Lübnan, Hizbullah ve Suudi Arabistan arasındaki gerilim tırmanıyor. Konuya ilişkin açıklama yapan Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, Riyad yönetiminin Lübnan ve Hizbullah'a savaş açtığını söyledi.
Nasrallah ayrıca Suudilerin, İsrail'den Lübnan'a saldırmalarını istediğini belirtti. Nasrallah, İsrail'le Lübnan arasında bir savaş çıkmasının olası olmadığını ifade etti.
Riyad'dan istifasını açıklayan Saad Hariri'nin Suudiler tarafından alıkonulduğunu savunan Nasrallah, "Lübnan'ın Başbakanı Hariri'yi aşağılamak tüm Lübnan'ı aşağılamak demektir" ifadelerini kullandı.
Lübnan Başbakanı Saad Hariri’nin “ölümle tehdit edildiğini” iddia edip İran ve Hizbullah’ı suçlayarak istifa etmesiyle başlayan kriz katlanarak sürüyor. İstifa ettikten sonra Suudi Arabistan’a bir ziyaret gerçekleştiren, Kral Selman tarafından da kabul edilen Hariri, Riyad’da da aynı iddiaları dile getirmişti. Ancak dün ilginç bir gelişme yaşandı. Lübnan’lı yetkililer Suudi Arabistan’dan ülkesine dönmeyen Hariri’nin Suudilerce alakonulduğunu ileri sürdüler.
Lübnan iç siyaseti kırılgan dengeler üzerine kurulu. Hizbullah’ın dengelerin korunmasında olumlu anlamda büyük etkisi var. Hariri’nin de sanıldığı gibi Hizbullah’dan da İran’dan da bir yakınması yoktu. Ancak beklenmedik istifasına gerekçe olarak İran’ı ve Hizbullah’ı suçlaması sürpriz oldu. Hariri’ye bunu söyletenin Suudi Arabistan olduğu konusunda kuşku yok. Çünkü öncelikle Suudilerle yakın ilişkisi olan biri Saad Hariri. Babası eski Başbakan Refik Hariri Suudilerle yaptığı ticaretle zengin olan bir işadamıydı. Kendisi de Suudilerle ticaret yapan bir politikacı/işadamı.
Lübnan krizini beş soruda açıklamaya çalışalım:
1 Lübnan Başbakanı Saad Hariri’nin, İran ile Hizbullah’ı hedef göstererek ve suikasta uğrama korkusunu dile getirerek istifa etmesi bir bahane midir?
İstifasından(!) kısa süre önce İran Dini Lideri Hamaney’in danışmanı Ali Ekber Velayeti’yle görüşmesinde İran’a Lübnan’a verdiği destekten ötürü teşekkür etmişken birden bire “İran tehdidi” yüzünden görevinden istifa etmesi normal kabul edilebilir mi? Lübnan siyasi kriz içinde bir ülke. Bir süredir bu kriz dondurulmuş durumda. Bu Lübnan’da ciddi bir siyasi güç olan Hizbullah sayesinde gerçekleşebildi. Hizbullah ülkede siyasi dengeyi sağlayan en önemli güç. Değil suikast planlamak, herhangi bir karışıklık olmaması için yıllardır mücadele veriyor. Ayrıca İsrail’i durduran en önemli askeri güç olduğunu da unutmamak lazım. Ülkedeki istikrarın koruyucusu olduğunu bilenlerden biri de Hariri. Hizbullah’ı siyasi herhangi bir denklemin dışında bırakmanın olanağı olmadığını da en iyi bilenlerden biri. Bir hesabı varsa bunu Lübnan dışındaki Hizbullah, dolayısıyla İran karşıtı merkezleri devreye sokarak görmek isteyecektir. Suudi kışkırtmasıyla İran karşıtı çevrelere bir bahane sunduğu söylenebilir. Ama soru şu; neden bunu yapsın?
2 Hariri’nin koalisyon ortağı Hizbullah, Hariri’den ne istiyor?
Hariri Suudilere çok yakın bir politikacı/işadamı. Her şeyden önce ticari bağlantıları var bu ülkeyle. Hizbullah, Suudilerin Yemen’deki saldırılarının durdurulması konusunda Hariri’den Suudilere telkinde bulunmasını istedi sürekli. Hariri bunu yapacak cesarette biri değildi. O nedenle Hizbullah’ın tepkisini çekti. Ama bu tepki hiçbir zaman Hariri’ye bir baskıya dönüşmedi. Hariri hükümeti de diğer siyasi aktörler de Lübnan’ın, İsrail kaynaklı dış tehdide karşı en güçlü direniş gücünün Hizbullah olduğunu biliyor. Hizbullah, ABD ile Suudi Arabistan’ın bölgedeki politikalarına karşı bir duruşa sahip. Bu onu Yemen’de de aynı pozisyonu almaya itiyor. O nedenle Hariri’den Suudi Arabistan’a Yemen konusunda telkin talebi oldu her zaman. Suudi Arabistan’ın da Yemen’deki Husilere İran desteğinin verilmemesi talebi var. Bu talep de İran’a Hizbullah üzerinden iletilsin istendi. Hariri bunların arasında elbette desteğini malum bağlardan ötürü Suudilerden yana kullanmak durumundaydı. Öyle de oldu. İstifa Suudi baskısı sonucudur. Bu çok açık.
3 Yaşananlar mayıs ayında gerçekleşecek seçimi ne doğrultuda etkileyebilir?
Hizbullah’ın etkisini, gücünü sarsmaz. Aksine Hariri ile temsil ettiği güçleri eritir. Ama tehlike şu; İsrail önceki gün, tarihinde sanırım ilk kez 100 uçakla bir hava tatbikatı gerçekleştirdi. Bu Lübnan’a yönelik bir savaşın işareti. Bu saldırı gerçekleşirse İran ve Hizbullah’a karşı gizli bir İsrail-Suudi ittifakı görmüş olacağız. Suudi kaynaklı bir siyasi kriz, İsrail kaynaklı bir silahlı müdahale. Ortada eşzamanlı bir ortaklık var belli ki.
4 Lübnanlı yöneticiler, Hariri’nin Suudi Arabistan’da tutulduğuna inandıklarını söylediler. Suudi Arabistan’ın yaşananlarda temel bir rolü var mıdır?
Bu artık birilerinin “inancı” olmaktan çıkıp, somut bir bilgiye dönüştü. Ajanslar, Hariri’nin S. Arabistan’da zorla tutulduğuyla ilgili haberler geçtiler. Yani bir süre sonra zorla tutulan başbakanla ilgili bir skandalı yazıp, konuşuyor olacağız. S. Arabistan Lübnan iç siyasetini karıştırmak için hareket geçmiş oldu. Hariri’nin liderliğini yaptığı Sünni el-Mustakbel hareketi eliyle ortalığı karıştıracak, tabii, İsrail’den de açıkça destek alan Maruni Hıristyanların partisi Lübnan Güçleri’nin de desteğiyle.