Salah Birsel Kimdir, Nerelidir, Nerede Doğdu? Kaç Yaşında, Nerede ve Nasıl Öldü?

Salah Birsel Kimdir? Biyografisi, Hayatı, Özgeçmişi, Doğum Yeri, Doğum Tarihi, Fotoğrafı Kaç Yaşında Nerede Nasıl Öldüğü, Memleketi ve Nereli Olduğu? Salah Birsel hakkında merak ettiğiniz her şey haberimizde…

SALAH BİRSEL KİMDİR?

Doğum tarihi : 14.Kasım.1919 Ölüm tarihi : 10.Mart.1999
Salah Birsel kaç yaşında öldü : 80
Kilo & Boy :
Burcu : Akrep
Meslek : Şair
Salah Birsel doğum yeri : Bandırma, Balıkesir
Ölüm yeri : İstanbul

SALAH BİRSEL BİYOGRAFİSİ

Salah Birsel, 14 Kasım 1919 tarihinde Balıkesir’in Bandırma ilçesinde doğmuştur. Babası Hafız Talât Bey, yedi kuşak İzmirli bir aileye mensup üzüm tüccarıdır. Annesi ise Bandırmalıdır. Salâh Birsel’in doğumundan altı ay sonra aile İzmir’e taşınır; İzmir’in Karşıyaka, Bayraklı semtlerinde ve Soğukkuyu Caddesi’nde otururlar. Asıl adı Ahmet Selâhaddin olan Salâh Birsel, İlkokulu1931 yılında İzmir’de Saint-Policarpe Fransız İlkokulu’nda, ortaokulu 1934 yılında Saint-Joseph Fransız Koleji’nde bitirdi. Saint Joseph’in lise kısmı yalnızca İstanbul’da olduğu için İstanbul’a gönderilmeyen Salah Birsel, öğrenimine İzmir Erkek Lisesi’nde devam etti. Ardından hukuk öğrenimi görmek için İstanbul’a gitti. Hem üniversiteye devam etti, hem de Sümerbank’ta memur olarak çalıştı.
Yazar Mehmet Güreliablası Şehbal Hanımın oğludur.
Salah Birsel, Hukuk Fakültesi’nin ikinci sınıfındayken okulu bırakarak İzmir’e döndü ve 1938-1939 ders yılında İzmir Alsancak Gazi Ortaokulu’nda tarih ve yazı öğretmenliği görevinde bulundu. Bir süre sonra İstanbul ÜniversitesiEdebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'ne girdi. Bir taraftan da İş Bankası Bahçekapı şubesinde çalışlıştı. Aynı zamanda üniversite öğrencisi iken 1943-1949 arasında İstanbul Nişantaşı Ortaokulu’nda Fransızca öğretmenliği yaptı. Felsefe öğrenimi sırasında uzmanlık alanı olarak Avrupa resim sanatını seçen Salâh Birsel, 1948yılında mezun oldu.
1943 yılında Burhan Arpad ile birlikte AB Neşriyat adıyla bir yayınevi kurarlar. Daha sonra İhsan Devrim de ortak olunca Cağaloğlu Yokuşu’nda ABC Kitabevi’ni açarlar. Ne yazık ki 4 Aralık 1946’da “Tan Olayı” sırasında kitabevi yağmalanır ve yıkılır.


