Sand Creek katliamı 1864 nedir? Kızılderili Katliamı Sand Creek

Sand Creek katliamı 1864 nedir? Kızılderili Katliamı Sand Creek nedir? soruları arama motorlarında sıkça araştırılmaya başlandı. Biz de sizler için bu merak edilenleri derledik. İşte tüm merak edilenler...

Sand Creek Katliamı arama motorlarında sıkça araştırılmaya başlandı. Peki Sand Creek katliamı 1864 nedir? Kzılderili Katliamı Sand Creek nedir? Tüm merak edilenler haberimizde...

SAND CREEK KATLİAMI NEDİR?

Sand Creek Katliamı ya da Sand Creek Soykırımı (İngilizce Sand Creek Massacre, Sand Creek Genocide, Chivington Massacre, Massacre of Cheyenne Indians), Amerika Birleşik Devletleri'nde Kızılderili Savaşları sırasında 29 Kasım 1864 tarihinde 700 erkekten oluşan Colorado Territory milis gücü tarafından dost oldukları Şayenler ile Arapahoların güneydoğudaki kampına yaptıkları vahşi katliam. Katliamda tahminen 70-163 Kızılderili öldürülmüş ya da yaralanmıştır ve bunların yaklaşık üçte ikisi kadın ve çocuktur. Katliam yeri günümüzde Sand Creek Massacre National Historic Site olarak National Park Service tarafından yönetilmektedir.

Sand Creek Katliamı bir Kızılderili Soykırımı olayı örneğidir.

SAND CREEK KATLİAMI NASIL OLDU?

Katliam 29 Kasım 1864 tarihinde ABD'nin batısında bulunan ovalarda gerçekleşti. Albay John M. Chivington komutasındaki Colorado milisleri, Yüksek Tepeler'deki savunmasız bir Cheyenne köyünü bastılar. Saldırı Amerişkan basını tarafından bir süre cesaretle dövüşen ve iyi bir savunma yapan Cheyenne'lere karşı kazanılmış bir zafer olarak yansıtıldı. Ancak birkaç hafta sonra görgü şahitlerinin olayın aslında hiç de böyle olmadığını anlatan ifadeleri elden ele dolaşmaya başladı.

1850'li yılların başında Kansas'ın batısında bulunan Kayalık Dağlara doğru bir altına hücum başlamıştı. Yüzlerce Avrupalı altın bulmak için batıya akın ediyordu. Kuşaklardan bu yana bölgede yaşayan Cheyenne ve Arapaho halklarının toprakları kelimenin tam anlamıyla istila ediliyordu. Bu durum karşısında Kızılderililer ile Avrupalı sömürgeciler arasında bazı çatışmalar yaşandı, ancak Kızılderililer ABD Hükümeti ile bir anlaşma imzalayarak, Kum Deresi'nin güneyinde bir rezervasyona çekilmeyi kabul ettiler.

1864 yılının Kasım ayında Kara Kazan liderliğinde genelde Cheyenne'lerden ve birkaç Arapaho'dan oluşan bir Kızılderili kabilesi, Lyon Kalesi'ne haber göndererek Kum Deresi yakınlarında kamp kuracaklarını bildirdi. Albay Chivington bu haberi alınca, kolay bir zafer kazanmak için 700 adamla Kızılderili kampına ani bir saldırı düzenledi. Hiçbir şeyden habersiz günlük yaşamlarını sürdürmekte olan barışçıl Kızılderililer, korkunç bir katliama uğradılar. 29 Kasım sabahı yaklaşık 500 Kızılderili öldürülmüştü.

Ölüler arasında Cheyenne halkının liderleri de bulunuyordu. Kızılderililer sadece öldürülmekle kalmamış, cesetleri bile en ağır işkencelere tabi tutulmuştu. Cesetlerin neredeyse tümünün kafa derisi yüzülmüş, organları parça parça edilmişti. Ölümle tehdit edilerek Kızılderililerin kampını askerlere göstermeye zorlanan çiftçi Robert Bent, olanları şöyle anlatıyordu. "Kampın iyice yakınına geldiğimizde Amerikan bayrağının dalgalandığını gördüm. Kızılderili reisi Kara Kazan'ın, etrafında toplanan halkına uzaklaşmamalarını söylediğini işittim. Kızılderililerle aramızda sadece 50-60 metre vardı. (...) Askerler birden tüfeklerindeki binlerce mermiyi silahsız yerlilerin üzerine boşaltmaya başladılar. Bazı erkekler silahlarını almak için çadırlarına daldılar. Kanımca hepsi 600 kişi civarında idi. Ama bunların içinde 35 kadar savaşçı, bir o kadar da ihtiyar bulunuyordu. Diğer erkekler kampın uzağında avlanmaya gitmişlerdi".

Albay Chivington katliam sonrası verdiği resmi raporda 9 askerin öldüğünü, bunun karşılığında 400 ile 500 arasında yerlinin yok edildiğini yazıyordu Gerçeğin yine olayın tanığı Robert Bent anlatıyordu. "Bacağından aldığı yarayla yerde yatan bir kadın gördüm. Askerlerden biri kılıcını çekerek kadının yanına geldi. Kadın kendini korumak için kolunu kaldırdı ama asker kılıcıyla vurarak kolunu kesti. Bu kez öbür kolunu kaldırdı, asker kılıcıyla onu da kesti. Sonra onu öldürmeden öylece bırakıp gitti. (...) Ertesi gün savaş meydanında dolaştığımda, kafa derileri yüzülmemiş tek bir kadın, erkek ya da çocuk ölüsüne rastlamadım."

