Son dakika haberi... Malazgirt Zaferi'nin 950. yılı dolayısıyla düzenlenen törenler kapsamında, Ahlat'ta Büyükelçilere hitap eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Afganistan'da yaşanan göç kaosuna dikkat çekti.
Konuşmasına "Gelecek yıl mart ayında düzenlemeyi öngördüğümüz ikinci forumumuzda da sizlerle yeniden buluşmayı ümit ediyoruz. Hem ülkelerinizin saygıdeğer liderleri ve bakanlarını hem de siz temsilcilerini çok daha geniş bir katılımla Antalya'ya bekliyoruz." diyerek başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Malazgirt'in Türk milletinin bu topraklardaki yaklaşık bin yıllık mevcudiyetinin başlangıç noktası olduğunu ifade etti ve "Malazgirt zaferiyle Anadolu'daki Türk varlığı tescil edilmiş ve burası bir Türk yurdu haline gelmiştir." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü:
Milletimizin yolculuğunu maziden atiye kurulan sağlam bir köprü olarak görüyoruz. İçeride ve dışarıda adımlarımızı atarken maziden aldığımız güç ve ilhamla politikalarımızı belirliyoruz.
Vatandaşlarımızın güvenliğini temin amacıyla terör örgütlerine yönelik gerçekleştirdiğimiz sınır ötesi operasyonlar da bu anlayışla hareket ettik. Kimsenin toprağında, egemenliğinde gözümüzün olmadığını ortaya koyduk.
Dağlık Karabağ'daki işgalin sona ermesiyle bölgemizde kalıcı barış adına yeni bir fırsat penceresi açıldığını, Ermenistan'ın bunu değerlendirmesi halinde bizim de gerekeni yapacağımızı ifade ettim.
Koronavirüs salgını karşısında tahliyelerden tıbbi yardımlara kadar elimizdeki tüm imkanları dost ve kardeş ülkelerle paylaşmaktan çekinmedik.
Ülkemizden talepte bulunan 159 ülkeye ve 12 uluslararası kuruluşa sağlık malzemesi gönderdik.
Afganistan'da benzer bir insani duruş sergiliyoruz. Havaalanında gerekli düzenin sağlanması ve tahliye operasyonlarının devamı için orada görevli askerlerimiz ve diplomatlarımız olağanüstü çaba sergiliyor.
Uluslararası toplumun Afganistan'a ilişkin atacağı adımlar büyük önem taşıyor. Afganistan'da birinci öncelik halkın güvenliğinin tesis edilmesi için otorite boşluğunun giderilmesi ve hayatın normalleştirilmesi olmalıdır.
Afganistan'da kapsayıcı bir yönetim kurulması gerekiyor. Taliban liderlerinden gelen mesajlara şimdilik ihtiyatlı bir iyimserlikle bakıyoruz. Afganistan'da önümüzdeki sürecin nasıl şekilleneceğini Taliban'ın sözleri değil icraatları, eylemleri ve atacağı adımlar belirleyecektir.
Belirsizliğin yanı sıra koronavirüs salgını, kuraklık ve ekonomik sorunlar Afgan halkının yükünü daha da ağırlaştırıyor. Bugün milyonlarca Afgan temel gıda malzemelerine muhtaç durumda. Yönetimde kim olursa olsun, uluslararası toplumun Afganistan'a yardım etmesi zaruridir. Türkiye olarak kardeşliğimizin gereğini yerine getirmeyi sürdüreceğiz.
Halihazırda çeşitli statülerde 5 milyonu aşkın sığınmacıya ev sahipliği yapan Türkiye Suriye veya Afganistan kaynaklı ilave bir yükü kaldıramaz. Türkiye'nin maalesef öyle bir ana muhalefeti var ki 1.5 milyon Afganlı'nın Türkiye'de olduğunu söylüyor. Baştan aşağı yalan. Şu anda ülkemizde kayıtlı, kayıtsız 300 bin Afganlı göçmen vardır.
Ülkemizin batı sınırlarında yeni dramların yaşanmaması için göç baskısının azaltılması, bunun için de Afganistan'ın istikrara kavuşması önem taşıyor. Türkiye bu amaç doğrultusunda Afganistan'da tüm taraflarla yakın diyalog içerisinde olmaya devam edecek.
Son dönemde yaşadığımız sel, yangın ve deprem felaketleri bizlere kaderimizin ortak olduğunu hatırlatmıştır. İklim değişikliğinin olumsuz sonuçlarından hiçbirimizin azade olmadığını acı şekilde tecrübe ediyoruz. Hiçbir ülke bu tehditten münferiden muaf değildir.
Salgın sürecinde olduğu gibi bu sorunun çözümü için de uluslararası işbirliğini güçlendirmemiz şarttır.
Son 19 yılda 5.4 milyar fidanı toprakla buluşturmuş, orman varlığını 2.1 milyon hektar artırarak 22.9 milyon hektara çıkarmış bir yönetim olarak iklim değişikliğiyle mücadelede de irademiz tamdır."