Trepanasyon adı verilen kafatasını kırma yöntemi, çok çok eski zamanlara kadar uzanan bir tedavi yöntemi olarak bilinmektedir. Özellikle Orta Çağ'da, ruhsal sorunlar yaşayan ya da kaba tabirle deli olarak adlandırılan kimselerin zihnini şeytanın ele geçirdiğine inanırlar, kafatasından parça çıkararak şeytani ruhu dışarı çıkardıklarını zannederlermiş.
Matkap gibi delici bir aletle kafatasının delindiği ve kulağa çok korkunç ve ilginç gelen bu yöntemin şeytanı dışarı çıkardığı meçhul tabii ama kafatasının içindeki basıncı düşürdüğü için insanı rahatlatma olasılığı var.
Orta Çağ'da çok yaygın olan bu yöntem 1960'lı yıllarda tekrar kullanılmaya başlandı. O dönem yaygınlaşan "Psikedelik" akımıyla beraber tabiri caizse tekrar hortlayan bu kafa delme yöntemi, zihin ve beden arasındaki ayrılığı gidermek için kullanılıyordu. Hatta bunu o dönemde kendi kafatasını delerek başlatan ilk kişi Bart Huges'tu.
Bart Huges, baş aşağı durmak, soğuk sudan sıcak suya girmek gibi kan basıncını artırma yöntemlerinin geçici olduğunu düşüyor, trepanasyonun en etkili yöntem olduğunu savunuyordu. Kendi kafatasını da delen Huges, lokal anestezi kullanarak uzun uğraşlar sonucu delmeyi başarmıştı. Trepanasyon tecrübesinin ardından yazdığı kitabında, kafatasını deldikten sonraki ilk birkaç saatte kendini inanılmaz rahat ve hiç olmadığı kadar özgür hissettiğini, daha sonra da bu duygularla yaşamaya devam ettiğini anlattı.
Trepanasyon uygulanan kişilerin büyük bir çoğunluğu hayatını kaybediyordu. Yaşayanlar ise ömrünün büyük bir çoğunluğunu felçli olarak geçiriyor ya da epilepsi oluyorlardı. Bu yöntemi kötü ve şeytani ruhlardan kurtulmak için uyguladıklarından, dini bir inanç haline gelmişti.
Binlerce yıl süren trepenasyon, teknolojinin gelişmesi, tıbbın ilerlemesi ile birlikte ününü kaybetti. Artık her rahatsızlık için son derece ileri teknolojili tedaviler uygulanabiliyor. Fakat nadir de olsa trepanasyon tedavisine başvuranlar oluyor.