14 Mart Tıp Bayramı’nda Prof. Dr. Levent Doğancı, tıpta yaşanan sorunlara değindi. cumhuriyet.com köşe yazısında antibiyotik konusuna değinen Doğancı, modern tıbbın sonunu getireceğini aktardı. İşte yazının bir kısmı;
MODERN TIBBIN İLACI ANTİBİYOTİK
“Başlıkta bulunan korkutucu ifade, Dünya Sağlık Örgütü’nün eski başkanı Margaret Chan’in 2012 yılındaki konuşma başlığından alınmıştır. Antibiyotik direnci modern tıp uygulamalarının sonu olur. Basit bir boğaz infeksiyonundan tutun da komplike ameliyatlara kadar birçok tıbbi uygulama imkânsız bir hale gelebilir.
Toplum içinde kazanılmış basit bir hastalık ya da yaralanmanın tedavisiyle, ileri yoğun bakım hizmetlerindeki başarı şansımız da kaybolur ve gider. Geçen yüzyılın en büyük tıbbi gelişmesi sayılabilecek bu büyük devrimin yavaş yavaş etkisini kaybetmeye başlamasının güncel nedenlerini irdelemek gerekir:
Yanlış kullanılan ve reçete edilen antibiyotikler yarardan çok zarar verir. Tıbbın ilk kuralı “Önce zarar vermeyiniz” ilkesidir.”
ANTİBİYOTİK ATEŞ DÜŞÜRÜCÜ DEĞİL
“Antibiyotiklerin yanlış kullanımı ile zedelenmektedir. Yerinde kullanma ilkesini benimsemiş İskandinav ülkelerinde direnç oranları son derece düşük seyrederken ülkemizde “başıboş” kullanım antibiyotik direncini “alarm verecek” düzeylere yükseltmiştir.
Neden antibiyotikler aşırı derecede yanlış reçete edilmekte ve kullanılmaktadır? Antibiyotiklerin virüslere etkisi yoktur. Antibiyotikler “ateş düşürücü” ilaç değildir. Antibiyotikler reçete eden doktora bir “güvence” sigortası olmadığı gibi hasta yakınlarına (özellikle de hasta çocukların anne ve babalarına) bir “sedasyon” ilacı değildir. Antibiyotik reçetesi “sağlıkta şiddetin” ilacı da değildir.”
ANTİBİYOTİKİN FAZLALAŞMASI
“Nedenleri topluca irdeleyelim: Hasta veya yakınlarından sık duyduğumuz bir söz, “Ama bir antibiyotik bile yazmadınız”. Dünya son üç yıl bir salgın hastalıkla mücadele etti. COVID 19 salgını aynı mevsimsel grip gibi ateşli bir virüs hastalığı ve bu eleştiriyi çok sık olarak bu salgın boyunca da duyduk.
Ve ne yazık ki hastaları eğitmek yerine de gelişigüzel reçetelerle, etkisi olmayan diğer ilaçlarla birlikte sular seller gibi antibiyotik kullandık. Hasta başına düşen zamanın çok kısıtlı olması, bir diğer yönden “antibiyotik yazmamanın” bir sağlık şiddeti kaynağı olması bu uygunsuz reçetelendirmelerin büyük sayılara ulaşmasına neden olmuştur.
Halbuki virüslerin neden olduğu bir hastalığın başlangıcında gelişigüzel kullanılan bir antibiyotiğin, bakterilerin neden olduğu bir komplikasyonu önlemediği gibi, ileride doğabilecek bu tür komplikasyonların tedavisini daha da güçleştirdiğini bilimsel veriler kesin olarak göstermektedir. O halde “Önce zarar vermeyiniz”.
Antibiyotiklerin “uygun” ve “bilimsel” kullanımı bu yüzyılımızda yeterli eğitim, güçlü izlem ve antibiyotik kontrol rehberleri sayesinde “cerrahi branşlarda” belli bir başarı düzeyini yakalamıştır. Ancak özellikle bazı dahili tıp branşlarının konuya daha bilimsel yaklaşmaları ülkemiz modern tıbbı için halen vazgeçilmez görünmektedir.”