Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan partisinin grup toplantısına katıldı. Burada bir konuşma gerçekleştiren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 20223 seçimleri, sığınmacı tartışması, Atatürk Havalimanı yerine yapılacak olan Millet Bahçesi projesi, Finlandiya ve İsveç'in NATO'ya katılma kararı, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Aliya İzzetbegovic'in karargahına, 'Mağara' demesi ile gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
19 Mayıs, milletimizin istiklal mücadelesinin önemli dönüm noktalarından biridir. 19 Mayıs, milletimizin şartların en zor olduğu dönemlerde bile dayatmalara teslim olmayıp kendi yolunu çizme iradesinin sembolüdür. Şanı, şerefi, gururu da milletimize aittir. Gazi Mustafa Kemal Paşa başta olmak üzere şehitlerimizi, kahramanlarımızı rahmetle yad ediyorum. Tarih büyük olunca, mücadele büyük olunca, siyasi iradenin de ona göre teşekkül etmesi gerekiyor.
"RİZE - ARTVİN HAVALİMANI HAYATA GEÇİRDİĞİMİZ DEV PROJELERDEN BİRİ"
Rize - Artvin Havalimanı, 1915 Çanakkale Köprüsü gibi bu yıl hayata geçirdiğimiz dev projelerden biridir. Azerbaycan Devlet Başkanı Aliyev'e ve Cumhur İtifakı'nın diğer ortakları sayın Bahçeli'ye, sayın Destici'ye, tüm milletimize o heyecanı bizimle paylaştıkları için teşekkür ediyorum. İftihar verici bir eser değil mi? Dünyada deniz üzerinde 5 havalimanı var, 2'si bizim ülkemizde. Her ne kadar bazı gafiller bu havalimanına bile kulp takmaya kalkmışsa da biz açılış töreninde milletimizin heyecanını gördük. Resmi rakam olarak o gün 70 bin kişinin katıldığı böyle bir açılış bizler için ayrıca gurur verici oldu.
"2023, YENİ BİR MİLAT OLACAKTIR"
Ülkemiz için, bizim için 2023 bir final değil, büyük ve güçlü Türkiye hedefi için yeni bir milat, yeni bir başlangıç olacaktır. AK Parti'nin kazandığı her seçim böyle bir başlangıçtır. Darbecilere ve onlara maşa kullanarak cevabımızı 2018 Haziran seçimleri ile verdik. Tabi bu tablo bizim kadar bölgemiz ve ülkemiz üzerine hesapları olanların dikkatini çekmektedir. Bir süre önce bölgemizde en çok sorun yaşadığımız devletin başkanı Türkiye'de iktidar değiştirmek için beraber çalıştıkları çevreler olduğunu söylemişti. Biz bunların çalıştığı darbecilerin, terör örgütlerinin tepesine binip hareket alanını sınırladıkça alternatifleri azaldı. Hırsları boylarını aşan bir avuç kifayetsize kaldılar. Kumpasla geldikleri koltuklarını, yalanını, iftirayı siyaset diye pazarlayan, ülkenin hayrına söyledikleri tek söz olmayan karikatür tiplerin cesaret ve cüretlerinin giderek arttığını görüyoruz. İnşallah 2023'te maskelerini düşürerek, hepsini siyaset arşivinin tozlu raflarına havale edeceğiz.
