Dünyaya medeniyet dersi vermeye çalışan Avrupa'nın insanlık dışı eğlencesi; İnsanat bahçeleri
Geçmişin en utanç verici anılarından biri olan "İnsanat bahçeleri" hakkında öğrendiklerinizle insanlıktan soğuyacaksınız...
114
Eski dönemlerde, imparatorların ve kralların hayvan koleksiyonları sergilemek ve insanları eğlendirmek için düzenlenen hayvanat bahçeleriyle, bir yandan insanlara daha önce hiç görmediği hayvanları tanıtmak bir yandan da hayvanları doğadaki gibi yetiştirmek amacı taşıyordu.
214
Fakat sergilenen pek çok hayvan, doğal koşullarında gibi yaşatılamıyor ve özgürlüğünden alıkonulmuş oluyordu. bu nedenlerle o zamanlarda da, tıpkı şimdi olduğu gibi hayvanseverler tarafından tepki gösteriliyor, toplumu rahatsız etmeye başlıyordu.
314
Hayvanları özgürlüklerinden mahrum eden bir hapishane olarak görülmeye başlanan hayvanat bahçeleri, daha sonra korkunç ve insanlık dışı bir şeye evrilmeye başladı. O dönemin Avrupa'sında - ki şimdilerde pek çok kişi tarafından medeniyet denilince akla gelen ilk yer olarak gösterilir-, Afrikalılar başta olmak üzere pek çok ırktan yani Avrupalı olmayan insanlar kafeslere kapatılarak tıpkı hayvanların sergilendiği gibi ziyarete açılıyordu. Adeta bir insanat bahçesi oluşturulmuştu.
414
Şu an pek çok ülkeye kafa tutarak medeniyet dersi vermeye çalışan Avrupa, kirli geçmişini ve utanç verici sırlarını açığa çıkarmaktan imtina etse de "Human Zoo" yani "İnsanat Bahçesi" gerçeği, akıllara kazınan bir insanlık suçu olarak tarihi kayıtlara geçmiştir.
514
Ayrıca bu insanlık dışı zulüm yüzlerce yıl öncesine de dayanmıyor, yaklaşık 58 sene kadar kısa bir süre önce yaşanıyordu tüm bunlar. Batılı olmayan pek çok etnikten insanın sergilendiği bu bahçenin amacı ise, bir yandan insanları rezilce bir şekilde eğlendirmek, bir yandan da beyaz insanların diğeri yanında ne kadar ayrıcalıklı ve modern olduklarını göstermekti.
614
Şu an turist akınına uğrayan, dünyanın en güzel ülke ve şehirleri olarak nitelendirilen Paris, Hamburg, Antwerp, Barcelona, Londra, Milan, New York ve Varşova gibi yerlerde hizmete sunulan bu utanç bahçeleri, çok da ilgi görmüştü. Sahiplerine sayılamayacak kadar çok para kazandırıyordu. O kadar ilgi çekmişti ki tıpkı sirkler gibi, gezici insanat bahçeleri kurulmaya başladı ve diğer ülkelerde de kısa sürede yayıldı.
714
İnsanat bahçelerinde sergilenmek üzere Afrika başta olmak üzere pek çok sömürge ülkesinden insanlar kafeslere kapatılarak esir alınıyor, "Vahşi insanlar", "İlkeller", "İnsana benzeyeneler", "İnsanoğluna en benzer varlık" olarak nitelendirilerek utanmadan sergileniyordu.
814
1889 senesinde, Paris'te düzenlenen Dünya Fuarı'na tam 28 milyon insan, insanat bahçelerini ziyaret etmek için akın akın geldi. 400 insanın adeta bir hayvanmış gibi sergilendiği bahçede, akın akın gelen insan çirkin ve aşağılayıcı bakışlarıyla sergilenen insanları inceledi. 1896 yılında da Amerika'da kurulan insanat bahçesinde bir kızılderili kabilesi sergilendi.
914
1931 senesinde tekrar Paris'te açılan insanat bahçesinde de Afrika yerlileri, kızılderililer, Eskimolar, Aborjinler, Hintliler kafeslere koyularak sergilendi.
1014
İnsanat bahçesinin etrafında dikenli teller vardı ve "Fransa'nın medeniyet misyonunu gerçekleştirirken nelerle meşgul olduğunu keşfedin" yazmışlardı. Fuarın dışarısındaki tabelada ise "Lütfen yiyecek vermeyin, önceden beslendiler" yazılıydı. Kafeslerde sergilenen insanların kıyafetleri yoktu, "Haftalardır bunların üzerinde çalışıyoruz, bunların aklı aşırı derecede geri. Oldukça fazla saldırganlar ve herhangi bir hisleri yok. İnsana en yakın vahşi örneği denilebilir" diyerek sanki bilimsel bir araştırma yapıyorlarmış gibi konuşuyorlardı. Onları aşağıladıkları yetmezmiş gibi bir de iftira atıyorlardı.
1114
Farklı ülkelerden toplanan bu zavallı insanlar, Avrupa'da milyonlarca kişinin ziyaret ettiği o iğrenç bahçelerde pek çok yabancı virüs kaparak hastalıklara yenik düştüler. Pek çoğu ölümcül hastalıklar nedeniyle vefat etti.
1214
Bu insanlık suçu uzun bir süre devam etti. Hatta öyle ki, 1904 senesinde Ota Benga adındaki bir pigme, birkaç şempanze, bir goril ve bir orangutanla birlikte "insanın eski ataları" adı altında sergilenmeye başlayarak bu iğrençlik bir adım daha ileri taşındı. Seven ve keyif alan milyonlarca insan olsa da artık ileri gidildiği düşünüldü ve gelen şiddetli tepkiler üzerine bu bahçeler teker teker kapatıldı.
1314
İnsanat bahçeleri kapatılınca Ota Benga da medenileştirme çabası adı altına pek çok baskıya maruz kaldı. Fabrikada işçi olarak çalışmaya ve hayatını bu şekilde idame ettirmeye çalıştı fakat yaşadıkları peşini bırakmadı. İnsanlık dışı uygulamalara maruz kalan, aşağılanan, onuru kırılan Ota Benga, 1916 yılında kendini vurarak intihar etti.
1414
Şu an faaliyette olan herhangi bir insanat bahçesi olmasa da bu insanlık dışı anılar, akıllara da tarihin tozlu sayfalarına da kazınarak nesiller boyunca yaşamaya devam edecek.