Bu katliamdan sonra Kızılderililerin bir kısmı, bundan böyle beyazlarla bir arada yaşamanın mümkün olmadığı görüşünde birleşerek direnmeye başladılar. Ancak Avrupalı sömürgecilerin üstün güçleri karşısında mağlup olarak, tarihin en korkunç soykırımına maruz kaldılar. Bir zamanlar Kuzey Amerika'nın geniş topraklarında yaşayan milyonlarca yerliden geriye kalan pek azı, rezervasyonlara doldurularak ağır bir asimilasyona tabi tutuldu.

Buna rağmen Kızılderililer mücadelelerinden hiçbir zaman vazgeçmediler. Bir süre önce ABD Hükümeti işlediği bu soykırımdan ötürü Kızılderililerden özür diledi ve bir miktar tazminat ödedi. Tarihiyle yüzleşmeye hiç niyeti olmayan başka ülkelerin egemenleri de günün birinde işledikleri soykırım suçları için özür dilemek ve hesap vermek zorunda kalacaklar.

KIZILDERİLİLER KİMLERDİR?

Kristof Kolomb, Hindistan’a varmak üzere çıktığı deniz yolculuğunda Amerika’ya ayak basınca burasını Hindistan sanmış, yerli halka “Hintliler” adını vermişti. Bu yüzden, Hindistan’la ilgileri olmadığı halde, Kızılderililere bugünkü Amerikalılar da “Indian” (Hintli) derler.

Kızılderililer, Asya kıtasından Bering boğazını geçerek Amerika’ya gelmişlerdir. 10-25 bin yıl önce farklı kültür ve fizik yapısına sahip bu insanlar zamanla Amerika’da tek toplumu yani Kızılderilileri oluşturacaktır. O zamanlarda kuzeyde deniz seviyesi buzullar nedeni ile düşüktü. Bering boğazı bir köprü vazifesi görüyordu. Avrupalılar kıtaya ayak bastığında yaklaşık 4.2 milyon, Güney Amerika’da ise 10 milyon yerli Kızılderili vardı. Bu noktadan sonra nüfus hızla azalmaya başlamıştır. Çeşitli, katliamlar, bulaşıcı hastalıklar ile Kızılderililer nüfus olarak azalmıştır topraklarını kaybetmiştir.

KIZILDERİLİLERİN İNANIŞLARI NEDİR?

Her Kızılderili topluluğunun az çok ayrı bir dili varsa da, genel olarak hepsi, bir şey anlatmak için kelime, ya da cümle değil, tek tek kelimelerin birleştirilmesiyle türetilen bileşik kelimeler kullanırlar. Meselâ, “o kadın çizgili bir elbise giyiyordu” cümlesinin yerine “kadın – çizgi – elbise” derler.

Kızılderililer; Tanrı'ya, cennete, cehenneme inanmazlar. Onlara göre dünyaya “Kuvvet” hakimdir. Bu kuvvet bütün canlı varlıklarda kendini gösterir. İyi kullanılırsa, bu kuvvet iyilik doğurur; kötü kullanılırsa, kötülük doğurur. İyi yaşayabilmek için insanların bu kuvvete erişmeleri, ona yaranmaları gerekir. Kitap ve yazı kesinlikle kullanmazlar, bilgi sözlü bir biçimde aktarılır.

Amerika’nın keşfi ve sonrasında beyazların buraya yerleşmeleri sırasında Kızılderililerin birçoğu ölmüştür. Yalnız, hayat şartları gittikçe düzeldiğinden sayıları gene de artmaktadır. Kuzey Amerika’daki Kızılderililer, Amerika hükümeti tarafından Amerikan vatandaşı olarak kabul edilirler. Bunlar, kendileri için açılmış özel okullarda okuyabilirler; hükümetin sahibi olduğu topraklarda yaşayıp çalışabilirler. Başlıca gelir kaynakları; çiftçilik, hayvan yetiştiricilik, fabrika ve maden işçiliğidir.

Kızılderililer, Maya, Inka, Aztek devletleri gibi gelişmiş devletler kurmuşlar, kendilerine öz medeniyetler yaratmışlardır. Meselâ XV. yüzyılın son yıllarında şimdiki Meksika’ daki Aztek imparatorluğunun nüfusu o zamanki İngiltere’nin nüfusundan, başkentleri olan bugünkü Mexico’nun nüfusu Londra’dan fazlaydı. Kızılderililer, İspanyollar ve Anglo-Saksonlar tarafından Kuzey ve Güney Amerika’da sistemli şekilde hayvan avlanır gibi imha edilmişler, birçok ırkları ortadan kaldırılmıştır. Komançi ve Siyu gibi ünlü ırklar bunların arasındadır. Melez Kızılderililer, tamamen İspanyollaşmıştır; İspanyolca konuşurlar, Katolik’tirler. Safkan olanlar arasında da Hristiyanlık ve Batı dilleri yayılmaktadır.

Şu anda kızıl derililerden 210 kabile, Brezilya’nın Yağmur Ormanları’nda yaşamaktadır.

Gündem Haberleri