5 Aralık Dünya Toprak Günü dolayısıyla düzenlenen etkinliğe katılan Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, toprağı daha verimli hale getirmek için çalışmalar yürüttüklerini ve erozyonla taşınan toprak miktarını 2023 yılında 130 milyon tonun altına indirmeyi hedeflediklerini söyledi.
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, 5 Aralık Dünya Toprak Günü kapsamında bakanlıkta düzenlenen etkinliğe katıldı. Programda konuşan Bakan Pakdemirli, "Toprağa saygılı davranmamız lazım. Bizim olmayan bir toprağa, bizim olmayana çok daha dikkatli davranmamız lazım. Suyu muhafaza eden de toprak, ateşi sakinleştiren de, havayı gizleyen de. Savaş da topraktan, barış da. Toprak vatandır, bölünmez. Toprak o kadar cömert ki, dökülen her damla alın terinin karşılığını veriyor. Bunu hiçbir karşılık beklemeden yapıyor" ifadelerini kullandı.
'Aldığımız her nefesteki oksijenden, içtiğimiz suya ve yediğimiz her lokmaya kadar kadar toprağa muhtacız" diyen Pakdemirli, konuşmasına şöyle devam etti:
'Toprakların günlük yaşantımızdaki rolünü görmezden geliyoruz. Toprağı sınırsız bir kaynak gibi kullanıyoruz. Aldığımız her nefesteki oksijenden içtiğimiz suya ve yediğimiz her lokmaya kadar kadar toprağa muhtacız. Milli ekonomimizin temeli ziraat, ziraatin temeli de topraktır. Gıda ihtiyacımızın yüzde 95'ini topraktan karşılıyoruz. Toprak varsa biz varız. Dünyada tarım, ekonomik değeri artan bir sektör. Dünya genelinde nüfus artışı, kentleşme, sanayileşme ve göç çözüm bekleyen sorunlar. Bunun yanında iklim değişikliği ve çölleşme bütün dünyamızı tehdit eden en büyük sorun. 2050'de dünya nüfusu 10 milyara yaklaşacak. Kentleşme yüzde 70'lere gelecek. Buna bağlı olarak da gıda üretimi de yüzde 60 artış göstermek durumunda. Küresel ısınma yüzer 20 ve 40 verim düşüşüne neden olacak. Küresel ölçekte ekili alanlar, meralar ve ormanlar karasal alanların toplam yüzde 60'ını teşkil etmekte. Tarım arazileri dünyada yok oluyor. Su ve toprak kaynakları kirleniyor. Dünyada geleneksel tarımın yüzleştiği son problemse yiyecek artıkları. Evrensel olarak üretilen gıdaların yüzde 33 ile yüzde 50 oranı arasında hiç yenilmediğini biliyor muydunuz? Bu artık yiyeceklerin değeri toplam 1 trilyon dolardan daha fazla. Bir tarafta gıda ürünleri yüksek oranda israf edilirken, diğer tarafta 800 milyon insan aç uyumakta.'
'Bakanlık olarak toprağımızı daha değerli, daha verimli hale getirmek için önemli çalışmalar yürütüyoruz'
2005'te çıkarılan Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu'yla 655 bin hektar tarım alanının amaç dışı kullanımının engellendiğini kaydeden Pakdemirli, "2050'de tam olarak 100 milyon olmasa da 100 milyona yaklaşacak bir nüfusumuz olacak. Kentleşmemiz yüzde 86 civarında olacak. Küresel ısınma, yanlış gübreleme, erozyon gibi sebeplerle de tarıma elverişli arazilerde de ciddi bir azalma var. Türkiye nüfusu 2020 yılında 82 milyonu aşacak. Bu 2015'ten 2020'ye kadar 5 milyonluk bir nüfus artışına denk geliyor. Bu yeni nüfusun gıda ihtiyacı için yalnızca tahıl üretimi dikkate alındığında 1 milyon ton üretim artışı gerekiyor. Bunun için ek 400 bin hektar, yaklaşık da 500 bin futbol sahasından daha büyük bir tarım alanına ihtiyaç duyulacak. Tarım topraklarının azalması istihdamı azaltıyor. Genişletme olanağı olmayan tarım arazileri artan nüfusun gıda ihtiyacını karşılamak için başta toprak olmak üzere tüm doğal kaynakların rasyonel kullanılmasını da zorunlu kılmaktadır. Vatan toprağının her karışı atalarımızdan bizlere mirastır. Bu mirasın bizlere yüklemiş olduğu sorumluluk bilinciyle hareket etmeliyiz. Toprak kirliliği bazen görünmez olabilir. Bakanlık olarak toprağımızı daha değerli, daha verimli hale getirmek için önemli çalışmalar yürütüyoruz. Bu kapsamda 2005'te Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu çıkarıldı. Düzenlemeyle 655 bin hektar tarım alanının amaç dışı kullanımı engellendi. Tarım dışı izinlerde 2005'te çıkarılan kanun sonrası tarım dışı tahsisler iki kat azalmış, yıllık 117 bin hektardan 60 bin hektara düşmüştür. Tarım arazilerinin miras yoluyla bölünmesinin ötelenmesi amacıyla da yasal düzenlemeler yaptık. Böylece tarım arazilerinin miras ve satış yoluyla bölünmesinin önüne geçmiş olduk. Parçalı tarım arazilerini birleştirmek için arazi toplulaştırma çalışmalarına da hız verdik" şeklinde konuştu.
