Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ), "cemaat" kisvesi altında yaptığı hukuksuzluklar deşifre olunca 15 Temmuz gecesi darbe girişiminde bulundu. FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi gecesi, direniş örneği sergileyen Türk milleti, ülkenin istiklaline ve istikbaline bir kez daha sahip çıktı.
Sabah yazarı Mahmut Övür, muhalefetin 15 Temmuz'a gerekli değeri göstermediğini vurgulayarak, '6'lı masanın 15 Temmuz sessizliği' adlı yazısında şu sözlere yer verdi;
"Bugün 15 Temmuz... 15 Temmuz 2016'da bu millet tıpkı 100 yıl önceki gibi ikinci kez ayağa kalkarak demokrasi tarihimizde değil, dünyada eşi benzeri görülmemiş bir direnişe imza attı.
Çıplak elleriyle tankları durdurdu, F-16 bombalarına göğsünü siper etti ve tarihin en hayâsız darbe ve işgal girişimini engelledi. Yeni bir tarih yazdı
Aslında 15 Temmuz böyle birkaç satırla, birkaç kitapla veya belgesellerle anlatılacak ve anlaşılacak bir olay değil. Çok daha öte bir anlamı var ve bunu bizden sonraki kuşaklar daha iyi anlayacak. Çünkü 15 Temmuz gecesinde, sadece FETÖ'cü darbe veya son 60 yıldır her 10 yılda bir tekrarlanan darbelere meydan okunmadı, yüzyıllardır alışkanlık haline getirilen bir darbe geleneğine son verildi.
İşin ilginç tarafı, böylesine ülkenin geçmişini ve geleceğini ilgilendiren sosyal bir olay, hâlâ bazı siyasi partilerin, aydınların ve medyanın gündeminde değil. Sanki o gece hiç yaşanmamış gibi hayatlarına devam eden siyasetçiler, aydınlar var.
Dikkatinizi çekmiştir, başta CHP ve İyi Parti olmak üzere muhalefetin gündeminde hiç 15 Temmuz yok. O geceyi anmadıkları gibi, tam tersine itibarsızlaştırmak için ellerinden geleni yapıyorlar. O gece darbeyi izlemekle yetinen, sonra "kontrollü darbe" diyerek o muhteşem halk direnişini itibarsızlaştıran Kemal Kılıçdaroğlu'nun susması normal. Yine o gece ortalarda görünmeyen, "başbakanlık" umuduyla olup bitenlere sessiz kalan, Koray Aydın'ın dediği gibi, "Cemaatçilerin katkısı"yla şehir gezileri düzenleyen Meral Akşener'in susması da şaşırtıcı değil. Peki, AK Parti'yi tırtıklamak için övgülere mazhar olan Ali Babacan'a, Ahmet Davutoğlu'na ve CHP'nin "Bilge Adamı" Temel Karamollaoğlu'na ne demeli? Onlar da susuyor? Ya da susmak zorundalar...
Karamollaoğlu'nu bilmem ama Babacan ve Davutoğlu sadece Erdoğan takıntısından susuyor değiller, büyük ihtimalle onlarda mahrem imamlar korkusu var.
Bu siyasi aktörler, arada bir "Biz de karşı çıktık" gibi geçiştiren sözler söyleseler de hiçbiri samimi bir biçimde o geceye sahip çıkmıyor, çıkamıyor. Bu yüzden de hiçbiri 15 Temmuz'u içten ve samimiyetle anmıyor.
Bu açıdan bir samimiyet testine ihtiyaç var.
Türkiye, Madrid'deki NATO toplantısında İsveç ve Finlandiya'nın üyeliğini bir fırsata dönüştürerek, FETÖ ve YPG'yi NATO belgelerinde "mücadele edilmesi gereken terör örgütleri" kapsamına aldırdı. Diğerleri bir yana, bu gerçeği öncelikle İsveç ve Finlandiya kabul etti ki şimdi adım atmaları bekleniyor.
Başta CHP ve İyi Parti olmak üzere Türkiye'deki muhalefet partileri ise bu örgütlerin "terör örgütü" kapsamına alınmadığını ve NATO toplantısının bir "fiyasko" olduğunu söylüyor.
Peki, siz onları terör örgütü olarak kabul ediyor musunuz? Bırakın HDP'yi, CHP, İyi Parti, DEVA, Gelecek, DP ve Saadet Partisi olarak sizler, bu iki örgütü; FETÖ ve YPG'yi terör örgütü olarak görüyor musunuz?
Görüyorsanız, ortak bir metin imzalamaya var mısınız? Bütün partiler bir araya gelip böyle bir metin imzalasa, Türkiye'nin küresel mecralarda eli daha güçlü olmaz mı?
Sizce 6'lı masa böyle bir metne imza atabilir mi?"