Malazgirt Haftası nedir? Malazgirt Haftası ne zamandır?

Türk tarihi için önemli bir yeri olan Malazgirt, Malazgirt Haftası'nın yaklaşmasından dolayı çok aranmaya başladı Peki Malazgirt Haftası nedir? Malazgirt Haftası ne zamandır? Malazgirt Haftası ile ilgili tüm cevaplar haberimizde

Türk tarihi için önemli bir yeri olan Malazgirt, Malazgirt Haftası'nın yaklaşmasından dolayı çok aranmaya başladı Peki Malazgirt Haftası nedir? Malazgirt Haftası ne zamandır? Malazgirt Haftası ile ilgili tüm cevaplar haberimizde

MALAZGİRT HAFTASI NEDİR?

Malazgirt Savaşı, 26 Ağustos 1071 tarihinde, Büyük Selçuklu Hükümdarı Alparslan ile Bizans İmparatoru IV. Romen Diyojen arasında gerçekleşen bir savaştır. Alp Arslan'ın zaferi ile sonuçlanan Malazgirt Muharebesi, "Türklere Anadolu'nun kapılarında kesin zafer sağlayan son savaş" olarak bilinir.

Malazgirt Meydan Muharebesi, Büyük Selçuklu Hükümdarı Alparslan ile Bizans İmparatoru IV. Romen Diyojen arasında 26 Ağustos 1071 tarihinde, gerçekleşen bir savaştır. Alp Arslan’ın zaferi ile sonuçlanan Malazgirt Muharebesi ile Anadolu’nun kapıları kesin olarak Türklere açılmış ve Anadolu Türkler için yeni bir yurt olmuştur. Bundan dolayı her yıl kutlanan Malazgirt Haftası, Malazgirt Savaşı sonucunda Anadolu’da Türklerin yerleşmesini ve burada kalmasını anma ve kutlama amacıyla yapılmaktadır.

MALAZGİRT HAFTASI NE ZAMANDIR?

Malazgirt Haftası 2019 yılı  için 15-21 Nisan (Pazartesi-Pazar) günlerini içine alan haftadır. Her yıl 15-21 Nisan tarihleri arasında kutlanan Malazgirt Haftası, Malazgirt Savaşı sonucunda Anadolu’da Türklerin yerleşmesini ve burada kalmasını anma ve kutlama amacıyla yapılmaktadır.

Bu önemli haftaya adını veren Malazgirt savaşı Malazgirt Savaşı, 26 Ağustos 1071 tarihinde Alparslan tarafından yönetilen Selçuklu ordusu ile Bizans ordusu arasında gerçekleşmiş, Bizans İmparatorluğu’nun yenilgisi ve İmparator 4. Romen Diyojen’in esir düşmesiyle sona ermiştir.

MALAZGİRT SAVAŞI

1060'lar süresince Büyük Selçuklu Sultanı Alp Arslan Türk dostlarına Ermenistan ve Anadolu'ya doğru göç etmesine izin verdi ve Türkler buralarda şehirlere ve tarım alanlarına yerleştiler. 1068 yılında Romen Diyojen Türklere karşı bir sefer düzenledi, fakat Koçhisar şehrini geri almasına rağmen Türk atlılarına yetişemedi. 1070 yılında Türkler (Alparslan komutanlığında), günümüzde Muş'un bir ilçesi olan Malazgirt'te Manzikert (Bizans dilinde Malazgirt) ve Erciş kalelerini ele geçirdi. Daha sonra Türk ordusu Diyarbakır'ı aldı ve Bizans yönetimindeki Urfa'yı kuşattı. Ancak alamadı. Türk Beylerinden Afşin Beyi de güçleri arasına katıp Halep'i aldı. Alp Arslan Halep'te konaklarken Türk atlı birliklerinin bir kısmına ve Akıncı Beylere Bizans şehirlerine akınlar düzenlemesine izin verdi. Bu sırada da Türk akınlarından ve son gelen Türk ordusundan çok rahatsız olan Bizanslılar tahta ünlü komutan Romen Diyojeni çıkardılar. Romen Diyojen de büyük bir ordu kurup 13 Mart 1071'de Konstantinopolis (bugünkü İstanbul)'ten ayrıldı. Ordunun mevcudu 200.000 olarak tahmin ediliyor. 12. yüzyılda yaşamış Ermeni bir tarihçi olan Edessalı Matta Bizans ordusunun sayısını 1 milyon olarak veriyor.

Bizans ordusu düzenli Rum ve Ermeni birlikleri dışında ücretli Slav, Got, Alman, Frank, Gürcü, Uz, Peçenek, Kıpçak askerlerinden oluşuyordu. Ordu ilk olarak Sivas'ta dinlendi. Burada halkın coşkuyla karşıladığı imparator halkın dertlerini dinledi. Halkın Ermeni taşkınlık ve barbarlığından yakınmaları üzerine kentin Ermeni mahallelerini yıktırdı. Pek çok Ermeni'yi öldürüp, önderlerini sürgüne yolladı. Haziran 1071'de Erzurum'a vardı. Orada, Diyojen'in generallerinden bazıları Selçuklu bölgesine ilerlemeyi sürdürmeyi ve Alp Arslan'ı hazırlıksız yakalamayı teklif etti. Nikeforos Bryennios da dahil diğer generallerin bazıları da bulundukları yerde bekleyip pozisyonlarını güçlendirmeyi önerdi. Sonuç olarak ilerlemeye devam etme kararı verildi.

Diyojen, Alp Arslan'ın çok uzakta olduğunu veya hiç gelmeyeceğini düşünerek ve Malazgirt'i ve hatta Malazgirt yakınındaki Ahlat kalesini hızlıca geri ele geçirebileceğini ümit ederek Van Gölü'ne doğru ilerledi. Öncü kuvvetlerini Malazgirt'e gönderen imparator ana kuvvetleriyle yola çıktı. Bu sırada da Halep'te bulunan hükümdara elçiler göndererek kaleleri geri istedi. Elçileri Halep'te karşılayan hükümdar teklifi reddetti. Mısır'a hazırladığı seferden vazgeçip Malazgirt'e doğru 20.000-30.000 kişilik ordusuyla yola çıktı. Casuslarının verdiği bilgiyle Bizans ordusunun büyüklüğünü bilen Alp Arslan Bizans İmparatorunun gerçek hedefinin İsfahan'a (bugünkü İran) girmek ve Büyük Selçuklu Devletini yıkmak olduğunu sezdi.

Ordusundaki yaşlı askerlerin yolda kalmasına neden olan cebri yürüyüşüyle Erzen ve Bitlis yolundan Malazgirt'e varan Alp Arslan komutanlarıyla savaş taktiklerini görüşmek için Savaş Meclisini topladı. Romen Diyojen ise savaş planını hazırlamıştı. İlk saldırı Türklerden gelecek ve bu saldırıyı kırmaları durumunda da karşı saldırıya geçeceklerdi. Alp Arslan ise "Hilal Taktiği" konusunda komutanlarıyla uzlaşmıştı.

SAVAŞTA NELER OLDU?

 Bizans’ın 200.000 kişilik farklı ideallere hizmet eden ordusuna karşı Selçuklu ordusu aynı ideale hizmet eden 50.000 kişiden ibaretti. Ordu içinde Selçuklu Devleti’nin en değerli emirleri bulunuyordu. 24 Ağustos 1071 yılında karargah Ahlat-Malazgirt arasındaki Rahve ovasına kuruldu.

Cuma namazından sonra dualar eşliğinde ‘’Ölürsem kefenim olsun’’ dediği beyaz elbisesi ile askerin karşısına çıkan Alparslan şöyle dedi; “Ben, müslümanların camilerde bizim için dua etmekte oldukları bu saatlerde düşmanın üzerine atılmak istiyorum. Galip gelirsek arzu ettiğimiz sonuç gerçekleşmiş olur, yenilirsek şehid olarak cennete gideriz. Bugün burada ne emreden bir sultan ne de emir alan bir asker var; ben de içinizden biri olarak sizinle birlikte savaşacağım; benimle gelmek isteyenler peşime düşsünler, istemeyenler serbestçe geri dönebilirler”. Alparslan bu ünlü konuşmasının ardından ilk hücumu başlattı.

