Tertip sahibi olan kimsenin, kaza namazı ile vakit namazı arasında sıraya uyması yani öncelikle kılmadığı namazı/namazları kaza etmesi, daha sonra içinde bulunduğu vaktin namazını kılması gerekir (Mevsılî, İhtiyâr, İstanbul, ts. I, 64).
Zira Rasûlüllah Hendek Savaşı’nda kılamadığı dört vakit namazı sırayla ve vakit namazından önce kılmıştır (Buharî, Meğâzî, 29). Ayrıca Hz. Muhammed (s.a.s.), şöyle buyurmuştur: “Bir kimse bir namazı unutur da, imama uyarak kılmakta olduğu bir namazda iken hatırlarsa; imamla beraber kılmakta olduğu namazı tamamlasın ve unutmuş olduğu namazı da ondan sonra kılsın. Sonra imamla beraber kılmış olduğu namazı da yeniden kılsın” (Beyhakî, Sünen, Haydarabâd, 1344, II, 221).
Öte yandan kazaya kalan namazların sayısı altı veya daha fazla olursa kişi sahib-i tertip niteliğini kaybeder. Böyle bir kimse kazaya kalan namazları ile vakit namazları arasında sıra gözetmek zorunda değildir (Mevsılî, İhtiyâr, İstanbul, ts. I, 64). Kazaya kalan namazlarını kılmadan vakit namazlarını kılabilir. Tertip düştükten sonra kaza namazları için belirli bir vakit aranmaz; mekruh vakitler dışında her zaman kaza namazı kılınabilir.
İş sebebiyle öğle, ikindi ve akşam namazları kılınmayarak kazaya bırakıldığında, bu namazlar yatsı namazından sonra kaza edilir mi?
Kelime-i şahadetten sonra, İslam binasının üzerine kurulduğu beş esastan birincisi namazdır (Müslim, İman, 4, H. No: 109). Akıllı ve erginlik çağına ulaşan her Müslüman’ın namaz kılması farzdır. Namazın terk edilmesi ve -geciktirmeyi caiz kılan meşru bir mazeret bulunmaksızın- vaktinde eda edilmeyip kazaya bırakılması büyük günahlardan biridir.
Bu bakımdan her Müslüman’ın beş vakit namazını vakti içinde eda etmesi; meşru bir mazeret olmadıkça, hiçbir vaktin namazını kazaya bırakmaması gerekir. Buna rağmen, ister mazeret sebebiyle, ister mazeretsiz olarak, her ne şekilde olursa olsun, namazını vaktinde eda etmemiş olan bir kimsenin, tevbe istiğfar etmesi ve namazını kaza ederek, borcunu ödemesi gerekir (Merğînânî, Hidaye, I/72-73).
Namazı kazaya kalan bir kimse, şu üç vaktin dışında her zaman kaza namazı kılabilir:
a) Güneşin doğmaya başlamasından itibaren yaklaşık 45-50 dakika geçinceye kadar olan zaman içinde,
b) Öğle vaktinin girmesine yaklaşık 10 dakika kaldığı andan itibaren öğle vakti girinceye kadar olan süre içinde,
c) Güneşin batmasına 40 dakika kaldığı andan itibaren akşam namazı vakti girinceye kadar olan zaman içinde kaza namazı kılınmaz (Merğînânî, el-Hidâye, I, 40¬41).
Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı