"Saygıdeğer Basın Mensupları,
Kıymetli Halkımız;
Dünyanın pek çok yerinde olduğu gibi Suriye’ de devam eden kirli savaşın da en ağır faturasını kadınlar ve çocuklar ödemeye devam ediyor. Çatışma alanlarından kaçmanın savaşın olumsuzluklarından kurtulmaya yetmediğini, bilakis katlanarak ne büyük trajedileri beslediğini meydana gelen olaylarla tekrar tekrar görmenin ağırlığı sözlerimizi tüketiyor.
Suriyeli Mefta Emani ve iki evladının başına gelenler ülkemizde maalesef kendi vatandaşlarımızın da başına gelen elim hadiselerden. Fakat bu hadisenin Mefta Emani ve iki evladının başına gelmiş olması zaten mazlum ve mağdur olan üç insanın mazlumiyetinin katmerleşmesi ve insaniyet sınırlarının bu kadar hırpalanmış olması bakımından elbette ayrı bir öneme sahiptir.
Büyük İsrail projesi kapsamında sınırları ölçülüp biçilen, bu bağlamda yeni sınırları çizilmeye çalışılan İslam dünyasının, perişan halini izaha kalkışmayacağız fakat bütün dünyayı zulme bürüyen Siyonizm’in, kirli hesaplarına öyle veya böyle alet olan Müslüman ülke yönetimlerinin Suriye’ de yaşanan trajedi de dolayısı ile Mefta Emani ve iki çocuğunun trajedisinde pay sahibi olduklarını hatırlatıyoruz.
Türkiye olarak resmi rakamlara göre 3 milyonun üzerinde mülteciye ev sahipliği yaptığımız ifade edilmekte. Bu büyük nüfus hareketinin siyasi olduğundan belki daha çok, kapsamlı sosyolojik neticelere sebep olacağını öngörmek için uzman görüşüne ihtiyaç olmadığı aşikâr. Bununla birlikte altı yıldır insanımızı yeni duruma hazırlayacak bu yönlü çalışmaların kapsamlı şekilde ele alındığını maalesef göremiyoruz.
Türkiye’ deki Suriyeliler meselesi ile ilgili bu güne kadar yapılan ihmallerin bir an evvel telafi edilmesi, geleceğe yönelik tedbirlerin alınması zaruridir.
Artan asayiş sorunları, adliyelerimizin ve hapishanelerimizin durumu ülkemizin sosyal yapısının çok derinlerden sarsıldığının göstergesi olarak önümüzde durmakta.
Mefta Emanilerin, Özgecan Aslanların acılarına alışmamanın tek yolu AB müktesebatını rehber edinerek kanunlarımızı düzenlemek yerine, değerlerimizi ölçü alan, toplumumuzun ihtiyaçlarına uygun caydırıcı kanunları çıkarmak ve bu yönde kararlılık göstermektir.
Bu elim olayın gerekli tedbirlerin alınmasına vesile olmasını diliyor, Saadet Partisi İstanbul İl Kadın Kolları olarak bu acılara alışmak istemediğimiz için ülkemiz, İslam âlemi ve tüm insanlığın saadeti için çalışmalarımızı yürüttüğümüzü bir kez daha kamuoyuna ifade ediyoruz.
NAGEHAN GÜL ASİLTÜRK
SAADET PARTİSİ İSTANBUL KADIN KOLLARI BAŞKANI"