Uzun süredir tedavi gören İsmet Iraz böbrek ve solunum yetmezliği nedeniyle bu sabah hayatını kaybetti. Iraz’ın cenazesi yarın 19 Mayıs Spor Kompleksi içinde bulunan İsmet Iraz Taekwondo Salonu önünde yapılacak törenden sonra Karşıyaka Mezarlığı’nda kılınacak öğle namazından sonra toprağa verilecek.
Türkiye’ye tekvandoyu getiren isim olarak bilinen İsmet Iraz, sporcu ve milli takımlar teknik direktörü olarak bu branşa uzun yıllar hizmet etti. Iraz’ın milli takımlar teknik direktörlüğü yaptığı dönemlerde, milli sporcular katıldıkları uluslar arası organizasyonlarda çok sayıda madalya kazandı.
Iraz, sevecen ve babacan yapısının yanı sıra disipline önem vermesi ile bilinirdi.
70’li yılların başında karateyi öğrenebilmek için Japonya’ya giden Iraz, aylarca bu ülkede kaldı. Sonra Korelilerin milli sporu olan tekvandoya merak sardı ve Kore’ye geçti. Kurslara katıldı. Oradan da başta Çin, Taiwan, Hongkong ve Tailand olmak üzere, tüm Uzak Doğu’yu gezdi ve aralıklarla 3-4 yıl burada kaldı. 1973 yılında İrlanda’da yapılan Dünya Tekvando şampiyonasında birincilik kürsüsüne çıktı.
İngilizce öğrenebilmek için gece gündüz çalıştı. Amerikan üssündeki askerlere tekvando öğretirken, İngilizce'sini geliştirdi.
Milli takım kamplarında, askeri çağdaş disiplin anlayışına benzer uygulamaları ile bilinirdi. Öyle ki Kenan Evren’in kendisine, söylediği “Bizde bile bu kadar disiplin yok” sözlerini daima hatırlatırdı.
BAKANI SALONA ALMADI
Dönemin Spor bakanlarından Şükrü Erdem’i rugan ayakkabıları ile salona almadı. Bakan ayağına galoş takıp içeri öyle girebildi. “Bakansınız ama, size ayrıcalık tanıyamam” diyecek kadar, disipline ve temizliğe önem verirdi.
İSMET IRAZ KİMDİR?
Türkiye’yi taekwondo sporu ile tanıştıran; bu sporun sevilmesinde, yayılmasında ve uluslararası alanda söz sahibi olmasında büyük emeği geçen İsmet Iraz, 1946 yılında Ankara’da doğdu. 1973 yılında Dublin’de yapılan Dünya Şampiyonası’nda altın madalya kazandı. Milli Takım Teknik Direktörü olarak, 20 yılı aşkın süre görev aldı. Ankara ve Danimarka’daki Avrupa Şampiyonalarında aldığımız toplam madalya sayısı ve kürsünün, bir ve ikinci basamağına çıktığımız turnuvalar, unutulmaz başarılar olarak spor tarihimize önemli başarılar kazandırdı.
1970'li yıllarda taekwondo sporunu ülkemize getiren ilk isim olan Iraz'ın macera filmlerini aratmayan bir yaşam öyküsü vardı.
Yıllar önce verdiği bir röportajda hayatını anlatan İsmet Iraz, önce Japonya'ya gidip aylarca karate öğrendiğini, ardından Korelilerin milli sporu taekwondoya merak sardığını ifade etmişti. Iraz, sıra dışı güç gösterileriyle de dikkat çekiyordu. Bir keresinden üzerinden bir araba bile geçirmişti....
ASLANLA DÖVÜŞECEKTİ
İsmet Iraz bir ara aslanla kafese girmeyi de denemişti. Röportajda o günleri şöyle anlatmıştı:
"Allah korkusundan başka korku bilmem. Gücümü kanıtlayabilmek için herkesin gözü önünde arabayı üzerimden geçirdim, el darbesi ile demir kırdım, kafamla mermer parçaladım. Hatta bir gün, ormanlar kralı aslanla boğuşmaya kalktım. Taekwondonun en iyi biçimde yapılması ve yayılması için, bu çılgınlığı yaptım. Bu doğrultuda bir kafes içinde, aslanla boğuşacaktım. Ya aslan beni boğacaktı, ya da ben aslanı. Gerçekçi konuşmak gerekirse, benim şansım yüzde 10 falandı. Her şeyi göze almıştım. Aslanla yapacağım bu boğuşma için, yabancı televizyon kanallarına haber verecektik. Tahminimize göre 6-7 milyon dolar gelir sağlayacaktık. Ben gecekondu çocuğuyum. Bu gelirle de büyüdüğüm mahalleme, yani Atıfbey'e fabrika kuracaktık. Fabrika vardiya usulü tam gün çalışacaktı ve mahallemin garibanları iş sahibi olacaktı..."
'SİZE İNAT O ASLANI...'
"Her şey planlanmıştı. Aslan da kazansa, ben de kazansam, Guinness rekorlar kitabına girecektim. Ama engel olarak karşıma, Hayvanları Koruma Derneği'nin yöneticileri çıktı. Başlarında da ünlü sanatçı Ayten Alpman vardı. Bu hanımlarla Marmara Oteli'nde buluştuk. Hepsi birden bana 'Vahşi adam, çirkin adam' diye bağırmaya başladı. Ben de onlara 'Siz kendinize bakın, asıl vahşi sizsiniz, üzerinizdeki kürkleri üretebilmek için, kaç hayvanın heba edildiğini biliyor musunuz' diye sordum. Sonra da 'Size inat olsun, o aslanı iki bacağından ayıracağım ve afiyetle yiyeceğim" dedim. Beni Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk'e şikayet ettiler. Korutürk de haber yolladı ve bu işi yapmamamı istedi. Ben de, devletime olan saygımdan dolayı, vazgeçtim."