Siyasette sular ısınıyor! Davutoğlu, Erdoğan'a ile görüşebilir

İstanbul Milletvekili Selim Temurcinin Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptığı görüşme sonrası, Gelecek Partisi cephesinden beklenmedik bir çıkış daha geldi. Genel Başkan Davutoğlu, bir davet gelirse Erdoğanla görüşebileceğini belirtti ve "Sayın Erdoğan benim siyasi hayatımda da hukukum olan bir insan" dedi.

T24'ten Murat Sabuncu'ya konuşan Ahmet Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından davet edilmesi durumunda bir görüşme yapabileceğini belirtti. Davutoğlu, "Sayın Erdoğan benim siyasi hayatımda da hukukum olan bir insan" dedi. Şu anda ayrı düşmemiz kişisel değil. Onunla herhangi bir kişisel anlaşmazlık içinde olduğumu düşünmüyorum. Hatta bazı tehlikeler karşısında onu savunmaya çalıştığımı düşünüyorum. Erdoğan şu anda ciddi kişisel risklerle karşı karşıya. Türkiye demokratikleşmezse ve bazı hukuk kuralları uygulanmazsa, Erdoğan da dahil olmak üzere herkes bir rövanşizm riskiyle karşı karşıyadır. Türkiye'nin demokratikleşmesinin ve meşru hukuk düzeninin en fazla sayın Erdoğan'ı koruyacağı kanaatindeyim" dedi.

"Erdoğan, Türkiye'nin İtibarıdır"

Davutoğlu, Erdoğan'ın Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile görüşme ihtimalini de değerlendirerek, "Sayın Erdoğan'ın bu sorunlu dönemi atlatıp hemen eski aile dostluklarına döneceği düşüncesi yanlış bir yaklaşımdır." Bu açıdan bakıldığında, Sayın Erdoğan'ın ülkemin Cumhurbaşkanı olarak itibarına değer veriyorum. "Sayın Erdoğan, hem Türkiye'nin hem de hepimizin itibarıdır."

Selim Temurci ile Erdoğan'ın görüşmesi

Ahmet Davutoğlu, "Partinizin İstanbul Milletvekili Selim Temurci'nin Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmesi ve AK Parti'ye geçeceği konusundaki iddialarla ilgili ne düşünüyorsunuz?" diye sordu."Partimizle ve arkadaşlarımızla ilgili bir yıldır ciddi bir algı operasyonu yürütülüyor" diye yanıtladı. Bunun nedenleri tartışılmalıdır. En önemli nedeni, partimizin iktidarın yapısı hakkında kapsamlı bir bilgiye sahip olması ve gerçek bir alternatif oluşturma yeteneğine sahip olması. Kurulduğumuz günden beri her türlü baskıyı önlemeye çalıştık. Bu engelleme girişimleri başarısız oldu ve partimiz TBMM'de on değerli milletvekili arkadaşımızla temsil edilmeye başladı. Ardından başka yollara başvuruldu. 28 Mayıs seçimleri sonrasında partimizle ilgili kopmalar olacağı söylentileri düzenli olarak yayıldı. Hem partimize hem de bu arkadaşlarımıza yönelik bu itibar suikastının tam bir örneğidir.

28 Mayıs'tan sonra gizlice yürütülen bu algı operasyonlarına rağmen iki önemli adımı attık. Saadet Partisiyle birlikte kurduğumuz TBMM grubu, milletvekillerimizin kamuoyunu etkileme yeteneğini geliştirirken, 14 Ocak'ta gerçekleştirdiğimiz İkinci Büyük Kongre, partimizin siyasi arenada kalıcılığını ve gücünü perçinledi. Yerel seçimlerde iktidar partisinin zayıflaması, bu tür anormal operasyonların yeniden ortaya çıkmasına neden oldu. Yalancı çoban hikayesi gibi sık sık tekrarlanan haberler, partimizin iç gücünü zayıflatmadı ve aksine direncimizi güçlendirdi.

İlk yorum yazan siz olun

Siyaset Haberleri