15 Temmuz 2016'da başlatılan ancak tüm Türkiye'nin birlikte demokrasiye sahip çıkması ile sonuçsuz kalan darbe girişiminin ardından soruşturmalar devam ediyor.
Sadece TSK'da değil, İçişleri Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı gibi kurumlarda da soruşturma kapsamında çok sayıda görevinden uzaklaştırıldı. Soruşturma devam ederken, 19 Temmuz'da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan açıklamalarda bulundu ve, "Çarşamba günü önemli bir kararı açıklayacağız" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sözlerinin ardından vatandaşların meraklı bekleyişi başladı. Sosyal medyada konunun yankıları sürerken, açıklanacak konunun erken seçim, idam konusu, sıkıyönetim, olağanüstü hal (OHAL) ilanı olabileceği konuşuluyor. Bu söylentilerin yayılmaya başlanmasının ardından sıkıyönetim nedir, OHAL nedir gibi sorulara yanıt aranmaya başlandı. İşte sıkıyönetim nedir ve OHAL nedir sorularının yanıtı...
Anayasanın olağanüstü hal (OHAL) ile ilgili maddeleri ve OHAL Kanunu’na göre, TBMM’nin onayından sonra yürürlüğe girecek OHAL süresince yetki hükümet ve bölge-il valilerinde olacak. Anayasa’nın OHAL ile ilgili 120. maddesi, “Şiddet olaylarının yaygınlaşması ve kamu düzeninin ciddî şekilde bozulması sebepleriyle olağanüstü hal ilânı” başlığını taşıyor.
İŞTE O AÇIKLAMA
Madde metni, “Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, MGK’nın da görüşünü aldıktan sonra yurdun bir veya birden fazla bölgesinde veya bütününde, süresi altı ayı geçmemek üzere olağanüstü hal ilân edebilir” ifadelerini içeriyor. OHAL Kanunu’nun 27. maddesine göre, bölge valisi, olağanüstü halin gerektirdiği durumlarda mahalli idarelerin organlarınca alınacak kararlar ile tesis edilecek tasarrufların tamamının veya belli konulara ilişkin olanlarının; il merkezinde kendisinin, görevlendirilmesi halinde il valisinin ve ilçelerde kaymakamların onayı ile yürürlük kazanmasını kararlaştırabilecek. Anayasanın 121. maddesinde “Olağanüstü hal süresince, Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda, kanun hükmünde kararnameler (KHK) çıkarabilir.OHAL’e gerekçe oluşturan konularla sınırlı olabilecek bu KHK’lar Anayasa Mahkemesi’ne taşınamayacak. Kaynaklar, 4 gün olan anayasaya karşı işlenen suçlardaki gözaltı süresinin yeni düzenleme ile 8 güne çıkartılması konusunda kısa zamanda adım atılabileceğine işaret ediyor. OHAL Kanunu’na göre ise hükümet şunlarla yetkili olacak:
- Belirli yerlerde yerleşimi yasaklamak, belirli yerlere girişi, buralardan çıkışı sınırlamak, belli yerleşim yerlerini boşaltmak veya başka yerlere nakletmek.
- Öğrenime ara vermek, yurtlara süreli veya süresiz olarak kapatmak.
- Gazino, lokanta, birahane, meyhane, sinema, tiyatro ve benzeri eğlence yerlerini, otelleri, konaklama tesislerini denetlemek, bunların açılma-kapanma zamanını tayin etmek ve bu yerleri olağanüstü halin icaplarına göre kullanmak.
- Tüm haberleşme araç ve gereçlerinden yararlanmak, geçici olarak el koymak.
- Tehlike arz eden binaları yıkmak. Zaruri ihtiyaç maddelerinin dağıtımını düzenlemek.
- Temel ihtiyaçlarla ilgili tedbir almak. Bunları depolayın, fahiş fiyatla satanları için kapatma dahil önlem almak.
- Kara, deniz ve hava trafik düzenine ilişkin tedbirleri almak, ulaştırma araçlarının bölgeye giriş ve çıkışlarını kayıtlamak veya yasaklamak.
Sokağa çıkma yasağı
- Sokağa çıkmayı sınırlamak veya yasaklamak.
- Belli yerlerde veya belli saatlerde kişilerin dolaşmalarını ve toplanmalarını, araçların seyirlerini yasaklamak.
- Kişilerin; üstünü, araçlarını, eşyalarını aratmak ve bulunacak suç eşyası ve delil niteliğinde olanlarına el koymak.
- Kimlik belirleyici belge taşıma mecburiyeti koymak.
- Gazete, dergi, broşür, kitap, el ve duvar ilanı ve benzerlerinin basılmasını, çoğaltılmasını, yayımlanmasını ve dağıtılmasını, bunlardan olağanüstü hal bölgesi dışında basılmış veya çoğaltılmış olanların bölgeye sokulmasını ve dağıtılmasını yasaklamak veya izne bağlamak; basılması ve neşri yasaklanan kitap, dergi, gazete, broşür, afiş ve benzeri matbuayı toplatmak.
- Söz, yazı, resmi, film, plak, ses ve görüntü bantlarını ve sesle yapılan her türlü yayımı denetlemek, gerektiğinde kayıtlamak veya yasaklamak.
- Hassasiyet taşıyan kamuya veya kişilere ait kuruluşlara ve bankalara, kendi iç güvenliklerini sağlamak için özel koruma tedbirleri aldırmak veya bunların artırılmasını istemek. Her nevi sahne oyunlarını ve gösterilen filmleri denetlemek, durdurmak veya yasaklamak.
- Ruhsatlı da olsa her nevi silah ve mermilerin taşınmasını veya naklini yasaklamak.
- Her türlü cephaneler, bombalar, tahrip maddeleri, patlayıcı maddeler, radyoaktif maddeler veya yakıcı, aşındırıcı, yaralayıcı eczalar veya diğer her türlü zehirler ve boğucu gazlar veya benzeri maddelerin bulundurulmasını, hazırlanmasını, yapılmasını veya naklini izne bağlamak veya yasaklamak. Kamu düzeni veya kamu güvenini bozabileceği kanısını uyandıran kişi ve toplulukların bölgeye girişini yasaklamak.
Toplantı ve gösteri
- Güvenliklerinin sağlanması gerekli görülen tesis veya teşekküllerin bulunduğu alanlara giriş ve çıkışı düzenlemek, kayıtlamak veya yasaklamak,
- Kapalı ve açık yerlerde yapılacak toplantı ve gösteri yürüyüşlerini yasaklamak, ertelemek, izne bağlamak.. izne bağladığı her türlü toplantıyı izletmek, gözetim altında tutmak veya gerekiyorsa dağıtmak.
- İşçi çıkartmalarını işverenin de durumunu dikkate alarak üç aylık bir süreyi aşmamak kaydıyla izne bağlamak veya ertelemek.
- Dernek faaliyetlerini; her dernek hakkında ayrı karar almak ve üç ayı geçmemek kaydıyla durdurmak.
- Anayasanın 121. maddesine göre, suçluların eylemin ardından başka ülkeye geçmesi halinde ilgili ülkenin onayıyla sınırötesi operasyon yapmak.
- OHAL’in koordinasyon görevi Başbakan veya ilgili bakanlıkça sağlanacak.
- Bunun için ilgili bakanlıkların temsilcileriyle Olağanüstü Hal Koordinasyon Kurulu kurulacak. Kurulun görevleri yönetmelikle belirlenecek. Bölgelerde, bölge valileri atanacak ve buralarda olağanüstü hal kurulu oluşturabilecek. İllerde de olağanüstü hal büroları kurulabilecek.
- Alınan kararlar yayın araçlarıyla ya da sözlü olarak duyurulabilecek.
- OHAL kapsamında kullanılan mallarla ilgili olarak çalışanlara belge verilecek ve bunun karşılığı ödenecek. Geçici süre ile taşıtlara ve mallara el konulabilecek.
Şiddet olayları
- Bölge valileri şiddet olaylarını emrindeki kuvvetler ve kolluk kuvvetleriyle bastırabilecek. Yeterli gelmezse bölgedeki en büyük askeri komutanlıktan yardım istenecek. Komutanlıklar bunu hemen yerine getirmek zorunda olacak.
- Bölge valisi ile ilgili komutan kolluk güçleriyle askerin ortak çalışmasını sağlayacak.
- İl valileri de bastıramadıkları olaylarda bölge valisinden yardım isteyebilecek.
Silah yetkisi
- Kolluk güçleri ile görev verilen özel kolluk kuvvetleri ve TSK mensupları görevlerini yaparken silah kullanmayı gerektiren koşullarda silah kullanma yetkisine sahip olacak.
- Teslim ol emrine itaat edilmemesi, karşılık verilmesi veya meşru müdafaa hallerinde doğruca ve duraksanmadan ateş edilebilecek.
- Silah kullananlarla ilgili olası soruşturmalar tutuksuz yürütelecek.
- Bölge valileri silah kullanma yetkisi ile ilgili olarak emir yayımlayabilecek.
- Özel maksatla telaş ve heyecan doğuracak asılsız haber yayanlar 3 aydan 1 yıla kadar hapis ve 5 bin liradan az olmamak üzere ağır para cezası verilebilecek.
- Yabancılarla anlaşarak ya da basın yoluyla bu suç işlenirse ceza artacak.
- Vali, tedbirlere aykırı hareket edenleri, emirleri dinlemeyenleri, istekleri yerine getirmeyenleri, sahte kimlik bildirenleri 1 aydan 6 aya kadar cezalandırabilecek.
- Bölge valisi görevlerini yapmayan memurlara disiplin cezası verebilecek.
- Bu kanunla verilen yetkilerle ilgili açılan davalarda yürütmenin durdurulması kararı verilemeyecek.
- Kanunun nasıl uygulanacağı konusunda yönetmelik çıkartılacak.
OLAĞANÜSTÜ HAL (OHAL) NEDİR?
Olağanüstü hal, yani kısaca OHAL durumunda yönetim makamlarının yetkisini genişlemesi sonucunu ortaya çıkarmaktadır. OHAL'in tartışmalı yönü yaygınlaştırılması ve genellikle bunlara karşı yargı yolunun kapalı olmasıdır. OHAL, doğal afet, salgınlar, ekonomik bunalım, yaygın şiddet olayları gibi hallerde uygulanmaktadır. Türkiye'de olağanüstü hal; 27 Ekim 1983 tarihinde yürürlüğe giren 2935 sayılı Olağanüstü Hâl Kanunu kapsamında tabii afet, tehlikeli salgın hastalıklar, ağır ekonomik bunalım ve "anayasa ile kurulan hür demokrasi düzenini veya temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelik yaygın şiddet hareketlerine ait ciddi belirtilerin ortaya çıkması veya şiddet olayları sebebiyle kamu düzeninin ciddi şekilde bozulması" olarak nitelendirilen durumlardır. OHAL gerektiren durumların görülmesi durumunda Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, Millî Güvenlik Kurulu'nun görüşünü de aldıktan sonra, yurdun bir veya birden fazla bölgesinde veya bütününde altı ayı geçmemek üzere olağanüstü hâl ilan edebilir.
SIKIYÖNETİM NEDİR?
