Son dakika! Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü sözcüsü İbrahim Kalın, sosyal medya hesabından yeni bir duyuru paylaştı. Türkiye’nin girişimleriyle BM Genel Kurulu'nun 15 Mart tarihini, İslamofobiyle Mücadele Uluslararası Günü ilan ettiğini aktaran Kalın, "Her tür nefret suçuna karşı kararlılıkla mücadele edeceğiz." ifadelerini kullandı.
"HER AN TEYAKKUZDA OLACAĞIZ"
Sosyal medya hesabından 15 Mart tarihinin İslamofobiyle Mücadele Uluslararası Günü ilan edildiğini duyuran İbrahim Kalın, "Türkiye’nin girişimleriyle BM Genel Kurulu 15 Mart'ı “İslamofobiyle Mücadele Uluslararası Günü” ilan etti. İslam karşıtlığının ve düşmanlığının yükselişe geçtiği bu günlerde her an teyakkuzda olacak ve her tür nefret suçuna karşı kararlılıkla mücadele edeceğiz." ifadelerine yer verdi.
İSLAMOFOBİ ETKİLERİ NASIL OLMUŞTUR?
Batı açık açık gelen tehlikeyi görmediği ve gerekli tedbiri almadığı için İslamofobinin etkileri halen sürmektedir. Bu tedbirsizlikle de, İslamofobi uzun süre devam edeceğe benzemektedir. Zira son zamanlarda İslamofobinin etkisi daha sık göze çarpmakta, İslam karşıtları istediklerini rahatça ve istedikleri şekilde yapabilmektedir. Bunun en son örneği de, Amerikalı bir Hıristiyan Kıpti tarafından çekilen ve aziz İslam Peygamberine ve muhterem eşlerine hakaretler içeren “Müslümanların Masumiyeti” filmidir.
Batı, İslamofobiye yasal bir engel çıkarmadıkça, İslam karşıtları faaliyetlerine devam edeceklerdir. Müslümanları derinden yaralayan, üzen ve büyük tepkiler vermesine/protestolar yapmasına sebep olan cürümlerini işlemeye devam edeceklerdir. O yüzden Batı, İslamofobinin etkisinin kırılması için gerekli çalışmaları acilen yapmalıdır. Çünkü İslamofobi sadece Müslümanlara zarar vermemekte; demokratikleşme (!) yolunda çabalar sarf eden Avrupa'ya da büyük zararlar vermektedir. Bunun etkileri de önümüzdeki yıllarda açıkça görülecektir.
İSLAMOFOBİ NE ZAMAN ORTAYA ÇIKMIŞTIR?
İslamofobi ilk kez 1991 yılında kullanılmış ve 11 Eylül saldırılarıyla tekrardan gündeme gelmiştir.
Bugün İslamofobi denildiği zaman iki şey anlaşılıyor, bir İslam dinini tanımlamak ve öğrenmekten kaynaklanan bir korku hali ile birlikte Müslümanlara karşı ayrımcılık ve düşmanlık yapılmasının meşru görülmesi.
Aslında bakılırsa İslamiyet’e karşı olan bu nefretin kökeni İspanya’da Endülüs’ün İslam Devleti tarafından fethedilmesine kadar iner. Haçlı seferlerine asker devşirmek isteyen kilise mensuplarının propagandası bu nefret tohumlarının ekilmesine zemin hazırlamıştır. Bu düşünce yapısı günümüze kadar seyretmiş ve çıkan olaylarla da etkisini artırmıştır. Özellikle 11 Eylül 2001 yılında New York’taki İkiz kuleler saldırısı ile Batı dünyası Müslümanlara karşı bir nefret içine girmişlerdir.
Kısacası;
İnsanlardaki önyargılar olduğu sürece öngörüler yok olur. Öngörüsü olmayan insanların gerçekleri görüp ve doğru bir şekilde hareket etmesi beklenemez. İslamiyet’e karşı asırlardır süre gelen köklü bir nefretin adıdır “İslamofobi”. İslamofobi, önyargıları içinde boğuşan insanların, aciz kalmış güruhların ortaya atmış olduğu bir düşünce akımıdır.