok önemli olduğunu vurguladı.

Mağrib ülkeleri arasındaki sorunlara da değinen Kablavi, bu ülkelerin içinde bulundukları birlik çatısı altında kaynaşmaları gerektiğini belirterek, bu kapsamda Cezayir ve Fas'tan coğrafi yakınlık dikkate alınarak dışişleri bakanları düzeyinde bir toplantı talep ettiklerini, sorunlara gerçek çözümler arayacakları bu toplantının Libya ve diğer ülkelerin çıkarına olacağını dile getirdi.

"SİYASİ ÇÖZÜME ULAŞMAMIZI KOLAYLAŞTIRACAK"

"Cezayir ve Fas'ın harekete geçme konusunda geç kalmış olmasının, Libya meselesine olumsuz yansımaları oldu. Cezayir son haftalarda bu konuda adımlar atmaya başladı. Fas'tan da saldırılar karşısında güçlü bir tavır takınmasını ve böylece ortaya ortak bir Mağrib tutumu çıkmasını istiyoruz. Bu bizim siyasi çözüme ulaşmamızı kolaylaştıracak. Libya'nın karşı karşıya bulunduğu tehlikelerden kurtarılması için Arap Mağrip Birliği düzeyinde harekete geçilmesi gerekiyor."

"FRANSA, TUTARSIZ VE ÇİFTE STANDARTLI BİR POLİTİKA İZLİYOR"

Kablavi, Fransa'nın Libya'ya yönelik, "tutarsız ve çifte standartlı" bir politika izlediğini belirterek, "Birkaç gün önce BM Güvenlik Konseyi oturumunda Fransa'nın Daimi Temsilcisi, Türkiye'yi örnek göstererek, Libya'da silah ambargosu kararının ihlal edildiğinden bahsetti. Temsilcimiz ise aynı oturumda Fransız temsilciye cevaben, 'Uzmanlar Komitesi'nin ülkenizi Hafter saflarında savaşan, kendisine silah, asker ve ekipman desteği sağlayan devletler arasında konumlandıran kararını sizlere hatırlarım.' ifadelerini kullandı." dedi.

"Nasıl olur da Fransa, Güvenlik Konseyi üyesi olarak bir taraftan UMH'ye destek verilmesini öngören BM himayesinde 17 Aralık 2015'te imzalanan Suheyrat Anlaşması'nı kabul eder, diğer taraftan da Hafter'e destek verir. Bu tür çifte standart kabul edilemez." ifadelerini kullanan Kablavi, Fransa'ya, Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) tarafından savaş suçları işlediği gerekçesiyle hakkında yakalama emri çıkartılan Mahmud el-Verfali tarafından yönetilen Hafter milislerine destek veren duruşunu tekrar gözden geçirmesi çağrısında bulundu.

BATILI ÜLKELERİNİN TUTUMU

Kablavi, Batılı ülkelerin Trablus'taki çatışmaların sonuçlanmasını beklediğini ancak UMH güçlerinin ortaya koyduğu direnişin bu beklentileri boşa çıkardığını ve söz konusu ülkelerin utanç verici tutumunu gözler önüne serdiği dile getirdi.

Sözcü ayrıca, "Bu ülkelerin yapması gereken şey, Trablus'a yönelik saldırıyı kınamaktı. Ancak BM Güvenlik Konseyi dahi bu saldırganlığı kınayan bir bildiri yayımlayamadı." ifadelerini kullandı.

KABLAVİ'DEN LİBYA-TÜRKİYE ANLAŞMASINA İLİŞKİN AÇIKLAMA

Türkiye ile yapılan anlaşmanın, Libya dosyasını uluslararası alanda hareketlendirdiğini, Avrupa ülkelerinden Türkiye'ye bir anda ziyaret trafiği yaşandığını vurgulayan Kablavi, kendilerinin Libya-Türkiye anlaşmasının bu kadar hareketlilik yaşatacağını beklemediklerini söyledi.

Kablavi, "Batılı ülkelerden meşru iki hükümet arasında yapılan anlaşmayı değil Hafter'i kınamasını beklerdik." ifadesini kullandı.

Türkiye ile Libya arasında başta güvenlik konuları olmak üzere yapılan tüm anlaşma ve mutabakatların aktif hale getirilmesi için çaba harcadıklarını, BM başta olmak üzere tüm ülkelere mutabakatla ilgili bilgi verildiğini aktaran Kablavi, "UMH'yi ve başkent Trablus'u savunabilecek, darbecilere karşı koyabilecek, tüm silah ve ekipmanlarımız var." dedi.

Kablavi, "UMH saflarında Suriyeli savaşçıların olduğu iddialarını reddediyoruz. Türkiye ile yaptığımız anlaşma kapsamında uzman ekipler askerlerimizin eğitimi için buradalar." şeklinde konuştu.

YUNANİSTAN'IN LİBYA TUTUMU

Kablavi, Yunanistan'ın Libya tutumunu ise "Tüm diplomatik adımları Libya karşıtı, tam anlamıyla bir siyasi ergenlik ve dikkat çekme girişimi. Türkiye-Libya mutabakatı, Libya'nın denizdeki zenginliklerine uzanan elleri kesti." ifadeleriyle değerlendirdi.

Libya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü son olarak Türkiye ile Libya arasındaki mutabakatın uluslararası yasaları ihlal etmediğini ve bu durumun herkes tarafından bilindiğini vurgulayarak, Libya halkına fayda sağlayacak her türlü adımı atmaktan geri durmayacaklarını dile getirdi.

Gündem Haberleri