Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, CNN Türk canlı yayınında Eğitim Vizyonu ile ilgili açıklamalarda bulunuyor. Bakan Selçuk'un sözlerinden satır başları şöyle:
Eğitimde tümüyle sancısız bir değişim öngörüyoruz. Türkiye'de algısal olarak sık sık değişiklikler yapıldı ve bu çocukların huzursuz olmasına yol açtı.
İstiyoruz ki önümüzdeki üç yıl içerisinde neyin hangi aşamada olacağı belli olsun. Net bir yol haritası olsun ve insanlar huzursuz olmasın istiyoruz. Biz yarım insan yetiştirmeyelim, tam insan olsun.
Bir kaynak sorunu yok aslında. Bunlar AK Parti'nin 16 yıllık geçmişi içerisinde çok büyük ölçüde halledilmiş şeyler. Dolayısıyla biz şu anda bu alt yapının üstüne 1-2-3 denilmiş zaten 4-5-6 demeye çalışıyoruz.
"BÜTÜN OLARAK ELE ALINMALI"
Temelde bizim arkadaşlarımızla beraber yaptığımız yorum şu; meseleye bir sistem yaklaşımı sorunu. Eğitimin bileşenlerinin birkaç tanesini alıp değişiklik yapmak sistemin bütününü değiştirmiyor. Sadece sınavın adını ya da tekniğini değiştirerek herhangi bir şey yapmak mümkün değil. Eğitim de bir değişim olacaksa sistem bütün olarak ele alınmalı.
Meseleye sınav olarak bakmıyoruz. Sınav bir araçtır ama zaman içinde amaçlaşmış. Biz sınavı yine araç haline getirmek istiyoruz. Okullar arasında çok olanak farkı var, bunu düzeltmek istiyoruz.
Zamanla sınavla öğrenci alan okullar da azalacak. Mesleki eğitimin güçlendirilmesi de hayati önemde. Bu konuda zayıfız ama hamle yapabiliriz. İş garantili mesleki eğitim için çalışıyoruz.
"HERKESİN ÜNİVERSİTEYE GİTTİĞİ BİR YERDE İSTİHDAMI SAĞLAYAMAZSINIZ"
Sınav sisteminin baskısıyla herkes üniversiteye girmek istiyor. Dünyada bu böyle değildir. Bazı üniversiteler kota koyar, herkes üniversiteye girmesin diye. Herkesin üniversiteye gittiği bir yerde siz istihdamı sağlayamazsınız. ABD'de bile üniversite demode olan fikre dönüşüyor. Birtakım uygulamalar var. Diyor ki ben 4-5 sene üniversitede okuyacağıma tam da işim için önemli olan birkaç sertifakayı aldığımda daha başarılı olurum diyor. Biz de bunu yapabiliriz.
Bir meslek lisesi mezununa askerlikle ilgili kolaylıklar sağlanırsa... Doğrudan doğruya çocuğun işbaşı üretime geçmesi lazım, oradan para kazanması lazım. Çocukların 9. sınıftan itibaren yapabilirsen sigorta pirimlerinin ödenmesi lazım.
Birçok yeni dersin ilave edilmesi için çalışıyoruz. Geleceğin meslekleri ile birçok alanın girmesini planlıyoruz. Aslında önemli olan şey bu derslerin kendisi değil. Gerçek doğada, hayatta böyle bir ayrım yok aslında. Bizim giderek daha bütünsel bir anlayışa gitmemiz gerekir. Hayatın kendisiyle daha uyumlu, bilgi değil de daha görgü temelli bir yaklaşıma gidilmesi gerekiyor.
YAZ TATİLİ KISALACAK MI?
Bizim tatilimiz uzun. Avrupa ortalaması 200 okul günü. Bizde 180 iş günü var. Japonya’da 220 gün.
Önce yapısal olarak bir iyileştirmeye gidelim. Ondan sonra 180 iş günü Avrupa’daki gibi 200 iş günü olabilir.
Türkiye’nin yüzde 90’ı tarım toplumuyken yazın 3 aylık boşluğu bırakmışlar çünkü tarım yapılıyor.
İş tersine dönmüş yüzde 80’i şehirleşmiş ama bu takvim yine aynı kalmış temel çıkmaz bu.
Değişebilir. Şu anda 180 iş gününü hemen artırmak gibi bir derdimiz yok. Önce yapısal olarak bir iyileştirmeye gidelim. Ondan sonra orta vadede 180 iş günü Avrupa’daki gibi 200 gün olabilir.
680 BİN SURİYELİ ÇOCUK TÜRKİYE'DE EĞİTİM GÖRÜYOR
Türkiye'de 680 bin civarında okullaşan Suriyeli çocuk var. 1 milyona yakın bir çocuktan bahsediyoruz ama göç sürekli olarak devam ettiği için net bir rakam söyleyemiyorum. Finlandiya'nın bütün öğrenci sayısı 600 binin altında.
"BEYİN GÖÇÜ İKİ TARAFLI BİR İŞ"
Üstün zekalı çocuklar ya hiç dikkate alınmıyorlar ya da çok dikkate alınmıyor. Türkiye'de çok dikkate alınıyor ama yeterince eğitim götürülemiyor. Onlara ayrılan pay yüzde 1'in altında. Özellikle lisans üzeri düzeyde bu çocuklara yapılan yatırım o ülkenin ekonomisini götürür.
Beyin göçü meselesi iki taraflı bir iş. Güçlü bir devletseniz beyin göçü iyidir, zayıf bir devletseniz başka sorunlar ortaya çıkar. Türkiye'nin beyin göçü vermesinde fayda var. Bizim dünyada daha bilinir, tanınır hale gelmemiz lazım.