Emeklilikte Yaşa Takılanların (EYT) merakla söz ettikleri Cumhurbaşkanı Danışmanı Vedat Bilgin'e sunulan EYT raporu ortaya çıktı. Sosyal Güvenlik Uzmanı Özgür Erdursun tarafından hazırlanan rapor Ankara Tandoğan'daki EYT mitinginden bir hafta önce EYT Derneği Başkanı Gönül Boran Özüpak tarafından Cumhurbaşkanlığı'na sunuldu.
Raporu hazırlayan Erdursun, özellikle sosyal medyada konuyla ilgili asılsız iddiaların bulunduğunu belirterek asıl çalışmanın bu olduğunu belirtti. Erdursun, EYT çalışmasının Cumhurbaşkanlığı'nca olumlu karşılandığını sözlerine ekledi. Öte yandan raporla ilgili Cumhurbaşkanlığı'nın bir çalışma başlatabileceği kaydedildi.
DEVLETE YILLIK MALİYETİ 14,4 MİLYAR LİRA OLACAK
Rapora göre; 2018 yılı sonu itibariyle Türkiye'de Emeklilikte Yaşa Takılanların sayısı 5.954.225 kişi olarak belirlendi. Bu rakam her ay 50 bin kişinin emekli olduğu düşünülürse 1 Eylül 2019 itibariyle 5.404.924 kişidir ve bu kişilerin emeklilik maliyeti de ortalama 1600 TL emekli maaşı üzerinden hesaplandığında 8.647.878 TL olacaktır. Yıllık EYT Maliyeti ise 8.647.878.400 X 12= 103.774.540.800TL'dir. Ancak rapora göre bugün yasa çıkarsa 5 milyon 404 Bin kişinin hemen emekli olması mümkün değildir. Emeklilikte Yaşa Takılanların Emekliliği en az 10 yıllık süreye yayılacağı belirtilerek çeşitli nedenlerle emeklilik hakkı elde edemeyenlerin sayısının çıkması durumunda emekli olacakların sayısı 750 bin ile 1 milyon kişi aralığına düşecektir. Bu durumda yasa çıkması durumunda EYT'nin hükümete maliyeti yıllık 14 milyar 400 milyon TL olarak hesaplandı.
Milyonlarca EYT'linin merakla beklediği rapor Cumhurbaşkanlığı'na sunuldu
İşte kamuoyunda merakla beklenen EYT konusunda çok konuşulacak o rapor:
1- EMEKLİLİKTE YAŞA TAKILANLARIN SORUNU;
08/09/1999 tarihide 4447 sayılı yasa ile ülkemizde emeklilik sistemi değişmiştir. 08/09/1999 tarihine kadar kadınlar ve erkekler 18 yaş SGK işe başlama tarihlerine göre, kadınlar 20 yıl 5000 prim günü, erkekler 25 yıl 5000 prim gününe tabi olarak emekli olmaktaydı. 08/09/1999 tarihinde 4447 sayılı yasa ile bu sitem değişmiş kadınların ve erkeklerin sigortalılık sürelerine yaş şartı eklenmiştir. Bu değişiklikle kadınların kademeli olarak 58, erkeklerin ise emeklilikleri 60 yaşına kadar uzatılmıştır. Aslında Fazilet Partisi düzenlemenin iptali için Anayasa Mahkemesine gitti ve Anayasa Mahkemesi kadınlarda emeklilik yaşının 58, erkeklerde 60 yaş olmasını kabul etmedi. 23/02/2001 tarihli kararında yürütmeyi durdurdu. Yapılan düzenleme ile kademeli sistem getirildi. 1 Haziran 2002 tarihinde 08/09/1999 öncesi işe başlayanlarda kademeli emeklilik sistemi devreye girmiş oldu.
İlk SGK işe başlama tarihi sigortalının işverenle yaptığı sözleşme dışında, emeklilik açısından Devletle de yapmış olduğu sözleşmedir. İlk işe başlama tarihine göre emekli olacağını bilen milyonlarca çalışanın emekli olacağı tarihin değişmesi büyük mağduriyetler doğurmuştur.
Emekli olacağı yaştan 5 yıl 8 yıl 13, 15 yıl daha geç emekli olmak başlı başına mağdur olmaktır. 08/09/1999 tarihinde yapılan değişikliklerin geçmişe dönük olarak uygulaması vatandaşların vicdanında yara açmıştır. Yasayı çıkartan dönemin koalisyon hükümeti barajın altında kalmıştır.
Bu konuda çözüm önerimi bilgilerinize sunuyorum.
Ülkemizde işsizlik verileri son dönemlerin en yüksek seviyesinde, 4 milyon 202 bin kişi işsiz. İşsizlik oranı 3,4 puanlık artış ile yüzde 13 oldu
Ülkemizde 4 milyon 202 bin işsiz varken, emekli olup çalışanların yada iş arayanların toplam sayısı ise yaklaşık olarak 4 milyon 500 bin,
İşsizlik bu kadar artmışken düşük emekli maaşları ile geçinemeyenler çalışmak zorunda ve her geçen günde çalışmaya devam edecektir. Ortalama emekli maaşı 1600 TL.
EMEKLİLİKTE YAŞA TAKILANLARIN SAYISI-MALİYETİ-İŞSİZLİĞİN ÇÖZÜMÜNE KATKISI
Ülkemizde 2000 yılında,
- SSK'lı çalışan sayısı; 5.254.125 kişi
- İsteğe Bağlı SSK ödeyenler; 843.957 kişi
- Tarım sigortası ödeyenler 184.675 kişi
- Bağ-kur ödeyenler 2.220.014 kişi
- Emekli Sandığı sayısı 2.163.698 kişi
- Tarım Bağ-Kur 876.148 kişi
- İsteğe Bağlı Bağ-Kur 216.532 kişi
- Toplam 11.759.149 Kişi
- 2000 yılında emekli sayısı 5.913.706 kişi
- 2018 sonu itibariyle emekli sayısı 11.867.931 kişi
- 2000-2018 arası emekli olanların sayısı 5.954.225 kişi
- 2000 yılında toplam çalışan 11.759.149 kişinin 5.954.225'i emekli olmuş
- 2018 sonu itibariyle emeklilikte yaşa takılanların sayısı 5.954.225 kişi
- Ülkemizde her ay 50 bin kişi emekli oluyor 2001 Ağustos sonu itibariyle emekli olanların sayısı 400 bin kişidir.
- 1 Eylül 2019 emeklilikte yaşa takılanların sayısı 5.404.924 kişidir
- Yasa çıkarsa 5 milyon 404 bin kişinin emekli olursa maliyeti
Ortalama Emekli Maaşı 1600TL* Toplam EYT sayısı 5.404.924= 8.647.878TL
Yıllık EYT Maliyeti 8.647.878.400*12= 103.774.540.800TL'dir.
Ancak bugün yasa çıkarsa 5 milyon 404 bin kişinin hemen emekli olması mümkün değildir.
*İlk İşe başlama tarihi stajyer ve çırak olanların her ne kadar işe başlama tarihleri 08/09/1999 öncesi olsa da emeklilikte bu kişiler emeklilik hakkı elde edemezler,
*Prim günü eksik olanlar emeklilik hakkı elde edemezler.
*Sigortalılık süresi erkeklerde 25 yıl istenir 1 Eylül 1994 sonrası sigortalı olan erkekler her ne kadar yaşını ve prim gün sayısını tamamlarsa da 25 yıllık sigortalılık süresini tamamlamadıkları için emekli olamazlar
*Emekli sandığına tabi çalışan kadın ve erkekler emekli olduklarında çalışırken aldıkları maaşın yarısını emekli olduklarında alacaklarından emeklilik hakkından yararlanacakların oranı yüzde 10-15'ler civarında olacaktır.
*Bağ-Kur'da kadınların 20 yıl 7200 prim günü, erkeklerin ise 25 yıl 9000 prim günü tamamlayanların sayısı tüm Bağ-Kur'lular da yüzde 25 civarındadır.
Bu durumda Emeklilikte Yaşa Takılanların emekliliği en az 10 yıllık süreye yayılacaktır.
Yasa çıkarsa emekli olacakların sayısı 750 bin ile 1 milyon kişi aralığındadır.
Gerçek aylık maliyeti 750.000*1600=1 milyar 200 milyondur.
Gerçek yıllık maliyet 1.200.000.000*12=14 milyar 400 milyon civarındadır.
EYT KONUSU BİRKAÇ SORUNU DA BERABERİNDE ÇÖZEBİLİR!
*Emeklilikte Yaşa Takılanların emeklilik haklarına kavuşması
*İntibak yada seyyanen zam ile en düşük emekli maaşının Asgari Ücret düzeyine yükseltilmesi,
*Emekli olduktan sonra çalışmak isteyenlerin emekli maaşlarının kesilmesi(Belli bir oranda olabilir)
*Denetimlerin sıklaştırılması,
Bu durumda emekli olanların çalışma hayatından çıkması amaçlanmalıdır. Emekli olanlar çalışma hayatından çıktıklarında işsizlere iş imkanı doğacaktır.
Emekliler dolaylı vergilerle maaşlarının bir kısmını devlete geri ödemektedirler."
2-) KADINLARIN DOĞUM BORÇLANMASI SORUNU;
Ülkemizde kadınların iş hayatında en önemli beklentilerinden biri, kadınların SGK öncesi doğum borçlanmaları yapabilmeleridir.
Kadınların bu beklentisi kapsamlı bir yasal düzenleme ile kökten çözülebilir, hatta kadınların ilk doğum yaptığı tarih emeklilikte sigorta başlangıcı olabilir, olmalıdır.
Ülkemizde kadınların doğum borçlanması yaparak eksik prim günlerini 3 çocuğa kadar borçlanma imkanı getirilmiş fakat tüm kadınları kapsamadığı için mağduriyetler oluşturmuştur.
Kadınların doğum borçlanmasından yararlanabilmeleri için yasal mevzuat önce kadınların SSK,Bağ-Kur yada Emekli Sandığına tabi olarak ilk sigorta başlangıcı olmasını, doğumların SGK sonrası gerçekleştirmesini şart koşmaktadır. Örneğin; 1985 -1990 tarihlerinde çocuk dünyaya getiren kadının ilk SGK başlangıcı bu tarihlerden sonra ise bu durumda olan kadınlar doğum borçlanması hakkından yararlanamıyor. İlk SGK başlangıcından sonra doğum yapan kadınlar doğumdan sonra çalışmamış yada isteğe bağlı prim ödememiş ise 3 çocuğa kadar, bir çocuk için 2 yıl 720 gün, 3 çocuk için 6 yıl 2160 güne kadar SGK'ya doğum borçlanması yaparak eksik prim günlerini tamamlayabiliyor.
Tamda bu noktada haksızlık ve beklentiler söz konusu oluyor.
Adı doğum borçlanması fakat tüm doğum yapan kadınlar yararlanamıyor.
Kadınlar SGK öncesi doğumları içinde doğum borçlanmasını yapıp parasını ödeyip eksik sigorta günlerini tamamlanmak istiyor.
Bu konuda çözüm önerimi bilgilerinize sunuyorum.
Kadınların ilk doğum yaptığında sanki çalışmış gibi sigorta priminin 1 günlük başlangıç olarak otomatik yapılması ve kadınların doğumunun SGK işe başlama sayılması ile kadınların doğum borçlanması sorunu çözülecek çözülmekle de kalmayacak, tıpkı Avrupa ülkelerinde olduğu gibi kadınlara çalışma hayatında Cumhuriyet tarihinin en önemli haklarından birinin verilmesi sağlanılacak.
Bu uygulama Avrupa ülkelerinde vardır. Hatta Avrupa'da yaşayan Türk kadınları bu haktan ikili sosyal güvenlik anlaşmalarından dolayı yararlanmaktadır. Almanya'da yaşayan Türk bir kadın Almanya'da doğum yaptığında 2014/27 sayılı genelge ile doğumunu ülkemizde işe başlama tarihi saydırmaktadır. Fakat Türkiye'de doğum yapan kadının maalesef böyle bir hakkı yoktur.
3-) ESNAFIN-ŞİRKET ORTAKLARININ BEKLENTİSİ;
Ülkemizde sık sık değişin sosyal güvenlik sistemi mağduriyetler doğurmaya devam etmektedir. Kendi adına iş yeri olan yada şirket ortağı olan kişilerin 04.10.2000 tarihinden önce iş yeri açmış yada şirket ortağı olmuş fakat Bağ-Kur primlerini ödememiş yada ödeyememiş olması emekli olmalarının önünü kapatmaktadır.
04/10/2000 öncesi kendi adına iş yeri açan yada şirket ortağı olan kişiler Bağ-Kur primlerini ödeyememiş ise bu günlerinin parasını ödeyerek dahi bu sürelerini sigortalılık olarak kabul ettirmeleri, yasal düzenlemeler ile ellerinden alınmıştır. Anayasamıza da Sosyal Güvenlik bir Anayasal haktır denilmektedir ancak bu durumda yüz binlerce esnaf ve şirket ortağı mağdur durumdadır.
