MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM'deki Grup Toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Bahçeli konuşmasında terörle mücadele, ABD Başkanı Joe Biden'ın 1915 olaylarına ilişkin soykırım ifadesini kullanması, Cenevre'de Kıbrıs konferansı ve ABD ile ilişkilere değindi.
Bahçeli'nin açıklamaları şöyle:
"Tarih sahnesinde onlar yokken biz vardık. Gün gelecek onlar yine olmayacak ancak biz her zaman var olacağız. Kıtalarda bizim sözümüz geçerken, kıyıda köşede yer bulmak için çırpınanlar bugün bize medeniyet dersi vermeye kalkıyorlar. Olmayan kusurumuzu beşeriyet duvarına asıyorlar. Çıkarcılar iş birliği yapıyor. Taviz vermeyiz, teslim olmayız. Yılgınlık göstermeyiz.
TERÖRLE MÜCADELE ÇOK BOYUTLU VE KARMAŞIK BİR SÜREÇTİR
Terör örgütü ile görülecek acıklı bir hesabımız vardır. İkazen diyorum ki, ya bugün ya da yarın devran döndüğünde vahşetin ilkel ortaklarına müsamahalı davranan, tıpkı onlar gibi alçak olacaktır. Terörle mücadele çok boyutlu ve karmaşık bir süreçtir. Türkiye bunun mücadelesini vermektedir. Teröristleri kullanan, mali ve lojistik destek veren ülkelerle de kıran kırana mücadele sürmektedir.
Terörle mücadelede, teröristlerin arkasında duran şirretlerin yüzüne ayna tutmak farzdır. Kolumuzu kesmeye çalışan ülkelerin ikiyüzlü tavırları artık sabrımızı taşırmıştır. PKK/YPG ihanet ve cinayet kumpasıdır.
TERÖR ÖRGÜTÜNE YÖNELİK OPERASYON
Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur. Yurt içi ve yurt dışında yuvalanan terör örgütüne darbe üstüne darbe vurulmaktadır. Irak'ın kuzeyindeki Metina, Avaşin ve Basyan'daki terör hedefleri havadan ve karadan ateş altına alınmıştır. Kandil'de belirlenen nokta hedeflere savaş uçaklarımız hava akını düzenlemiştir. Hava hücum harekatı ile bölgeye giden komandolarımız teröristleri, barınak ve sığınakları tek tek imha etmiştir. Hainler korkuya kapılmış, kaçacak delik aramışlardır. Ancak, korkunun ve kaçmanın ecele faydası yoktur. Ara, bul, yok et parolası ile hainlerin kanlı defteri Allah'ın izni ile dürülecektir. Bu hainlerin kanı kuruyana kadar bu mücadeleden dönüş yoktur. Kahraman Silahlı Kuvvetlerimiz ile övünüyorum. Operasyondaki askerlerimizin alınlarından öpüyorum. Hepsinin yanındayız, arkasındayız, hepsine dua ediyorum. Şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyor, tedavi görenlere şifa diliyorum. Karşımıza kim çıkarsa çıksın, teröristler ve sahipleri üzerimize kim gelirse gelsin biz bu yoldan dönersek namus bize ar olsun.
Kahramanların inancı, devletin iradesi tam ve eksiksizdir. Hıyanet ve melaneti geçim kapısı gören insanlık düşmanlarını acımadan cezalandırmak hakka ve hukuka hizmettir.
Bir yanda kripto para vurgunu ile gri pasaport rezaleti, diğer yanda kaybolan atlar, Karadeniz'de sert kutuplaşma, ülke gündeminin başlıca tartışma konuları arasındadır.
"CENEVRE'DE YAPILACAK GAYRI RESMİ KIBRIS KONFERANSI DA MİLLİ BİR KONUDUR"
27-29 Nisan'da BM gözetiminde garantör devletlerin katılımı ile Cenevre'de yapılacak gayrı resmi Kıbrıs konferansı da milli bir konudur. Egemen iki devletli çözümden başka bir yol kalmamıştır. KKTC'nin bir önceki Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın Cenevre'yi baltalamak için devreye girmesi, bize göre uyuyan komünist hücrelerin tekrar harekete geçtiğini işaretidir. Bu ahmağın Sayın Tatar'a yönelik, 'Cenevre'de Türkiye'nin papağanı olacaktır' açıklaması EOKA'cı bir ağzın hezeyanıdır. Sayın Tatar bir papağan değildir, hak savunan cesur yürektir.
BIDEN'IN SOYKIRIM AÇIKLAMASI
Ne garip, ne tuhaftır ki, karanlık geçmişlerinden utanmayan ülkelerin, tarihin hiçbir devrinde yaşanmamış soysuz propagandalarına maruz kalıyoruz. Tarihimizi sorgulatmayız. Milli şerefimizi sonu ölüm bile olsa tartışmaya açtırmayız. ABD'nin yeni Başkanı, Ermeni lobilerinin gözüne girmek zihniyeti ile sözde soykırımı tanıyacağını duyurmuştu. Sonunda lobilerin oyuncağı olduğunu, yalana sımsıkı sarılarak ispat etmiştir. Biden'ın 24 Nisan tarihli açıklaması tarihe kara bir leke gibi düşmüştür. Bizim sorunumuz ABD halkı ile değil. Sözde soykırım beyanı Türk Milleti nezdinde hükümsüzdür, açıklaması, kağıt parçasından ibarettir. Soykırım çetelesi tutanlar, gerçekten medeniler ise kendi bastıkları zalim ayak izlerine, kan ve dehşet çukurlarına dikkatle bakmalı. 1915 olaylarında hayatlarını kaybedenleri onurlandırdıklarını dile getirmiştir. Nasıl onur katacakları başka bir tartışmanın konusudur. Biden iftira kampanyasına kurşun askerlik yapmakla kalmamış bir de Konstantinopolis ifadesi kullanmıştır. Osmanlı'da böyle bir şehir yoktur, bizim İstanbul'umuz vardır ve dünyanın en büyük Türk kentidir.
"ORTADA SOYKIRIMIN EN KÜÇÜK DELİLİ YOKTUR"
ABD Başkanı sözde soykırım suçlaması ile müttefiklik hukukuna, onarımı uzun yıllar alacak, ağır bir hasar vermiştir. Stratejik ortaklığın masal olduğunu göstermiştir. ABD Başkanlarının 24 Nisan'da ne söyleyecekleri artık merak konusu olmaktan çıkmıştır. Yıllardır Türkiye üzerinde baskı ve dayatma aracına dönüştürülen 24 Nisan tarihi, bizim için 23 Nisan'ın bir gün sonrasıdır ve sıradan bir gündür. Sevk ve İskan Kanunu ile her zaman gurur duyacağız. Dönemin milli kahramanlarına tarih huzurunda şükran ve minnet duygularımızı her fırsatta göstereceğiz. Ortak tarih komisyonu kurulsun dediğimizde kimlerin bu teklife yanaşmadığı bellidir. Sevk ve İskan Kanunu'nun esas temeli milli güvenliği esas çabasıdır. Ermenilerden bir bölümünün sırtımızdan hançer vurmak için harekete geçtikleri vicdanlı her insanımızın malumudur. Kanun gereğince güvenlik maksadıyla işbirlikçi Ermeniler tehcire tabi tutulmuştur. Sevk boyunca her türlü ihtiyaçları karşılanmıştır. Göç yolları, üzerindeki menzil ve istasyonlara yiyecek, içecek stokları yapılmıştır. Ölümler yaşanmıştır fakat hiçbir şart altında bir soykırım olmamıştır. 1915 olayları imparatorluğun kendi tebaası olan ve cephede kalan Ermenilerle diğer unsurları kanunla cephe gerisine çekmekten başka bir şey değildir. Ortada soykırımın en küçük delili yoktur. Tarihi gerçekler tahrip edilmektedir.
İkinci Dünya Savaşı'nda ABD'nin Japon kökenli vatandaşlarını, Japon askerleri ile işbirliği yapma endişesi doğrultusunda sürgüne gönderdiği hafızalardadır. Tahliye ile ilgili Başkanlık talimatı 19 Şubat 1942'de imzalanmıştır. Talimatın gerekçesi, 'Savaşın başarı ile yönetilmesi, casusluğa karşı koruma önleminin alınması' olarak belirtilmiştir. 1915 tehcir kararına, kardeş görülen bir topluluğun düşmanla işbirliği yapması sonucunda ihtiyaç duyulmuştur. Ermeni çeteleri 5. kol faaliyeti ile 1914-16 arasında 124 bin Müslüman Türk'ü katletmişlerdir. Soykırım yapan bir devlet, tehcir yolundaki kanunsuzlukların hesabını sormak için kararlılıkla inisiyatif üstlenir mi?
HDP'NİN KAPISINA HUKUKUN MÜHRÜ VURULMALIDIR
Hala HDP'ye destek çıkan var mıdır? Şu kadar oy aldı falan diyecek köksüz var mıdır? Bu terör acentesi faaliyetlerine hala devam edebilecek midir? HDP'nin kapısına hukukun mührü vurulmalıdır. Bu parti görünümlü kanlı şebeke kapatılmalıdır. Bunlardan kimse siyasette bulunmamalıdır. Milletimize soykırım yaptı diyenler, Paşinya istifa etti buyursunlar çok iyi bildikleri dağ yolundan Ermenistan'a gitsinler. Bu milleti sevmeyeni sevmeyiz."