Buna göre bağışlayan kişi malı teslim etmediği, diğer taraf da malı kabzetmediği sürece bağışlayan akidden dönebilir. Teslim ve kabızdan sonra ise akid bağlayıcılık kazanır. Buna göre mehrini aldıktan sonra eşine bağışlayan kadın teslim etmeden önce bağışından dönebilir; zira akid tamamlanmamış; yani bağış gerçekleşmemiştir.
Eşler arasında yapılan, icap, kabul ve kabzın gerçekleştiği hibeden ise, hibe eden eşin rücu hakkı yoktur (Mevsılî, el-İhtiyâr, İstanbul, 1996, III, 48). Şayet kadın mehrini almamış ve kocasının zimmetinde borç olarak bulunuyorsa bu mehrini bağışlar ve koca da kabul ederse artık geri dönemez. Çünkü borç kocanın zimmetinde olduğu için hibe akdiyle kabız tamamlanmış olur.
Şu da bilinmelidir ki, mehrin veya başka bir malın hibesinden maksat, eşler arasında bağlılığı ve kaynaşmayı güçlendirmektir. Hibeden dönmek ise bu bağlılığı ve kaynaşmayı koparmak anlamına gelir; eşler arasında sevgisizliğe ve soğukluğa sebep olur. Hz. Peygamber (s.a.s.); “Bir kimse, kendisine nikah düşmeyen akrabasına hibede bulunursa, ondan rücû edemez. ” (Tirmizi, Buyû’, 62; Dârekutnî, Sünen, Beyrut, 1966; III, 43; Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ, Haydarâbâd 1344, VI, 181; ) buyurmuştur.
Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı