Özelleştirme Ne Demek, Ne Anlama Geliyor | Şeker Fabrikaları Neden Özelleştiriliyor

Devletin aldığı ani bir kararla şeker fabrikalarından elini çekerek özelleştirme yoluna gitmesi kamuoyunda geniş yankı uyandırdı. Kimileri şeker fabrikalarının satılmasını,eleştirirken, kimisi de bu durumun doğruluğunu savunuyor. Peki şeker fabrikaları ne

Şeker fabrikalarının satılması gündemden bir türlü düşmüyor. Hükümetin geçtiğimiz aylarda aldığı bir kararla Türkiye'deki tüm şeker fabrikalarının özelleştirilmesi kararı alarak tüm şeker fabrikalarından elini çekeceğini duyurmuştu. Kamuoyunda bu durum birçok işçinin işsiz kalacağı yönünde endişeler yaratmış, bu fabrikaların tamamen kapatılacağını iddia etmişti. Ancak hükümet bu konuda fabrikalrın asla kapatılmayacağını dile getirmişti. Muhalefet Partisinin şiddetle karşı çıktığı, kimilerinin de devletin gerçekten elini şeker fabrikasından çekmesi gerektiğini savunurken, çoğu kişi e özelleştirme ne demek, amaçları neler, şeker fabrikaları neden özelleştiriliyor sorularının cevabını arıyor.

ÖZELLEŞTİRME NE DEMEK, NE ANLAMA GELİYOR?

Özelleştirme; Milli ekonomi içerisinde, kamunun rolünün asgariye indirilmesi veya tamamen kaldırılmasıdır. Millileştirmenin tam tersidir. Bu anlamıyla özelleştirme sadece kamu kuruluşlarının elden çıkarılması değil, piyasanın tam anlamıyla serbest piyasa koşullarına uygun hale getirilmesi, devletin elini ekonomiden neredeyse tamamen çekmesidir. Dar anlamı ile ise, özelleştirme; sadece kamu iktisadi teşekküllerin mülkiyet ve yönetiminin özel sektöre devredilmesi anlamına gelir. Bu tür özelleştirmeden bahsedilebilmesi için mülkiyet devri şarttır. KİT’lerin en az %51’lik hissenin özel sektöre devredilmesi gerekir.

Şeker fabrikalarının özelleştirilmesi; devletin Türkiye'deki btüm şeker fabrikalarından elini çekerek, fabrikaların yönetimini ve üretimini tamamen özel sektöre devretmesi anlamına geliyor.

ÖZELLEŞTİRMENİN AMAÇLARI/ YARARLARI/ ZARARLARI

Özelleştirmenin yararları; rasyonel ekonomik kararlar, serbest piyasa ekonomisi içinde verilecektir. KİT’ler daha verimli çalışacak, A.Ş.lere dönüşecek, ekonomiye katkıları artacaktır. Sermaye tabana yayılacak, gelir getirmeyen altın ya da taşınmaz mallara yapılan yatırımlar ekonomiye kanalize edilecek ve aktif yatırımlara dönüştürülecektir. Devletin sınırlı kaynakları, KİT yatırımları ve onların borçlarının ödenmesi yerine, halkın öncelikli gereksinimlerine yönelik altyapı yatırımlarına ayrılacaktır. Ekonomi canlılık kazanacak, durgunluk ve verimsizlik azaltılacak, tüketicilere daha kaliteli ürün ve hizmet sunulacaktır. Tasarruf araçları ile borç para veren ve yatırım gelirine ortak olan halk mülkiyete ortak olma şansına sahip olacaktır. Tüketici tercihlerine yönelen özel kuruluşlar kâra geçecek ve daha çabuk büyüyecekler, ekonomiye itici güç kazandırılacaktır.Özelleştirmenin sakıncaları; özelleştirme ile devlet işletmelerinin ürettiği mal, üretim kapasitesi, satış hacmi gibi büyüklükler göz önüne alınmayabilirken, bunların yerine, bu işletmelerin menkul ve gayrimenkulleri dikkate alınarak talepte bulunanlar ile karşılaşılabilinir. Bu durumda işletmeyi alan özel sektör işletmesi işletmeyi bir süre sonra kapatarak gayrimenkullerini yüksek fiyattan satabilir ya da kiracıya verebilir. Devletin özelleştirdiği mal ve hizmet üretimlerini devralan özel sektör ekonomik açıdan karlı olmayan alanlara yatırım yapmayabilir. Örneğin, nüfusun az olduğu bölgelere posta, telefon, ulaşım vb. hizmetlerin götürülmemesi gibi sakıncılar olmaktadır.


Özelleştirme ile devlet tekellerinin kırılması amaçlanıyorken, özel mülkiyetteki bir işletmenin maksimum karı hedeflemesi nedeniyle, tek olma avantajını kötüye kullanma ihtimali çok daha fazla büyüktür. Tekel durumunda, özelleştirme sonucu tüketici kitlelerin refahında ve yaşam standardında düşüşle karşılaşılabilecektir. Öncelikle kısa dönemde ortaya çıkacak yoğun bir işsizlik faktörü de özelleştirmenin sakıncalarındandır. Büyük oranda işgücü bulunduran KİT’ler özel sektörün mülkiyetine geçince, istihdam azaltılacaktır. Ekonomik olmayan istihdamın getireceği mali yükü taşımak istemeyecek olan özel sektör, çeşitli yollarla personel tasfiyesine gidecektir. Özelleştirme ile yabancı sermaye ve uluslararası kuruluşların ülkeye girmesi ekonomide etkinlik yaratması ve dolaylı, bazen de doğrudan siyasal iktidara etkide bulunması durumu söz konusu olabilir. Bu da siyasal bağımsızlık açısından tehlike yaratabilir.

NİĞDE ŞEKER FABRİKASI DOĞUŞ YİYECEK'İN OLDU

Şeker fabrikalarının özelleştirilme sürecinde ihalesi gerçekleştirilen ilk fabrika Niğde-Bor oldu. İhaleyi 336 milyon bedelle Doğuş Yiyecek kazandı.

Türkiye Şeker Fabrikaları AŞ'ye (Türkşeker) ait Bor Şeker Fabrikası'nın özelleştirilmesi ihalesinde en yüksek teklifi 336 milyon lira ile Doğuş Yiyecek ve İçecek Üretim Sanayi Ticaret AŞ verdi.

KIRŞEHİR ŞEKER FABRİKASI İHALESİ TUTGU GIDA'NIN

Özelleştirme İdaresinde (ÖİB), kurumun Başkan Yardımcısı Bekir Emre  Haykır başkanlığında pazarlık usulüyle gerçekleştirilen ihaleye Albayrak Turizm  Seyahat İnşaat Ticaret AŞ, Mutlucan Tuz Madencilik İnşaat Otomotiv Petrol Nakliye  Sanayi ve Ticaret AŞ, Kayseri Şeker Fabrikası AŞ, Doğuş Yiyecek ve İçecek Üretim  Sanayi Ticaret AŞ, Tutgu Gıda Turizm İnşaat İmalat İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti, Fernas İnşaat AŞ, Çağlayanlar Enerji ve Gübre Sanayi Ticaret  Ltd. Şti, Yılmaz Çağlayan Oğulları Un Sanayi ve Ticaret AŞ, Safi Katı Yakıt  Sanayi ve Ticaret AŞ, Eksim Yatırım Holding AŞ ile Bergiz İnşaat AŞ katıldı.

Gündem Haberleri