İçişleri ve Adalet eski Bakanı Mehmet Ağar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a daha önce de destek verdiğini belirterek, "Çok büyük işler başarmış bir AK Parti iktidarı var. Şahsen hiçbir makam ve mevki beklemiyorum. Her dönem Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a ve AK Parti’ye desteğimizi ortaya koyduk. Ama bu dönemki kadar fiilen desteğim olmamıştı. Gerek ekonomi, gerek askeri, gerek siyasi anlamda kuşatılmışlığın zincirlerini kıracak yegne iradenin Sayın Cumhurbaşkanında olduğunu görüyorum" dedi.
İçişleri ve Adalet eski Bakanı Mehmet Ağar, AK Parti Elazığ Milletvekili 3’üncü sıra adayı olan oğlu Zülfü Tolga Ağar’a destek için kentteki gezilerine devam ediyor. Bu kapsamda baba Ağar, Fırat Havzası Gazeteciler Cemiyeti’ni ziyaret etti. Elazığ Belediye Başkanı Mücahit Yanılmaz ile birlikte gerçekleşen ziyarette Mehmet Ağar, gündem ilişkin açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a daha önce de destek verdiğini hatırlatan Ağar, "Bugüne kadar Cumhurbaşkanımıza ve AK Parti’ye desteğimizi ortaya koyduk. Ama bu kadar fiilen içerisinde yer almamıştık. Ama bugün Türkiye ciddi bir tercihle karşı karşıya olduğu için fiilen siyasete katılmayı bir mecburiyet, bir görev olarak kabul ettiğimi ifade etmiştim. Bugün de kanaatim pekişerek devam ediyor. Bu sadece oğlumun Elazığ’da aday olmasından kaynaklanan bir hususiyetin dışında mütalaa ediyorum. Gerek ekonomi, gerek askeri, gerek siyasi anlamda kuşatılmışlığın zincirlerini kıracak yegne iradenin Sayın Cumhurbaşkanında olduğunu görüyorum" diye konuştu.
Türkiye’nin olağanüstü bir altyapı, gelişme ve hayat standartlarının yükseğe çekildiği dönemleri arka arkaya yaşadığını ifade eden Ağar, "Biraz daha işin içine girdiğimiz vakit, Elazığ üzerinde ve Türkiye genelinde istatistik rakamlara baktığımızda; Türkiye’nin ne kadar güçlü icraat yıllarını geride bıraktığını görmemek mümkün değil. Türkiye’de olağanüstü bir altyapı, gelişme ve hayat standartlarının yükseğe çekildiği dönemleri arka arkaya yaşadım. Bu noktada bu icraatların önünü daha da açacak yeni bir sistemle karşı karşıyayız. Bürokratların ve bürokrasi atamasının Cumhurbaşkanının daha geniş ve özgür iradesiyle ortaya koyacağı, bir çalışan kadro ve bu kadronun çalışma sistemi içerisinde kural ve kaidelerin engelleyici kısımlarının içerisinden çıkarılmasıyla yapılacak işlemlerin de ne kadar hız kazanacağı ortada" dedi.
"KAÇ YILDIR MİLLETİN İSTEDİĞİ GERÇEKLEŞİYOR"
PKK’lı teröristlerin düzenlediği bombalı saldırı sonucu yıkılan Elazığ Emniyet Müdürlüğü binasının bulunduğu arsanın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla Millet Bahçesi olacağını ifade eden Ağar, şöyle konuştu:
"Cumhurbaşkanımızla yaptığımız telefon görüşmesinin ardından Millet Bahçesi’ni Elazığ’a kazandıracağını söyledi. Vali Bey de beni arayarak ’Kaç yıldır milletin istediği şey gerçekleşiyor’ dedi. Bu tercihi yapmakla ne kadar haklı olduğumu, somut bir olayla görmüş oldum. Sayın Cumhurbaşkanın da yapmak istediği bu; bürokratik engelleri ortadan kaldıran, çabuk uygulama ve çabuk karar. Şu anda TOKİ üzerinde çalışmalar başlamış, bizim beklediğimiz de bu. Hepimiz Elazığ’ın geleceği için tüm enerjimizi, planlı ve programlı gerçekleştirdiğimiz takdirde, bu şehir kabuğunu çatlatan bir doğum sancıları içerisinde, çok güzel şeyler ortaya çıkacak."
MEHMET AĞAR KİMDİR, ASLEN NERELİDİR, KAÇ YAŞINDADIR?
Mehmet Kemal Ağar (d. 30 Ekim 1951, Çankaya, Ankara), Türk emniyet mensubu, siyasetçi ve devlet adamı. Emniyet Genel Müdürü, Adalet ve İçişleri Bakanı olarak görev yapmış, 2002 ile 2008 arasında Doğru Yol Partisi ve Demokrat Parti genel başkanlıklarını yürütmüş ve 22 Temmuz 2007 seçimlerinde barajı geçemeyen partisinden istifa etmiştir.
Hayatı
Ağar, 30 Ekim 1951'de Ankara'da babasının görev yaptığı Çankaya Köşkü'nde doğdu. Emniyet Müdürü olan babasının memuriyeti dolayısıyla 1957 yılında Urfa'da başladığı ilkokulu, Gümüşhane, Bolu, Adana, Ankara ve Erzincan'da; Erzincan'da başladığı ortaokulu, Kayseri, Diyarbakır ve Uşak'ta bitirdi. Liseye Ankara'da başladı ve 1968 yılında Haydarpaşa Lisesi'nden mezun oldu. Aynı yıl girdiği Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde Emniyet Genel Müdürlüğü bursu ile okudu ve 1973 yılında Maliye bölümünden mezun oldu. İlk devlet memuriyeti Emniyet Genel Müdürlüğü Asayiş Dairesi'nde ve ardından Cumhurbaşkanlığı Koruma Müdürlüğü'nde Komiserlik yaptı.
Mehmet Ağar, 1974 yılında Emel Ağar'la evlendi, bu evlilikten Tolga Ağar ve Yasemin Ağar isimli iki çocuğu oldu.
1976'da Ankara vilayeti kaymakam adayı olarak İçişleri Bakanlığı'nda göreve başladı. İznik ve Selçuk ilçelerinde kaymakam vekili olarak, Torul ve Delice ilçelerinde kaymakam olarak görev yaptı. 1980 ocak ayında İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele şube müdür muavini, 1981 mayıs ayında asayiş şube müdürü oldu.
1984-88 arasında terör ve asayişten sorumlu İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı olarak çalıştı. 1988'de Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne 1990'da İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne, 1992'de Erzurum Valiliği'ne, 1993 temmuz ayında Emniyet Genel Müdürlüğüne, atandı. Erzurum Valisi iken, o dönem firarda olan Bahçelievler katliamı sorumlularından Haluk Kırcı'nın nikâh şahitliğini yaptı. 1993 yılında Hizbullah ile ilgili olarak "Hizbullah devlet aleyhine eylemlerden kaçınmaktadır. Örgüt üyelerini yakalamak fayda sağlamaz" demiştir.
Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde Özel Harekat Dairesi’nin kurulmasını ve PKK'ya karşı polisin de kırsal alanda Jandarma ile birlikte operasyonlara katılmasını sağladığı için "polisin genel kurmay başkanı" diye anılan Ağar, 24 Aralık 1995 genel seçimlerinde Doğru Yol Partisi'nden Elâzığ milletvekili oldu.
Siyasi Kariyerİ
1996'da 53. Hükümet'te Adalet Bakanı, 54. Hükümet (Refah-Yol Koalisyonu) bünyesinde ise İçişleri Bakanı olarak görevinde bulundu. Başbakan Necmettin Erbakan’ın Libya gezisini onaylamayan Ağar, 8 Kasım 1996 tarihinde görevinden istifa etti. Ağar 18 Nisan 1999 seçimlerinde Elazığ’dan 68.540 oy alarak bağımsız milletvekili seçildi. Aldığı oy Türkiye'de bir bağımsız adaya verilen en yüksek oy olarak tarihe geçti.
Emniyet Genel Müdürü, Adalet Bakanı ve İçişleri Bakanı olarak görev yaptığı yıllar, terörle mücadelenin yoğun olduğu dönemlerdi. 14-15 Aralık 2002 tarihleri arasında yapılan DYP 7. Olağan Kongresi’nde ilk turda salt çoğunluğu sağlayarak Doğru Yol Partisi'nin genel başkanı seçildi. 14-15 Mayıs 2005 tarihlerinde yapılan 8. Olağan Büyük Kongre'de 1071 oyla tekrar genel başkanlığa seçildi.
22 Temmuz 2007 Türkiye genel seçimleri sonuçları açıklanmaya başladıktan az sonra saat 19:30 sularında partisinin barajı geçemeyeceği anlaşılınca genel başkanlıktan istifa ettiğini, basın danışmanı aracılığıyla duyurdu. Ancak daha sonra resmi olarak istifa etmediğinden yeni genel başkan seçmek için partinin kongre yapamadığı ve kendisinden yazılı istifa mektubu beklendiği ifade edildi.
Hakkındaki suçlamalar ve Susurluk Davası
27 Aralık 1996'da ANAP Lideri Mesut Yılmaz, uyuşturucu kaçakçılığından Türkiye tarafından aranan, ve yatmakta olduğu Hollanda'daki cezaevinden salıverilen Hüseyin Baybaşin'e ait 90'ar dakikalık iki video kasetle ses bantlarının Meclis Araştırma Komisyonu'na vereceği belgeler arasında olduğunu söyledi.
İddialara göre bantlarda Baybaşin, Hollanda'da kendisiyle görüşenlere yaptığı itiraflarda, 1980'den itibaren, Şükrü Balcı ve eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar'ın kendisine verdiğini öne sürdüğü polis kimlikleriyle, polise ait silahlarla ve yeşil pasaportlarla nasıl rahat dolaştığını anlatıyordu.
21 Ocak 1997'de Frankfurt Eyalet Mahkemesi 17. Ceza Dairesi Başkanı Yargıç Rolf Schwalbe, üç eroin kaçakçısının davasında sunulan delillere dayanılarak mahkemenin "Türkiye cumhuriyeti devleti ve eroin kaçakçıları arasında yakın bağların var olduğunu" bulduğunu belirtti.
Yargıç Rolf Schwalbe, basında yer alan demeçlerinde Türkiye'den eroin geçiren iki Kürt aşireti üyelerinin "Türkiye cumhuriyeti devleti ile harika ilişkiler içerisinde olduğunu" ve "devletteki bir bayan bakan ile kişisel iletişimlerinin olduğunu" söyledi. Daha sonra Türkiye'den gelen baskılar üzerine yargıç bu bayanın Tansu Çiller olduğunu açıkladı.
26 Ocak 1997'de İngiltere'de kaçakçılıktan sorumlu içişleri bakan yardımcısı Tom Sackville Türkiye'yi son zamanlarda eroinin en önemli geçiş noktası olarak belirlediklerini, ellerinde Türk hükümeti ve polisinden bazı kişilerin uyuşturucu isine karıştığı yolunda iddia ve bulgular olduğunu söyledi.
20 Mart 1997 tarihinde mülkiye müfettişlerine verdiği yazılı ifadesinde kayıp silahlar olarak adlandırılan silahların nerede ve hangi amaçla kullanılacağını bildiğini ve bu konuda Korkut Eken’e yazılı bir emir verdiğini ancak konunun devlet sırrı kapsamında olduğunu ve bu nedenle daha fazla açıklama yapamayacağını belirtti.
İstanbul DGM Başsavcılığı Ağar hakkında, Sedat Edip Bucak ile birlikte ‘cürüm işlemek için çete kurmak, hakkında yakalama ve tevkif müzakeresi bulunan kişileri yetkili mercilere haber vermemek ve görevi kötüye kullanmak’ iddiasıyla 6 yıldan 12 yıla kadar ağır hapis cezasıyla dava açtı. 11 Aralık 1997’de dokunulmazlığı kaldırılan Mehmet Ağar, Anayasa Mahkemesinin itirazını reddetmesinden sonra, 10 Ocak 1998’de DGM’de üç saat süreyle sanık sıfatıyla ifade verdi. Ağar ifadesinde, kayıp silahlar konusunun devlet sırrı olduğunu ileri sürdü ve olayların meydana geldiği tarihte bakanlık görevini sürdürdüğü ve bu nedenle de ancak Yüce Divan tarafından yargılanabileceğini söyledi. DGM önce ‘görevsizlik’ ve 9 Temmuz tarihinde Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nin kararı bozma kararından sonra da ‘yargılanmanın durdurulması’ kararlarını aldı.
Ağar, 15 Haziran 2000 tarihinde ise "Suç işlemek amacıyla teşekkül oluşturmak" iddiasıyla hakkında oluşturulan Meclis Soruşturma Komisyonu tarafından 8’e karşı 6 oyla Yüce Divan’a sevkine gerek olmadığına karar verilerek aklandı.
DGM ve TBMM Susurluk Kazası Araştırma Komisyonu’nda verdiği ifadelerinde sürekli olarak devlet sırrı olduğu için açıklama yapamayacağını söyledi.
Mehmet Ağar Kasım 2008'de tekrar yargılanmaya başlandı. İlk duruşmaya sağlık sorunları nedeniyle katılamayan Ağar hakkında görevsizlik kararı verildi. Hakkındaki suçlamalarsa şöyle:
1993-1996 arasında
- Cürüm işlemek için silahlı teşekkül meydana getirmek;
- Gıyabi tutuklu sanık Abdullah Çatlı'nın saklı bulunduğu yeri bildiği halde yetkili mercilere haber vermemek ve gizlenmesine yardım etmek;
- Yasalara aykırı olarak Abdullah Çatlı ve Yaşar Öz'e silah taşıma izin belgesi vermek ve hususi damgalı (yeşil) pasaport verilmesini sağlamak suretiyle görevi kötüye kullanmak.
15 Eylül 2011 günü; Ankara Özel Yetkili 11'inci Ağır Ceza Mahkemesi, Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, parti liderliği, Valilik ve Emniyet Genel Müdürlüğü yapan Mehmet Ağar'ın "suç örgütü yöneticisi" olduğuna karar verdi ve Susurluk davasında 5 yıl hapse mahkûm etti.
5 yıllık cezanın 3 yılını infaz yasası nedeniyle yatmış gibi kabul edilen Ağar geriye kalan iki yıl cezasını yatmak üzere Aydın iline bağlı Yenipazar ilçe cezaevini seçmişti. İki yıllık cezasının bitmesine henüz bir yıl kalan Ağar kamuoyunda 3. Yargı paketi olarak bilinen yasada yer alan denetimli serbestlik hakkında yararlanarak cezasının bitmesinden 361 gün önce tahliye edildi. Ağar cezasını yasalar uyarınca kısmen çektiği Yenipazar ilçesindeki cezaevi kendisi cezaevine teslim olmadan önce boyama bahanesiyle boşaltılmıştı ve Ağar mahkûmiyeti süresince İlçe cezaevinde üç mahkûmdan ayrı koğuşta kalarak çekti.