Beştepe'deki Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında yapılan kabine toplantısı saat 15.00'de başladı. Toplantıda koronavirüs salgınıyla mücadele masaya yatırıldı. Toplantıda asgari ücrete enflasyonun üzerinde bir zam yapılması ve işveren üzerindeki gelir yükünün azaltılması için alternatif formüller konuşuldu.
Merkez Bankasının Kasım ayı PPK toplantısında politika faizlerini yüzde 16'dan 15'e indirmesinin ardından döviz kurunda yaşanan hareketlilik ve enflasyonda yaşanan artış tüm yönleriyle toplantıda ele alındı. Fiyat artışlarına yönelik alınması gereken tedbirler görüşüldü. ABD ile sürdürülen F-35 savaş uçaklarının Türkiye'ye teslim edilmesi, veyahut ödenen ücretin iadesi ve F-16 savaş uçaklarının modernizasyonu masaya yatırıldı. Ayrıca Erdoğan-Biden zirvesinde mutabık kalınan ortak stratejik mekanizmanın detayları da kabinede gündeme geldi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Kabine Toplantısı sonrası açıklamalarda bulundu.
Erdoğan'ın açıklamalarından satırbaşları şu şekilde:
"Sözlerime Cuma günü bizzat yerinde sevinçlerini paylaşacağım, İzmirli kardeşlerimle başlamak istiyorum. 30 Ekim'de İzmir'de acı bir deprem yaşadık. Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza bir kez daha Allah'tan rahmet diliyorum. Depremi ilk anından itibaren hükümet olarak tüm imkanlarımızla vatandaşlarımızın imdadına koştuk. Deprem anından itibaren Bakanlarımızla, AFAD'la Kızılay'la ilgili tüm kurumlarımızla sahadaydık. Evleri yıkılan vatandaşlarımızın bir an önce yuvalarına kavuşturmak için harekete geçtik.
DEPREM KONUTLARININ TESLİM TARİHİ
Yaşanan depremin ardından Elazığ'da 23 bin 677 konut, Malatya'da 6 bin 880 konut yaparak, bir yıl geçmeden vatandaşlarımıza teslim etmeye başlamıştık. İzmir'de de aynı hızda konutlarımızı inşa ettik. Hazırlıkları tamamlayarak yıkılan evlerin yerine yeni konutların temellerini 22 Şubat'ta attık. Bayraklının 3 mahallesinde 7 ayrı bölgede bin 391 konut inşa ettik. İnşallah Cuma günü bu konut ve dükkanları vatandaşlarımıza teslim edeceğiz. Nasıl 19 yıl boyunca verdiğimiz sözleri tuttuysak, İzmir'de de bir sözümüzü daha yerine getirmenin mutluluğunu yaşıyoruz.
Milletimizin hak ve özgürlükleri ile refahı konusunda yaşanan hiçbir gelişme kolay olmamıştır. Çok partili siyasi hayata geçişimizden sonra milli iradenin üstünlüğünü tanımak yerine tek parti faşizmini destekleyen her zaman olmuştur. Milletimize ağır maliyetler yükleyen bu sistemin ekonomik zorlukları da vardır.
"ENFLASYONUN OLDUĞU YERDE DENGELER BOZULUR"
Milletimizin hak ve özgürlükleri ile refahı konusunda yaşanan hiçbir gelişme kolay olmamıştır. Çok partili siyasi hayata geçişimizden sonra milli iradenin üstünlüğünü tanımak yerine tek parti faşizmini destekleyen her zaman olmuştur. Milletimize ağır maliyetler yükleyen bu sistemin ekonomik zorlukları da vardır. Son 19 yıldaki güçlü siyasi idare, bu mücadeleyi verebilecek dirayete azme kavuştuk. Öncelikle sorunun adını doğru koymamız gerekir. Sadece kurdaki yükselişe bağlı olarak kimi ürünlerde ortaya çıkan artışlar istihdamı yatırımı etkilemez. Ülkemizde yaşanan durum tam da budur. Yani fiyat artışıdır. Bugüne kadar tüm ülkelerde geçerli tek enflasyonla mücadele örneği görülmemiştir. Cari açığı olup da enflasyon yaşamayan ABD gibi ülkelerin sorun yaşamamasının nedeni paralarının rezerv olmasıdır. Geçmişte 1929, 2008 büyük krizlerini yaşayan küresel ekonomi yeni sınamalar karşısında ciddi bocalama içindedir.
Gelişmiş ülkelerin parasal genişleme, küresel ekonominin işleyişini daha da bozdu. Araştırmalar, ABD'deki şirketlerin aldıkları kredilerin bırakın parasını faizlerini bile ödeyemeyeceklerini gösteriyor. Dünya borsalarındaki şişkinlik, basılan fazla paranın gidecek yer bulamamasından kaynaklanıyor. Üretici fiyatları, enflasyonu, Çin'de %13,5, AB ortalaması %16,2'yi gördü. ABD'nin bir yandan aylık 15 milyarlık parasal daralma açıklarken diğer yandan 1,5 trilyonluk yatırıma izin vermesinin nedeni de işte bu durumdur. Çin'in de ciddi bir finansal genişleme politikasıyla parasını düşük tutmayı amaçlıyor. Karşımızdaki bu tablo bizi bir tercihe zorlamıştır. Her zaman ki gibi biz mücadeleyi tercih ettik. Geçmişten beri her alanda olduğu gibi finansal kriz yönetiminde ciddi tecrübe sahibi ülke olarak dünyanın zor dönemden geçtiği dönemde fırsatlardan yararlanmakta kararlıyız. Ülkemizi eskiden hep yaptıkları gibi denklemin dışına itmek isteyenlerin, kur, faiz fiyat artışları üzerinden oynadıkları oyunu görüyoruz. Biz aynı oyunu vesayetle mücadelede gördük. Sabrettik ve başardık. Biz aynı oyunu terör örgütleriyle mücadelede gördük. Karşı atağımızı yaptık başardık.
"BU SAVAŞTAN ZAFERLE ÇIKACAĞIZ"
Bu ekonomik kurtuluş savaşından da milletimizi zaferle çıkaracağız. Ülkemizde önceliğimiz olan istihdamın yolunun yatırımdan, büyümeden geçtiğinden kimsenin şüphesi olmasın. Biz geçmişte uzun dönem denenmiş, yüksek faiz düşük kur yerine, yatırım, üretim, istihdam politikamızla ülkemiz ve milletimiz için en doğru olanı yapmakta kararlıyız. Kurun piyasa hareketlerini takipte özellikle kararlıyız. Yatırımı, ihracatı, bunun için önemsiyoruz. Mandacı iktisatçıların reçetelerine bunun için tamah etmiyoruz. Kurdaki yükselişi bahane ederek fahiş fiyat artışları yapan fırsatçılara göz açtırmayacağız. Bu politikayla biz niçin yaptığımızı, sonun da ne elde edeceğimizi gayet iyi biliyoruz. Üstelik bu politikayı da hemen hayata geçirmiş değiliz. İnşa ettiğimiz yollar, köprüler, havalimanları, demir yolları ile Pekin'den Londra'ya kadar uzanan en güçlü lojistik altyapısı ülkemize aittir.
Swap işlemlerini yakından izlemek suretiyle kendi ülkesini soymaya çalışanların önlerini kestik. Bankalarımızın açık pozisyonları bulunmuyor. İşte önemli olan burası. Dünyanın bizden örnek aldığı yap-işlet-devret modeli sayesinde devam eden büyük projelerimiz de kamu finansmanına yük getirmiyor. Savunma Sanayimiz ülkemizin en önemli gelir kalemlerinden biri haline dönüşüyor. Karadeniz'de bulduğumuz doğalgaz en önemli döviz giderimiz olan enerji çözümündeki umutlarımızı güçlendirdi. Hep söylüyorum faiz sebeptir enflasyon neticedir. Bu tespitimiz bu güne kadar yaşadığımız derslerden kaynaklanmaktadır. Yeni küresel sisteme arayışları, ülkemizin sahip olduğu altyapı. Böyle bir mücadele için geçmişte olmadığı kadar uygun bir zemin hazırlamaktadır. Ülkemizin ve milletimizin ekonomik kurtuluşu için böyle davranmamız, bu mücadeleyi vermemiz gerekiyor. Önümüzdeki aylardan itibaren bu politikanın insanlarımızın günlük hayattaki olumlu yansımalarını inşallah göreceğiz."