Öğle vaktinden geceye kadar devam eden bu meydan savaşı’nda Bizanslılar ağır bir yenilgiye uğradı. Ordunun büyük bir kısmı kılıçtan geçirildi, imparator ve çok sayıda general esir alındı, askerlerin ancak bir bölümü kaçarak canlarını kurtarabildi.

SAVAŞ NASIL SONUÇLANDI?

Malazgirt Savaşı sonucunda, Alparslan’ın birlikleri IV.Romen Diyojen’i büyük yenilgiye uğrattılar. Yaralı bir şekilde yakalanan IV.Romen Diyojen, sultan tarafından antlaşma imzalaması karşılığında affedildi. Bu sıra tahta çıkan VII.Mikhail Dukas bu antlaşmayı geçersiz saydı. Bunun üzerine Alparslan, Anadolu’nun fethi için Türk Ordularına emir verdi. Sonuç olarak Malazgirt Savaşı, Anadolu’da Türklerin yerleşmesini ve burada kalmasını belirleyen savaş olarak tarihe geçmiştir.

Malazgirt Savaşından ağır bir yenilgiyle çıkan mağrur imparator, Sultan Alparslan’ın huzuruna geldiğinde utancından başını kaldıramıyordu. Alparslan, onun bu haline nezaketle karşılık verip oturttu ve teselli etti. Diyojen, savaş öncesi muazzam ordusuyla Türkleri yeneceğinden emin olduğunu, aksi bir ihtimali hiç düşünmediğini açıkça dile getirdi. Sultan Alparslan kendisine “Eğer zafer sizin olsaydı bana ne yapardın?” sorusunu sordu. Diyojen, açık konuşamayıp öldürtürüm diyemeyip sadece “Kamçılatırdım” cevabını verdi. Alparslan “Benim size ne yapacağımı düşünüyorsunuz?” sorusuna ise bir ümitle “Ya öldürtürsünüz, yahut İslam ülkelerinden birine esir gönderirsiniz. Mümkün görmüyorum ama beklide affedersiniz” şeklinde cevap verdi. Sultan Alparslan, yenilgiye uğramış bir imparatoru daha fazla aşağılamamak için kendisini Affetti ve ağır şartlarla bir antlaşma imzalattı.

Romen Diyojen affedilmişti ancak ülkesine döndüğünde Türklerden görmediği hakaretlere uğrayıp öldürüldü. Yerine geçen yeni Doğu Roma İmparatoru 7. Mihail Selçuklular ile yapılan anlaşmayı kabul etmese de “Malazgirt Savaşı” Selçuklulara Anadolunun tapusunu vermişti. İlerleyen 20 yıl içerisinde hızla Anadolu içlerine göç hareketleri başlatılarak Türkleştirilen Anadolu, İç Asyadaki diğer Türk devletlerinin de göçleriyle bir Türk yurduna dönüştü.

MALAZGİRT SAVAŞI'NIN ÖNEMİ NEDİR?

Milletlerin tarihlerinde çok önemli dönüm noktaları vardır. Bu dönüm noktaları ya o milletlerin yok olmalarına ya da yükselmelerine sebep olmaktadır. Kavimler Göçü bu olay akışına iyi bir örnektir. Bu olay Roma İmparatorluğu’nun ikiye ayrılmasına (395) daha sonra da Batı Roma İmparatorluğu’nun çöküşüne yol açmıştır. Bunun yanında Fransız Devrimi yepyeni bir Fransa’nın doğmasına sebep olmuştur. Keza Fransız İhtilali beraberinde sadece Fransa’da değil Avrupa’da da birçok değişikliğe yol açmıştır.

