4 Kasım 2016 tarihinde HDP Eş Başkanı Figen Yüksekdağ ve 9 HDP'li milletvekili ile birlikte Türkiye Anayasası'na göre "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak", "terör örgütü üyesi olmak", "silahlı terör örgütüne üye olmak", "örgüt adına suç işlemek" iddialarıyla gözaltına alındıktan sonra tutuklanarak Edirne F Tipi Cezaevi'ne götürülen Selahattin Demirtaş 2106 yılından bu yana tutuklu olmaya devam etmişti.
Bu güne kadar cezaevinde olan Demirtaş sosyal medya üzerinden yaptığı bir paylaşımla "aktif siyaseti" bırakma kararı aldığını açıkladı.
"Özür diliyorum"
2016 yılından beri cezaevinde siyaseten varlığını sürdüren Demirtaş bugün paylaştığı gönderide; "Ben kendi adıma, halkımıza layık bir politika ortaya koyamadığımız için içtenlikle özür diliyorum. Pratikteki çabalarımla bu eksiklikleri giderme sözü veriyorum." açıklamasını yaptı.
"Aktif Politikayı bu aşamada bırakıyorum"
Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş paylaşımına şu sözlerle devam etti;
"Ayrıca, bana yönelik yapıcı eleştirilere teşekkür ediyorum. Eleştirilerden yararlanmaya çalışacağım. Mücadeleyi cezaevinden her yoldaşım gibi dirençle sürdürürken, aktif politikayı bu aşamada bırakıyorum."
Sosyal medya paylaşımını:" Hepinize yoldaşça selam, sevgilerimi gönderiyor, hepinizi hasretle kucaklıyorum. Özgür günlerde görüşebilmek dileğiyle." sözleriyle bitirdi.
Neden tutuklandı ?
Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, 2015 yılında Atatürk Havalimanı'nda yaptığı bir açıklamada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a hakaret ettiği iddiasıyla yargılandığı davada mahkeme tarafından 3 yıl 6 ay hapis cezası verildi.
Savcılığın mütalaasında Demirtaş'ın "Cumhurbaşkanına hakaret" suçundan 1 yıl 2 aydan 4 yıl 8 aya kadar hapis cezası istendiği belirtildi. Ancak mahkeme, Demirtaş'a 3 yıl 6 ay hapis cezası verdi.
Aynı haberde, Demirtaş'ın dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu'na yönelik sözleri nedeniyle de 'hakaret' suçlamasıyla yargılandığı ve duruşmanın devam ettiği belirtiliyor. Mahkeme, Demirtaş'ın milletvekilliği dokunulmazlığının anayasa aykırı olduğu iddiasının ciddi görülmediği gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi'ne başvurulmasına yer olmadığına karar verdi.