Son dakika! Cumhurbaşkanı Erdoğan Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Soçi'deki görüşmesinin ardından kısa bir süre sonra geçtiğimiz gün de Lviv'de Ukrayna Devlet Başkanı Volodomir Zelenski ve BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile temas halinde bulundu.
Erdoğan Türkiye'ye dönüşünde uçakta önemli açıklamalara yer verdi.
"BM GENEL KURULUNU BU KEZ BİRAZ DAHA FARKLI YAŞAYACAĞIMIZI DÜŞÜNÜYORUM"
Muhabir: "Savaşın başından beri aldığınız bir inisiyatif vardı. Bu Antalya Diplomasi Forumu ile başladı, İstanbul'da devam etti. Daha sonra tahıl koridoru anlaşması sonucunu verdi. Bu görüşmeleri Putin, Zelenski ve BM Genel Sekreteri arasında ikili ve üçlü şekilde sürdürüyorsunuz. Önümüzde BM Genel Kurulu var. Siz açıklamanızda atıfta bulundunuz. Bugünkü üçlü görüşmenin odak noktasında savaşın nasıl nihayete erdirilebileceğinin olduğunu söylediniz. BM Toplantısı'na kadar bu yönde bir sonuç bekliyor musunuz? Zelenski'den aldığımız izlenim nedir?"
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Şu anda tabii bir savaş süreciyle karşı karşıyayız. Bu savaş sürecinde bir matematik olayı yok. Yani iki kere iki dört diyemezsiniz, şu zaman bu bitecek diyemezsiniz. Çünkü süreç çok acımasız ilerliyor. Bizim bugün Lviv'e gelmemiz ve Lviv'de özellikle bu görüşmeyi yapmak isteyişimizin tabii ki bir nedeni var. Aynı görüşmeyi Soçi'de, Rusya'da, Sayın Putin'le yaptık. Burada da bu şekilde gerçekleştirmiş olduk. İyi de oldu. Guterres de buraya geldi. Guterres bizden sonra Kiev'e geçti. Kiev'de ayrıca çalışmalarına devam ettiler. Tabii bu seneki BM Genel Kurulu biraz farklı olacak. Bu konuda ilgili arkadaşlardan aldığımız bilgiler katılımın daha üst düzeyde olacağı istikametinde. Tabii bunu BM Genel Kurulu'nda göreceğiz. Orada verilecek mesajlar çok çok anlamlı. Gerek Türkiye olarak bizim vereceğimiz gerek diğer ülkelerin vereceği mesajlar çok çok önemli. Onun için hazırlıklarımızı buna göre yapmak, adımlarımızı da buna göre atmak durumundayız. Tabii sahada yaşanan gelişmelere bakıldığında, birçok noktada adeta bir kesinti mekanizması olmuş durumda. Ummadığımız, beklemediğimiz kesintiler oldu. Onun için ben bu BM Genel Kurulunu biraz farklı yaşayacağımızı zannediyorum."
"PUTİN'E BUNU ÖZELLİKLE SÖYLEYECEĞİM"
Muhabir: "Avrupa'nın en büyük nükleer enerji santrali Zaporijya ile ilgili uyarılar yapılıyor. Geçtiğimiz günler de Zelenski de "Herhangi bir sızıntı ya da patlama olasılığında Avrupa ülkeleri, Türkiye ve çevre ülkeler için felaket olur" demişti. Bugün siz de "Yeni bir Çernobil istemiyoruz" diye vurgu yaptınız. Türkiye tahıl koridorunda olduğu gibi nükleer enerji santraliyle ilgili de güvenliği sağlamak ve çevresindeki çatışmaları durdurmak adına devreye girer mi?"
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Zaporijya konusu gerçekten rastgele bir konu değil. Ama birinci derecede Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun bu işin yakın takibinde olması ve neler yapılması gerektiği hususunda belli bir yükü üstlenmesi lazım. Burada şu an itibarıyla içeride Ukrayna'nın bu alanda etkin ve yetkin elemanları bulunuyor. Zelenski bizden şunu özellikle istedi; Rusya'nın buradaki bütün mayın ve benzeri döşemeleri söküp alması ve bu hususun süratle ürkütücü olmaktan çıkması. Çünkü bir tehdit unsuru. 'Çernobil'i yaşamak istemiyoruz' derken biraz da onu kastettim. Bu konuyu Sayın Putin'le de görüşüp, dünya barışı için önemli bir adım olarak bu konuda Rusya da üzerine düşeni yapmalıdır diye bunu kendisinden özellikle isteyeceğiz. Bu adımı atmaları gerekiyor. Zaporijya'da Ukrayna'nın hem kendi teknik elemanları hem kendi askerleri var. Bu teknik elemanlar ve askerlerle orayı koruma altına almış vaziyetteler."
