18 Ekim'de Şili'nin başkenti Santiago'da metro ücretine yapılan zam ile başlayan yağma ve kundaklama olaylarının yaşandığı hükümet karşıtı protestolara dönüşen gösteriler halinde devam ediyor.
Şili polisinin, dün meydana gelen olaylara ilişkin yayımladığı raporda, ülkenin çeşitli yerlerinde 43 yağma olayının yaşandığı, 237'si yağma olayı kaynaklı 792 kişinin tutuklandığı, 108'i polis 136 kişinin de yaralandığı belirtildi. Yaralananlardan 6 kişiye göz yaşartıcı bombanın isabet ettiği ve yüzüne göz yaşartıcı bomba isabet eden bir kadının sol gözünün görme yetisini kaybettiği öğrenildi.
Yağmalama olaylarının çoğunun ülkenin Valparaiso bölgesinde meydana geldiği, başkent Santiago'da ise 4 yağmalama olayının yaşandığı bildirildi.
Valparaiso Belediye Başkanı Jorge Sharp, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, salı gününün gösteriler başladığından bu yana en zor günlerden biri olduğunu belirtti. Sharp, "Valparaiso'da yapılan şeyin bir adı yok. Bu sadece yıkım, hiçbir anlamı, değeri ve mazereti olmayan yıkım. Suç eylemlerinin protestolarla, pasif gösterilerle hiçbir ilgisi yok." ifadelerini kullandı.
Ülkede 41 gündür devam eden protestolarda 6 bin 372 olayın yaşandığı, 4 bin 431'i yağma ,162'si kundaklama olayı olmak üzere 16 bin 806 kişinin göz altına alındığı bilgisi paylaşıldı.
Öte yandan, gösterilerin başladığı 18 ekimden bu yana 188 polis karakoluna da saldırıda bulunuldu ve gösteriler nedeniyle toplamda 2 bin 342 polis yaralandı.
NE OLMUŞTU?
Güney Amerika ülkesi Şili'de gösteriler, başkent Santiago'da günde 3 milyondan fazla kişinin kullandığı metro ücretlerine 6 Ekim'de yapılan zamla başlamış ve 18 Ekim'de de şiddetlenerek birçok kentte yağma olaylarına da yol açan hükümet karşıtı gösteri ve şiddet olaylarına dönüşmüştü.
Gösteriler nedeniyle ülkede 23 kişi hayatını kaybetmiş, binlerce kişi de yaralanmıştı.
Pinera, halkın ekonomik sorunlarını anlayamadığı için özür dileyerek, ekonomik yardım paketini hayata geçirmiş, kabinesinden 8 bakanı değiştirmesine rağmen gösteriler devam etmişti.
Hükümetin geri adımlarına rağmen durmayan gösteriler nedeniyle diktatör Pinochet'in 1990'da devrilmesinden sonra ilk kez, doğal afet söz konusu olmamasına rağmen "acil durum" ilan edilmiş ve güvenliği sağlama görevi orduya verilmişti.