Zira namazlardan sonra dua ve tesbihât Peygamber Efendimiz (s.a.s.) tarafından tavsiye edilmiş ve bizzat yapılmıştır. Nitekim Rasûlüllah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:
“Bir kimse her namazın sonunda Allah’a otuz üç defa sübhanAllah der, otuz üç defa elhamdülillah der, otuz üç defa da ‘Allah’u ekber’ derse bunların toplamı doksan dokuz eder. Yüze tamamlarken de, ‘Allah’dan başka hiç bir ilâh yoktur. Yalnız o vardır. Şeriki de yoktur. Mülk onundur; Hamd da ona mahsustur; O her şey’e kadirdir” derse, günahları denizin köpüğü kadar bile olsa affolunur” (Müslim, Mesacid, 27, H. No: 1380).
Tesbihat konusunda Müslümanlara özel tavsiyelerde bulunan Hz. Peygamber (s.a.s.)’in bizzat kendisi de, namazlardan sonra üç kere Allah’a istiğfar eder ve şöyle dua ederdi; ^ / “Allah’ım, selâm sensin;
selâmet de ancak sendendir. Mübareksin. Ey Celâl ve İkram sahibi! “
Velîd, Evzâî’ye bu istiğfar nasıl olacak, diye sorduğunda; ‘Estağfirullah, estâğfirullah’ cevabını almıştır (Müslim, Mesâcid, 27, H. No: 1362).
Öte yandan Hz. Peygamber (s.a.s.) ve ashabı farz namaz kılındıktan sonra bazı tekbir, tesbih ve tahmid gibi zikirleri yüksek sesle okumuşlardır. Nitekim İbn Abbâs (r.a.); insanların Peygamber (s.a.s.)’in zamanında farz namazdan çıkınca yüksek sesle zikrettiklerini haber vermiş, “Ben bu sesi işitir işitmez, insanların namazı bitirdiklerini anlardım” demiştir. İbn Abbas bir başka rivayette de “Ben Peygamber (s.a.s.)’in namazı bitirdiğini tekbir getirilmesinden anlardım” demiştir (Buhârî, Ezan, 155).
Sonuç olarak namazdan sonra tesbihat yapılması müstehaptır. Bu tesbihat, münferit olarak yapılabileceği gibi, cemaat halinde de yapılabilir. Ancak tesbihâtın cemaatle yapılması, öteden beri yaygınlık kazanmıştır. Ancak namaz kılındıktan sonra tesbihât yapmadan camiden çıkmanın caiz olmadığı söylenemez.
Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı