AK Parti sözcu Mahir Ünal, NTV televizyon canlı yayın programında 24 Haziran seçimleri ve CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun yaptığı açıklamaları değerlendirdi.
CHP genel başkanı Kılıçdaroğlu'nun bu gün partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında seçim sonuçları ile ilgil yaptığ açıklamalarda seçmenin tercihini değerlendirirken halk dikenli gülü sulayarak destek vermiştir açıklmasına Mahir Ünal'dan çok sert tepki geldi. Seçmeni dikeni sulamakla çok affedersiniz aptal olmakla suçladı. Asıl aptallık seçmene dönük bu tutumdur. Bu tutum aptalca bir tutum. Seçmenin seçtiğine saygısız bir dil kullandı.
AK Parti sözcüsü Mahir Ünal'ın NTV canlı yayınındaki açıklamaları şu şekilde:
"Seçim öncesi ortaya atılan kaygı, endişe; aziz milletimiz oluşturulmak istenen bütün bu belirsizliği elinin tersiyle itti. Ve Türkiye’nin önünün açık olduğunu, önümüzdeki süreçteki geleceğini de tescil etti. Demokrasiye saygı duymak hem seçmene, hem seçmenin seçtiğine saygı duymaktır. Maalesef bir çok tezvirat oluşturulmak istendi. Ama bunun da olmadığı, olmayacağı… Çünkü bizim seçimlerimiz şeffaf, seçime katılım çok yüksek olduğu için bütün partilerin temsilcileri oylar kullanılırken zaten orada, sandıklar sayılırken orada, ıslak imzası ve ıslak imzalı tutanakların teslim edilmesi, bütün bunların ortaya koyduğu bir sonuç var ki güvenli biçimde seçimler gerçekleşti.
"TÜRKİYE KAZANDI"
Bir şey daha önemli, biz yeni hükümet sistemiyle birlikte artık siyaset Türkiye’de tek karar verici. Siyaset kurumunun üstünde artık hiçbir vesayet söz konusu değil. Tek adam tartışmalarına bu seçim ve siyasi sistem son verdi. Tüm dünya pozitif şekilde dünya tepki verdi. En son sayın Trump, cumhurbaşkanımızı aradı ve tebrik etti. Kim kazandı? Türkiye kazandı, demokrasimiz kazandı.
Kılıçdaroğlu'nun ‘demokrasiye inanmayan birisi tebrik edilmez’ açıklması sorulan Ünal şunları ifade etti:
Demokrasiye inanmayan birisi varsa o da Kemal Kılıçdaroğlu. Seçmeni dikeni sulamakla çok affedersiniz aptal olmakla suçladı. Asıl aptallık seçmene dönük bu tutumdur. Bu tutum aptalca bir tutum. Seçmenin seçtiğine saygısız bir dil kullandı. Kemal Kılıçdaroğlu 8 tane yenilgi almış, çıkmışsın yenmiş… Bir insan azıcık utanır, mahcup olur. Sinirleri bozulmuş şekilde kameraların önüne çıktı böyle bir öfke hiddet içerisinde herkese ders verir tarzda bir konuşma yaptı. Konuşmakla kalmadı, bize telkinde bulunuyorlarmış, kendileri Kuvayı Milliyeymiş… Bir kaset operasyonuyla iş başına getirilen Kılıçdaroğlu 2010’dan bugüne kadar hiçbir zaman milletin hassasiyetleriyle hareket etmedi. Bunları nereden biliyoruz? FETÖ ağzıyla konuşan sensin. Bu ülkenin demokratik kurumlarını itibarsızlaştırmak için her türlü dili kullanıyorsun. Sandıkta tecelli eden demokratik siyaset
Seçmenin tutumunu aptalca bir ifadeyle dikeni sulamak olarak nitelendiriyorsun. Cumhurbaşkanına ‘topal ördek’ gibi bir ifade kullanıyorsun.
Bu çirkin dilin muhatabı olmayacağız. Ben dün dedim ki, bir tarafta İnce’nin yenilgiyi kabul eden tutumu bir taraftan da Kılıçdaroğlu’nun tutumu. Bu demokratik tutum dikkate değerdir. Muharrem İnce’nin ‘ben yenilgiyi kabul ediyorum’ demesi ve saygı duyması bir demokratik tutumdur. Ama bunu şu amaçla yapmıyorum. Kimse bunu yanlış anlamasın, kişi olarak konuşmuyorum. Siyasette davranış ve tutum konuşulur. Kılıçdaroğlu’nun bu tutumu demokratik değildir. kuvayı milliyeden bahsediyor. Kılıçdaroğlu’nu kovalamaları gerekir…
"KANDİL’DEN EMİR ALIYORLAR"
Şimdi biz HDP’nin oy aldığı ve kaybettiği yerlere bakalım. Sen seçmenini HDP’ye oy vermeye davet edeceksin, barajı geçmesi için büyük çaba sarf edeceksin, sonra kuvayi milliye ruhundan bahsedeceksin. Biz HDP’nin siyaset yapmasına karşı değiliz, Meclis’te siyaset yapmasına da karşı değiliz. Biz HDP’nin Meclis’te terör örgütüne dönük mücadeleyi engelleyici girişimlerine karşıyız. Çünkü Kandil’den emir alıyorlar. Çünkü Meclis’te terörle mücadele kararlılığımızı engellemek için bugüne kadar her şeyi yaptı.
Sen nasıl Kuvay-i Milliye'cisin ki, mesajlar atıyorsun teşkilatlılarına ‘ailelerden birisi HDP’ye oy versin’ diye. Sonra kalkıyorsun FETÖ ağzıyla konuşuyorsun. Can güvenliği yok mal güvenliği yok diyorsun. Sonra diyorsun ben kuvayi milliye ruhuyla hareket ediyorum. Kılıçdaroğlu’nun ne Atatürk ile ne Atatürk’ün kurduğu CHP ile ilgisi vardır. ben Kılıçdaroğlu’nun milli olduğunu düşünmüyorum. Bizim demokrasimize dönük bu saldırılarını ve siyasete dönük tahrikkar dilini kınıyorum. Biz senin bu çirkin dilini, demokrasiye zarar veren, seçmeni hafif gören, milletin iradesini kabul etmeyen bu çirkin tavrını muhatap almayacağız.
Samimi bir şey söyleyeyim. Ben orada yok efendim Kılıçdaroğlu mu İnce mi, ben işin bu tarafında değilim. Bana şu soruldu. Sayın Cumhurbaşkanı’nın oyu AK Parti’nin 10 puan üzerinde diye sordular. Ben de dedim ki, liderlerin oyu her zaman siyasi hareketin üzerinde olur. Bu geçmişte de böyleydi. Genel başkanlığı döneminde de oyu, beğenilirliği AK Parti’nin aldığı oyun üzerindeydi. Onun üzerine İnce’nin CHP’nin 8 puan üzerinde oy almasını sordular. Dedim ki, İnce’de bu sonuçlara göre Türk siyasetinde önemli aktör ve doğal lideri haline gelmiştir dedim.
"DERLER YA ‘TARZAN ZORDA"
Anladığım kadarıyla Kılıçdaroğlu’nun çok sinirini bozmuş. Öfkeyle hiddetle bana cevap veriyor. Efendim, siz şöyle yaptınız böyle yaptınız. Kendi partisiyle ilgili soru sorulduğunda diyor ki “bunlar partinin alacağı kararlar” diyor. Başka partide bir şey olduğu zaman kendi işine gelen şeyleri konuşuyor. Bu tehditkar, hakaretramiz dili, Kılıçdaroğlu’nun bu dili Türk siyasetini zehirliyor. 2010’dan bugüne kadar bana her sorulduğunda altını çizdiğim bir şey var, Kılıçdaroğlu’nun dili Türk siyasetini zehirliyor.
Kılıçdaroğlu’nu bugün ilk defa sinirleri bozulmuş olarak gördüm. Derler ya ‘tarzan zorda’ Anladığım kadarıyla zor durumda.
Kılıçdaroğlu bilinçli olarak bir şeyleri karıştırıyor. Sayın cumhurbaşkanımızın, cumhurbaşkanı seçilmesine dönük ‘seçmen dikeni sulamıştır’ diye çirkin dil kullanırken AK Parti de seçimi kaybetmiştir diye tuhaf anlamsız ifadeler kullanıyor. Siyasi partilerin belli trendleri vardır. AK Parti her zaman 42-49 arasında bir trendi olmuştur. Dolayısıyla bu şu anlama gelmiyor. Bazen bir siyasi parti pozisyon olarak yüzde 49’lara çıkar, bazen 47’ye iner, bazen 42’ye düşer. Ama bugün Kılıçdaroğlu’nun temel sıkıntısı şu, Muharrem İnce’nin CHP’nin 41 yıldır aşamadığı psikolojik bariyeri aşmış olması Kılıçdaroğlu’nu ciddi tehdit etti. Şu anda gündemi değiştirmek, AKP Arti’ye nefret dili kullanarak, gündemi değiştirmeye çalışıyor. Her şey son derece açık ortada. Cumhur ittifakı bu seçimlerin kazananıdır. 15 Temmuz'un ve Yenikapı ruhunun doğal bir sonucu olarak bir mutabakat olarak ortaya çıkmıştır. Cumhur ittifakı bir pazarlık ittifakı değil, milletin ittifakının siyasete yansımasıdır. Biz MHP ile bir seçim ittifakı yapmadık. Burayı meselede efendim AK Parti şu kadar oy aldı, bu kadar oy aldı… Nihayetinde AK Parti yüzde 42 oy almıştır. Kılıçdaroğlu’nun rüyasında görse inanamayacağı bir oy oranı. Kılıçdaroğlu lütfen özeleştiri yapsın, otokritik yapsın, kendini eleştirsin. Yani partinin önünde bir haber düştü, yarın oturma eylemi vesaire bir şeyler olacakmış. Kendi parti içindeki sorunlarını bizim üzerimizden konuşmasın. Kendi içindeki sorunlara baksın.
"KABAK TADI VERDİ"
Bu sistemde asla vesayet olmayacak. Bu sistemin kazananı demokrasi, kazananı siyaset. Süreç şu an devam ediyor. Bildiğiniz gibi YSK, 5’inde kesin sonuçları açıklayacak. Resmi Gazete’de yayınlanacak. Yayınlanmasından sonraki üçüncü gün TBMM yemin töreni için toplanacak. Daha sonra cumhurbaşkanı yemin etmiş parlamentonun önünde yeminini edecek. Bu arada Meclis Başkanlığı için süreç başlayacak. Altıncı gün ilk tur gruplar kendi aralarında istişareleri yapacaklar. Meclis’in güzelliği şudur, Meclis insani ilişkilerin, temsilciler üzerinden topluma yansıdığı yerdir. Toplumda yüzde 98 oranında temsilcileri, TBMM’de temsil ediliyor. O istişareler yapılır. Diyalog uzlaşma çok güzeldir. Ben 4 yıl grup başkanvekilliği yaptık. Meclis bir sağduyu uzlaşma zemini her zaman oluşturur.
Yeni sistemin nasıl olacağı ile ilgili, yani o daha önce de biliyorsunuz idareye dair bazı hususlar bakanlar kurulu kararnamesi ile düzenleniyordu. Cumhurbaşkanı kararnamesi de buna benzer bir kararname olmakla birlikte, cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin idari alanlarına dönük tasarruflarda mekanizmanın hızlı işlemesini sağlamak için verilmiş bir yetki. Ama cumhurbaşkanlığı kararnameleri Meclis’teki kanunun gücünde değil.
Burada her zaman Meclis’in bütün toplumun değişik kesimlerinin orada egemenlik kayıtsız şartsız ifadesi nerede yazıyor? TBMM’de yazıyor. Durum böyleyken böyle bir sistem kurulmuşken, Kılıçdaroğlu’nun çıkıp seçilmiş cumhurbaşkanına ‘tek adam’ demesi, demokrasiye inanmıyor demesi insanlar için kabak tadı verdi.
YENİ KABİNE NASIL OLACAK? İSTİFALAR OLACAK MI?
Bu tamamen sayın cumhurbaşkanımızın takdirinde. Cumhurbaşkanımız kendi kabinesini, ofisler, başkanlıklar, kabine oluşturulacak. Bunlar tamamen seçilmiş sayın cumhurbaşkanının takdirinde. Benim bu konuda herhangi bir şey söylemem doğru olmaz.
Eski sistemde, il dengesi, siyasi dengeleri dikkate almak zorunda kalıyordunuz. Şimdi artık ilgili bakanlığa liyakat ve ehliyet ile bir atama yapılacak. Dolayısıyla bir yönetim organizasyon anlayışının hedef koyan, sorun çözen, hızlı karar veren bir yapı ortaya çıkacak. Zaten geleceğin dünyasında hantal yapıların yeri yok. Sorun çözme, karar verme, risk alma. Üst düzey bürokrasi risk almıyordu. Kendisini hancı, siyaseti yolcu olarak görüyordu. Şimdi artık üst düzey bürokrasi, cumhurbaşkanıyla gelecek, cumhurbaşkanıyla gidecek.
Cuma günü saat 15:00’te MKYK, hemen akabinde MYK toplantımızı gerçekleştireceğiz. Biz her seçimin bize verdiği mesajları doğru okuduk. Zaten doğru okumasaydık, her seçimi kazanamazdık. Kılıçdaroğlu’nun hakkında konuştuğu siyasi parti, 16 yıldır her seçimi kazanmış bir siyasi partiyi konuşuyor. Biz milletin bize verdiği mesajı oturduk, değerlendirdik. Şimdi biz MKYK toplantımızda oturacağız konuşacağız. MYK’da değerlendirmeler yapacağız. İnşallah yeni sistemin ülkemize hayırlar getirmesini temenni ediyorum.
Ben babayım, siz annesiniz. Bizim çocuklarımız var. Bizim bütün derdimiz, biz 81 milyonun kardeş olduğu, kavganın endişenin olmadığı, çocuklarımızın rahat özgür yaşadığı, kimsenin kimseyi ötekileştirmediği, sadece ve sadece insan odluğu için, inancından dolayı ayrımcılığa tabii olmadan özgür şekilde yaşamaları için mücadele veriyoruz.