Yenilgi yenilgi büyüyen bir galibiyet vardır, bu sözün tersi de doğrudur; galibiyet galibiyet büyüyen yenilgiler de vardır.
Her yenilgi ile biraz daha olgunlaşan, “büyüyen” ve büyüdükçe galibiyete daha çok yaklaşan bir netice ne kadar tabii ise her galibiyet ile biraz daha gaflete düşen, “küçülen”, küçüldükçe mağlubiyete biraz daha yaklaşan neticeler de bir o kadar tabiidir.
Meseleleri yenmek ve yenilmek üzerinden tarif etmek hem yenmeyi hem de yenilmeyi göze almak demektir aslında. Hayata böyle bakanlar için yendiğinde kibirlenmek, yenildiğinde zilleti yaşamak mukadderdir. Oysa mesele neticeyi değil değerleri baş tacı eden, değerler için mücadele eden, değerlerini rakamlarla değersizleştirmeyecek bir itikada sahip olmaktır.
Böyle biri itikat; acıyı, mutluluğu, kaybı, kazancı bir bütün olarak değerlendirerek, yoldaki tüm iniş ve çıkışları daha iyisini gerçekleştirmek adına ilahi bir fırsat olarak görmeyi gerektirir. Aslolan yolda olmaktır; düşüp kalkmak, yürümek, bazen hızlanmak, koşmak, soluklanmak bunların hepsi kutlu yolun rabbani cilveleridir. Kazandığında gurur, kaybettiğinde hüzün tutmayan ve her hamlesini yüksek bir tevekkül duygusuyla eyleyen bir kalbi hangi zafer gururlandırabilir ya da hangi mağlubiyet hüzünlendirebilir?
Yokluk zamanlarında inancın ve sabrın hakkını, varlık zamanlarında ise tevazu ve şükrün hakkını verecek yüksek şahsiyet sahipleri için dünya; altında üç gün konakladıktan sonra gidilecek olan koca bir çınarın gölgesinden ibarettir.
Vazifemiz tohum atmaktır, toprağı kıvama getirmek, suya kucak açmak ve alın teri ile güneşe selam durmaktır. Eğilerek, bazen dizleri üstüne çökerek çalı ve dikeni temizlemek, kanayan ellerimizi görünce abdestimizi tazelemek ve sonra sükûnetle kaderin hükmünü beklemektir.
“Tohum at, bitmezse toprak utansın”. Üzerinde kibirle yürüdüğü topraktan utanmayan bir insanın tutmayan tohumun hesabını toprağa sorması ne büyük edepsizliktir! (Allah, elindekilerle gururlanan kibirli hiçbir kimseyi sevmez!" Lokman/18)
Hz. Ömer muzaffer komutan Halid Bin Velid’i görevden alırken şöyle der: “Onun elde ettiği başarıların, sadece onun cesaret ve kahramanlığından kaynaklanmadığını bu başarıları ona Allah’ın nasip ettiğini, Allah’tan geldiğini, komutanla alakasının Allah’ın dilemesiyle olduğunu, bütün insanların bilmeleri ve görmeleri gerektiği için böyle hareket ettim.” Zaferin kendi nefislerimizden, kendi ellerimizden olduğuna inanıyorsak zaferin gerçek sahibinin bizi vazifeden uzaklaştırması yakındır.
Denenmek, sınanmak daha büyük bir nimetin tahsisi için bir vesiledir. Keskin bir muhasebe, müşavere ve mücadele vaktidir. (“Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla, bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek deneriz. Sabredenleri müjdele!”Bakara/155)
Vakti Şerifler hayrola, hayırlar fethola!