Memur-Sen Konfederasyonuna bağlı Sağlık-Sen, ağustosta yaşanan ve kamuoyuna yansıyan sağlıkta şiddet olaylarını raporlaştırdı.
Raporda, fedakar sağlık çalışanlarının, ağustosta da şiddet görmeye devam ettiği ve rakamların bir önceki ayın üzerine çıktığı ifade edildi.
Uyarılara, caydırıcı tüm cezai müeyyidelere rağmen şiddetin halen sağlık çalışanlarıyla anılıyor olmasının her açıdan ciddi sorunlara yol açtığı belirtilen raporda, sağlık çalışanları ve sağlık sistemini tehdit eden bu sorun karşısında herkesin ve her kurumun elbirliğiyle mücadele etmesi gerektiği vurgulandı.
Sağlık çalışanlarının en ön safta savaştığı salgın günlerinden geçildiğinin unutulmaması gerektiğine işaret edilen raporda, bu süreçte sağlık çalışanlarına şiddet uygulayanların önemli bir bölümünün koronavirüs şüphelisi hasta ve yakınları olduğu kaydedildi.
Sağlık çalışanlarının bu durumu hak etmediği, verilen emeğin, gösterilen fedakarlığın, yürütülen üstün çabanın karşılığının şiddet olmaması gerektiği aktarılan raporda, "Bu nedenle, adli süreçlerde şiddet uygulayanlara ödüllendirir gibi sözde cezalar verilmemelidir." ifadesi kullanıldı.
Sağlıkta şiddetin hafife alınarak, üstü örtülerek, görmezden gelinerek, üretilen bahanelere meşruiyet sağlanarak önlenemeyeceğinin altı çizilen raporda, ağustosta şiddet uyguladığı öne sürülen 39 saldırgandan 21'inin ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakıldığı bildirildi.
Bu durumun, mücadelenin yeterince hassasiyetle yürütülmediğini net şekilde ortaya koyduğu belirtilen raporda, şunlar kaydedildi:
Mobing uyguladığı öne sürülen 3 şahıs hakkında da hiçbir işlem yapılmamıştır. Vakaların görüldüğü yerlere baktığımızda şiddetin mekan ayırt etmediğini görüyoruz. 11 vaka hastanede, 5 vaka sahada, 4 vaka aile sağlığı merkezlerinde, 2 olay ise eczanede vuku bulmuştur. Olaylarda adres ayırt etmeyen şiddetin kimlik ayrımı yapmadığını da görüyoruz. 13 güvenlik görevlisi, 11 doktor, 5 hemşire, 3 '112 çalışanı', 4 eczacı, 5 de farklı branşlarda görev yapan sağlık çalışanı şiddetin kurbanı olmuştur."