Sadi Irmak Kimdir, Nerelidir, Nerede Doğdu? Kaç Yaşında, Nerede ve Nasıl Öldü?

Sadi Irmak Kimdir? Biyografisi, Hayatı, Özgeçmişi, Doğum Yeri, Doğum Tarihi, Fotoğrafı Kaç Yaşında Nerede Nasıl Öldüğü, Memleketi ve Nereli Olduğu? Sadi Irmak hakkında merak ettiğiniz her şey haberimizde…

SADİ IRMAK KİMDİR?

Doğum tarihi : 15.Mayıs.1904 Ölüm tarihi : 11.Kasım.1990
Sadi Irmak kaç yaşında öldü : 86
Kilo & Boy :
Burcu : Boğa
Meslek : Doktor, Başbakan, Siyasetçi
Sadi Irmak doğum yeri : Seydişehir, Konya, Osmanlı İmparatorluğu
Ölüm yeri : İstanbul

SADİ IRMAK BİYOGRAFİSİ

Türkiye Cumhuriyeti 17. Başbakanı
Mahmut Sadi Irmak, 15 Mayıs 1904 tarihinde Konya, Seydişehir’de doğmuştur. İlköğreniminde, Rüşdiyeyi ve sonra da Konya Sultanisi’ni birincilikle bitirip biyoloji öğretmeni oldu. Mezun olduğu yıl aynı zamanda yıl İstanbul Hukuk Fakültesi’ne başladı.
1923 yılında İstanbul Üniversitesinde öğrenci olduğu yıllarda Üniversite'nin Devlet Bursu ile Avrupa'ya öğrenci gönderileceğine dair üniversite duvarlarında gördüğü ilana başvuran 150 kişi arasından seçilen 11 kişiden birisi olarak Berlin Üniversitesinde tıp ve biyoloji öğrenimi görüp 1929 yılında pekiyi derece ile tıp doktoru oldu. Hagen ve Düsseldorf hastanelerinde asistan olarak çalıştı.
Yurda dönünce Ankara Hükûmet Tabipliği ve Gazi Terbiye Enstitüsü biyoloji öğretmenliği görevlerinde bulundu. 1933 yılında İstanbul Tıp Fakültesi doçentliğini kazandı. 1940 yılında fizyoloji profesörü oldu.
1943 yılında Konya CHP Milletvekili seçilip, aynı yıl Halkevleri Yüksek Danışma Kurulu Başkanlığı’na, sonra da Diyarbakır Bölge Müfettişliğine getirildi.
7 Haziran 1945'te Türkiye'nin ilk çalışma bakanı oldu. 1947'de Uluslararası Çalışma Konferansı ikinci başkanlığına seçildi. Eylül 1947'de bakanlıktan ayrıldı. CHP'nin 1950'de seçimleri kaybetmesi üzerine bir süre siyasetten uzaklaştı.
1950 yılında yeniden ilim ve meslek hayatına dönen Irmak, Münih, daha sonra İstanbul Tıp Fakültesi’nde akademik hayatını sürdürdü.


1974 yılında Kontenjan Senatörü seçildi. CHP'nin Milli Selamet Partisi (MSP) ile kurduğu koalisyon hükümetinin istifasından sonra 17 Kasım 1974'te partiler üstü hükümeti kurmakla görevlendirildi. Oluşturduğu hükümet için TBMM'de yapılan güven oylamasında, 450 milletvekilinden yalnızca 18'inin lehinde oy kullanması dolayısıyla güvenoyu alamamasına karşın 31 Mart 1975'e değin başbakanlık yaptı.
12 Eylül Darbesi'nden (1980) sonra 15 Ekim 1981'de kurulan Danışma Meclisi'ne Konya üyesi olarak atandı ve 27 Ekim'de bu meclisin başkanlığına seçildi. Irmak bu görevi TBMM Başkanlığına Necmettin Karaduman'ın 4 Aralık 1983'te seçilmesine değin sürdürdü.
Milli ve uluslararası önemli tıp derneklerine üye idi. Başta tıp olmak üzere çeşitli konularda özgün eserleri ve çevirileri vardır.
Sadi Irmak, Almanca, Fransızca ve Arapça biliyordu.
Kızı “Yakut Irmak Özden” (d.1940) ve oğlu Sabri Irmak (D.1936- Ö.1991) adında iki çocuğu vardı.
Sadi Irmak, 11 Kasım 1990 tarihinde 86 yaşında İstanbul’da ölmüştür.
Sadi Irmak kendini tanıtırken diyor ki; "Ben kim miyim? Ben sadece iki satırlık bir telgrafın yarattığı bilim adamıyım..."
Sadi Irmak, Atatürk ile ilgili anısını şöyle anlatmıştır:
          
    "1923 yılı sonlarında İstanbul Üniversitesi’nde öğrenci olduğum sıralar, okul duvarında bir ilan gördüm: “Avrupa’ya talebe yollanacaktır.”
Allah Allah dedim, ülke yıkık dökük. Her yer virane… Bu durumda Avrupa’ya talebe göndermek lüks gibi gelen bir şey.
Ama şansımı bir denemek istedim… 150 kişi içinden 11 kişi seçilmişiz. Benim ismimin yanına Atatürk “Berlin Üniversitesi’ne gitsin” diye yazmış…
Vakit geldi. Sirkeci Garı’ndayım ama kafam çok karışık. Gitsem mi, kalsam mı? Beni orada unuturlar mı? Para yollarlar mı?
Tam gitmeyeceğime karar verdiğim, geri döndüğüm sırada bir posta müvezzii (dağıtıcısı) ismimi çağırdı: “Mahmut Sadi, Mahmut Sadi…”
“Benim” dedim.
“Telgrafın var.”
Telgrafı açtım, aynen şunlar yazıyordu:
“Sizleri (yurtdışında okumaya) bir kıvılcım olarak yolluyorum, alevler olarak geri dönmelisiniz. Mustafa Kemal ATATÜRK.”
Bunu okuyunca düşündüklerimden utandım… “Şimdi gel de gitme, git de çalışma, dön de bu ülke için canını verme” dedim. Düşünün, 1923 yılında o kadar işinin arasında 11 öğrencinin nerede, ne zaman neler hissettiğini sezebilen ve ona göre telgraf çeken bir liderin önderliğinde bu ülke için can verilmez mi?
Çok başarılı oldum. Kıvılcım olarak gittim, ülkeme alev olarak döndüm.
İstanbul Üniversitesi Genel ve Beşeri Fizyoloji Enstitüsü’nü kurdum, Kürsü Başkanı oldum.
Daha sonra ülkemin Başbakanlığını yaptım.
Ben kim miyim?
Ben sadece iki satırlık bir telgrafın yarattığı bilim adamıyım!”    

Biyografi Haberleri