Hanefî mezhebine göre namazda erkeklerin, sağ ellerini göbeklerinin altında sol elleri üzerine koymaları, kadınların da sağ ellerini sol elleri üzerine koyarak halka yapmaksızın göğüsleri üzerinde bulundurmaları sünnettir (Mevsılî, el-İhtiyar, İstanbul, ts. , I, 49; İbn Nüceym, el-Bahru’r-Râik, Daru’l-Marife, Beyrut, ts. , I, 320). Şafiilere göre göğüsün altında sağ elin içini sol elin üzerine koyarak bağlamak sünnettir. (Maverdî, el-Hâvi’l-Kebîr, Daru’l-Fikr, Beyrut, II, 227) Hanbelîler de ise ellerin göğüsün altı ve göbeğin altından bağlanacağı hususunda farklı görüşler vardır (İbn Kudame, el-Muğnî, Beyrut, 1405, I, 549).
Maliki mezhebinde de, bu konuda farklı görüşler vardır. Bir görüşe göre, sağ eli sol el üzerine koymayı namazın adabından sayarken kimileri bunu mekruh görmektedir. Diğer bir görüşe göre ise, farz namazlarda sağ elin sol el üzerine konularak bağlanması mekruh, nafile namazlarda ise caizdir (İbn Cüzey, el-Kavannü’l-Fıkhiyye, s. 55).
Namazda başı örtmek veya sarık kullanmak gerekir mi? Baş açık namaz kılınabilir mi? Takke ile baş örtülse, sarığın yerine geçer mi?
Hz. Peygamber (s.a.s.) ve Ashab-ı Kiram, İslâm öncesinde olduğu gibi İslâm’dan sonra da günlük hayatlarında, yöresel imkan ve şartlar gereği sarıkla başlarını örtmüşlerdir. Peygamberimiz (s.a.s.) günlük kıyafeti ile namazlarını kılmış, ibadet için özel giysiler edinmemiştir. Mesela takke üzerine sarık sardığı gibi (Tirmizî, Libas, 12, 42), sarıksız takke ve takkesiz sarık kullandığı da olmuştur (Kenzü’l-ummâl, 7/121, Hadis No, 18284-18286).
Bazı İslam bilginleri Peygamberimiz’in (s.a.s.) bu fiili uygulamalarını göz önüne alarak namazda erkeklerin başını örtmesini sünnet kabul etmişler, dolayısıyla baş açık namaz kılmanın mekruh olacağını söylemişlerdir (İbn Âbidîn, Haşiyetü Reddi’l-muhtar, I, 639-641).
Diğer bazıları ise bunu örf gereği kabul ettiklerinden başı açık namaz kılmakta bir sakınca olmadığını belirtmişlerdir. Bunlara göre Hz. Peygamber (s.a.s.) ve Ashab-1 Kiram, İslâm öncesinde olduğu gibi İslâm’dan sonra da sarığı, günlük normal bir giysi olarak kullanmışlardır (Tirmizî, Libas, 12). Hz. Peygamber (s.a.s.)’in yeni müslüman olanlara emir veya tavsiye ettiği özel bir sarık şekli olmamış, bu hususta oluşan örf ne ise öyle devam edilmiştir. Dolayısıyla onlar, Tirmizî’nin rivayet ettiği, “Müşriklerle aramızdaki fark, başlıkların üzerine sarık sarmaktır” (Tirmizî, Libas, 42) hadisi bağlayıcı nitelikte görülmemiştir.
Sonuç olarak sarık dinî bir kisve değildir; Hz. Peygamber imkan ve şartlar gereği sarığı kullanmıştır. Ancak takkenin üzerine sarılmasını önermek suretiyle müşriklerin kullandığından farklı bir tarz geliştirmiş ve Müslümanların bu konuda duyarlı olmalarını istemiştir. Bunu dikkate alan bazı âlimler, namazda başın kapatılmasını sünnet kabul etmişler ve baş açık namaz kılmayı mekruh görmüşlerdir. Bu nedenle namaz kılarken başın takke vb. bir şeyle örtünmesi evladır. Ancak baş açık namaz kılmak da caizdir.
Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı