Rahşan Ecevit kimdir? kaç yaşında, neden öldü?

Rahşan Ecevit kimdir? sorusunun cevabını öğrenmek isteyen birçok internet kullanıcısı arama yapmaya başladı. Rahşan Ecevit'ten gelen acı haber sonrası birçok kişi araştırma yapıyor.

Rahşan Ecevit kimdir? Birçok kişi Rahşan Ecevit'ten gelen acı haber sonrası internette arama yapmaya başladı. Rahşan Ecevit, Gata'da hayatını kaybetti. Rahşan Ecevit, bir süredir GATA'da tedavi görüyordu. Rahşan Ecevit, akşam saat 21:00 sularında hayata gözlerini yumdu.

RAHŞAN ECEVİT KİMDİR?

Rahşan Ecevit (doğum adıyla Zekiye Rahşan Aral); (d. 1923, Bursa), Türk ressam, yazar ve siyasetçi.

Demokratik Sol Parti ile Demokratik Sol Halk Partisi'nin kurucusu ve ilk başkanıdır. 1946'da Bülent Ecevit ile evlendi. Aslen Selanik'ten Şebinkarahisar'a yerleşmiş bir ailenin çocuğudur. Babası Namık Zeki Aral, annesi Zahide Aral'dır. Ankara Lisesi ve Robert Koleji mezunudur. DSP'nin kurucusu ve eski genel başkanıdır. Çok iyi derecede İngilizce bilmektedir.Yazdığı Pülümür'de Aşk adlı roman, 2002 yılında tiyatroya uyarlanmıştır. Kurucusu olduğu Demokratik Sol Parti'den 4 Haziran 2009 tarihinde istifa etti. 17 Ocak 2010 tarihinde kurucusu olduğu Demokratik Sol Halk Partisi'nin 2. Genel Başkanlığına seçilmişti.

22 Mayıs 2010 tarihindeki 33. CHP kurultayına bağımsız milletvekili Emrehan Halıcı ile katılarak, tek başına genel başkan adayı olan ve kazanan Kemal Kılıçdaroğlu'na ve CHP'ye desteğini açıklamıştı. 

RAHŞAN ECEVİT NE ZAMAN, KAÇ YAŞINDA ÖLDÜ?

Rahşan Ecevit, 17 Ocak'ta saat 21:00 sularında GATA'da hayatını kaybetti.

BÜLENT ECEVİT KİMDİR?

Mustafa Bülent Ecevit 28 Mayıs 1925 tarihinde İstanbul'da doğdu. Babası Kastamonu doğumlu Ahmet Fahri Ecevit Ankara Hukuk Fakültesi'nde adli tıp profesörüydü. Bülent Ecevit 1944 yılında Robert Kolej'den mezun oldu ve aynı yıl içinde çalışma hayatına Basın Yayın Genel Müdürlüğü'nde çevirmenlik yaparak başladı. 1946 yılında okul arkadaşı Rahşan (Aral) Ecevit ile hayatını birleştirdi. Önce Ankara Hukuk Fakültesi ve sonra da Dil Tarih Coğrafya Fakültesi'ne kayıt yaptırmasına rağmen yüksek öğrenimine devam etmedi. 1946-1950 yılları arasında Londra Elçiliğinin Basın Ateşeliği'nde kâtip olarak çalıştı.

1950 yılında Cumhuriyet Halk Partisi'nin yayın organı olan Ulus Gazetesi'nde çalışmaya başladı. Ulus Gazetesi Demokrat Parti tarafından kapatılınca Yeni Ulus ve Halkçı gazetelerinde yazar ve yazı işleri müdürü olarak görev yaptı. 1954 Ocak ayında CHP Çankaya Ocağı'na kaydoldu 27 Ekim 1957 seçimlerinde CHP'den milletvekili olarak siyasete girdi. Biri ABD'de Rumlar tarafından olmak üzere siyasi hayatında 6-7 kere suikaste uğradı.

1973 seçimlerinde CHP'nin seçim kampanyasında, yaşlı bir kadının "Karaoğlan nirede ha evlatlar, Karaoğlan'ı görmek istiyom." şeklindeki sorusundan sonra Karaoğlan adı CHP'liler tarafından benimsenmiş ve ilerleyen yıllarda da Türkiye'de Bülent Ecevit için kullanılmaya başlanmıştır.Ecevit, başbakanlık dönemlerinde yapılan Kıbrıs Barış Harekâtı sonrasında "Kıbrıs Fatihi", Abdullah Öcalan'ın yakalanışı sonrasında da "Kenya Fatihi" olarak anılmıştır.

İlerleyen yaşıyla birlikte sağlığı bozuldu. Doktorlarının karşı çıkmasına rağmen Danıştay'a düzenlenen saldırıda ölen Yücel Özbilgin'in 19 Mayıs 2006'daki cenazesine katılan Aynı gece fenalaştı ve beyin kanaması geçirdi. Uzun süre yoğun bakımda kaldı.Bu sırada kendisi için tutulan ziyaretçi yazıları Kaldırım Defteri adıyla anılıyor. Bülent Ecevit, bitkisel hayata girdikten 172 gün sonra 5 Kasım 2006 pazar günü Türkiye saatiyle saat 22:40'da Gülhane Askerî Tıp Akademisi'nde dolaşım ve solunum yetmezliği sonucu vefat etti.

Ecevit'in devlet mezarlığına gömülebilmesi için, ölümünün hemen ardından 9 Kasım'da yapılan bir kanun değişikliğiyle bu mezarlıklara başbakanların da gömülmesi sağlandı. 11 Kasım 2006'da yapılan cenaze törenine o zamana dek eşi nadir görülen bir kalabalık katıldı. Yurdun dört bir yanından ve başta KKTC olmak üzere pek çok ülkeden insan Ecevit'e son borçlarını ödemek ve onu sonsuzluğa uğurlamak için başkente akın etti.

Cenaze törenine beş cumhurbaşkanı ve siyasetçiler de katıldı. Kocatepe Camii'nde kılınan cenaze namazının ardından Devlet Mezarlığı'na doğru yola çıkan Ecevit'in naaşına halk gözyaşları ve çiçeklerle eşlik etti. Bu uzun yol boyunca eşi Rahşan Ecevit bir an olsun cenaze arabasının arkasından ayrılmadı.11 Kasım 2006 günü Devlet Mezarlığı'na defnedilen Ecevit için anıt mezar yapılması gündemdedir.

BÜLENT ECEVİT'İN KİTAPLARI

Şiir kitapları
Bir Şeyler Olacak Yarın (Tüm şiirleri), Doğan Kitapçılık (2005)
El Ele Büyüttük Sevgiyi, Tekin Yayınevi (1997)
Işığı Taştan Oydum (1978)
Şiirler (1976)

Siyasi kitapları
Ortanın Solu (1966)
Bu Düzen Değişmelidir (1968)
Atatürk ve Devrimcilik (1970)
Kurultaylar ve Sonrası (1972)
Demokratik Sol ve Hükümet Bunalımı (1974)
Demokratik Solda Temel Kavramlar ve Sorunlar (1975)
Dış Politika (1975)
Dünya-Türkiye-Milliyetçilik (1975)
Toplum-Siyaset-Yönetim (1975)
İşçi-Köylü Elele (1976)
Türkiye / 1965-1975 (1976)
Umut Yılı: 1977 (1977)

DEMOKRATİK SOL PARTİ HAKKINDA

Demokratik Sol Parti (DSP), Rahşan Ecevit tarafından 14 Kasım 1985'te kurulan Türk siyasi partisi. Özellikle 1990'lı yılların ikinci yarısı ile 2000'li yılların başında Türkiye siyasetinde etkili olmuştur.

KURULUŞUNDAN ÖNCEKİ DÖNEM

Türkiye'de demokratik solun temelleri, Ortanın Solu adıyla 1960'ların başında atıldı. 1963'te demokratik işçi hakları için verilen ve kazanılan mücadeleden doğan bu hareket, İsmet İnönü'nün başkanlığını yaptığı Cumhuriyet Halk Partisi'nde parti içi muhalefete dönüştü.

Ortanın Solu hareketindeki "sol" sözcüğü parti içinde ve dışında yoğun tepkilerle karşılaştı; fakat hareketi başlatanların direnci Türkiye'deki solculuk anlayışına siyasal meşruluk kazandırdı. Ortanın Solu Hareketi bunu, Marksizm'den farklılığını vurgulayarak yaptı. Hareketi toplumsal ve ulusal özelliklere dayandırarak, inançlara saygılı laikliği benimsediler. Bu sayede halkın güvenini kazandılar.

Bülent Ecevit'in öncülüğündeki Ortanın Solu hareketi, 1960'ların sonlarında Demokratik Sol adını benimsedi. Bu hareket 12 Mart 1971 Muhtırası'nın ardından adeta bir demokrasi mücadelesine girişerek, askerin siyasete müdahalesine karşı çıktı. Bu konuda İnönü ile ters düşen Ecevit, genel sekreterlik görevinden istifa ederek, parti içinde çalışmalarını daha etkin bir biçimde sürdürdü. Milli Şef parti meclisi seçiminde Ecevit'e yenilerek, bunun üzerine 34 yıllık (11 Kasım 1938 - 8 Mayıs 1972) genel başkanlığını bıraktı.

Ecevit, 14 Mayıs 1972'de Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü'nün ardından Cumhuriyet Halk Partisi'nin üçüncü genel başkanı oldu. Parti, Ecevit'in genel başkanlığı ve Demokratik Sol akımıyla büyük bir ivme kazanarak yükselişe geçti. Bunun en somut göstergesi dönemin CHP'sinin oy oranlarındaki değişimdir. 1969 seçimlerinde CHP'nin oyları % 27,37'e kadar gerilemişken, 1973'te % 33.30'a, 1977'de % 41.38'e yükselmiştir. "Umudumuz Karaoğlan!" sloganları da 1973 Seçimleri'nde atılmaya başlanmıştır.

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yaptığı 12 Eylül 1980 Darbesi'nin ardından diğer parti başkanlarıyla beraber Bülent Ecevit de siyasetten uzaklaştırıldı ve bir süre gözaltında tutuldu. Daha sonra bütün partilerin ileri gelenleriyle birlikte 10 yıl süreyle siyasete girmesi yasaklandı. Ecevit gazeteciliğe döndü ve Şubat 1981'de Arayış dergisini çıkarmaya başladı. Arayış'a ya da başka kanallara verdiği demeçlerden dolayı yargılandı ve cezaevine girdi. MGK, 16 Ekim 1981'de tüm siyasi partilerle birlikte Cumhuriyet Halk Partisi'ni de kapattı.

12 Eylül Darbesinden sonra siyaset yasağı getirilen Ecevit, çevresindeki destekçilerini tek tek kaybetti. Bülent Ecevit, bu dönemle ilgili olarak "Mücadelenin güçlüklerini göze alamayanlarla yollarımız ayrıldı." demiştir. Bülent Ecevit, Demokratik Sol söylemi bir partiyle yeniden hayata döndürmek istiyordu. Bunun sonucunda, yasaklı olan Bülent Ecevit'in yerine eşi Rahşan Ecevit 14 Kasım 1985 bu projeyi hayata geçirdi ve Demokratik Sol Parti'yi kurdu. Rahşan Ecevit'in örgütlenme konusunda, kurduğu köylü derneklerinden gelen bir deneyimi vardı. İki odalı bir bodrum katında kurulan partinin gelişiminde rol oynayan etmenlerden biri de budur.

29 Aralık 1986 tarihinde, SODEP-Halkçı Parti birleşmesinden sonra partiden kopan milletvekillerinin kurduğu 'hülle partisi' Halk Partisi kendini feshederek DSP'ye katıldı. Böylece DSP, 25 milletvekiliyle TBMM'ne girmiş oldu.

14 Haziran 1987 tarihinde Rahşan Ecevit'e muhalif olan grubun gerçekleştirdiği 2. Kurucular Kurulu toplantısında muhalif harekete önderlik eden Celal Kürkoğlu, partiden ihraç edildiği belirtilen kurucu üyelerin katıldığı toplantıda, “Genel Başkan” ilan edildi. Bu süreçte muhalifler ve parti yönetimi karşılıklı suç duyurularında bulunuldu, parti içi tartışmalar, açılan davalarla mahkemelere taşındı. Yaklaşık üç ay süreyle “Genel Başkanlık” iddiasında bulunan Celal Kürkoğlu 14 Eylül 1987'de 15 arkadaşıyla birlikte SHP'ye katıldı.

6 Eylül 1987'de siyasi yasakların kalkması yönünde yapılan halkoylaması sonucunda eski siyasetçilerin önündeki siyaset yasağı kalktı. Bunun üzerine DSP'nin başına Bülent Ecevit geçti. Bülent Ecevit'in liderliğinde girilen 29 Kasım 1987 seçimlerinde parti 2.044.576 kişinin oyuyla %8.53'lük bir sonuç aldı ve TBMM dışında kaldı. Partisi barajı aşıp Meclis'e giremeyince Bülent Ecevit, 30 Kasım 1987'de aktif politikadan çekildiğini açıkladı. Eşi Rahşan Ecevit ile birlikte 2 Aralık 1987'de istifalarını verdiler, ancak baskılar üzerine kurultaya kadar kararı askıya aldılar.

Boşalan genel başkanlığa 7 Mart 1988'de Necdet Karababa getirildi. Genel başkanlık görevini bir yıldan az sürdüren Karababa'nın görevi bırakmasından sonra, 15 Ocak 1989'da Bülent Ecevit partililer tarafından liderliğe yeniden getirildi. Bu dönemin ardından 26 Mart 1989 yerel seçimlerinde % 9,09 oy alan DSP, 20 Ekim 1991 genel seçimlerinde %10.75 oy alarak TBMM'ye 7 milletvekiliyle girdi. Ecevit de 11 yıl sonra Zonguldak milletvekili olarak yeniden Meclis'e girdi.

Eylül 1992'de Cumhuriyet Halk Partisi'nin tekrar kurulmasından sonra bu sayı çeşitli istifalarla 4'e düştü. DSP'nin 3. Olağan Kurultayı 2 Ekim 1994 tarihinde toplandı. Ecevit bu kurultay sonucunda da genel başkanlığını sürdürdü.

DSP’nin oyları 24 Aralık 1995 erken genel seçimlerinde % 14.64’e, milletvekili sayısı 76’ya yükseldi ve Demokratik Sol Parti solun en büyük partisi konumuna geldi. 6 Mart 1996'da Anavatan Partisi ve Doğru Yol Partisi, Demokratik Sol Parti'nin dışarıdan desteğiyle ANAYOL Azınlık Hükümeti kuruldu. Bu hükümet Refah Partisi'nin verdiği gensoru önergesiyle 28 Haziran 1996'da düştü; yerine DYP ile RP'nin kurduğu REFAHYOL Hükümeti başa geldi. REFAHYOL Hükümeti 28 Şubat süreci içerisinde askerin yoğun baskısı sonucu istifa etti (Haziran 1997).

Eylül 1996'da kendilerine “Çile Çiçekleri” adını veren Erdal Kesebir ve 3 arkadaşı, partiden ihraç edildiler.

DSP'NİN İKTİDARDA OLDUĞU DÖNEM

28 Şubat süreci ile birlikte; Demokratik Sol Parti, Anavatan Partisi ve Demokrat Türkiye Partisi ile 30 Haziran 1997'de Mesut Yılmaz'ın başbakanlığında kurulan ANASOL-D Koalisyon Hükümeti'nde yer aldı. Bülent Ecevit de 18 yıllık aradan sonra Başbakan Yardımcısı olarak yeniden hükümete girdi. 25 Kasım 1998'de Mesut Yılmaz için verilen gensoru önergesi TBMM'de kabul edildi ve Yılmaz başbakanlıktan istifa etti.

11 Ocak 1999'da ülkeyi seçime götürmek için, diğer partilerin de üzerinde anlaşması üzerine Demokratik Sol Parti tarafından bir azınlık hükümeti kuruldu. CHP dışındaki bütün partilerin ve çeşitli demokratik kitle ve sivil toplum örgütlerinin ortak desteğiyle kurulan DSP azınlık hükümeti ile Bülent Ecevit yaklaşık 20 yıl aradan sonra, dördüncü kez başbakanlık koltuğuna oturdu.

Yolsuzlukların ve siyasal yozlaşmanın arttığı bir dönemde Ecevit'in dürüst kişiliği ve DSP'nin yolsuzluğa bulaşmamış yapısı toplumda heyecan, umut ve güven yarattı. Böyle bir ortamda PKK'nın başının Kenya'da CIA ve Millî İstihbarat Teşkilatı'nın ortak operasyonu ile yakalanması da olumlu atmosferi pekiştirdi. 18 Nisan 1999 Seçimleri'nde DSP oylarını yüzde 14.65'ten yüzde 22,19'a çıkardı ve birinci parti oldu. DSP, ANAP ve Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ile birlikte 57. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti kurdu. DSP, üçüncü kez hükümette yer alırken, Bülent Ecevit de siyasi yaşamında beşinci kez Başbakanlık görevini üstlenmiş oldu.

Süleyman Demirel'in ardından Cumhurbaşkanı olan Ahmet Necdet Sezer ile Hükümet arasında zaman zaman bazı yasaların iade edilmesiyle yaşanan gerginlik, 19 Şubat 2001 tarihinde yapılan Millî Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısında doruğa ulaştı. Cumhurbaşkanı Sezer ile yaşadığı tartışma nedeniyle Başbakan Ecevit, MGK toplantısını terk etti. Yaşanan bu kriz ekonomide zor günlerin başlangıcı oldu. Ecevit'in Türkiye'ye çağırdığı Dünya Bankası Başkan Yardımcısı Kemal Derviş, 3 Mart 2001'de Devlet Bakanlığı'na atanarak ekonominin başına geçti.

29 Nisan 2001'de yapılan DSP 5. Olağan Büyük Kurultayında Bülent Ecevit 963 oyla yeniden genel başkan seçilirken, rakibi Aydın milletvekili Sema Pişkinsüt 68 oy aldı. 35 oy geçersiz sayıldı. Sema Pişkinsüt'ün Kurultay öncesi gerginlik yaratıcı bir üslup kullanarak Ecevit'e yüklenmesi sonucu kurultay gergin geçti. Kurultayın ardından İzmir Milletvekili Mehmet Özcan ile İstanbul Milletvekili Nazire Karakuş, DSP'den istifa ettiler.

Ecevit, 4 Mayıs 2002 tarihinde aniden rahatsızlanarak Başkent Üniversitesi Ankara Hastanesi'ne kaldırıldı ve 26 saat süren gözetimin ardından taburcu edildi. Bir süre evinde dinlenen Bülent Ecevit, 17 Mayıs'ta yeniden hastanede tedavi altına alındı ve 11 gün burada kaldı. Bu süreçte, Ecevit'in ilerleyen yaşı ve rahatsızlığı nedeniyle genel başkanlığı ve başbakanlığı devam ettirmesine karşı çıkanlar parti içinde bir bölünmeye neden oldu. Kendilerini “Dokuzlar” olarak adlandıran 9 milletvekili, 25 Haziran'da bir bildiri yayınlayarak, “Ecevitler öncülüğünde Ecevitsiz yaşama geçilmesini” istediler. 8 Temmuz'da Ecevit'in sağ kolu olarak nitelendirilen, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan Ecevit ile yaptığı görüşmeden sonra hükümetteki görevinden ve partiden istifa ettiğini açıkladı. Daha sonra aralarında Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in de olduğu bir grup DSP'li bakan ve milletvekili istifa etti.

Yaşanan süreçte, 8 Temmuz 2002'de 128 milletvekili bulunan DSP'nin sandalye sayısı iki hafta içinde yarı yarıya düşerek 64'e indi. Böylece, DSP Meclis'teki en çok milletvekili bulunan parti konumundan dördüncü parti durumuna geldi. DSP'den ayrılan milletvekilleri 22 Temmuz 2002'de Yeni Türkiye Partisi'ni kurdu. DSP'de yaşanan istifalardan sonra 57. Hükümet TBMM'deki güvenoyu için gereken koltuk sayısının altına indi.[3] Koalisyon hükümetinin geleceğinin tehlikeye girmesi üzerine, koalisyonun en büyük ortağı haline gelen MHP'nin lideri Devlet Bahçeli'nin erken seçim çağrısı ile TBMM, 31 Temmuz'da, seçime 1 buçuk yıl olmasına rağmen erken genel seçimin 3 Kasım 2002 tarihinde yapılmasını kararlaştırdı. Üçlü koalisyon hükümeti sırasında yaşanan ekonomik krizin etkileri yeni yeni sarılmışken ve yapılan reformların olumlu sonuçları henüz hissedilmemişken gidilen erken seçim sonucunda DSP ve diğer koalisyon ortakları yüzde 10'luk seçim barajını geçemedi.

2002 YILI SONRASI

Ecevit, genel başkanlıktan ayrılma kararını 3 Kasım seçimlerinden önce olduğu gibi, seçimlerden sonra da zaman zaman dile getirdi. Ancak uzunca bir süre DSP'nin kurultay tarihi ile ilgili net bir açıklama yapılmadı. Ecevit, beklenen açıklamayı 22 Mayıs 2004'te yaptı ve Genel Başkan Yardımcısı Zeki Sezer'e görevi devretmek isteğini belirtti. 24 Temmuz 2004'te toplanan DSP 6. Olağan Kurultay'da, genel başkanlıktan ayrılan Bülent Ecevit'in yerine Zeki Sezer DSP Genel Başkanlığına seçildi.

2004 Türkiye yerel seçimleri'nde Bartın, Eskişehir (Büyükşehir) ve Ordu illerinin belediyeleriyle beraber toplam 30 belediye kazandı.

Bülent Ecevit'in 2006'daki vefatından sonra eşi Rahşan Ecevit'in parti içindeki etkisi azalmasına rağmen devam etti. Demokratik Sol Parti, 22 Temmuz 2007 genel seçimlerine katılmadı. Bu seçimlerde, CHP listesinden aday olan 13 DSP'li, milletvekili seçilerek, parlamentoya girdi. Demokratik Sol Parti, 2009 yerel seçimleri'nde oy oranını ve belediye başkanlığı sayısını artırmasına rağmen, seçim sonuçlarının beklenenin altında olması gerekçesiyle DSP içinde tartışmalar başladı. Ordu ve Eskişehir (Büyükşehir) belediyeleriyle beraber toplam 60 belediye kazandı. Daha sonra Bu iki ilin belediye başkanları görev sırasında partilerinden istifa ederek CHP'ye katıldı. Ahmet Tan, Mücahit Pehlivan, Tayfun İçli ve Recai Birgün DSP'nin seçim çalışmalarına katılmayıp CHP İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkan adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nun seçim çalışmalarına katıldıkları gerekçesiyle Merkez Disiplin Kurulu'na sevk edildiler. 14 Nisan 2009'da Ahmet Tan DSP'den ihraç edilirken, diğer milletvekillerine uyarı cezası verildi. Zeki Sezer de 11 Nisan 2009 günü yaptığı basın toplantısıyla genel başkanlıktan istifasını açıkladı.

17 Mayıs 2009'da yapılan olağanüstü kurultayın 3. turunda kullanılan 834 geçerli oydan 431'ini alan Masum Türker genel başkanlığa seçildi[7]. Kurultayın hemen ardından 2009 mayısından 2010 başlarına kadar devam eden süre içerisinde kurucu genel başkan Rahşan Ecevit ile Eskişehir milletvekili Tayfun İçli, Ankara milletvekilleri Emrehan Halıcı ve Mücahit Pehlivan, İzmir milletvekili Recai Birgün Demokratik Sol Parti'den istifalarıyla DSP'nin TBMM'deki sandalye sayısı 6'ya düştü.

Haziran 2009'da, DSP'den ayrılan Rahşan Ecevit ve arkadaşları Demokratik Sol Halk Partisi (DSHP)'ni kurdular.

6 Haziran 2010'da Ankara'da yapılan 8. Olağan Kurultay'da Masum Türker tekrar genel başkanlığa seçildi.[8] 12 Haziran 2011 Genel Seçimleri'nde toplam oyların yüzde 0.25'ini aldı. Seçimlerden hemen sonra ,seçim sonuçlarındaki başarısızlık nedeniyle parti için muhalefetin yaptığı olağanüstü kurultay talepleri olumlu karşılandı; 10 Temmuz 2011'de, Ankara'da yapılan DSP Olağanüstü Kurultayı'nda, genel başkanlığa yeniden Masum Türker seçildi.

DSP 9. Olağan Kurultayı, 30 Haziran 2013 tarihinde, Ankara Selim Sırrı Tarcan Spor Salonu'nda düzenlendi. Kurultayda Genel Başkanı Masum Türker, eski DSP Gençlik Kolları Başkanı Emrah Konuralp'a karşı, kullanılan 635 oydan 448'ini alarak yeniden Genel Başkan seçildi.

DSP'NİN SİYASİ İDEOLOJİSİ

DSP siyasi yelpazede merkez solda yer alan, parlamenter düzene ve anayasaya bağlı olan sosyal demokrat bir partidir.

PARTİ PROGRAMI

Demokratik Sol Parti Meclisi'nin 3 Ekim 2003 tarihli toplantısında günün koşullarına göre yenilenmek için ele alınan programın tam metni, 6 Ekim 2003 Pazartesi günü açıklanmıştır. Program; küreselleşme, kayıtdışı ekonomi, emek-sermaye ilişkisi, üretim, girişimcilik, işsizlik, kültür, bilgi toplumu, uzay teknolojisi, kamu yönetimi ve "yerel yönetim anlayışı", sendikalaşma ve "üniversitelere bakış açısı" gibi çok sayıda konuyu içermektedir.

Biyografi Haberleri