SADRİ MAKSUDİ ARSAL KİMDİR?
Doğum tarihi : 05.Ağustos.1879 Ölüm tarihi : 20.Şubat.1957
Sadri Maksudi Arsal kaç yaşında öldü : 78
Kilo & Boy :
Burcu : Aslan
Meslek : Siyasetçi, Hukuk Adamı
Sadri Maksudi Arsal doğum yeri : Taşsu köyü, Kazan, Tataristan, Rusya
Ölüm yeri : İstanbul
SADRİ MAKSUDİ ARSAL BİYOGRAFİSİ
Sadri Maksudi Arsal, 5 Ağustos 1879 tarihinde Taşsu köyü, Kazan, Tataristan, Rusya İmparatorluğunda doğmuştur. Asıl adı Sadretdin Nizametdinoviç Maksudov’dır. Babası köyün imamı Nizamettin Molla, annesi Metfune Hanım'dır. Pedagog Ahmed Hadi Maksudi’nin erkek kardeşidir. İlkokulu doğduğu köyde okudu. Babası Nizamettin Molla Taşsu köyünde imamlığın yanında muhtarlık, anlaşmazlıklarda hakemlik ve hakimlik de yapıyordu. Ayrıca köy okulunu da o idare ediyordu. Sadri Maksudî’nin annesi Meftuha Hanım da okuma-yazma biliyor ve köy okulunun kızlara ait olan bölümünü yönetiyordu. 1888 yılında Kazan'daki aynı medresede öğretmenlik yapan ağabeyi Ahmet Hadi Maksudi’nin yanında Allâmiye Medresesinde öğrenimine devam etti ve 1895 yılında mezun oldu.
Kazan yıllarında, İstanbul'dan gelen çocuk romanlarını okuyarak Osmanlıca öğrendi ve bu romanlardan Robinson Crusoe'nun Osmanlıca çevirisini Kazan Türkçesi'ne çevirdi.
1895 yılında Kırım Bahçesaray'daki Zincirli Medrese'de ders vermeye davet edilen ağabeyi ile birlikte Bahçesaray'a gitti. Aynı kurumda öğretmenlik yapan ve ileride “manevi babam” diye anacağı İsmail Gaspıralı'yla tanıştı. İsmail Bey Gaspıralı 16 yaşındaki bu gençle çokça ilgilenir ve fırsat buldukça ona telkinlerde bulunur. Gaspıralı’nın Sadri Maksudî’ye aşıladığı en önemli şey bütün Türkler’in birliği fikridir. Bahçesaray'da geçirdiği 1895-1896 öğrenim yılında Zincirli Medrese'deki dersleri takip etti ve Rusça öğrendi. Kazan’a döndüğü tarih olan 1896’da Rus-Tatar öğretmen okuluna kaydoldu.
Sadri Maksudi Arsal, 1901 yılının başlarında öğretmen okulundan mezun oldu ve ağabeyinin de teşviki ile İstanbul’a giderek eğitimine devam etmeye karar verdi. Ancak önce öğretmen okulu yıllarında kitaplarını okuyup hayranı olduğu Lev Tolstoy ile tanışmadan Rusya'dan ayrılmak istemedi. 1901 yazında Yasnaya Polyana'ya giderek o sırada 73 yaşında olan yazarı evinde ziyaret etti. Saatler süren sohbetleri sırasında Sadri Maksudi'yi çok beğenen ünlü yazar, çeşitli defalar ""Akıllı Tatar Çocuğu" diye sırtını sıvazlamıştır.
Daha sonra İstanbul'a giderken yolunun üzerinde bulunan Kırım'a geldiğinde İsmail Gaspıralı’nın yanına uğrar. Gaspıralı ona, modern anlamda daha iyi eğitim alabilmesi için İstanbul’da kalmamasını mutlaka Paris’e de gitmesini salık verir. Sadri Maksudî’nin İstanbul’da tanıştığı Ahmet Mithat Efendi de İstanbul’da ona aynı şeyi tavsiye edecektir. Böylece İstanbul’da uzun bir süre kalmayan Maksudî 1901 yılının sonunda Paris’e gider ve Fransızca ve Latince öğrenmekle geçen bir yıl hazırlıktan sonra 1902 yılında Sorbon Üniversitesi’nde Hukuk Fakültesi’ne kaydoldu.
Aynı zamanda Yüksek İçtimaî İlimler Okulu’na da kaydolarak ve Durkheim gibi meşhur alimlerden ders alır. Ayrıca "Paris Edebiyat Fakültesi" ve "College de France"'da da birçok dersleri takip etti. Bu sırada Paris’te bulunan Yusuf Akçuraile tanışır ve bu iki genç yakın arkadaş olurlar. Sadri Maksudi Arsal 1906 yılında üniversiteden mezun olarak Rusya’ya döner. Böylece onun siyasî faaliyetleri de başlamış olur.
1906 yılında Rusya’ya dönen Sadri Maksudî ayağının tozuyla Rusya Müslümanlarının Üçüncü Kurultayı’na gider. Buraya geldiğinde kurultayda oluşturulan Millî Şura’ya üye seçildiğini görür. Kurultay bittikten sonra, önce köyüne ardından da Kazan’a gider. Bu sırada İkinci Duma için bütün Rusya’da seçim kampanyaları yürütülmektedir. Sadri Maksudî de Kadet Partisi’nden adaylığını koyar ve vekil seçilir. İkinci Duma’nın Çar tarafından feshedilmesinden sonra Üçüncü Duma seçimlerine de katılır ve tekrar seçilir. Maksudî’nin Duma’da verdiği nutuklardan bazılarının konuları şunlardır: Rus göçmenlerin yerleştirilmesi amacıyla Kazak-Kırgızlar’ın yerlerinden edilmesi; Rusya’nın Boğazlar siyasetine eleştiri; Hükümetin bütçede Türk okullarına ödenek ayırmaması.
Duma üyeliği esnasında Petersburg’da bulunan Maksudî, siyasî faaliyetlerin yanında ilmî faaliyetlerle de uğraşmaktadır. 1907-1910 yılları arasında Radloff’un dost ve öğrencilerini kabul ettiği geceleri kaçırmamakta ve bu sayede Türk dili hakkında birçok yeni şey öğrenmektedir. Üçüncü Duma kapandıktan ve Dördüncü Duma’ya seçilmesi engellendikten sonra 1913 yılında Kazan’a dönen Sadri Maksudî bir süre avukatlık yapar. Artık Şubat Devrimi gelmiştir.
1905 Devrimi sürecinde olduğu gibi 1917 Şubat Devrimi sırasında da Rusya’da bir özgürlük ortamı oluşmuş ve bundan Rusya Türkleri de istifade etmişti. Bunun ilk önemli semeresi Birinci Bütün Rusya Müslümanları Kurultayı idi. Sadri Maksudî Türkistan’da bulunduğu için Kurultay’a katılamaz ancak, İkinci Bütün Rusya Müslümanları Kurultayı’na katılır. Bu kurultayda “İç Rusya ve Sibirya Türk-Tatarlarının Millî-Medenî Muhtariyeti” adlı tasarısını sunar ve kurultayda bu kültürel muhtariyetin ilan edilmesini teklif eder. Kurultay tasarıyı kabul eder ve Muhtariyet Komisyonu kurarak başına Maksudî’yi atar
Kurultayda alınan karara göre muhtar idarenin başkenti Ufa olacaktır. Bu yüzden komisyon Ufa’ya gider. Komisyonun çalışmalarının neticesinde muhtariyet ilan olunur. 20 Kasım 1917’de bir Millî Meclis açılır. “Millî İdare” olarak adlandırılan meclisin başında da Sadri Maksudi Arsal vardır. Meclis iki hizbe ayrılmıştır. İlk hizip, “Toprakçılar” olarak adlandırılan ve toprak esasına dayalı bir muhtariyetin taraftarı olan gruptur. İkinci hizip ise başını Sadri Maksudi Arsal’nin çektiği “Türkçüler” hizbidir. Onların görüşüne göre Rusya’nın birçok yerine dağılmış bulunan Türk-Tatarlar için kültürel muhtariyet en faydalı yoldur. Ancak, bütün bu çabalar boşa gidecek, Ekim Devrimi Millî İdare’nin sonunu hazırlayacaktır. Bolşevik güçler Rusya’daki Geçici hükümeti dağıtır ve yönetimi ele geçirir. Sadri Maksudi Arsal da meclisin çalışmalarına bir süre ara verilmesi yönünde bir karar çıkarttırıp önce Kazan’a sonra da Moskova’ya gider. Niyeti, ülkede neler olup bittiğini öğrenmek ve son vaziyetin Millî İdare’yi nasıl etkileyeceğini görmektir. Ancak, Sadri Maksudi Arsal Bolşevikler’in arananlar listesine girmiştir. Moskova’dan Petersburg’a gider ve din bilgini Musa Cârullah’ın yardımıyla Finlandiya’ya kaçar.
Finlandiya’da Rusya ile irtibat kurmaya çalışan Sadri Maksudi Arsal’a Rusya’dan önemli haberler gelir. Amiral Kolçak Sibirya’nın önemli bir bölümünü ele geçirmiş ve burada kendi hükümetini kurmuştur. Türk-Tatar Millet Meclisi’nin bakiyesi de Kızılyar’da toplanmış ve Paris’te olduğunu düşündükleri Sadri Maksudi Arsal’a ulaşmaları için iki kişiyi görevlendirmişlerdir. Zaten yakın bir tarihte Paris Barış Konferansı da başlayacaktır. Bu yüzden Sadri Maksudi Arsal hemen Paris’e doğru yola çıkar ve Mayıs 1919’da Paris’e ulaşır.
Paris Konferansı’nda Tatarlar adına bir memorandum sunan Sadri Maksudi Arsalayrıca başka ülkelerin delegeleriyle de görüşerek Kazan Türkleri’nin sorunları hakkında da bilgiler verir. Konferans bittikten bir süre sonra 1922 yılında ailesi ile birlikte Berlin’e gitti ve politikayı bıraktı, akademik çalışmalara yöneldi. Sadri Maksudi Arsal tekrar 1923 yılında ailesi ile birlikte Paris, Fransa’ya, Sorbon’a döndü. Burada üniversitede hocalığa başladı, Sorbon Üniversitesi Edebiyat fakültesine bağlı İslâm Ülkelerini Tetkik Enstitüsünde Türk-Tatar kavimlerinin tarihi üzerine dersler verdi. Bu sırada Türkiye’de Kurtuluş Savaşı kazanılmış, yeni bir Türk devleti kurulmuştur. Maksudî de Türk Ocakları’nda konferanslar vermek üzere Türkiye’ye gelir ve 24 Kasım 1924’e Mustafa Kemal ATATÜRK’den bir randevu alır. Görüşme sırasında Atatürk, Maksudî’ye Türkiye’de kalmasını teklif eder. Sadri Maksudî’nin cevabı, “Emredersiniz Paşam.” dır. 1925 yılında Türkiye'ye gelip yerleşti. Ankara'da Maarif Vekaleti'ne bağlı Telif ve Tercüme Heyeti'ne üyeliğine atandı. Bu heyetin dağılmasından sonra Ankara Hukuk Mektebi kurucu hocaları arasında yer aldı; uzun yıllar bu kurumda ders verdi.
Soyadı Kanunu’ndan sonra “Arsal” soyadını alan Sadri Maksudî vatan olarak bildiği Türkiye’ye gelince önce Telif ve Tercüme Heyeti’ne üye seçilir. Ardından Hukuk Fakültesi’nde profesör olarak hizmet eder.
Rusya İmparatorluğu içinde Başkurdistan'ın başkenti Ufa'da 1917 yılında kurulan Milli İdare'nin ve parlamentosu Milli Meclis'in başkanı olmuş bir devlet adamıdır. Bolşevikler’in Milli İdare'yi lağvetmelerinden sonra Batı Avrupa'ya gitti. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarında Mustafa Kemal Atatürk tarafından Türkiye'ye davet edildi. Türkiye’de Türkçülüğün temelini atanlar arasında oldu. Cumhuriyetin ilk hukuk fakültesi olan Ankara Hukuk Fakültesi’nin kurucu hocalarındandır. Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu’nun kurulmasında önemli katkıları olmuştur.
Sadri Maksudi, 1928 yılında Milliyet Gazetesi'nde “Lisan Islahı Meselesi” başlığı altında yayınladığı yazılarını 1930 yılında bir kitap olarak yayınladı ve cumhurbaşkanı Mustafa Kemal ATATÜRK'e sundu. Mustafa Kemal'in önsöz yazdığı Türk Dili İçin" adlı bu eser, iki yıl sonra Türk Dil Kurumu'nun kurulması talimatının verilmesinde etkili oldu.
Sadri Maksudi Arsal, TBMM'de 4 Mayıs 1931 - 23 Aralık 1934 tarihleri arasında 4. dönem CHP. Şebinkarahisar, 1 Mart 1935 - 27 Aralık 1938 tarihleri arasında 5. dönem CHP. Giresun ve 22 Mayıs 1950 - 12 Mart 1954 tarihleri arasında 9. dönem Demokrat Parti Ankara milletvekili olarak görev yaptı. 1954 yılında yeni seçimlerde yeniden aday olmayarak İstanbul’a çekildi. 1955 yılında manevi vasiyeti saydığı Milliyet Duygusunun Sosyolojik Esasları kitabını yazdı.
Sadri Maksudi Arsal, 1911 yılında Kamile Rami ile evlendi. Adile Ayda (d. 7 Mart 1912- ö. 5 Kasım 1992) ve Naile Turhan adlarında iki kızı oldu. Kızı Adile Ayda; Türkiye'nin ilk kadın diplomatı olmuş ve 1976-1980 arasında kontenjan senatörü olarak Cumhuriyet Senatosu’nda görev yapmıştır.
Sadri Maksudi Arsal, 20 Şubat 1957 tarihinde İstanbul’da 78 yaşında ölmüştür. Cenazesi, İstanbul Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedildi.
Ünlü Rus yazar Lev Tolstoy, Sadri Maksudi Arsal'dan "Akıllı Tatar Çocuğu" diye bahsetmiştir.
Kitapları :
1898 - Maişet, Kazan
1912 - İngiltere’ye Seyahat, Kazan
1927 - Hukuk Tarihi Dersleri, Ankara
1928 - Türk Hukuk Tarihi, Ankara
1930 - Türk Dili İçin, Ankara
1933 - İskitler-Sakalar, Ankara
1934 - Orta Asya Türk Devletleri, Ankara
1937 - Hukukun Umumî Esasları, Ankara
1940 - Teokratik Devlet ve Laik Devlet, İstanbul
1940 - İngiliz Amme Hukukunun İnkişafı Safhaları, İstanbul
1941 - Umumî Hukuk Tarihi, Ankara
1945 - Farabi’nin Hukuk Felsefesi, İstanbul
1946 - Hukuk Felsefesi, İstanbul
1947 - Kutadgu Bilig, İstanbul
1947 - Türk Tarihi ve Hukuk, İstanbul
1955 - Milliyet Duygusunun Sosyolojik Esasları, İstanbul