Tansiyon düşünce ne yenir, ne içilir? bu konu merak ediliyor. Bu durumda öncelikle, bol miktarda su içmek önemlidir. Çünkü tansiyon düşüklüğü genellikle dehidrasyondan kaynaklanır. Ayrıca, tuz tüketimini biraz artırabilirsiniz, çünkü tuz vücuttaki sıvı dengesini düzenlemeye yardımcı olur. Kafeinli içecekler geçici olarak tansiyonu yükseltebilir, bu yüzden bir fincan kahve veya çay içmek faydalı olabilir. Beslenme açısından, tansiyon düşüklüğü için tuzlu atıştırmalıklar, kafeinli içecekler ve elektrolit içecekleri tercih edebilirsiniz. Ayrıca, yeterli miktarda su tüketmek ve düzenli egzersiz yapmak da tansiyonunuzu dengelemeye yardımcı olur.
Tansiyon Düşünce Ne Yenir, Ne İçilir?
Tansiyon düşüklüğü veya hipotansiyon, kan basıncının normalin altında olması durumudur. Bu durum çeşitli nedenlere bağlı olarak ortaya çıkabilir. Dehidrasyon, ortostatik hipotansiyon, kalp sorunları, hormonal dengesizlikler ve ilaç yan etkileri gibi faktörler tansiyon düşüklüğüne yol açabilir. Tansiyon düşüklüğünün belirtileri arasında baş dönmesi, bulanık görme, halsizlik, bayılma hissi, baş ağrısı ve soluk cilt tonu bulunur. Bu belirtiler kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Tansiyon düşüklüğü yaşayan kişilerin bir sağlık uzmanına danışması önerilir, çünkü altta yatan nedenlerin belirlenmesi ve uygun tedavinin planlanması önemlidir.
Tansiyon Düşüklüğünde Beslenme ve Yaşam Tarzı Önerileri
Tansiyon düşüklüğü yaşayan kişiler için beslenme ve yaşam tarzı düzenlemeleri önemlidir. Bunlar arasında yeterli sıvı tüketimi, düzenli öğünler, tuz tüketimi, kafeinli içecekler, düzenli egzersiz, ayakları yüksekte tutma, yavaşça kalkma ve hava koşullarına dikkat etme yer alır. Bu öneriler, hafif tansiyon düşüklüğü olan bireyler için geçerlidir. Ancak, ciddi veya sürekli tansiyon düşüklüğü yaşayan kişilerin bir doktora danışması önemlidir. Doktor, kişiye özel tedavi ve yönetim planı oluşturacaktır.
Hipotansiyon (Düşük tansiyon)
Kan basıncının anormal şekilde düşmesi ya da halk arasında yaygın olarak bilinen adıyla tansiyon düşüklüğü, hipotansiyon olarak tanımlanır. Büyük tansiyonun 90 mm Hg, küçük tansiyonun 60 mm Hg değerinin altında olmasıyla oluşur. Çoğunlukla kişide bir belirtiye neden olmayan bu durum, tedavi de gerektirmez. Ancak tansiyonun aniden düşmesi, hafif ya da şiddetli belirtilere yol açabilir. Aşırı terleme, dehidrasyon, ishal, yetersiz beslenme, alerjik reaksiyonlar, stres, gebelik, hormonal dengesizlik, bazı kalp damar hastalıkları, anemi, kan kaybı gibi nedenlerin yanı sıra bazı ilaçların kullanımına bağlı olarak da hipotansiyon oluşabilir. Hipotansiyon çoğunlukla üç farklı şekilde görülür:
Ortostatik Hipotansiyon: Tüm yaş gruplarında görülebilen ortostatik hipotansiyon genellikle zayıf ve sağlıksız yaşlıları etkiler. Otururken birden ayağa kalkmak gibi vücut pozisyonu değişikliğinde oluşan bu durum, kişinin başının dönmesine, gözlerinin kararmasına yol açabilir. Genellikle birkaç saniye süren bu durum bazı sağlık problemlerinin habercisi olabilir.
Sinirsel Aracılı Hipotansiyon: Diğer yaş gruplarına göre çocuk ve gençlerde daha sık görülen bu durum, kişinin uzun süre ayakta durmasına bağlı olarak gelişir. Baş dönmesi ve baygınlık gibi belirtilere yol açar.
Şoka Bağlı Hipotansiyon: Travma, yanık, zehirlenme, ani kan kaybı gibi kişinin şoka girmesine yol açan durumlarda oluşan hipotansiyon, kişinin hayatını tehdit edecek boyutta olabilir ve acil tıbbi yardım gerektirir.
Hipertansiyon (Yüksek tansiyon)
Tansiyonun 130/80 mm Hg değerinin üzerinde olması hipertansiyon ya da farklı bir deyişle yüksek tansiyon olarak tanımlanır. Toplumda görülme sıklığı %30 ila %45 arasında olan bu rahatsızlık, mutlaka kontrol altına alınması gereken bir durumdur. Primer ve sekonder hipertansiyon olmak üzere iki farklı türü bulunur. Toplumda yaklaşık olarak %90 oranında görülen primer hipertansiyonda tansiyonun yükselmesine neden olan odak bir hastalık bulunmaz. Sekonder hipertansiyon ise yaklaşık olarak %10 oranında görülür ve tansiyon yüksekliği altta yatan farklı bir sağlık probleminden kaynaklanır. Sıklıkla sorulan "Tansiyona ne iyi gelir?" sorusunu yanıtlamadan önce "Hipertansiyon belirtileri nelerdir? sorusunu cevaplamak gerekir.
Tansiyon Yükselmesi (Hipertansiyon) Belirtileri
Ailede yüksek tansiyon öyküsünün varlığı, 40 yaşın üzerinde olmak, diyabet ve sigara kullanımı, hipertansiyon riskini arttıran etkenler arasında yer alır. Baş ağrısı, baş dönmesi, kulak çınlaması, hâlsizlik, nefes darlığı, bulanık görme, sık idrara çıkma, burun kanaması, kalp ağrısı ya da kalp ritminin düzensiz olması, hipertansiyon belirtileri arasında yer alır. Kalp, beyin, böbrek ve göz gibi organlar üzerinde olumsuz etkileri bulunan hipertansiyon, zaman içinde atardamarlarda deformasyona yol açar. Beyin kanaması, kalp krizi, felç, böbrek yetmezliği, beyin damarlarında tıkanıklık ve körlük gibi ciddi sağlık problemlerine yol açabilen hipertansiyonun mutlaka kontrol altına alınması gerekir.
Tansiyon Yükselmesine Ne İyi Gelir?
Tansiyon yüksekliğinde kişinin mutlaka hekime görünmesi ve tedavi alması gerekir. İlk kez tanı alan ve tedavisine başlanan hastaların ilk hekim kontrolü 2 ila 4 hafta arasında yapılmalıdır. İlk kontrol sırasında hekim, ilaçların dozunu ya da kullanım şeklini değiştirebilir. Daha sonra her 6 ayda bir kez hekim kontrolüne gidilmelidir. Tansiyon yüksekliği varlığında yaşam tarzında değişiklik olmazsa olmazlar arasında yer alır. Sigara kullanımının bırakılması, vücut kitle endeksine göre kilonun dengelenmesi, tuz tüketiminin günlük 6 gr. ile sınırlandırılması ve düzenli egzersiz yapılması son derece önemlidir. Taze meyve ve sebzelerden alınan potasyum da tansiyon yüksekliğine iyi gelir. Tüm bunların haricinde tuzsuz ayran, nar suyu, greyfurt, sarımsak, kekik, limon suyu gibi gıdaların alınması, tansiyonun dengelenmesi için önerilebilir.