Neşe Karaböcek, kardeşi Gülden Karaböcek için neler söyledi?

Plakçı Atilla Alpsakarya ve Neşe Karaböcek 1964'te evlendi. Bir oğulları oldu. 1974'te boşandılar.. Atilla Alpsakarya aynı yıl Neşe Karaböcek'in kız kardeşi Gülden Karaböcek ile evlendi. Çift 9 yıllık evliliklerini 1983'te sonlandırdı.

Plakçı Atilla Alpsakarya ve Neşe Karaböcek 1964'te evlendi. Bir oğulları oldu. 1974'te boşandılar.. Atilla Alpsakarya aynı yıl Neşe Karaböcek'in kız kardeşi Gülden Karaböcek ile evlendi. Çift 9 yıllık evliliklerini 1983'te sonlandırdı.

Neşe Karaböcek eski eşiyle evlenen kız kardeşini affetmedi. Ünlü sanatçı duygularını Posta gazetesine verdiği röportajda anlattı:

"Kendi yaptığım bir şeyden dolayı pişmanlığım yok ama bana yaşatılanlar var. O tatsız yaşanmışlığı herkes biliyor. Gülden ile 44 yıldır konuşmuyoruz. Banden hiç af dilemedi. Bana pğişmanlıktan bahseden de maalesef olmadı. Annemin cenazesinde karşılaştık. Hiçbir şey olmamış gibi bir iki şey konuştuk. Sonra ayrıldık. Zaten cenazede ne konuşulur ki? Affetmek Allah'a mahsus ama benim içim kaldırmıyor. Yüzüne bile bakamıyorum, bakmam."

Neşe Karaböcek kimdir?
Asıl adı Neşecan Göktürk olan Neşe Karaböcek, 1 Nisan 1947 de İstanbul Yeşilköy'de üç katlı ahşap cumbalı bir evde doğar. Aslen baba tarafındanBulgaristan kökenlidir. TCDD Kurumunda Muhasebe Şefi olan Hüseyin Orhan Göktürk ile ev hanımı olan Arife Göktürk çiftinin ikinci çocuklarıdır. Sırasıyla Tezcan, Saniye Gülden (Gülden Karaböcek) ve Gülcan adında üç kız kardeşi, Taner adında bir ağabeyi vardır. Çocukluğu Ankara ve İstanbul'da geçer.
Babasının Devlet Demiryolları'ndaki görevi nedeniyle 1950 de Ankara'ya taşınmalarının ardından, komşuların da zorlamasıyla, Ankara Radyosu'nda çocuk korosunu yöneten Ayşe Abla'ya götürür annesi. Ama Ayşe Abla elinde kaşıkla kocaman kocaman şarkılar söyleyip, kocaman kocaman şarkıcılara taş çıkaran küçük Neşecan Göktürk'ü ne yapsın; o çocuk şarkıları söyleyen çocuklarla çalışmaktadır! Fakat anne dayatınca, konservatuvara götürmesi için bir kart yazar. Neşe Karaböcek 3,5 yaşında iken, o sıralarda Ankara Devlet Tiyatrosu Küçük Tiyatro Bölümü kurulur. Muhsin Ertuğrul'un talimatıyla gazetelere ilan verilerek, tiyatroya alınacak yetenekli küçükler aranır.

''Daha ilkokula gitmiyor, okuma yazması yok. Oyunu nasıl ezberler.'' Yine de imtihanı kazanır; üstelik tiyatro, şan ve bale bölümlerine kabul edilir. İlk rolü ''şarkı söyleyen bir kuş''tur, yaşı 3,5'ken alır bu rolü. Sonra Mümtaz Zeki Taşkın'ın yazdığı iki oyunda başrol oynar: "Yıldız Ece" ve "Kara Böcek". Mümtaz Bey'in hep ''Böcek'' diye sevdiği ve bu nedenle de adına bu oyunu yazdığı Neşecan, sonraları hep Neşe Karaböcek olarak anılacaktır. Diğer oyunlardan kat kat fazla oynanan Kara Böcek, Neşecan'ın o küçücük haliyle Cumhurbaşkanı İsmet İnönüile de tanışmasına vesile olacaktır.

Daha sonra Devlet Operası'na alınır. Soprano olarak yetiştirilir. Carmen, La Bohem operalarında, Peter İlyiç Çaykovski'nin Kuğu Gölü'nde yaşını aşan görevler alır. Muhsin Ertuğrul'la Büyükbaba ve Torunu oyununu birlikte oynarlar. Bu arada bir de Halkevi'nde de halk tiyatrosu eğitimi alır. Ve bütün bunlar o henüz ilkokula başlamadan gerçekleşir.

Nihayet ilkokula başlar! Altı yaşında, ikinci sınıftan. Ama aynı zamanda tiyatroda, operada rol alır; bale eğitimine devam eder, bir de üstüne gazinolarda ''solist'' olur. Yedi yaşındayken, semaverden çay içilip fındık fıstık yenilen Ankara Cebeci Dörtyol Aile Bahçesi'nde sahnede bulur kendini. Ablasıyla birlikte, Karaböcekler olarak türküler söylerler, Safiye Ayla, Hamiyet Yüceses'ten önce! Ama Neşecan tek başına ''Bakmıyor Çeşmi Siyah'', ''Aheste Çek Kürekleri'' ve inanmayacaksınız ''Makber''i icra etmektedir. Bahçe dolar taşar, Ankara çalkalanır. O ise bebeklerle hiç oynamayan, evcilik oynayan kızları ''Allah Allah, yapma şeylerle oynuyorlar'' diye garipseyen bir çocuktur o zaman.

Eh sonunda bir tercih yapacaktır; ne de olsa yedi yaşına gelmiştir! Tabii ailesinin etkisiyle tercihi sahneden yana olur. Operayı bırakır ama, okul, konservatuvar ve sahne devam eder. Bu arada Fahri Kopuz'dan, Türk müziği, nota ve solfej dersleri alır. Bir bakarsınız, plakçılar kapıda. Yedi yaşında ilk plağını da doldurur: Bir Arap şarkısı Alloma ve Tintin Tini Mini Hanım.

Ortaokulu bitirince ablası evlenir ve Neşe Karaböcek tek başına sahnelerdedir artık. Ama o batı, özellikle İspanyol müziğine merak sarmıştır. Ankara Radyosu'nda Flamingo Dans Orkestrası eşliğinde Latin Amerika müziği icra eder.

''Artık Sevmeyeceğim'' ve ''Ağlama Değmez Hayat''ın olduğu 45'lik, 5 milyon satar! O artık bildiğimiz Neşe Karaböcek'tir. İlk Altın Plak ödülünü o zaman alacak ve sonra bunların sayısını 18'e çıkarıp, rekoru hálá kimseye kaptırmayacaktır.

Hemen hemen her tür müziği denemiş ve sayısız 45'lik plak, LP ve kaset/CD doldurmuştur. Ayrıca 11 sinema filminin başrolünde oynamıştır.

Ödülleri; 18 Altın 45'lik plak, 2 Altın Long Play, 1 Altın Bülbül (5 Adet Altın 45'lik yerine verilmiştir.) 2 Altın Kaset, 1 Altın Heykel, ve çok sayıda dergi, gazete, mecmua adına verilen ödüllerle sanat dünyasındaki rekorun sahibidir. AyrıcaBing Crosby'den sonra dünyada en çok altın plak alan 2. sanatçıdır. 1981 yılında Altın Plak adlı müzik şirketini kurdu.

1991 yılında ikinci eşi Tevfik Yener ve oğullarıyla Amerika'da Newyork'a yerleşir. 20 sene orada kaldıktan sonra Türkiye'ye kesin dönüş yapar.

Neşe Karaböcek Mart 2011 de İstanbul'da da kendi yaptığı resimlerden bir resim sergisi açtı. Adı "Yeşil Elmas" olan Bitkiler ve vitaminler hakkında, bitkilerin, otların nasıl şifa kaynağı olduğunu, doğal güzelliği anlatan bir de kitap yazdı.

Evlilikleri
1. evliliği: Elenor Plak Şirketi'nin sahibi Atilla Alpsakarya ile evlendi. Temmuz 1974'te boşandılar. Bu evlilikten Alper adını verdiği bir oğlu dünyaya geldi.
2. evliliği: 13 Ağustos 1974 tarihinde gazeteci Tevfik Yener ile evlenir. Hasan adında bir oğlu olmuştur.

Gülden Karaböcek kimdir?

