Tiroit; Tiroit bezi ve köprücük kemiği arasına yerleşmiş bir salgı bezidir. Tiroit bezinin görevi tiroid hormonlarını üretmek, depolamak ve gerektiğinde kana vermek ve metabolizmayı kontrol altına almaktır. Bu salgı bezi metabolizmayı ve vücut ısısını düzenler, enerji kaynaklarının kontrolüne yardımcı olur.
Hipotroidi, tiroid bezlerinin az çalışması olarak bilinmektedir. Vücudumuzun enerji dengesini tiroid bezlerimiz belirler. Bu bezler az çalıştığında metabolik hızımız da azalır. Tiroid bezlerinin az çalışması obeziteye neden olurken, bu durum tam tersi bir etki de yaratabilir. Obezite sonucu tiroid bezleri az çalışmaya başlayabilir.
Son yıllarda obezite ve tiroid hastalığı arasında oldukça ilginç ve önemli bilgiler ortaya çıkmış ve obezite ile hipotiroidinin karşılıklı etkileşim içerisinde bulunan 2 durum olduğu anlaşılmıştır.
Yani bir yandan hipotiroidi obeziteye yol açarken, diğer taraftan obezitenin (şişmanlığın) bizzat kendisinin de tiroid bezi bozukluğuna neden olduğu anlaşılmıştır.
Bu bozuklukta yağ hücreleri tarafından salgılanan “Leptin” adlı hormon rol oynamaktadır. Leptin’in görevi beyinde doyma hissi sağlamaktadır.
Obez kişilerde yağ dokusu arttığından dolayı leptin hormonunun düzeyi de yüksek bulunmaktadır. Şişmanlarda artan Leptin, beynimizdeki hipofiz bezinden salgılanan ve tiroid bezinin çalışmasını düzenleyen TSH’yı yükseltirken, TSH’nın bizzat kendisi de yağ dokusu artışına ve kilo alımının hızlanmasına yol açar.
Obezite, hashimoto tiroidi gibi otoimmun hastalıklara da neden olmaktadır. Hashimoto gibi otoimmun tiroiditler, tiroid bezlerimizin daha az çalışmasına neden olur. Buna bağlı olarak metabolizma hızı azalır ve kilo alma durumu devam eder.
Obezitede yağ oranı azaldıkça TSH değeri normale gelmeye başlar. TSH yüksekliği saptananlarda muhakkak tiroid hastalıkları araştırılmalıdır. Hipotiroidi hem kilo vermeyi engeller hem de tüm sindirim sisteminizi ve beden fonksiyonlarını yavaşlatır.
Metabolizma için çok kritik olan tiroid hormonlarının yeterli çalışması için beslenme düzenine dikkat etmek gerekiyor.
TİROİDE DOST BESİNLER
İYOT
İyot troid foksiyonları için elzem bir mineraldir. Eğer ihtiyacımızdan fazla alınırsa otoimmün tiroid hastalığına neden olmaktadır. İhtiyacınıza uygun, yeterli düzeyde iyot almaya özen gösterilmelidir.
ÇİNKO
Çinko, T4’ün T3’e çevrilmesini yani metabolizmanın hızlanmasını sağlayan minerallerden biridir. Vücudun tiroid hormonlarını “aktifleştirmesine” yardımcı olur.
Araştırmalar, çinkonun vücudun tiroid bezini tiroid hormonlarını salgılamasını söyleyen hormon olan TSH'yi düzenlemesine yardımcı olabileceğini göstermektedir.
Çinkodan zengin ; ceviz, badem, tam tahıllar, deniz ürünleri, tavuk, yumurta, sığır eti, kuzu eti, süt ve süt ürünleri gibi besinler yeme alışkanlıklarınız arasında olmalıdır.
Selenyum:
Selenyum minerali, tiroit hormonu için önemli rol oynuyor. Selenyumdan yetersiz beslenildiğinde, kanda T4 ve TSH hormonu yükseliyor, T3 hormonu düşüyor. Yapılan araştırmalar selenyumun tiroit dokusunda selenoprotein içeriğinden dolayı elzem bir mineral olduğunu gösteriyor.
Yapılan araştırma da selenyumun haşimato hastalığında anti TPO-TGA miktarını azalttığını söylüyor.
Selenyum kaynakları; Ceviz, hindi ve dana eti, balık, kabuklu deniz ürünleri, süt ürünleri, sebze ve meyveler, tam tahıllılar, yumurta, ay çekirdeği selenyum kaynağı besinlerdendir.
E vitamini
Beslenmenize keten tohumu ilave edin, hem lif oranı hem de E vitamini ve çinko minerallerinden zengin bir besindir. Günde 1 yemek kaşığı kadar taze öğütülmüş keten tohumu yemeklerinize ilave ederek tüketmeye çalışılmalıdır.
D vitamini: Araştırmada, hipotiroidi olan bireylerin aynı zamanda çok düşük miktarda D vitaminine sahip oldukları gözlemlenmiştir. Araştırmaya göre düşük D vitamini seviyesi aynı zamanda düşük kalsiyumla ilişkili olması sebebiyle hipotiroid şiddetini ve derecesini arttırmasıyla büyük ilişkidedir.
Probiyotikler: Yapılan güncel araştırmalar, artık birçok hastalıkların bağırsak mikrobiyotasıyla yakından ilişkili olduğunu söylüyor.. Çalışmalara göre bağırsağındaki floranın kötü durumda olması tiroit problemlerini de tetikleyebiliyor.. Bu yüzden bu floranın sağlıklı kalması ve gerekli durumlarda probiyotik takviyesinin yapılması, bu durumu iyileştirmeye katkı sağlayabilir
YEŞİLÇAY
Hipotiroid hastalarına önerilen içeceklerden birisidir. Metabolizma hızını %5-10 arası arttırdığı yapılan çalışmalar ile kanıtlanmıştır.
Tüketilmemesi gereken besinler;
- Yapılan araştırmalarda soya kaynaklarında bulunan fito-estrojenlerin tiroid hormonlarını üreten bir enzimin çalışmasını baskılayabileceği görülmüştür. Soya fasulyesi ve soya ürünlerinin tüketilmesi önerilmez.
- Aynı zamanda soya takviyeleri tüketen kadınlarda hipotiroidizm görülme riskinin de 3 kat daha yüksek olduğu görülmüştür.
- Tiroid hormonlarının çalışmasını azaltan yiyecekler (guatrojenik besinler) aşırı tüketilmemelidir. Brokoli, Brüksel lahana, lahana, karnabahar, hardal, kırmızı turp, soya fasulyesi, şalgam gibi guatrojen besinleri pişirerek tüketmemiz guatrojen madde miktarını azaltacağı için, pişmiş olarak tüketilmesi daha faydalıdır.
- Alkol, kafein, sigara ve şeker tiroid bezi için zararlıdır. Tüketimi azaltılmalıdır.
- Tiroidde en fazla görülen problem ödemdir. Günde 2-2,5 lt su tüketilmelidir.
- İçerisindeki Kadmiyum dan dolayı çikolata tiroid hastalarının dikkatli tüketmesi gerekmektedir. Fazla alınan kadmiyum selenyumu vücuttan atar.
- Düzenli egzersiz yapılmalıdır. Egzersiz tiroid bezinin salgısını dengeler.
- Stresten uzak durulmalıdır. Stres birçok hastalık gibi tiroid bulgularını da tetikler.