Üniversiteden mezun olduktan sonra öğretmenlik, 1953-1956 yılları arasında iş müfettişliği, 1956-1960 yılları arasında Edebiyat Fakültesi Kütüphane Müdürlüğü, Ankara Üniversitesi Basımevi Müdürlüğü gibi görevlerde bulunan Birsel 1960-1973 yılları arasında 13 yıl süreyle Türk Dil Kurumu Yayın Kolu Başkanlığı da yaptı. 1972 yılında devlet memurluğu görevinden emekliye ayrılarak İstanbul’a yerleşti ve edebiyat çalışmaları üzerinde yoğunlaştı.
İlk şiirleri 1937 yılında Gündüz dergisinde yayınlandı. 1940 -1950 yılları arasında şiirleri İnkılapçı Gençlik, Sokak, İnsan, Seçilmiş Hikayeler gibi dergilerde görülen şair Yenilik, İnsan, Sokak ve Nokta dergilerinin yayın çalışmalarına da katıldı.
Asıl ününü 1970’den sonra yayımladığı 1001 Gece Denemeleri ve Salâh Bey Tarihi olarak adlandırdığı dizi kitapları ve günlükleriyle elde etti. Günlük konuşma dilinde pek az bilinen sözcük ve deyimlerden başka, kendi yarattığı ilginç deyişleri de sıkça kullandığı ve anlatımına egemen kıldığı alaycı tavrıyla bu denemelerde özgün bir üslup yarattı.
“Salâh Bey Tarihi”ni oluşturan “Kahveler Kitabı”, “Ah Beyoğlu, Vah Beyoğlu”, “Boğaziçi Şıngır Mıngır”, “Sergüzeşt-i Nono Bey”, “Elmas Boğaziçi” ve “İstanbul-Paris” kitaplarında, geçmişin İstanbul kahvelerini, Beyoğlu ve Boğaziçi’nin sanat çevrelerini anlattı. 1990’larda büyük bir coşkuyla tekrar şiire döndü. İroni ve humor özellikleri taşıyan şiirleriyle modern şiirimizi tema ve dil bakımından demokratlaştırdı, geliştirdi.
Şiir ve denemelerinin yanısıra çevirileri de bulunan Salah Birsel, daha çok aklın ve zekânın egemenliğini ön planda tutan, şairanelikten uzak, yergici şiirlere ağırlık verdi.
1972 yılında 30 yıldan fazla süren devlet memurluğu görevinden emekliye ayrıldı ve İstanbul’a yerleşerek edebiyat çalışmalarına devam etti.
Salâh Birsel, 1962 yılında tiyatro sanatçısı Jale Hanım’la evlendi.
Salah Birsel, 10 Mart 1999 tarihinde İstanbul’da bir kalp krizi sonucunda 80 yaşında ölmüştür.
Ödülleri:
1970 - TRT Deneme Sanat Ödülü (Keçi Çobanı, Kuzu Çobanı)
1976 - TDK Deneme Ödülü (Şiir ve Cinayet)
1986 - Sedat Simavi Edebiyat Ödülü (Yaşlılık Günlüğü)
1994 - Necatigil Şiir Ödülü (Varduman)
Eserleri :
Şiir :
1947 - Dünya İşleri
1955 - Hacivat'ın Karısı
1960 - Ases
1961 - Kikirikname
1972 - Haydar Haydar
1981 - Köçekçeler
1986 - Bütün Şiirleri
1993 - Varduman (Son dönem şiirleri) (Necatigil Şiir Ödülü)
1994 - Yalelli (, Adam)
1995 - İnce Donanma
1995 - Rumba da Rumba
1995 - Yaşama Sevinci
1996 - Çarleston
1997 - Baş ve Ayak
1997 - Sevdim Seni Ey İnsan
1997 - Seçme Şiirler
1998 - Nardenk
Deneme
1952 - Şiirin İlkeleri
1957 - Sen Beni Sev
1969 - Kendimle Konuşmalar
1001 Gece Denemeleri adı altında yayınlanan denemeleri:
1975 - Şiir ve Cinayet
1979 - Kurutulmuş Felsefe Bahçesi
1981 - Halley Kimi Kurtarır
1981 - Paf ve Puf
1983 - Amerikalı Tolstoy
1985 - Bir Zavallı Sarı At
1985 - Yapıştırma Bıyık
1986 - Şişedeki Zenci
1987 - Asansör
1988 - Kediler
1989 - Seyirci Sahneye Çıkıyor
1991 - Hafiyeler Önde Gider
1993 - Gandhi ya da Hint Kirazının Gölgesinde
1994 - Gece Mavisi
Salâh Bey Tarihi adı altında yayınlanan denemeleri:
1975 - Kahveler Kitabı
1976 - Ah Beyoğlu Vah Beyoğlu
1980 - Boğaziçi Şıngır Mıngır
1982 - Sergüzeşt-i Nono Bey ve Elmas Boğaziçi
1983 - İstanbul-Paris
Günlük
1955 - Günlük
1976 - Kuşları Örtünmek
1982 - Hacivat Günlüğü (Günlük ve Kuşları Örtünmek ikisi bir arada)
1986 - Yaşlılık Günlüğü
1988 - Aynalar Günlüğü
1990 - Bay Sessizlik
1991 - Nezleli Karga
1991 - Geceyarısı Mektupları
1992 - Yalnızlığın Fırınlanmış Kokusu
1995 - Yanlış Parmak
1995 - Papağanname
Roman
1961 - Dört Köşeli Üçgen
Biyografi
1956 - Rüştü Onur
İnceleme
1967 - Fransız Resminde İzlenimcilik
1972 - Goethe
Gezi
1987 - Kıbrıs'a Selam
Şiirlerinden Örnekler
AŞKSIZ

Aşka inanmıyor gençler şimdilerde
Tutkuları beden eğitimini aşmıyor
Gözyaşları kullanılmıyor, bu bir
Üzüntüler gerekli sayılmıyor.
Erkeklerin gönülleri tıkanık, bu iki
Sevgililer yollarda beklenmiyor
Kadınlar bile bezgin, hoyrat
Yeminler tutulmuyor.
Başlar uçurulmuyor, bu üç
Zehirler içilmiyor
İsteksiz, şaşkın bu gençlik
Kitaplarda güller kurutulmuyor.
Şairler aşkı anmıyor, bu dört
Fuzûlîler Nâilîler bilinmiyor
Bağırtılı çıplak bir kuşak salonlarda
Mumlara derdler açılmıyor.
KÖÇEKÇE
İsterse darbuka gelsin önden
İster keman çıksın ortaya
Üşüşsünler üşüşsünler
Odaya dolsunlar evveli.

Ut atılsın bir türkü çağırsın
Tambur kıpırdasın yerinde
Tımbındasınlar tımbırdasınlar
Pencereyi titretsinler pencereyi.

Zıvanadan çıksın derken her biri
Ötsün zurna, alabildiğine
Davul gümbürdesin dümbelek dümbürdesin
Bir köçekçe başlasın sevda yerine.

Biyografi Haberleri