CHP ve şürekası sürekli öyle yalanlarla ki karşımıza çıkıyorlar ki muhatap alıp cevap vermeyi zul kabul ediyoruz. CHP İstanbul İl Başkanı'nın mahkumiyet kararlarının onanmasının ardından bize yönelik hakaret furyası başlattılar. Yargı kararları elbette eleştirilebilir. Her kem sözün, attıkları her iftiranın cevabını hukuk önünde vereceklerdir. Diyelim kuyruk acıları var, sağa sola saldırıyorlar, ardından akılla ilgisi olmayan SADAT tantanası çıkardılar. 2018'de halen CHP ittifakı içinde yer alan bir siyasi partinin genel başkanı hanımefendi ülkemizin çeşitli yerlerinde silahlı eğitim kampları kurulduğu iddiasını dile getirmişti. Soruşturma açılmış, savcılık bu iddianın yalan olduğunu belgelerle ortaya koymuştu. CHP'nin başındaki zat SADAT'ın önüne baskın yapar gidip benzer zırvaları sıralamıştır. Bu çıkışın niçin şimdi yapıldığını iyi biliyoruz. Tüm kalbimle diyorum ki; başaramayacaksınız. SADAT'ın yöneticileri ile yakından uzaktan hiçbir alakam olmadığı halde bunu bizim şu anda kullandığımız adeta darbeci oluşum olduğunu söyleyecek kadar bu başkan terbiyesizleşiyor. Bay Kemal sen ne dersen de sabahtan akşama kadar yalan yatıyorsun, yalanla kalkıyorsun. Darbecilere yaptıramadığını sinsi çelmelerle başarıya ulaştıramadığınız işi Bay Kemal gibi karikatür tiple hiç elde edemezsiniz. Biz insanlığımızı, diplomatik nezaketimizi gösterelim de varsın onlar kendi bildikleri yoldan yürüsünler.
ATATÜRK HAVALİMANI TARTIŞMASI
SADAT tartışması bitmeden Atatürk Havalimanı'nda inşa edeceğimiz Millet Bahçesine bin bir yalanla saldırmaya başladılar. Bu tesisin adı 12 Eylül darbesine kadar Yeşilköy Havalimanı idi. 28 Şubat'a kadar darbecilerin ihaneti, gizlemek için kullandıkları araç Atatürk maskesi olmuştur. 12 Eylül darbecilerinin başı Evren de Yeşilköy'ün ismini Atatürk yaparak aynı yolu izlemiştir. Bunların derdi Atatürk'ün ismine sahip çıkmak değil bu ismi kalkan yaparak kendi kirli gündemleridir. Samimiyetleri olsaydı PKK güdümlerindeki partiyi siyasi ortakları yapmazlardı. Kendi ülkesini yabancılara şikayet eden genel başkanlarından, belediye başkanlarından hesap sorarlardı. Dünyanın pek çok yerinde yapıldığı gibi yeni havalimanı inşa ettik. Bundan bile rahatsız oldular. Sadece kargo bölümü Atatürk Havalimanı kadar olan İstanbul Havalimanı ülkemizin kazanımlarında yer etmiştir. Atatürk Havalimanı'nın bir pisti oradaki hastaneye hizmet etmek üzere tutulmaktadır. Yeni havalimanı milletin cebinden tek kuruş para çıkmadan inşa edilmiş, milletin cebine para aktaran bir kaynak haline gelmiştir. Dünyanın en prestijli havalimanları arasına giren bu eseri itibarsızlaştırma çabaları beyhudedir. Millet bahçesine çevrecilik adına karşı çıkmaları tam bir garabettir.
"ORTAKLIĞINI SÜRDÜRDÜĞÜN MAĞARADAKİLERİN HALİ ORTADA"
İstanbul'un belediye başkanı olduğum dönemde İstanbul'un şeritlerine, orta şeritlerine bir milyon 250 bin ağaç diktik. Ağaca hasret olan İstanbul'u yeşillendirelim diye. Bay Kemal, ne sen, ne de buradaki yandaşların bu tür işleri başaramazsınız. Bugüne kadar kaç tane millet bahçesi yaptınız, bize bunu ispatlayın. Bu hizmete itiraz edenin bırakın çevreciliğini insanlığından şüphe etmek lazım. Bu zat daha eskiden millet bahçesini o kadar sahiplenmişti ki bu projeyi telefonunu dinleyerek kendisinden çaldığımızı iddia etmişti. Bay Kemal bizim o kadar boş vaktimiz yok. 132 bin ağacı ile, yürüyüş yolları ile ülkemizin gururu olan bu projeye karşı çıkmakla kalmıyor, buranın yabancılara satılacağı yalanı ile milleti galeyana getirmeye çalışıyor. Bir de burada konutlar yapılacakmış. Yalana bak. Sen mağarada yaşayanlarla siyasi ortaklık yapıyorsun, onlarla yoluna devam ediyorsun. Ortaklığını sürdürdüğün mağaradakilerin hali ortada. Gel bir an önce onlardan kurtul, yoksa halin iyi değil.
İstanbul'un belediye başkanı olduğum dönemde İstanbul'un şeritlerine, orta şeritlerine bir milyon 250 bin ağaç diktik. Ağaca hasret olan İstanbul'u yeşillendirelim diye. Bay Kemal, ne sen, ne de buradaki yandaşların bu tür işleri başaramazsınız. Bugüne kadar kaç tane millet bahçesi yaptınız, bize bunu ispatlayın. Bu hizmete itiraz edenin bırakın çevreciliğini insanlığından şüphe etmek lazım. Bu zat daha eskiden millet bahçesini o kadar sahiplenmişti ki bu projeyi telefonunu dinleyerek kendisinden çaldığımızı iddia etmişti. Bay Kemal bizim o kadar boş vaktimiz yok. 132 bin ağacı ile, yürüyüş yolları ile ülkemizin gururu olan bu projeye karşı çıkmakla kalmıyor, buranın yabancılara satılacağı yalanı ile milleti galeyana getirmeye çalışıyor. Bir de burada konutlar yapılacakmış. Yalana bak. Sen mağarada yaşayanlarla siyasi ortaklık yapıyorsun, onlarla yoluna devam ediyorsun. Ortaklığını sürdürdüğün mağaradakilerin hali ortada. Gel bir an önce onlardan kurtul, yoksa halin iyi değil.
"29 MAYIS'I ATATÜRK HAVALİMANI'NDA KUTLAYACAĞIZ"
Sermaye sahiplerinden devletin memuruna kadar herkesi tehdit edip ülkeye yapılan yatırımları engellemenin adı siyaset değil ihanettir. Bunlar sadece dışarda hazırlanan projelerde kendilerine verilen görevi yaparlar. Ülkenin her kazanımına balta vurmayı siyaset sanan bu güruhu zavallılığı ile baş başa bırakıyoruz. Dikili tek bir ağaçları, hiçbir hizmetleri olmayanların sadece yıkmakla, nefret dili ile kendilerini göstermelerini devraldıkları faşist mirasa bağlıyoruz. Varsın onlar İstanbul'a hizmet diye musluk açmaya devam etsinler. 29 Mayıs'ı da Bay Kemal istersen sen de gel, Atatürk Havalimanı'nda kutlayacağız. Sen 700 kişiyi falan topla oraya götür. Ama biz orada 29 Mayıs İstanbul'un fethini kutlayacağız. O gün ağacı dikeceğiz ve inşallah bahçenin temelini de atacağız.
SIĞINMACILARIN DURUMU
Sığınmacılar tartışması da kirli planın parçasıdır. Halbuki parti daha bir kaç yıl önce yayınladığı raporda ülkemizin açık kapı politikasının yetersizliğinden, bu insanların sağlık, meslek gibi konularda yeterli hizmetin verilememesinden şikayet ediyor.
EKONOMİK SIKINTILAR HERKESİ KARA KARA DÜŞÜNDÜRÜYOR
Enflasyonun en bariz tecellisi olduğu ekonomik sıkıntılar herkesi kara kara düşündürüyor. İkinci Dünya Savaşı'nın ardından Ukrayna - Rusya arasında cereyan eden savaş güvenlik dengelerini tekrar ön plana çıkardı.
"MÜTTEFİKLERİMİZDEN HASSASİYETİMİZİ ANLAMALARINI, SAYGI GÖSTERMELERİNİ VE DESTEK VERMELERİNİ BEKLİYORUZ"
NATO, Doğu sınırlarını güçlendirmek için çeşitli arayışlar içindedir. Ukrayna krizinin ardından bölgede sergilenen dayanışmanın seferber edilen kaynakları, biraz gözlerimiz dolarak biraz da tebessümle izliyor dersek yeridir. Biz yıllardır terörle mücadele eden bir NATO üyesi olarak bu tablo ile hiç karşılaşmadık. Müttefiklerimizden hassasiyetimizi anlamalarını, saygı göstermelerini ve destek vermelerini bekliyoruz. Teröre karşı sınırlarımızı korumak gibi hassasiyetimiz vardır. Bu hassasiyetimize hiçbir müttefikimiz beklediğimiz ölçüde saygı göstermediler. Sığınmacılar Batı ülkelerine yönelmediği sürece derdimizi paylaşan hiçbir müttefik görmedik. Bunlar kusura bakmasınlar NATO'daki müttefiklerimizdir.
"SİZ TERÖRİSTLERİ BİZE VERMEYECEKSİNİZ AMA BİZDEN KALKIP NATO ÜYELİĞİNİ İSTEYECEKSİNİZ"
NATO ve AB içinde her türlü şımarıklığı sergileyen kimi ülkelere sınırsız hoşgörü gösterseler de müttefiklerimizin bu hassasiyetimizi paylaşmadıkları ortadadır. İttifakın faaliyetlerine fiilen en çok desteği veren ülkeler başında geliyoruz ama bu her teklife sorgusuz, sualsiz 'evet' diyeceğimiz anlamına gelmiyor. Hem PKK/YPG terör örgütüne destek verip hem de bizden NATO üyeliği için destek istemek en hafif tabiri ile tutarsızlıktır. İsveç'ten 30 terörist istedik, vermeyiz dediler. Siz teröristleri bize vermeyeceksiniz ama bizden kalkıp NATO üyeliğini isteyeceksiniz. Bu güvenlik teşkilatını güvenlikten yoksun hale getirmeye biz 'evet' diyemeyiz. Bu yanlış bir kere yapıldı Yunanistan'la. Yunanistan ve Fransa NATO'dan çıkmışlardı, sonradan girmelerine maalesef biz 'evet' dedik. Müslüman bir sokulduğu yerden bir daha sokulmaz. Pazartesi gelmek istiyorlarmış. Boşuna yorulmasınlar, gerek yok. Tavır ortada. İsveç'te hala yürüyorlar. Bu yürüyüşler hala devam ediyor. Bizim kimsenin toprağında gözümüz yoktur. Tek gayemiz ülkemizi istikrarsız hale getirmeye yönelik eylemleri kaynağında kesmektir. Yüzbinlerce Avro'yu bunlara veriyorlar terör örgütü daha çok palazlansın diye. Binlerce TIR, terör örgütlerine gönderilmedi mi? Gönderildi. Bunlar NATO'dan ortağımızdı.
"500 BİN SURİYELİNİN GERİ DÖNÜŞÜNÜ SAĞLADIK"
Sınırlarımız boyuna oluşturmayı planladığımız güvenlik bölgesinin önemli kısmını tamamladık. Özellikle bölgedeki muhataplarımızla gereken mutabakatları sağlayıp arada kalan bölgeleri güvenli hale getirmeye çalışıyoruz. Gelin Türkiye'nin meşru, haklı harekatlarına destek verin, ayağımıza çelme takmaya çalışmayın. Biz operasyonlarımızı hiçbir masumun saçının teline zarar vermeden yapıyoruz. 500 bin Suriyeli'nin kendi topraklarına dönüşünü sağladık. 13 ayrı yerleşim bölgesinde toplam 1 milyon nüfusu barındıracak şehirler kuruyoruz. Kalıcı konutların sayısını daha da arttıracağız. Onlar kin tohumum atmanın peşinde biz ise eser siyaseti yapmanın peşindeyiz.