'Erozyonla taşınan toprak miktarını 2023 yılı hedefimiz olan 130 milyon tonun altına indireceğiz'
Pakdemirli, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere tüm bakanlık görevlileriyle beraber yoğun bir mesai sarf ettiklerini ve toprağın korunması konusunda tüm paydaşlara sorumluluk düştüğünün altını çizdi. 7 milyon hektar alanda 258 ovanın tarımsal sit alanı ilan edildiğine dikkat çeken Pakdemirli, "2003 -2017 döneminde 5 milyon 700 bin hektar ve toplamda 6 milyon 100 bin hektar alanda da toplulaştırmayı gerçekleştirdik. 7 milyon hektar alanda 258 ovamızı tarımsal sit alanı ilan ettik. Erozyonla taşınan toprak miktarını 2023 yılı hedefimiz olan 130 milyon tonun altına indireceğiz. Topraklarımızı korumak adına 2023 yılına kadar 7 milyar fidanı toprakla buluşturacağız. Yani dünyada yaşayan her bir insan için bir fidanımız olacak. Yukarı havza sel kontrolü eylem planıyla 2013-2017 yılları arasında 253 sel havzasında, baraj havzaları, yeşil kuşak ağaçlandırma eylem planıyla 412 baraj ve gölet havzasında can ve mal kaybının azaltılması çalışmalarımız devam etmektedir. Toprağı korumak ve tarımsal çalışmalarımızı daha ileriye taşımak için başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere tüm bakanlık görevlileriyle beraber yoğun bir mesai sarf ediyoruz. Ancak toprak tüm kesimleri ilgilendiren en değerli varlığımızdır. Toprağın korunması konusunda tüm paydaşlara sorumluluk düşmektedir" açıklamalarında bulundu.
Toplantıya Pakdemirli'nin yanı sıra FAO Türkiye Temsilcisi Viorel Gutu, Tarım Reformu Genel Müdürü Hasan Özlü ve TBMM Tarım, Orman ve Köy İşleri Komisyonu Sözcüsü Fatma Aksal da katıldı. Konuşmaların ardından Tarım ve Orman Bakanlığının teşvik amacıyla verdiği destek programlarına başvuran ve programdan yararlanmaya hak kazanan çiftçilere hediyeleri verildi.
'Arazimin olması da benim için artıydı ama sadece arazisi olanlar değil, ayrıca kiralık olarak da bu projelere başvurabiliyoruz'
Tarım ve Orman Bakanlığının Genç Çiftçi Projesi sayesinde hayalini gerçeğe dönüştüren çiftçi Esra Yurdakul, 2016'da istiridye mantarı üretmek için başvurduğu projeden olumlu cevap aldığını belirterek, "120 metrekare alanda yapıyorum projemi. Zaten planlanmış olan projedeki yapımda bu şekilde. 120 metrekare alanda istiridye üretimini 10 ton mal koyup, 3 aylık periyotta 3 tonluk mal alıyorum. Bu da aylık kazancımı yaklaşık olarak 3,5-4 bine denk getiriyor. Çok fazla bir harcama gitmiyor buna. En fazla giderimiz tohum ve elektrik. Onun haricinde istiridye mantarı üretiminde ya da kültür mantarı üretiminde satışta hiçbir şekilde sıkıntı yaşamazsınız. Çünkü üreticiler ben de dahil olmak üzere bu pazarın sadece yüzde 15'i kadar üretim yapıyoruz. Topraksız tarım yapıyoruz. Proje internet üzerinden yaptığım bir araştırma sonucu önüme geldi. Aslında ben istiridye mantar üretimi zaten yapmak istiyordum ama bunun bakanlığımız tarafından projelendirildiğini öğrendim, başvuru yaptım. Arazimin olması da benim için artıydı ama sadece arazisi olanlar değil, ayrıca kiralık olarak da bu projelere başvurabiliyoruz. Projemizin tamamını karşıladılar hibe desteği olarak" diye konuştu.
'Toprak sana öğretiyor her şeyi'
Projesi onaylanan bir diğer çiftçi Sibel Gürbüz ise, "Beypazarı'nda seramız yapıldı, 750 metrekare. Önce yeşil soğan ürettik. Daha sonra domates ektik, şu anda seramızda marulumuz da var. 2017'de başvurduk projeye ve kabul edildi. Böyle bir imkan doğdu bizim için. Ek bir gelir oldu. Hiç kimse çekinmesin. Cesaretli olsunlar. Toprağı sevmek lazım. Toprağı seversen zaten her şey oluyor. Ben hiç toprakla çalışmamıştım, bilmiyordum. Seraya başvurunca her şey kendiliğinden oluştu. Toprak sana öğretiyor her şeyi" dedi.