Gazeteci Hrant Dink'i öldürme suçundan içeride olan Ogün Samast'ın kim olduğu internette aratılmaya başlandı. Peki Ogün Samast kimdir? Nereli? Ne kadar ceza aldı? Ayrıntılar haberimizde...
OGÜN SAMAST KİMDİR?
Ogün Samast (d. 1990 Trabzon) 19 Ocak 2007 tarihinde, İstanbul'un Osmanbey semtinde Agos gazetesi binası önünde Ermeni asıllı gazeteci Hrant Dink'i Yasin Hayal'in azmettirmesiyle öldüren kişi.
Samast'ın ailesi Trabzon ilinin Düzköy ilçesindendir. Ebeveynleri birbirinden ayrı yaşıyorlardı. Ortaokul mezunu olan ve lise birinci sınıftan okulu bırakan Ogün Samast'ın girdiği işlerden uzun zaman geçmeden ayrıldığı belirtildi, ayrıca olası bir uyuşturucu kullanıcısıydı. Samast, ailesi tarafından "sakin ve uysal" biri olarak tanımlanırken, arkadaşları arasında "agresif ve kavgacı" olarak tanınırdı, hatta bu agresif tavrı yüzünden girdiği yerel bir futbol takımından atılması olayına parmak basılır. Ayrıca, polis raporunda Samast'ın internet üzerinde çok vakit geçirdiği ibaresi yer alır.
HRANT DİNK NASIL ÖLDÜRÜLDÜ?
Hrant Dink, 19 Ocak 2007 tarihinde gazete bürosunun yanında üç el ateş edilerek öldürüldü.
Ogün'ün babası Ahmet Samast, oğlunu televizyonda cinayet zanlısı olarak görünce hemen polisi arayıp oğlunu ihbar etti. 20 Ocak 2007 tarihinde, olaydan 36 saat sonra Samsun Otogarı'nda Trabzon'a gitmek üzereyken, jandarmalar tarafından yakalanarak gözaltına alındı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yaptığı açıklamada katil zanlısının olayda kullanılan silahla birlikte ele geçirildiğini söyledi.
Anadolu Ajansı'nın belirttiğine göre Samast cinayeti işlediğini itiraf etti ve hiçbir pişmanlık duymadığını söyledi[8]. Daha sonraki mahkeme süreçlerinde Emin Çölaşan'ı şu ifadelerle suçlamıştır: “Peki beni bu sürece getirenler nerede, kim onlar? “Damarlarımda cahillik aktığı ilk gençlik yıllarında ben nereden bilirdim Agos Gazetesi’ni, nereden tanırdım Hrant Dink’i, Ermeni nedir, tarih nedir, hiç bilmezdim. Ortaokul mezunu yurdun çocuklarından bir tanesiydim. Benim de hayallerim vardı. Deniz kenarında gün batımını melisa düşleri eşliğinde karşılamak, yarimin karşısında terlemekti hayallerim. Dıştan açılan mavi çelik kapı, içten açılan demir parmaklıklı pencere, bir avuç gökyüzünü hapseden çelik teller eşliğinde yalnızlığın bile yalnız olduğu demir duvarları hayal etmiyordum. Ta ki eski sabıkalı, Yasin’in bana internetten gösterdiği manşetler ve okuttuğu yazılarla bana baskı oluşturarak beni sürüklediği kin ve nefret girdabında kaybolmamla başladı olaylar. Yaşarken tuz katmazlar aşına, methiyeler düzerler mezar taşına diyor Ziya Paşa, ‘vatan haini, utanmaz Ermeni’ diye manşetleri ben mi attım? Adamın yazdığı yazının bir bölümünü cımbızla alıp provokatörlük yapan ben miydim? Bu manşetler ve bu yazılar yüzünden mahkeme köşelerinde Dink’i ve Orhan Pamuk’u süründüren halkımızın önüne bunlar ‘vatan haini, devlet düşmanı, bizi küfreden bizi aşağılayan, bölmeye çalışanlar işte bunlar’ diye hedef gösteren ben miydim? Televizyon tartışmalarında parmaklarını sallayarak yok mu bunları vuracak vatan evladı diye içindeki nefreti kusan ben miydim? O manşetler atılmasaydı, Emin Çölaşan o yazıyı cımbızla çekip yazmasaydı bunların hiçbir yaşanır mıydı? Bunlar bilmezler mi yurdumdaki cahil ve milli duyguları kullanılmaya bu kadar açık olan gençlerimizden birinin bir kötülük yapacağını? Bilirler amaç da o zaten. Benim yaşımda 10 genci okutun o manşetleri, gösterin o yazıları, arkadan eski bir sabıkalı korkutsun gaza getirsin tümü benim yaptığımı yapar. Yapmadı mı ne çabuk unutuyoruz. Ben kurban oldum başkaları olmasın.
Ben buradayım, bunları yazanlar nerelerde? Beni teşvik eden Emin Çölaşan nerede? Bu manşetleri atan gazetelerin yönetici ağabeyleri nerede? Bugün yalılarında Petrus Şarabı içip ruhlarındaki gestapoların onlara gösterdiği yeni hedef ve kurbanlarını arıyorlar. Emin Çölaşan’dan, bu manşetlerini atanlardan şikayetçiyim ‘Hrant için, adalet için’ diye bağıranlar bu sesimi duyun. O manşetleri döviz yapın onları taşıyın. Ben üzerime düşeni yaptım gözümdeki çöpü çıkarttım. Siz de çıkartın ifadelerimde söylüyorum. Onu gördüm vurmaktan vazgeçtim. İki yumruk atacaktım, aklıma Yasin geldi korktum, aklıma o manşetler, o yazılar geldi, ne yaptığımı dahi hatırlayamayacak hale geldim. Bugün olsa tartışırdım, konuşurdum, belki de ben haklı çıkardım. Ama o yazılar olmasaydı, bu yaşananlarda olmayacaktı. Özgür basın o günlerdeki manşetlerini bir hatırlayın, bir hatırlatın neden suskunsunuz. ‘Güvercin’ diye manşet atanlar değil miydi, vatan haini diye manşet atanlar. ‘Hepimiz Ermeniyiz’ diye döviz taşıyanlar o yazıları yazanlar değil miydi? Kin ve düşmanlığın kazanına odun taşıyanlar, bunları yazacak yok mu, bunları yargılayacak yok mu. ‘kral çıplak evet kral çıplak diyor’ bu çocuk. Bu manşetleri atanları, yazılan yazanları araştıracak yok mu? Asıl suçlu onlar, ben masumum. O mazlum, ben cezamı çekiyorum, ama o yazıyı yazan, o manşetleri atanlar asıl siz suçlusunuz. Er ya da geç ışık sizi aydınlatacak ve bu gizlendiğiniz karanlıktan çıkacaksınız”.
Suç işlerken 17 yaşında olması sebebiyle Çocuk Mahkemesinde yargılandı ve 22 yıl 10 ay hapis cezası aldı.
OGÜN SAMAST NE KADAR ALDI?
Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin birtakım suçlar yönünden zaman aşımının dolması ihtimali bulunduğu gerekçesiyle dosyası ayrılan ana dava hükümlülerinden Erhan Tuncel'e 99 buçuk yıl, Ogün Samast'a 2 buçuk yıl, Yasin Hayal'e ise 7 buçuk yıl hapis cezası verildi.
Hrant Dink davasında zaman aşımı ihtimaline ilişkin dosyası ayrılan 9 sanık hakkındaki davada karar açıklandı.
Mahkeme Erhan Tuncel'i, Hrant Dink'i öldürmeye yardımdan 18 yıl, örgüte yardımdan 2 yıl 6 ay ve Trabzon'daki bombalı saldırıya ilişkin 79 yıl olmak üzere 99 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırdı.
Mahkeme heyeti Tuncel'in tutuklanmasına karar verdi.
HRANT DİNK KİMDİR?
Hrant Dink, 15 Eylül 1954 tarihinde Malatya'da dünyaya geldi. 1961 yılında İstanbul'a taşındıktan sonra anne-babası boşandı ve Hrant Dink ve 2 kardeşi Ermeni Yetimhanesi'ne yerleştirildi.
Yetimhanede büyüdüğü esnada o yıllarda aktif olan sol siyasetinden etkilendi ve Türkiye Komünist Partisi (TKP) çizgisinde siyaset hayatına atıldı ve örgüt ile Ermeni cemaatinin ilişkilendirilmesinin önüne geçmek için ismini Fırat olarak değiştirdi.
Üniversite'den mezun olduktan sonra kardeşleriyle yayınevi ve kırtasiye dükkanı açtı. Dükkan işlettiği dönemlerde Tuzla Ermeni Çocuk Kampı'nı da yönetmeye başladı ve 21 yıl sonra kampa devlet el koydu.
Genelde gazetelerde kitap eleştirileri yaptığı yazılar oldukça yayınlandı ve basında çıkan yanlış haberlere göndermeler yaptı. Böylece adı duyulan bir gazeteci oldu.
5 Nisan 1996 tarihinde Ermenice bir gazete olan Agos'u yayın hayatına başlattı. Agos'la aynı zamanda Zaman ve Birgün gazetelerinde de yazdı. Yazdığı yazılarda her etnik topluluğun barış içinde yaşaması gerektiğini ve Ermeni cemaatinin patrikhane dışında sivil bir merkezi olamsı gerektiğini de belirtiyordu.
2002'de verdiği bir konferansta "Ben Türk değli, Türkiyeliyim ve Ermeniyim" dediği için hakkında "Türklüğü aşağılamak" suçundan 3 yıl yargılandı ve beraat etti. Aynı zamanda 13 Şubat 2004'te yayınladığı makalede "Türk'ten boşalacak o zehirli kanın yerini dolduracak temiz kan, Ermeni'nin Ermenistan'a kuracağı asil damarında mevcuttur." sözlerinden dolayı "Türklüğe hakaret" suçundan yargılandı ve 6 ay hapis cezası aldı fakat cezası ertelendi.
Hrant Dink, 19 Ocak 2007'de Şişli'de Agos Gazetesi'nden çıktığı esnada 14:54'te yakın mesafeden yapılan 3 el silah atışıyla öldürüldü. Katil zanlısı 19 yaşındaki Ogün Samast ise Samsun otogarında yakalandı.