Sıkıyönetim, askeri otoritenin, genellikle resmi bildirgesi altında adli yönetimi kontrol altına alması ie işlemeye başlayan kurallar sistemidir. Sıkıyönetim, savaş, doğal afetler, sivil kargaşa, işgal altındaki topraklar, veya askerî darbe gibi durumlarda, normal adlî kurumların yeni duruma hâkim olamayıp, vazifesini yerine getiremediği veya yavaş getirdiği takdirde, askerî otoritelerin ve kurumların tercih edilmesi ile kullanıma girer ancak, askerî adalet bazen diktatörler, özellikle askerî diktatörler, tarafından kurallarını uygulamak için kullanılır.
Sıkıyönetim, sadece maddi düzen ve güvenin sağlanması ile ilgili olduğundan; ülkenin her yerinde değil, yalnız kamu düzeni bozulan bir veya birkaç bölgesinde ilan edilir. Gerekirse tamamında da ilan edilebilir. Anayasa sınırları içinde ve önceden tespit edilen kurallara göre uygulanan hukuka uygun bir yönetim şeklidir. Sıkıyönetimle ilgili her şey kanunla düzenlenmiş, keyfiliğe yer bırakılmamıştır. Sıkıyönetimin bütün işleri yargı denetimine tabidir. Fakat alınacak tedbir ve kararlarda, sıkıyönetim komutanına Sıkıyönetim, 1982 Anayasasının 122. maddesine göre 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunuyla düzenlenmiştir. 1982 Anayasası, 1961 Anayasasına göre sıkıyönetimin yetkisini arttırmıştır. 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunu'nun bazı maddeleri 1982 Anayasası'nın emirleri doğrultusunda, 1982 tarihli, 2766 sayılı kanun ve 1983 tarihli, 2836 sayılı kanunla değiştirilmiştir.
OHAL İLE SIKIYÖNETİM ARASINDAKİ FARKLAR
Sıkıyönetimin OHAL'den farkı ise OHAL'in sıkıyönetim gerektiren durumların daha hafiflerinin meydana gelmesidir. Yine sıkıyönetimde yetki askeri makamlarda olurken, OHAL'de ise mülki makamlardadır. Ayrıca sıkıyönetim halinde sıkıyönetim mahkemeleri kurulur, OHAL'de ise bu mahkemeler yoktur.
TÜRKİYE'DE SIKIYÖNETİMLER
Ülkemizde daha önce çeşitli tarihlerde sıkıyönetim ilan edilmiştir. İlk olarak 24 Şubat 1925'te Güneydoğu Anadolu'da merkezi yönetime karşı girişilen hilafet taraftarı bir ayaklanma olan Şeyh Sait İsyanı üzerine Muş, Bingöl, Elazığ, Siirt, Diyarbakır, Mardin, Tunceli, Urfa, Bitlis, Van, Hakkari, Malatya, Erzurum illerinde ilan edilmiştir. Sıkıyönetim 23 Aralık 1927'de sona ermiştir.
İzmir'in Menemen ilçesinde yedek subay olarak askerlik yapan Mustafa Fehmi Kubilay'ın ve yardımına koşan Hasan ve Şevki'nin şeriat isteyen bir grup tarafından öldürülmesi ve tarihte Menemen Olayı ya da Kubilay Olayı olarak bilinen olayın ardından Menemen, Balıkesir ve Manisa'da 1 Ocak 1931'de sıkıyönetim ilan edildi. 9 Mart 1931'de sona erdi.
Türkiye, II. Dünya Savaşı'na dahil olmasa da, tüm dünyada olduğu gibi ülkemiz de bu devasa savaştan etkilendi. 20 Ekim 1940 tarihinde İstanbul, Kırklareli, Edirne, Tekirdağ, Çanakkale ve Kocaeli'de sıkıyönetim ilan edilirke, 23 Aralık 1947'de sona erdi.
6-7 Eylül Olayları, Türkiye'de sıkıyönetim uygulandığı zamanlardandır. İstanbul'da Rumlar başta olmak üzere azınlıklara yönelik başlatılan tahrip ve yağma olaylarının sonucunda 7 Eylül 1955 - 7 Haziran 1957 tarihleri arasında İstanbul, Ankara ve İzmir'de sıkıyönetim uygulanmıştır.
28 Nisan 1960'da iktidarda bulunan Demokrat Parti'nin baskı uygulamalarını protesto etmek isteyen öğrencilerin Ankara ve İstanbul'da düzenledikleri gösterilerin giderek yurdun tamamına yayılmasının ardından 28 Nisan 1960'da sıkıyönetim ilan edildi. 27 Mayıs 1960 tarihinde ise Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki ilk askeri darbe gerçekleşti. İstanbul ve Ankara'da uygulanan sıkıyönetim 1 Aralık 1961'e kadar sürdü.
Harp Okulu Komutanı Kurmay Albay Talat Aydemir ve arkadaşlarının, ordu içindeki 27 Mayısçıların tasfiyesi için, 20 Şubat günü başlatılan atama ve gözaltına almalara karşı direnişi ile 20 Mayıs Ayaklanması yaşandı. 21 Mayıs 1963'te İstanbul, Ankara ve İzmir'de ilan edilen sıkıyönetim 20 Temmuz 1964'e kadar devam etti.
15-16 Haziran 1970 tarihlerinde Türkiye'de İstanbul merkezli olarak başlayan ve yayılan, Türkiye tarihindeki en büyük işçi eylemlerinden biri olan 15-16 Haziran Olayları üzerine İstanbul, Kocaeli merkez ve Gebze'de 16 Haziran 1970 - 16 Eylül 1970 tarihleri arasında sıkıyönetim uygulanmıştır.
12 Mart 1971 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç, Kara Kuvvetleri komutanı Faruk Gürler, Deniz Kuvvetleri komutanı Celal Eyiceoğlu ve Hava Kuvvetleri komutanı Muhsin Batur'un imzasıyla Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay'a bir muhtıra vererek hükûmetin istifaya zorlandığı askeri müdahalenin ardından İstanbul, Kocaeli, Sakarya, Zonguldak, İzmir, Eskişehir, Ankara, Adana, Hatay, Diyarbakır ve Siirt'te 26 Nisan 1971 - 26 Eylül 1973 tarihleri arasında sıkıyönetim uygulanmıştır.
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Kıbrıs'ta başlattığı ve 14 Ağustos 1974'te Lefkoşa'ya girmesiyle sonuçlanan Kıbrıs Türk Barış Harekatı üzerine İstanbul, Ankara, Tekirdağ, Kırklareli, Edirne, Çanakkale, Balıkesir, Manisa, İzmir, Aydın, Antalya, Muğla, Adana, İçel ve Hatay'da sıkıyönetim ilan edildi. Bu durum 20 Temmuz 1974 - 2 Eylül 1975 tarihleri arasında sürdü.
Irak'ta yaşanan iç savaş sebebiyle Diyarbakır, Hakkari, Mardin ve Siirt'te 27 Mart 1975'te sıkıyönetim ilan edildi ancak TBMM onaylamadı.
Yaygın şiddet hareketleri üzerine Adana, Ankara, Bingöl, Elazığ, Erzincan, Erzurum, Gaziantep, İstanbul, Kahramanmaraş, Kars, Malatya, Sivas, Urfa, Adıyaman, Hakkari, Diyarbakır, Mardin, Siirt, Tunceli, İzmir, Hatay, Ağrı illerinde 26 Aralık 1978 - 12 Eylül 1980 tarihleri arasında sıkıyönetim uygulandı.
12 Eylül Askeri Darbesi (1980 İhtilali) üzerine 12 Eylül 1980'de tüm yurtta sıkıyönetim ilan edildi. Uygulama 19 Temmuz 1987'ye kadar sürdü.
Türkiye 15 Temmuz akşam saatlerinden itibaren tarihin en kritik anlarını yaşamıştır. FETÖ üyesi olduğu anlaşılan bu grup tanklarla silahlarla devlete ve milete karşı saldırıya geçmiştir.