Serbest Ticaret Anlaşması nedir? Ne işe yarar? Serbest ticaret anlaşması avantajları, dezavantajları

İngiltere ile Türkiye arasında imzalanan ve 'Ekonomide dev adım' oalrak nitelendirilen serbest ticaret anlaşmasının ardından Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, iki ülke arasındaki bu anlaşmanın kilometretaşı olduğunu vurguladı. Peki Serbest Ticaret Anlaşması nedir? Ne işe yarar? Serbest ticaret anlaşması avantajları, dezavantajları...

Türkiye ile İngiltere arasında imzalanan ve birçok sektörün memnun olduğunu belirttiği Serbest Ticaret Anlaşması, vatandaşlar tarafından merak konusu oldu. Arama motorlarında sıklıkla bakılan Serbest Ticaret Anlaşması nedir? Ne işe yarar? sorularının cevabı ve Serbest ticaret anlaşması avantajları, dezavantajları haberimizde. İşte detaylar...

SERBEST TİCARET ANLAŞMASI NEDİR? NE İŞE YARAR?

Serbest Ticaret Anlaşması (STA), anlaşmaya taraf ülkelerin kendi aralarında ticaretlerini
etkileyen tarife ve tarife dışı engellerin bertaraf ederek, taraflar arasında bir serbest ticaret
alanı oluşturulmasını sağlayan, ancak taraf ülkelerin üçüncü ülkeler ile ticaretlerinde mevcut
ulusal düzenlemelerini sürdürmesine izin veren anlaşmalardır.

Bu anlaşmalar ile anlaşmayı imzalayan ülkeler arasında gümrük vergisi ve kısıtlamaları
kaldırılır. Bununla beraber STA’ya taraf ülkeler üçüncü ülkelere karşı ortak bir gümrük tarifeleri
oluşturmazlar. Her ülke anlaşma dışındaki diğer ülkelere kendi milli gümrük tarifesini
uygulayabilir.


Bu anlaşmaların temel hedefi, anlaşmalara taraf olan ülkeler arasındaki ticaretin, karşılıklı
menfaatler korunarak arttırılmasıdır. Buna göre taraf ülkelerin firmaları, bu anlaşmaya taraf
olmayan ülkelerin firmalarına göre daha avantajlı duruma gelmektedir. Nedeni de serbest ticaret anlaşması imzalayan ülkelerin birbirlerine indirimli gümrük vergileri, kotaların azaltması
veya kaldırması ve koruma duvarlarını aşağı çekmeleri gibi kolaylıklar sağlayacak uygulamalar
getirmesidir. Bu anlaşmaların koşullarının ve bunlardan sağlayabilecekleri menfaatlerin
ihracatçılarımız tarafından bilinmesi oldukça önemlidir.

Serbest Ticaret Anlaşmalarının kapsamı ülkeden ülkeye değişebilir. Bazı ülkelerle karşılıklı vergi
tarifesi düzenlemesi yapılabilir ya da bazı ürünlerde anlaşma dışında tutula negatif liste tabir
edilen ürünler yer alabilir.

SERBEST TİCARET ANLAŞMALARI AVANTAJLARI, DEZAVANTAJLARI

Ülkemizin imzaladığı STA’ları incelendiğinde genel amacın özetle, taraflar arasındaki ekonomik işbirliğinin arttırılması ve güçlendirilmesi, tarım da dahil olmak üzere mal ticaretindeki kısıtlamaların tedricen giderilmesi, uygun rekabet koşullarının yaratılması, yatırımların teşvik edilmesi, tarafların üçüncü ülke piyasalarındaki ticaret ve işbirliğinin geliştirilmesi olduğu görülmektedir.

Türkiye’nin söz konusu tercihli ticaret anlaşmalarının tamamlanması; İhracatın ülke ve madde bazında çeşitlendirilmesi, ilgili ülke ile ticaret hacminin kısa vadede artırılması, AB’nin tercihli rejimler kapsamında uygulamakta olduğu tavizli hadler ile Türkiye’nin uyguladığı Ortak Gümrük Tarifesi hadleri arasındaki farkın neden olabileceği trafik sapmasının önlenebilmesi, Anlaşma imzalanan ülkenin AB ve diğer üçüncü ülkelerle mevcut anlaşması kapsamında tanıdığı tavizli rejimi Türkiye’ye yansıtmasının temin sayesinde, Türk sanayicisinin bu ülke pazarında eşit rekabet koşullarına sahip olması, hammaddelerini Anlaşma yapılan ülkelerden sağlayan Türk sanayicilerinin üretim maliyetlerinin azaltılması, ortak yatırım ve işbirliği imkanları geliştirilmesi, Avrupa genelinde oluşturulan menşe kümülasyonu için gerekli altyapının hazırlanması bakımlarından önem taşımaktadır.

Türkiye tarafından akdedilen STA’ları, tarafların AB ile mevcut Anlaşmaları çerçevesinde, karşılıklılık esasına dayanan global simetrik bir modele dayanmaktadır. Bu model doğrultusunda, bir yandan taraflar arasında AB’ye tanınan tavizler karşılıklı olarak yansıtılırken diğer yandan tarafların yükümlülükleri arasında ekonomik bir denge sağlanması dikkate alınmaktadır.

STA’ları, esas itibariyle, DTÖ kuralların uygun olarak ve Anlaşma yapılan ülke ile AB arasındaki mevcut tercihli anlaşmada belirlenen geçiş süreci esas alınarak, taraflar arasında bir serbest ticaret alanı kurulmasını öngörmektedir. Anlaşmalar, sanayi ürünleri ile başlangıç olarak bir bölüm tarım ürünleri ve işlenmiş tarım ürünlerinde sağlanacak karşılıklı pazara giriş kolaylıklarını kapsamaktadır. Diğer tarım ürünleri ve işlenmiş tarım ürünleri ticaretinin ise, Anlaşma hükümleri uyarınca, ileride yapılacak görüşmeler sonucunda serbestleştirilmesi öngörülmektedir.

Bu çerçevede, geçiş dönemine tabi olmayan sanayi ürünleri için uygulanan gümrük vergileri ve eş etkili vergiler Anlaşmaların yürürlüğe girdiği tarihte kaldırılmakta, geçiş dönemine tabi olan sınırlı sayıdaki sanayi ürünleri için uygulanan gümrük vergileri ve eş etkili vergiler ise, Topluluk ile Anlaşma yapılan ülke arasında belirlenen sisteme paralel şekilde aşamalı olarak indirim takvimine bağlanmaktadır.

Anlaşmaların yürürlüğe girdiği tarihten itibaren ithalat ve ihracata yeni miktar kısıtlamaları ve eş etkili önlem getirilmeyeceği, mevcut miktar kısıtlamaları ve eş etkili önlemlerin anlaşmanın yürürlüğe girişiyle birlikte veya en geç geçiş dönemi sonunda yürürlükten kaldırılacağı hususları da ayrıca hüküm altına alınmaktadır.

Tarım ve işlenmiş tarım ürünlerine ilişkin olarak ise taraflar, ilk aşamada sınırlı sayıdaki tarım ve işlenmiş tarım ürünlerinde miktar sınırlaması olmaksızın veya tarife kontenjanları çerçevesinde karşılıklı pazara giriş kolaylıları sağlamayı taahhüt etmektedirler. Taviz marjı itibariyle, prensip olarak, aynı üründe Avrupa Birliği’ne sağlanmış olan vergi avantajının yansıtılması yoluna gidilmiştir. Balıkçılık ürünleri, bazı istisnalar hariç olmak üzere, STA’ları kapsamında yer almamıştır. Anlaşmalarda, tarım ürünlerinde ve işlenmiş tarım ürünlerinde tanınan tavizler aynı listede yer almaktadır. Bu durumun tek istisnası, Romanya ile yapılan Anlaşma olup, tarım ve işlenmiş tarım ürünleri tavizleri ayrı Protokoller kapsamında düzenlenmiştir. Anlaşmalarda anılan tavizlerin zaman içerisinde yapılacak müzakereler sonucunda genişletilmesini öngören bir hükme de yer verilmektedir.

Anlaşmaların ekinde yer alan menşe protokolleri ise hem taraflar arasındaki ticarette uygulanacak tercihli menşe kurallarını düzenlemekte, hem de Pan-Avrupa Menşe Kümülasyonu (PAMK) sisteminin işleyişi için gerekli temeli oluşturmaktadır.

Anlaşmalar ayrıca, korunma önlemleri, iç vergilendirme, genel istisnalar, güvenlik istisnaları, devlet tekelleri, ödemeler, işletmelere ilişkin rekabet kuralları, kamu alımları, fikri, sınai ve ticari mülkiyet hakları, damping, herhangi bir ürünün ithalatında acil önlem, reeksport ve ciddi kıtlık, ödemeler dengesi güçlükleri gibi alanlarda düzenlemeler getiren genel hükümler içermektedir. Anlaşmanın kapsamadığı alanları içerecek şekilde genişletilmesine de imkan sağlanmaktadır.

Diğer taraftan, kurumsal hükümler çerçevesinde, anlaşmaların idaresi ile gün işleyişinden sorumlu olacak bir Ortak Komite tesis edilmektedir. Tarafların temsilcilerinden oluşacak olan söz konusu Komite bünyesinde, Anlaşma çerçevesinde ortaya çıkabilecek ve karşılıklı çıkarları ilgilendiren bütün ticari ve ekonomik sorunlar ele alınacak ve taraflar arasındaki ticarete ilişkin mevcut engellerin ortadan kaldırılma imkanları düzenli olarak incelenecektir.

Anlaşmalar, ana metin ile tamamlayıcı nitelikteki Ek ve Protokollerden oluşmaktadır. Tarım ürünleri ile menşe kurallarına ilişkin düzenlemeler Protokoller, ürün listeleri ise Ekler kapsamında yer almaktadır.

TÜRKİYE'NİN İMZALADIĞI SERBEST TİCARET ANLAŞMALARI

Türkiye’nin AB’nin tercihli rejimini üstlenme yönündeki girişimlerinin ilk adımını, Türkiye ile EFTA ülkeleri arasında 10 Aralık 1991 tarihinde imzalanan ve 1 Nisan 1992 tarihinde yürürlüğe giren Serbest Ticaret Anlaşması oluşturmuştur.

Taraflar arasındaki ticarette mevcut olan tarifeleri ve tarife dışı engelleri kaldırarak, malların serbest dolaşımını sağlamayı hedefleyen Türkiye-EFTA Serbest Ticaret Anlaşması, temelde tüm sanayi mallarını kapsamaktadır. EFTA ülkeleri, Anlaşmanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren, Türk menşeli sanayi malları ithalatında tahsil edilen gümrük vergileri ve eş etkili vergiler ile miktar kısıtlamalarını kaldırmışlardır.

Tarım ürünleri ticareti, Anlaşmaya ek olarak her bir EFTA ülkesi ile ikili bazda gerçekleştirilen protokollerle düzenlenmiştir. Bu Protokoller çerçevesinde, belirli tarım ürünleri ihracatımız için %100’e varan gümrük vergisi indirimleri elde edilmiş olduğundan, EFTA ülkeleri kaynaklı tarım ürünlerine gümrük vergisi indirimi uygulanmaktadır.

Anlaşma, sanayi ve tarım ürünlerine yönelik hükümlerin yanı sıra, işlenmiş tarım ürünleri, balıkçılık ve su ürünleri, fikri mülkiyet hakları, rekabet, devlet yardımları ve damping konularına ilişkin düzenlemeler de içermektedir.

Bu bağlamda Türkiye, EFTA’nın yanı sıra İsrail, Macaristan, Romanya, Litvanya, Estonya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Letonya, Slovenya, Bulgaristan, Makedonya, Polonya, Hırvatistan ve Bosna-Hersek ile STA imzalamış ve bunlar yürürlüğe konulmuştur.

Öte yandan, AB’nin genişleme süreci bağlamında 1 Mayıs 2004 tarihinden itibaren Birliğe üye olacak ülkelerle ticari ilişkilerimiz mevcut STA’ları yerine Gümrük Birliği çerçevesinde yürüyecektir. Bunun için AB’ne üye olacak 10 ülkeden 8’iyle mevcut STA’larının 1 Mayıs 2004’de sona erecek şekilde feshedilmeleri yönünde gerekli işlemler yürütülmektedir.

Türkiye, şimdiye kadar sonuçlandırdığı 15 STA’yla AB’ne ilave olarak, tüketim eğilimi yüksek 135 milyon nüfuslu 600 milyar dolar ticaret hacmine sahip bir pazara sanayi ürünlerinin tamamına yakın kısmında sıfır, bazı tarım ve işlenmiş tarım ürünlerinde ise tavizli gümrük vergisi ile girme imkanına sahip olmuştur. Bu ülkeler ile şimdiden derin bir ekonomik entegrasyon için altyapı oluşturulmuştur.

Türkiye, AB’nin Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerle oluşturmayı öngördüğü Avrupa-Akdeniz Serbest Ticaret Alanı içinde de yer alarak, 600 ila 800 milyon potansiyel tüketiciyi içeren 40’ın üzerinde ülkenin katılımıyla oluşturulacak dünyadaki en büyük serbest ticaret alanının getireceği fırsatlardan yararlanacaktır.

Türkiye için önemli ticari potansiyel yaratacak olan bu süreç, AB’nin Yenileştirilmiş Akdeniz Politikası ve 1995 tarihli Barselona Deklarasyonu, AB ve Akdeniz’e kıyısı olan 12 ülke (Türkiye, Fas, Tunus, Cezayir, Mısır, Ürdün, Filistin, İsrail, Lübnan, Suriye, Malta ve Kıbrıs) arasında 2010 yılına kadar tedricen bir serbest ticaret alanı kurmayı hedeflemektedir.

Diğer taraftan, Türkiye’nin AB’nin STA akdettiği ya da müzakerelerini sürdürdüğü Güney Afrika Cumhuriyeti, Meksika, Şili, Suriye, Mercosur ülkeleri ve Körfez İşbirliği Konseyi üyesi ülkelerle de STA imzalaması gerekmektedir.

Bu bağlamda yürütülen faaliyetler kapsamında halen, Fas, Tunus, Mısır, Lübnan, Arnavutluk Faroe Adaları ve Filistin ile müzakereler sürdürülmekte olup, Ürdün, Malta, Güney Afrika Cumhuriyeti, Meksika, Şili, Suriye, Cezayir ve Sırbistan ve Karadağ’a taslak anlaşma metinleri tevdi edilmiştir.

Yeri gelmişken özellikle Kuzey Afrika ve Arap ülkeleriyle yürütülen STA müzakerelerinde, başlangıçtan bu yana güçlükler yaşanmakta olduğunu belirtmek gerekmektedir. Bu durum büyük ölçüde, sözkonusu ülkelerin Türk firmalarının rekabet gücünden çekinmeleri nedeniyle piyasalarını açmaya istekli olmamalarından kaynaklanmaktadır.

Daha önce de değinildiği üzere, Gümrük Birliği çerçevesinde AB’nin tercihli ticaret ilişkisi geliştirdiği bu ülkelerle STA imzalama yükümlülüğümüz bulunmaktadır. Bununla birlikte, AB’nin üçüncü ülkelerle yaptığı tercihli ticaret anlaşmalarında, bu ülkelerin ülkemizle bir Anlaşma imzalaması yönünde hukuki bir zorunluluk yer almamaktadır. Dolayısıyla STA imzalamamanın bu ülkeler açısından herhangi bir yaptırımı bulunmamakta ve  bu nedenle aramızdaki müzakereler son derece yavaş ilerlemektedir. Nitekim, Tunus, Cezayir, Mısır, Ürdün ve Lübnan’a STA taslak metinleri tarafımızca uzun süre önce tevdi edilmesine rağmen, bu müzakerelerden hiçbiri henüz sonuçlandırılamamıştır.  Bununla birlikte, ülkemizin Fas ile yürüttüğü STA müzakerelerinde son dönemde önemli ilerlemeler kaydedilmiş ve anlaşma üzerinde mutabakat sağlanmıştır. Türkiye ile Fas arasındaki STA’nın önümüzdeki dönemde imzalanması beklenmektedir. AB’yle mevcut tercihli ticari düzenlemelerinden dolayı bu ülkelerle ikili ticaretimizde trafik sapmasına yol açan bu durumun giderilmesi için anılan ülkelerle STA akdetmemiz öncelik taşımaktadır.
 
Öte yandan, AB’nin geliştirmekte olduğu “Daha Geniş Avrupa ve Yeni Komşuluk Girişimi” stratejisi çerçevesinde Rusya, Ukrayna, Beyaz Rusya ve Moldova’yla  bu ülkelerin DTÖ üyeliklerinin takiben STA’lar imzalaması ve uzun vadede bu işbirliğini daha ileri ticari ortaklık düzeyine çıkarmayı ve diğer alanlara genişletmesi gündeme gelmiştir. AB’yle Gümrük Birliği kurmuş olmanın yanısıra  üyelik süreci içinde olan ülkemizin bu gelişmeleri  yakından takip ederek ortaya çıkacak fırsatları değerlendirmesi bölgedeki ticari konumumuzun pekiştirilmesi bakımından büyük önem taşımaktadır.

KAYNAK: İzmir Ticaret Odası Nesli Öztürk, Serbest Ticaret Anlaşmalarının Yeri ve Türkiye´nin Dış Ticaretinin Geliştirilmesindeki Önemi
Ali Kemal Aydın

Ekonomi Haberleri