, 4 Kasım 1953 tarihinde Ankara 'da dünyaya geldi. Aslen baba tarafından Bulgaristan kökenlidir. TCDD Kurumunda Muhasebe Şefi olan Hüseyin Orhan Göktürk ile ev hanımı olan Arife Göktürk çiftinin dördüncü çocuklarıdır. Sırasıyla Tezcan, Neş'ecan (Neşe Karaböcek) ve Gülcan adında üç kız, Taner adında bir ağabeyi vardır. Çocukluğu Ankara ve İstanbul'da geçer.

Gülden Karaböcek, arabesk ve fantazi müziğin ilk isimlerinden, çok iyi bir sese sahip ayrı bir çok felsefi müzikal tarzda kendine özgü şarkılar yapan sanatçılarımızdan birisidir.

Müziğe Ankara'da henüz beş yaşında iken merak sardığı bağlama dersleri ile başlar.Özellikle Türk Halk Müziğine karşı büyük bir ilgi ve sevgi duymaktadır. Ankara Radyosu THM sanatçılarından Yaşar Aydaş'tan ilk müzik eğitimini alır. Ondaki yeteneği asıl keşfeden ve onu ses sanatçığına yönlendiren ise Orhan Gencebay olacaktır.

Amatör bir solist adayı iken 1967'de 14 yaşında Plağa okuduğu ilk şarkı "Yazılanlar Gelir Başa" isimli şarkısıdır.

Gülden Karaböcek 17 yaşındayken yaptığı ilk albümüne bağlamasıyla Orhan Gencebay eşlik etmiştir. "Dilek Taşı" adlı ilk özgün bestesini yaptıktan sonra, Sürünüyorum, Kırılsın Ellerim, Ben Olmalıydım, Boşuna Kazma Mezarcı Aşkımızı Gömemezsin, Mum Işığında, Sen Evlisin, Bir Mucize Allahım, Sevmez Olaydım, Duyar mısın Feryadımı, Ağlıyorsam Yaşıyorum, Mutluluk Sen Nerdesin, Son Yemin, Affetmem Seni Yar, Otel Odaları gibi çok sayıda esere yorumcu ve besteci olarak imza atan Gülden Karaböcek şarkılarının bazılarının sinema filmini çevirmiştir. Dilek Taşı, Duyar mısın Feryadımı, Hasretinle Yaşanmıyor, Kenar Mahalle, Sevsen Ne Olurdu, Ağlıyorsam Yaşıyorum isimlerinde 6 tane sinema filminde başrol oynamıştır.

1971 yılında 18 yaşında olduğu dönemde gerçek soyadı olan Göktürk'ün yerine,ablasının plaklarında ve sahnede kullandığı ünlü Karaböcek soyadını, ablasının tüm karşı çıkışlarına ve engellemelerine karşın mahkeme kararı ile alarak resmileştirir. İlk sahne çalışmaları da bu yıllarda başlar.Şah Plak ile anlaşarak bu şirket hesabına on adet 45'lik plak yapar.

1971 tarihli Adaletin Bu mu Dünya adlı 45'liği bu dönemdeki ilk önemli çalışmaları arasındadır. Hasta Gönlüm, Gönül Dağı, Gözlerin Güldükçe, Dumanlı Dumanlı Oy Bizim Eller adlı eserler folk tarzının dikkat çekenleridir. Aranjman türündeki 1972 tarihli Koşma Koşma adlı 45'liği ile ilk kez adını duyurarak listelere girer. Taka Taka, Yaralı Kalp, Tövbe Ettim Sevmeye, Dur Bırakma Beni başlıca aranjmanlarıdır.

1970'li yıllarda ablası Neşe Karaböcek'in eşi Atilla Alpsakarya ile aşk yaşayan, Gülden Karaböcek’in ablası Neşe Karaböcek ile 12 yıllık eşi Atilla Alpsakarya arasındaki evliliğin Temmuz 1974'te son bulmasının ardından, Elenor Plak Şİrketinin sahibi Atilla Alpsakarya ile 12 Eylül 1975'te nikah masasına oturması ile skandallarlarla başlayan olaylı evliliği, mahkeme kararı ile kesin olarak ayrılacakları 26 Ekim 1983 tarihine kadar sürdü.

Gülden Karaböcek’in Atilla Alpsakarya ile aşk yaşadığı iddia edildiği günlerde ailesi onu evden kovmuşlar, ve o da Cem Karaca’nın evine sığınarak orada yaşamaya başlamış. Derken Atilla gelip onu aldı ve evinde bakmaya başladı. Sonra Atilla marka olan Karaböcek soyadını kaybetmemek için Gülden Karaböcek’i kendisiyle evlenmesi için baskı yaptı. Gülden Karaböcek, yıllar sonra bir televizyon proğramında Şenay Düdek’in ısrarlı sorularının karşısında “Aslında ablam (Neşe Karaböcek’in) eniştem ile evliyken Salih Güney ile ilişkisi vardı”. Diyecekti .

Bu evlilik döneminde Gülden Karaböcek, eşi Atilla Alpsakarya'nın sahibi bulunduğu Elenor Plak Şirketi hesabına toplam 8 adet 45'liğe imza atar.

1975-1976 döneminde, Elenor'un bir diğer sanatçısı olan ve tıpkı kendisi gibi yeni yeni şöhretle tanışan Ferdi Tayfur'un bestelerinden etkilenerek, sanatçının arabesk tarzdaki Bana Gerçekleri Söyle, Akşam Güneşi, Kır Çiçekleri, Alıştım, Çeşme, Ne Bilirdim ki gibi ses getiren bazı bestelerine plaklarında başarıyla yer verir. Tüm bu dönemdeki çalışmalarında düzenlemelerine ünlü müzisyen Onno Tunç aranjör olarak imzasını atar.

Gülden Karaböcek'i deyim yerindeyse Gülden Karaböcek yaparak ona asıl şöhretini kazandıran dönem ise, tüm bu çalışmaları izleyen 1977'de çevirdiği ünlü Dilek Taşı filmi olacaktır. Hemen arkasından yayınlanan Dilek Taşı 45'liği ise ölümsüz bir hit olarak sanatçının bir numaralı başyapıtını 1978 yılının unutulmaz klasiği olarak zirveye çıkarmıştır.

Dilek Taşı filmi ve 45'liği ile yaşadığı başarı, sanatçıya çok daha büyük bir başarının kapısını araladı ve böylece ünlü “Müzik ve Ben” albümü doğdu. 1979 yılında yayınlanan bu albümünde Gülden Karaböcek, besteci kimliğini, tüm müzik bilgisini ve yılların duygu birikimini açıkça ve doğal bir şekilde, içinden geldiği gibi ortaya koyarak başta Sürünüyorum, Ayrılık Kolyesi, Kırılsın Ellerim, Bahtıma Yanarım ve Kaybolan Hayaller olmak üzere hit haline gelen pek çok esere imzasını başarıyla attı.

Başlıca hit olmuş eserleri; Dilek Taşı, Sürünüyorum, Kırılsın Ellerim, Ayrılık Kolyesi, Ağlıyorsam Yaşıyorum, Duyar mısın Feryadımı, Küstüm Sana Dünya, Mahşer Gününde, İki Kelime, Sen Evlisin, Sevsen Ne Olurdu, Bugün gibi pek çok hit olmuş esere imzasını atmıştır. Yüzlerce şarkısı olup birçoğunun bestesi ve düzenlemeleri kendisine aittir. 35’in üzerinde albümü vardır.

Nisan 1982'de “Gülden Fırtınası” adlı albümü; Küstüm Sana Dünya, Mahşer Gününde, İki Kelime, Can mı Dayanır, Nasıl Güleyim gibi unutulmaz hitler çıkarmasına rağmen, beklenen ticari başarıyı sağlayamadı.

12 Eylül 1975'te Atilla Alpsakarya ile olan ilk evliliğinden 1979 doğumlu Alpay adlı bir erkek ve 1986 yılının sonlarında Recep Armağan Düzgit ile yaptığı ikinci evliliğinden 1988 doğumlu Nur adlı bir kız çocuk annesidir.

1986 yılı Eylülünde çıkan aşk temalarıyla süslü Aşığım Seviyorum albümü izler. Aynı yılın sonlarında Recep Armağan Düzgit ile evlenerek Düzgit Plakçılığı kurar. Bu şirket hesabına 1987-1989 arasındaki 3 yıllık dönemde 4 albüm yapar. Hasret Pınarı (1987), Bir Mucize Allahım (1987), Zirvede On Yıl/Bestelerim (1988), Mutluluğa Geç Kaldım (1989). Armağan Düzgit’le yaptığı evlilikte istediği gibi yürümez. Bir evlilik yürümüyorsa yürümüyordur; 3 kez evlenip, 3 kez ayrılırlar.

Mayıs 1983'te Londra da Palladium'da ve Avustralya'da konserler verdi. 1984 yılında Çakıl Gazinosu’nda ve İzmir Fuarında assolist olarak sahne alır. Selami Şahin ile birlikte ikili olarak sahne aldıkları yıllarda, Zeki Müren, Müzeyyen Senar, Ferdi Tayfur gibi ünlü sanatçılar kendisini izlemek üzere Çakıl Gazinosu’na gelir, aynı sahneyi paylaşırlar. Albümlerinin yüksek satış rakamları elde edilmesi üzerine Altın Plak yerine Kendisine İMÇ'de bir plak dükkanı hediye edilir.

1987 yılında Bir Mucize Allah’ım isimli Türkiye’nin ilk CD’sini çıkarmıştır. 1980 yalında yoğun istek üzerine İzmir Fuarında assolist olarak sahneye çıkmıştır.

Son albümü 2001 yılında çıkan “Güldence” olup, son olarak 2004 yılında Murathan Mungan’ın “Söz Vermiş Şarkılar” isimli albümünde Otel Odaları isimli şarkı ile yer aldı.

2006 yılında Muazzez Abacı ile birlikte 22 yıl aradan sonra yeniden İzmir Fuarı'nda sahne alan sanatçı 2006-2012 yılları arasında Cahide Kabaret, Parkorman, Eylülist Müzik Kulübü, Paella, 5. Kat, Nahide, Harbiye Açık Hava Tiyatrosu, Haydar Aliyev Sarayı gibi çok özel mekanlarda konserler vererek sevenleriyle buluşur.

İstanbul'da yaşamakta olan Gülden Karaböcek, besteci kimliğiyle MESAM üyesidir.Bağlama, gitar ve piyano da çalabilmektedir.

Evlilikleri :
1. evliliği: : 12 Eylül 1975'te Elenor Plak Şİrketinin sahibi Atilla Alpsakarya ile evlendi 26 Ekim 1983’de boşandı. ilk evliliğinden 1979 doğumlu Alpay (d.Haziran 1979) adlı bir erkek çocuğu oldu.
2.evliliği : 1986 yılında Recep Armağan Düzgit ile yaptığı ikinci evliliğinden 1988 doğumlu Nur adlı bir kız çocuk annesidir. Daha sonra boşandılar.

Gülden Karaböcek’in bir dönemin dillerden düşmeyen şarkısı Dilek Taşının sözleri :

DİLEK TAŞI

Gözümde canlanır koskoca mazim

Sevdiğim nerede ben neredeyim?
Suçumuz neydi ki ayrıldık böyle?
Kaybolmuş benliğim, ben ne haldeyim?

Efkarım birikti sığmaz içime

Bin sitem etsem de azdır kadere
Gülmeyi unutan yaşlı gözlere
Mutluluktan haber ver dilek taşı

Bir hayal tufanı eser başımda

Hangi yana baksam durur karşımda
Artık tüm umutlar yabancı bana
Onu aramaktan ben ne haldeyim?

Ve meşhur Sürünüyorum şarkısı(sözleri Ali Tekintüre'nin)

SÜRÜNÜYORUM

Döndürsene beni senin yoluna

Kahreden dünyamda sürünüyorum
Huzursuz geceler, korkulu düşler
Bak da gör halimi, sürünüyorum

Ne bir sevenim var, ne seven bir kalbim

Ellerim bağrımda, perişan kaldım
Bir gün değil sana her gün yalvardım
Duymadın sesimi, sürünüyorum....

Avutma her güne bin ümit verip

Ağlatıyor sonra hüsranlar gelip
Baştan yarat beni dertten eleyip
Acı bu halime, sürünüyorum

Tövbeler dileyip düşsem yoluna

Günahım bırakmaz , girer koluma
Sonunda kul oldum kötü kuluna
Ayaklar altında sürünüyorum..

Magazin Haberleri