Ülkemizde 08.09.1999 tarihinde 4447 sayılı yasa ile emeklilikte kademe getirilmiştir. İlk sigortalılık tarihi emeklilik açısından son derece önemlidir. Örneğin Nisan 1988 tarihinde iş yeri açmış yada şirket ortağı olmuş bir vatandaş 50 yaşında emekli olacakken, kendi hakkı olan sigortalılık hakkı kendisine parasını ödeyerek dahi verilmediğinden 04/10/2000 olarak başlangıç olarak sayıldığında 50 yaşında değil de 60 yaşında emekli olması gerekmektedir. Kanunlarımızda bir kişi şirket ortağı olduğunda yada iş yeri açtığında bunu Sosyal Güvenlik Kurumu'na bildirmelidir aksi durumda resen sigortalılık başlar demesine rağmen bu konuda mağdur olan kişilere bu hakları verilmemektedir.
Bu konuda çözüm önerimi bilgilerinize sunuyorum.
Kendi adına 04/10/2000 tarihinden önce iş yeri açan yada şirket ortağı olan kişiler borçlanma hakkı verilerek bu süreler sigortalılık olarak kabul edilebilir, bu durumda kurum parasını alarak vatandaşların sorunlarını çözebilir.
30/04/2015 tarihinden önce kendi adına iş yeri açan yada şirket ortağı olup Bağ-Kur prim borcunu ödemeyenlerin günleri silindi fakat isteyen vatandaşlar emeklilikte eksik günleri olduğunda isterlerse bu günleri ihya(canlandırma) yapabiliyor aynı uygulama 30/05/2018 tarihinde tekrarlandı, hak tüm Bağ-Kurlulara verilmelidir.
Milyonlarca EYT'linin merakla beklediği rapor Cumhurbaşkanlığı'na sunuldu
4-) İŞSİZLİK SORUNU VE YÜKSEK SİGORTA MALİYETİ
Ülkemizde düşük asgari ücret işsizlik sorununu ortaya çıkarmaktadır. Asgari ücreti artırarak sorun giderilebilir.
AKP 2002 yılında iktidara geldiğinde Kurumlar Vergisi yüzde 33 iken doğru bir hamle ile yüzde 20'ye düşürdü, bu yıl yüzde 22'ye çıkardı.
Hemen hemen herkesin dile getirdiği çalışanların yüksek vergi ödediği konu toplum tarafından yanlış bilinmektedir. Çalışanlar işverene yüksek vergi maliyeti yoktur, yüksek SGK maliyeti vardır.
Ülkemizde yaklaşık 6 Milyon çalışan asgari ücretle çalışıyormuş gibi gözüküyor aslında asgari ücretle çalışmıyor, yüksek sigorta maliyetleri nedeniyle SGK'ya asgari ücretten bildiriliyor.
Eksik bildirimlerin sonucu olarak;
*İşveren yasal olmayan bu bildirimler nedeniyle risk altında,
*İşçi düşük bildirimler nedeniyle emekli olduğunda düşük emekli maaşı alacak
*Düşük bildirimler sonucunda SGK'nın kasasına az para giriyor ve Devlet zarar ediyor.
Bir asgari ücretli 1.859 TL maaş alırken, eski fiş parası ile birlikte 2.020 TL alıyor fakat işveren;
2019 yılında SGK,vergi ve ücret maliyeti; 3.006,11 TL'dir.
Prim borcu olan, primlerini düzenli ödemeyen ve herhangi bir indirimden yararlanmaması halinde aylık: 3.134,04 TL'dir.
Bugün işverenler yanında çalıştıracak işçi bulmakta zorlanırken, iş arayan işsizlerde çalışacak iş bulamıyor, çünkü asgari ücret çok düşük. Sigorta prim oranları yüzde 37,5, bu oran yüzde 25'lere çekilerek aradaki fark asgari ücrete ilave edilerek Asgari Ücret arttırılabilir. Herkesin yararlanamadığı teşvikler sonlandırılarak eşit adaletli bir sistem kurularak maliyetin azaltılması sağlanarak,
*İşveren yasal olmayan bu bildirimler nedeniyle riski ortadan kaldırılır.
*İşçi düşük bildirimler nedeniyle emekli olduğunda düşük emekli maaşı almaz, gelecek planlarını daha doğru yapabilir.
*Düşük bildirimler sonucunda SGK'nın kasasına az para giriyor ve Devlet zarar ediyor. Bu zarar ortadan kaldırılabilir.
5-) DÜŞÜK EMEKLİ MAAŞLARI, GELECEK YILLARDA YAŞANACAK SORUNLAR;
Bir sosyal güvenlik uzmanı olarak net bir şekilde görüyorum ve dile getiriyorum gelecekte ülkemizde en önemli sorun, DÜŞÜK EMEKLİ MAAŞLARI olacak.
Ülkemizde emekli maaşı hesabı 3 döneme ayrılmaktadır.
*08.09.1999 tarihine kadar ki dönem ortalama aylık bağlama oranı yüzde 40,
*09.09.1999-30.09.2008 arasındaki dönem ortalama aylık bağlama oranı yüzde 40,
*01.10.2008 sonrası dönem ortalama aylık bağlama oranı yüzde 20
Bu dönemler ve oranlar emekli maaşının belirlenmesini sağlamaktadır.
2000 yılından önce çalışması olan bir vatandaş emekli olduğunda 2.300 TL emekli maaşı alıyor,
2008 yılın kadar çalışması olan bir vatandaş 1450 TL emekli maaşı alıyor,
2008 yılından sonra çalışmaya devam eden bir vatandaş 1000 TL emekli maaşı alıyor.
Aylık bağlama oranın en düşük olduğu dönem olan 2008 sonrası asgari ücret ve asgari ücrete yakın bir ücretle çalışıyorlarsa (Net 4.000 TL'ye kadar) her ay çalıştıklarında işverenleri SGK'ya işçi adına prim yatırdıkça emekli olduğunda alacakları emekli maaşı aylık 3 TL düşmektedir.
2018 Kasım ayında yapılan düzenleme ile en düşük emekli maaşı 1.000TL'ye tamamlanmaktadır. Bu sistemle ülkemizde emeklilik diye bir kavram, olgu kalmayacak. Küçük bir devlet desteği olacak, vatandaşlar geçimlerini sağlamak için ölene kadar çalışmak zorunda kalacaklar (iş bulabilirlerse),
Ülkemizde yüz binlerce vatandaş emeklilik için prim gün sayısını tamamladıklarında emekli olduklarında alacakları emekli maaşları düşmesin diye sigortasız çalışmayı tercih ediyor. Kayıt dışı sigortalılık ekonomimiz devlet sistemimiz için son derece sakıncalıdır.
Bu konuda çözüm önerimi bilgilerinize sunuyorum.
Çalıştıkça ileride emekli olunduğunda düşen bir emeklilik sisteminden biran evvel çalıştıkça prim ödendikçe emekli olunduğunda yüksek emekli maaşı alınacak bir sisteme geçiş yapılmalıdır. Aksi halde emeklilik ümidi olmayanlar özellikle gençler kayıt dışı çalışmayı tercih edeceklerdir. Emeklilik sitemi olmayacak Devletin kasasına para girmediğinde yada az para girdiğinde ileride emekli olanlara dahi maaş ödemesinde sıkıntılar yaşanabilecektir. Bu sorunun çözümü 3.maddede söz ettiğimiz konu ile bağlantılı olarak Devletin kasasına giren para kaynak olarak görülmeden başka yerlere aktarılmadan değerlendirilmelidir.
6-) İŞSİZLİK MAAŞI-SÜRESİ VE FONDA BİRİKEN PARA;
Ülkemiz tıpkı gelişmiş ülkelerde olduğu gibi işsiz kalanlara işsizlik maaşı verilmesi konusunda rahmetli Bülent Ecevit döneminde Cumhuriyet Tarihinin en önemli işçi hakkı kazanımlarından biri olan işsizlik sigortası uygulamasını yasal bir zemine oturtmuştur.
Ülkemizde kendi arzu ve isteği dışında işsiz kalan kişiler en az 6 ay, en fazla 10 ay süreyle işsizlik maaşından yararlanıyor. 08.09.1999 tarihinde Resmi Gazete yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.
İşsizlik sigortası fonunda 100 milyar eski parayla 100 Katrilyonun üzerinde para vardır. Her yıl fona işsiz kalan kişilere ödemeler sonrasında 5 milyar, eski parayla 5 katrilyon ekleniyor. Peki 1999 tarihinde çıkan işsizlik maaşında işçi için yeni bir düzenleme neden yapılmıyor, örneğin;
*İşsizlik maaşı işsiz kalan vatandaşa daha uzun süre verilebilir,
*İşsizlik maaşı arttırılabilir.
Ülkemizde işsizlik maaşıyla özellikle son dönemlerde işçi adına düzenlemeler yapılmazken bu fondan işverene teşvikler sunulmaktadır. 3. Maddede belirttiğim gibi yüksek SGK maliyetleri işsizlik sigortasında bir kısım işverene destek sunularak çözüm üretilmeye çalışılıyor fak bu sorun kısa vadede bir kısım işverenin yararına alsa da sonuç olarak işçinin işverenin esnafın sorununa çözüm değildir. İşsizlik sigortası fonu işçi için kullanılmalıdır.
7- EMEKLİLİK İÇİN PRİM GÜNÜ EKSİK OLANLARIN SORUNU;
Ülkemizde emekli olmak için belirli bir yaş,sigortalılık süresi ve prim günü istenmektedir. Ülkemizde çalıştığı halde sigortası olmayan vatandaşlar emeklilik yaşına geldiklerinde prim günü eksikliği nedeniyle emekli olamamaktadırlar. Emeklilik için yaşını tamamlayıp prim gün sayısı yetersiz olmuş vatandaşların Prim günü eksikliği nedeniyle borçlanarak gün satın alma beklentisi oluşmuştur.
Bu konuda çözüm önerilerimi bilgilerinize sunuyorum.
Tüm vatandaşlar için olmasa da kadınlarda 55, erkeklerde 58 yaşının üstünde vatandaşlara günlük brüt asgari ücretin yüzde 32'si olarak belirlenecek tutarlarda 5 yıl 1800 güne kadar borçlanma imkanı sunulması gerekmektedir.
8- STAJYER VE ÇIRAKLARIN SİGORTALILIKLARININ EMEKLİLİKTE İŞE BAŞLAMA TARİHİ SAYILMASI;
Ülkemizde emeklilik tarihi 30.04.2008 tarihine kadar ilk işe başlama tarihine göre belirleniyordu. Meslek liselerinde ve Çıraklık Eğitim merkezlerinde ilk işe başlama tarihinde öğrencilere sigorta numarası verilmektedir. Öğrencilerin sigortalılığı yüzde 1 iş kazası ve meslek hastalığı olarak ödendiğinden Emeklilikte işe başlama tarihi olarak maalesef ki kabul edilmiyor. SGK hizmet dökümünde ilk işe başlama tarihi çırak yada stajyer olarak gözükenler emeklilik tarihlerini hesaplarken aslında emekli olacakları tarihe göre yanlış hesaplamaktadırlar nedeni de üstte belirttiğim gibi emeklilikte işe başlama olarak kabul edilmemesinden yani tüm kollara tabi sigortalı çırak ve stajyer için prim ödenmediğinden 100 binlerce mağdur ortaya çıkmıştır. Ülkemizde işçiler iş bulamazken işverenlerde kalifiye meslek sahibi ara elaman dediğimiz personel bulamıyor. Meslek liseleri bu sorunun çözümünde önemli bir faktördür. Meslek liselerinin özendirilmesi gerekmektedir.
Bu konuda çözüm önerimi bilgilerinize sunuyorum.
Meslek Lisesinde yada Çıraklık Eğitim Merkezlerinde okuyan ve sigortalı olan kişilere bu sürelerin borçlanılması hakkı verilmelidir. Bu yöntemle Meslek Liseliler ve Çıraklar ilk işe başlama tarihlerini tescil ettirme imkanı ile mağduriyetlerinin çözümü gerçekleşecektir. Meslek liselerine giden kişiler emeklilikte avantaj elde ederek özendirileceklerdir. Meslek Liselerinin özendirilmesiyle üretimde daha verimli insan gücü elde edilecektir.
Meslek Liseleri özellikle bölgesel olarak özendirilerek büyük şehirlere göçün önüne de geçilebilecektir. Ege ve Akdeniz'de Turizm ve Tarım okulları, Doğu Anadolu Bölgesinde Tarım ve Hayvancılık okulları, Marmara Bölgesinde Sanayi, Makine, Otomotiv,Tekstil Liseleri, Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Tarım Hayvancılık Okulları, İç Anadolu Bölgesinde Tarım Okulları, Karadeniz Bölgesinde Tarım ve Hayvancılık Meslek Liselerinin açılması ve bu okulların özendirilmesi sağlanmalıdır." (Sözcü)