Türk tarihinde de birçok dönüm noktaları vardır. Bu dönüm noktalarına örnek olarak şunları verebiliriz: Büyük Hun Devleti’nin başına Mete Han’ın geçmesi, ilk Türk adını taşıyan devlet olan Göktürk Devleti’nin kurulması, Talas savaşı ile Türk’lerin İslamlaşma süreci, Malazgirt savaşı ile Anadolu’nun kapılarının Türklere açılması, Fatih’in İstanbul’u fethetmesi,1683’teki ikinci Viyana kuşatmasından sonra Osmanlı Devleti’nin çöküşünün hızlanması ve Osmanlı’nın kalan son toprakları üzerinde 1923 yılında Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurulmasıdır. Engin tarihimizde şerefle yerini koruyan bir zafer olan Malazgirt Savaşı şüphesiz Türk tarihinin en büyük dönüm noktalarından birisi olmuştur.

MALAZGİRT HAFTASI İLE İLGİLİ ŞİİRLER

Malazgirt Haftası ile ilgili birçok şiirler ve sözler bulunmaktadır. Bu şiirlerden bazıları bunlardır:

Malazgirt Zaferi

Bin yetmiş bir yılının ağustos ayı,
Güneşli bir cuma sabahı,
Yüz binlerce atlının kaynaştığı,
Malazgirt ovası..
Türkün şanlı tarihine altın harflerle yazılan;
Kanlı bir savaşa sahne olacaktı.

Saf saf dizilmişti Türk atlıları..
Tepelerindeki kızgın güneşin parlak ışıklarıyla,
Altın sarısı kıvılcımlar saçıyorlardı,
Çelik tolgaları, ak tuğları..
Alparslan nam bir sultandı başbuğları,
Hepsinin yüreği imanla dolu,
Zafer aşkıyla yanıyorlardı.

Apak giysilere bürünmüş Alparslan;
Ardına bile bakmadan,
Yalın kılıç meydana atılırken,
Haykırdı kükreyen bir sesle;
Beni ve dinini seven ardımdan gelsin! diye.

Çok geçmeden bir toz bulutu gibi;
Eridi, dağıldı ve yok oldu,
Büyük Doğu Roma orduları..
Tutsak edildi ümitleri kırılmış,
Hayalperest imparatorları.

Huzura getirilen yenik imparator,
Bitkin bir halde yere diz çöktü,
Bin bir acıyla kıvrandığı,
Gözlerinden okunuyordu..
İpeklilerle çevrili sultan otağı,
Kısa bir an sessizlikle doldu,
Sineklerin vızıltıları duyuluyordu.

Sultanlar sultanı Alparslanın gür sesi;
Yankılandı otağda,
Bağışladım seni! dedi,
Büyük bir alicenaplıkla..
Sevinçle doldu, yenik imparatorun,
Korku dolu gözleri..
Türkün büyüklüğüne örnekle,
Son bulmuştu Malazgirt zaferi.

Engeller duramazdı artık,
Bir sel gibi akan Türklerin önünde;
Anadolunun altın kapıları,
Açılmıştı bir kere,
Malazgirt zaferiyle.

Malazgirt

Kara duman çöktü yurdun başına
Düşmanın emrini dışladı ATAM
Kalleş İngiliz’in yurtta işi ne
Böylece savaşa başladı ATAM
Saldırdı düşmanlar sardı vatanı
Kalleş kurşunları yıktı mekanı
Çağırdı ATAMIZ silah tutanı
Bütün düşmanları fişledi ATAM
Samsundan Sivas’a misyon yüklendi
Yurdun her yerinden canlar eklendi
Düşmanlar şaşırdı kaçtı saklandı
Haini vatanda haşladı ATAM
Kurtuluş savaşı sarınca yurdu
Mehmetçik kalleşe hançeri vurdu
Kurtuldu yurdumuz Murada erdi
Düşmanı göğsünden şişledi ATAM
Yiğitler can verdi Türk sancağına
Huzur geldi yurdun dört bucağına
Sevgi ateşini yurt bucağına
Sevgiyle yakarak besledi ATAM
İffetim namusum canımdır vatan
Damarımda coşan kanımdır vatan
Mutlu yaşanacak günümdür vatan
Bağımsız TÜRKİYE düşledi ATAM
Minnet borcumuz var paşadan ere
Ordumuz nöbette böyledir töre
Cumhuriyet namus düşürmem yere
Özgürlük dersini işledi ATAM
Murat duman der ki; Şehitler verdim
Böylece kurtuldu bu aziz yurdum
Yiğit Kahramana selama durdum
Düşmanı sırtüstü tuşladı ATAM

