Müslüman ve İslam aleminin, ibadet ve dini vazifeleriyle geçireceği Miraç Kandiline dair arama motorlarında en çok "Miraç Kandili kuranda hangi ayette geçiyor? Miraç Kandili kuranda nasıl anlatılıyor?" konu başlıkları araştırılıyor. Peki, bu gecenin önemi nedir? Miraç gecesi Kur'an-ı Kerim'de nasıl anlatılıyor? Tüm detaylar haberimizde yer alıyor.
MİRAÇ KANDİLİ KURANDA HANGİ AYETTE GEÇİYOR?
Miraç gecesi Kur'an-ı Kerim'de İsra ve Necm suresinde yer almaktadır. Miraç gecesinde Allah'ın emriyle Peygamber Efendimiz (sav) Kâbe–i Muazzama'nın Hatîm'de uyurken, Cebrail yanına gelerek mübarek göğüslerinin içini açtı, kalbini zemzem suyu ile nurlandırdıktan sonra içini iman ve hikmetle doldurup yeniden eski sağlıklı haline getirdi. Hiç yarılmamış gibi, iz bile kalmadı. Sonra beyaz renkte olan binek Burak ile bir aylık mesafedeki Mescid–i Aksa'ya doğru yol aldılar. Orada bütün peygamberlerin ruhlarına imam olup namaz kıldırdı. Tam da o sıra Cebrail, Hazreti Muhammed'e su, şarap ve süt seçeneği sundu. Bu üç meşrubattan sütü seçen efendimiz, seçimiyle ümmetinin doğru yola iletildiğini ifade ediyordu. Sütü seçmesi en hayırlıyken, Cebrail ona “Sen fıtratı tercih ettin" deyip, yüceliklere yükseltici bir miraç (manevî asansör) ile göklere çıkartılıp yedi kat semaları bir bir dolaştırmıştır.
O gece Efendimiz Hz. Muhammed(sav) 1. kat semada; Hz. Adem'le, 2. kat'ta Hz. İsa ve Hz. Yahya, 3. kat'ta Hz. Yusuf, 4. kat'ta Hz. İdris, 5. kat'ta Hz. Harun, 6. kat'ta Hz. Musa, 7. kat'ta Hz. İbrahim'i gördü.
MİRAÇ KANDİLİ KURANDA NASIL ANLATILIYOR?
Miraç, Kur'an-ı Kerim'de İsra ve Necm suresinde yer alıyor. İşte o surelerin miraca dair anlamları...
İSRÂ SÛRESİ
"Kulunu (Muhammed -aleyhissalâtü vesselâm-'ı) bir gece, Mescid-i Harâm'dan kendisine bâzı âyetlerimizi göstermek için, etrâfını mübârek kıldığımız Mescid-i Aksâ'ya götüren Allâh, her türlü noksan sıfatlardan münezzehtir. Şüphesiz O, her şeyi hakkıyla bilen, hakkıyla görendir."(el-İsrâ, 1)
NECM SÛRESİ
"İnmekte olan yıldıza[1]and olsun." (en-Necm, 1)
"Sâhibiniz (Muhammed Mustafâ) sapmadı ve bâtıla inanmadı. O, arzûsuna göre de konuşmamaktadır. O'nun konuşması vahiyden başka bir şey değildir. Çünkü (bildirdiklerini)O'na güçlü, kuvvetli ve üstün yaratılışlı biri (olan Cebrâîl, Rabbinin emri üzere) öğretti. Sonra en yüksek ufukta (Sidretü'l-Müntehâ'da) iken asıl şekliyle istivâ etti (doğruldu)." (en-Necm, 2-7)
"Sonra yaklaştı ve tedellî etti." (en-Necm, 8)
"(Muhammed Mustafâ ile Rabbinin) araları, iki yay arası kadar, ya da daha yakın oldu." (en-Necm, 9)
"Allâh o anda kuluna vahyini bildirdi." (en-Necm, 10)
"(Muhammed Mustafâ'nın) gözleriyle gördüğünü kalbi yalanlamadı. (Ey inkârcılar!) O'nun gördükleri hakkında şimdi kendisiyle tartışacak mısınız?" (en-Necm, 11-12)
"And olsun ki (Muhammed Mustafâ), onu (Cebrâîl'i) Sidretü'l-Müntehâ'da bir defâ daha gördü."(en-Necm, 13-14)
"Orada Me'vâ cenneti vardır. O Sidre'yi kaplayan kaplamıştı." (en-Necm, 15-16)