Zira Hz. Peygamber (s.a.s.): “İki şahit olmadan kıyılan nikâh geçerli olmaz. ” (bkz. Buhârî, Nikâh 36; Şehâdât, 8; Ebu Dâvûd, Nikâh 19; Tirmizi, Nikâh, 14; İbn Mace, Nikah 15) buyurarak nikahtaki en önemli şartlardan birinin şahitlik olduğunu belirtmiştir. Nikâh akdinde şahitlerin; erkeğin şahidi ve kızın şahidi şeklinde bir ayrıma tabi tutulması şart değildir.
Hanefi âlimleri dışındaki müctehidler, şahitlerin ikisinin de erkek olmasını şart koşmuş, Hanefiler ise bir erkek ve iki kadının şahitliğini yeterli görmüşlerdir. Nikâhta şahitliğin şart koşulması aleniliği sağlamak ve yapılan evliliğe şaibe karışmasını önlemek içindir.
Şahitlerin Müslüman ve tam ehliyetli (temyiz gücüne sahip, âkil baliğ) olması gerekir. Şu kadar var ki evlenilecek kadın Ehl-i kitaptan biri ise şahitler de Ehl-i kitaptan olabilir (Merğînânî, el-Hidâye, İstanbul, 1986, I, 190).
İki bayram arasında evlenmek caiz midir?
Ülkemizin bazı yörelerinde, Ramazan ile Kurban Bayramı arası kast edilerek “İki bayram arasında düğün yapılmaz ve nikah kıyılmaz.” denilmektedir. Bu sözün dinî yönden hiçbir dayanağı bulunmamaktadır. Hz. Peygamber (s.a.s.) ile Hz. Âişe (r.a.) de Şevval ayında evlenmişlerdir (Müslim, Nikâh, 73). Şartlar ve imkânlar müsait olduğu zaman senenin bütün gün ve saatlerinde düğün yapılabilir, nikah kıyılabilir. Yani nikah için belli bir zaman ve vakit yoktur. Bu nedenle iki bayram arasında düğün yapmakta ve nikah kıydırmakta dinimiz açısından hiçbir sakınca bulunmamaktadır.
Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı