Sihir ve nazarın gerçekten var mı? Büyü ve sihirden kurtulmak için ne yapılmalıdır?

Sihir veya büyü, tabiatüstü gizli güçlerle ilişki kurarak, yahut kendilerinde gizli güçlerin bulunduğuna inanılan bazı tabii nesneler kullanılarak zararlı, faydalı veya koruma gayeli bazı sonuçlar elde etmek için yapılan işler demektir.

Sihir faaliyetlerinin dinî değerlerle bağlantısı yoktur ve ahlaki bir amaç taşımazlar. Temel hedef çıkar sağlamaktır. Sihir işinde, ruhlar, cinler, şeytanlar, canlı veya ölmüş bazı hayvanlar, cisimler ve şekiller kullanılır. Bu işle uğraşan insanlar büyücü, şaman, sihirbaz gibi toplumlara göre değişen isimlerle anılırlar.

Kur’an-ı Kerim’de sihir olgusuna atıfta bulunmuş (Bakara, 2/102; A’râf, 7/116; Taha, 20/66). Hz. Peygamber de (s.a.s.) sihir yapmayı yedi büyük günah arasında saymıştır (Buhârî, Vesâyâ, 23; Müslim, İman, 144).
Cahiliye devrinde sihir/büyü çok yaygındı. Cincilik, kâhinlik, yıldızlardan hüküm çıkarmak, fal oklarına başvurmak, iplere düğüm atıp üflemek gibi işlemler yayındı. Bu durumun da etkisi ile işi, Hz. Peygamber (s.a.s.)’in bir sihirbaz, Kur’an’ın bir sihir eseri olduğunu ileri sürmeğe kadar vardırmışlardı (Sâd, 38/4; Zârîyât, 51/52).

İslam dini büyük günahlar arasında saydığı sihre şiddetle karşı çıkmış, Kur’an ve Sünnette kesinlikle yasaklanmıştır.
Büyücülerin her şeyi bildiği, başaramayacakları şeylerin bulunmadığı şeklindeki inançlar İslam’a aykırıdır. Bu yüzden bazı müslüman bilginler, gerçekliği bulunmayan bir aldatmaca ve safsata olduğu gerekçesi ile büyünün gerçekliğini reddetmişlerdir (bkz. Cassâs, Ahkâmu’l-Kur’an, I, 43; Nevevî, Ravda, IX, 128, 346).

Nazara gelince; mahiyeti ve nasıl olduğu kesin olarak bilinmemekle beraber, bazı kimselerin bakışlarıyla olumsuz etkiler meydana getirebildikleri dinen de kabul edilmektedir. Bir hadis-i şerifte: “Nazardan Allah ’a sığının, çünkü nazar (göz değmesi) haktır.” (İbn Mâce, 2/1159) buyrulmaktadır. Rasûlüllah’ın (s.a.s.) nazar değmesine karşı “Âyete’l-Kürsî ile İhlas ve Muavvizeteyn (Felâk, Nâs) Sûrelerini okuduğu; ashabına da bunları okumalarını” tavsiye ettiği; bunlardan kurtulmak için ayrıca doğrudan Allah teâlaya yakardığı rivayet edilmektedir (Buhârî, Tıb 37; Tirmizî, Tıb 16; İbn Mâce, Tıb 32, 36; bkz. Tecrîd-i Sarîh Tercemesi, 12/90).

Sihir ya da nazara maruz kalan bir kişi, çare olarak Hz. Peygamber (s.a.s.)’in önerdiği korunma yöntemleri ile yetinmeli, cahil cinci ve üfürükçülerin tuzağına düşmemelidir. Kendisine büyü yapıldığını sanan ruhsal problemli insanların doktor veya psikiyatri uzmanına müracaat etmeleri uygun olur.

Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı

Din Haberleri