Malazgirt Zaferi

Asya’dan Anadolu’ya uzanmış gök kuşağı,
Bilge kağan Gültiğin töresiyle –
Ak süt emmiş yiğitler inancın doruğunda ,
Savaşta , barışta ,secdeye değen alınlar,
Atlısı, yayası, komutanı yürüdü,Malazgirt ovasına-
Yedi renk birleşti nasılda sevinçli Anadolu…
Alpaslan kurdu Malazgirt’e otağı .
Allahû ekber nidaları…
Cıvıl cıvıl, kimi gazi kimi şehit,dolu dizgin-
Kırdı Bizans’ın kolunu kanadını-
Malazgirt tohumdu ekildi Anadolu’ya-
Filizlendi, kök tuttu , yayıldı Avrupa,ya…
Bir elinde bayrak bir elinde defne dalı,
Temel kurdu Osmanlı’ya,meyveye döndü ağaçlar…
Barışta gül oldu’ savaşta arslan-
Cıvıl cıvıldı kuşlar ,yaşatmaya çağrılı
Malazgirt’te açıldı tüm çiçekler,
Anadolu ‘da cennet kokusu,
Hacı Bayramı,HacıBektaşı, Mevlânası ,Yunusu,
Nehirler zemzem oldu içenler hakkı buldu.
Yıllardır yanan bu meşale, Kıyamete kadar sönmesin.
Işık saçsın pırıl pırıl parlasın her an…

Malazgirt

 Allah insanı yoktan var etmişse eğer
O insan ki, narkı bütün dünyaya değer

Yıl bin yetmiş bir, vakit bir Cuma sabahı
Asumanı sarmıştı bütün Bizansın ahı

Kimi atlı, kimi yayan, kimi tek tük oklu
Adından ürpermek gerek, çünkü o Selçuklu

Güneş beyinlerde hayli kan kaynatırken
Ne çıkardı, yiğitlerde böyle bir iman varken

Uçsuz meydanda kılındı bir Cuma namazı
Bir avuç koç yiğidin yankılandı avazı

Toz bulutu ağınca, semaya yavaş yavaş
Artık kaçınılmazdı böyle büyük bir savaş

Yer Anadolu’ydu yurtsa Türklerin yurdu
Yüce Sultan Alparslan, hilal taktiği kurdu

Tek bir amaç vardı akıllarda kalan
Son kez sesleniyordu orduya Alparslan

“Karış karış kanımızla ıslanmazsa bu saha
Belki güneş doğmayacak,artık yarın sabaha”

Kalbi Allah Allah deyince ak saçlının
Yüreği ağzına gelmişti, kalabalık haçlının

Eşsizdi cihanda böyle kutsal bir ordu
Bir ağızdan tekbir, gazayı hayra yordu

Gönlündeki iman açığa vurduğu an
Kalmadı Malazgirt’te bu sesi duymayan

İkiyüzbin haçlıyla göründü Bizans soyu
Katıldı ordumuza Uz ve Peçenek boyu

Kaderin tutsak ettiği ölüm kalım savaşı
Bırakmadı meydanda taş üstünde bir taşı

Dağılan birliklerin sol kanattan kaçışları
Kulaklardan gitmedi, bir zaman haykırışları

Bir anda kalmadı haçlıdan tek bir eser
Onlar ulu gazilerdi, ordusuyla şaheser

Doğruluk rehberse, batar mı böyle ülke
Yine Sultan Alparslan imza attı bir ilke

Vatan oldu tek tek, Bizanstan alınan iller
Kaderin kıskacından kurtulmuştu gönüller

Yüreklerden silindi, talihsizlik izleri
Anadolu bundan böyle esir aldı bizleri

Ellibin koç yiğitti, belki sayıca çok azdı
Malazgirt’te bu ordu, oysa bir tarih yazdı…!

Gündem Haberleri