"BİZİM BÖYLE BİR DERDİMİZ YOK"
Muhabir: En başından beri Suriye'nin toprak bütünlüğüne saygılı olduğunuz yönünde açıklamalar yaptınız. 'Suriye'de muhalefet ile rejimin uzlaşması lazım. Rejim askeri çözüm istiyor ama çözümün nihayeti siyasi çözümdür' diye biz bunu deklare ediyoruz. Bu sözün gereği olarak Astana ve Cenevre süreçleri örnek gösterilmesine rağmen, Sayın Dışişleri Bakanı bu konuda açıklamayı yinelediğinde, Türkiye'de 'Türkiye Esed'i yenemedi şimdi anlaşmak için zemin hazırlıyor' şeklinde özellikle muhalefetin bir algısı oluştu. Hem Suriye konusundaki son durumu öğrenmek istiyoruz hem de muhalefetin bakış açısını değerlendirmenizi istiyoruz?
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Bizim Esed'i yenmek, yenmemek gibi bir derdimiz yok ki. Eğer Türkiye'de muhalefet olayı böyle bir noktaya taşıyorsa bu muhalefetin hem kalitesini hem de gramını ortaya koyar. Bizim şu anda Suriye'de attığımız bütün adımlarla, özellikle Suriye'nin kuzeyinde Fırat'ın doğusu ve batısından Akdeniz'e kadar olan o bölgede Ruslarla yürüttüğümüz çalışmalarda terörle bir mücadele vardı. Terörle olan mücadelemizi de burada birlikte sürdürüyoruz. Bunların belli bölümünü Ruslarla beraber yaparken belli bölümünü de kendi askerimizle, güvenlik güçlerimizle yürütüyoruz. Hep söylüyorum, demokraside en önemli hasletlerden bir tanesi güçlü muhalefettir. Tabii bizim güçlü bir muhalefetimiz yok. Sıkıntı burada. Yani Suriye'de ne oluyor ne bitiyor haberleri yok. Biz ise ta Obama döneminden alalım, orada verdiğimiz mücadeleyi şu anda da aynı kararlılıkla devam ettiriyoruz. Bizim 'bir gece ansızın gelebiliriz' ifademiz boşuna değil. Vakti saati geldiğinde bu yapılır. Ama şunu da söyleyeyim; bir defa Türkiye'ye kimse böyle bir şeye hazır mısın sorusunu sormasın. Biz bütün bu işlere hazırlıklıyız. Hazırlıklı olduğumuz gibi de anbean ne gerekiyorsa bunu yapacak güçteyiz. Şu anda tabii özellikle Amerika maalesef binlerce tır silah, mühimmat, araç, gereç, aklınıza ne gelirse, buraya yığma yapıyor. Bu yığmayı da kimlere yapıyor? Tamamen terör örgütlerine. ABD şunu söyleyemez: 'Ben terörü beslemedim' diyemez. Terörü Suriye'de birinci derecede besleyen ABD ve koalisyon güçleridir; bunu acımasız yapmışlardır ve hala da yapıyorlar. Oradan bıkmadılar, bir de Irak'ta aynı beslemeyi yaptılar. Kime? Yine terör örgütlerine. Eğer bugün Irak'ta bir huzursuzluk varsa altında maalesef yine Amerika yatıyor. Ve bu terör örgütlerinin ileri gelenleriyle Beyaz Saray'da görüşme yapacak kadar ileri gidiyorlar. Biz bunların hepsini biliyoruz. Bunlar var. Aynı şekilde Rusya rejimle bir dayanışma içinde. Kendileriyle bu yaptığım ziyarette bu konuları da görüştük. Bunu artık bir yere oturtmamız lazım dedim. Rusya ile öyle bir dayanışma yapalım ki Suriye'de, özellikle Suriye'nin kuzeyinde, doğusu batısı fark etmez, buralarda terörle bir mücadele gerçekleştirelim. Şimdi hep soruyoruz; bu teröristler kaynağı nereden buluyor? İşte şu anda Kamışlı'daki kalitesiz petrolü çıkartan teröristler. Peki kim alıyor bunu? Rejim alıyor. Para kaynağı rejimde. Bunlar alıyor. Bütün bu gerçekler ortada. Bir diğer taraftan da sürekli olarak buralarda İran'ın hesapları var. Bu hesaplar da önümüzde. Biz istiyoruz ki buradaki süreci daha fazla uzatmayalım. Bizim Suriye'nin topraklarında gözümüz yok. Çünkü Suriye'nin halkı bizim kardeşlerimiz. Orada bizim öyle bir derdimiz yok. Onların topraklarının bütünlüğü bizim için önem arz ediyor. Rejim bunun idraki içinde olmalı. Bunları da yine aynı şekilde Sayın Putin'le Soçi ziyaretimizde görüştük. Temennim odur ki inşallah önümüzdeki dönemle ilgili Suriye'de hem anayasa bir an önce yapılır, bu iş sağlama bağlanır hem de halkın bütün bu noktadaki sıkıntılarını giderecek adımlar atılır. Şu anda oradan hicret edenler, iltica edenlerin ağırlığı bize geldi. 4 milyon insanı biz ülkemizde ağırlıyoruz. Bütün bunları ağırlarken rejimle sürekli savaş halinde olalım diye mi bunu yapıyoruz? Hayır. Suriye halkıyla özellikle inanç değerleri noktasındaki bağlarımız sebebiyle bunu yapıyoruz. Bundan sonraki süreç belki çok daha hayırlı olacaktır."